Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Sabır Taşını Çatlatma Sabır Sınavları (1 Kullanıcı)

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
Hacı Mehmet efendi Mescid-i Haram’da yatsı namazını kıldıktan hemen sonra seccadesini katlayarak yastık yaptı. Müsait bir direğin dibine yönü Kabe’ye gelecek şekilde sağ tarafı üzerine besmeleyle kıvrıldı. Altınoluk cephesinden Kabe’yi seyrederken kısa bir süre sonra da uyudu. İki veya iki buçuk saat sonra yine besmele çekerek ama hızlı bir şekide yerinden doğruldu.
- Hayırdır inşaallah! dedi kendi kendine. Farklı bir rüya görmüştü. Rüyasında, yıllar önce bir Ramazan umresi için gelip, Mekke’de vefat eden, Cennet-ül Mualla kabristanında yatan hocası suretinde birini görmüştü. Rüyadaki kişi siyah sarıklı, asık suratlı biçimde:
- Mehmet efendi, efendimiz seni imtihan edecek, özellikle seni seçti, dedi. Mehmet efendi ona:
- Hangi konuda, hangi kitaptan efendim, Adab risalesinden mi? dedi. Rüyadaki kişi yine sert bir üslup ile:
- Her şeyden, Adab’ın yekunundan, kitapların yekunundan imtihan edileceksin, dedi ve ardından ilave etti:
- İmtihanı kazanırsınız, sonra da def olup gidersiniz, dedi. Rüya bu kadardı. Heyecanla uyanan Mehmet efendi rüyanın tesiriyle beş-on dakika kadar tefekküre daldı. Hocası ile yıllarca beraber olmuş ama onun böyle kaba sözler söylediğine hiç şahit olmamıştı. Çok yumuşak üsluba sahip birisiydi hocası. Üstelik hiç siyah sarık da sarmazdı. Sarık olarak hep beyaz sarık kullanırdı. Sonra bir insan hem imtihanı kazanacak hem de neden kovulurcasına gidecekti ki? Bu rüya da başlı başına bir imtihan olmalı, takılıp kalmamalıyım, diye düşündü.
Her halimiz, her anımız imtihanlarla doluydu. Özellikle Hac ve Umre sebebiyle bu mübarek beldelerde sabır konusunda çok dikkatli olmak gerektiğini biliyordu. Hiç kimseyi incitmeyecek, hiç kimseden incinmeyecekti. Ecrin büyük olduğu bu beldelerde şeytanların kıdemlileri, hacıların kazandığı sevapları kaybettirmeye uğraşıyorlardı. Yer nedeniyle, eşya nedeniyle veya çok küçük ve basit sebeplerden hacıları birbirleriyle kavga ettirmek, birbirine küstürmek için vesvese verip duruyorlardı.
- Demek ki bundan böyle daha dikkatli olmalıyım, dedi kendi kendine. Havlusu ile sabununu alıp Ebu Cehil tuvaletlerinde gusül abdesti almaya gitti.
Yerine geldiğinde saat 01:30 du, çoraplarını giydi, güzel koku süründü ve tavafa gitti. Tavafta rüyanın da tesiriyle hiç kimseyi incitmemek için, mümkün olduğunca kalabalığın dışından tavaf etti. Kendisine arkadan dürtenlere, ayağına basanlara, İbrahim (s.a.v.) makamı yakınında namaza durup tavafı engelleyenlere, dua okurken bağıranlara aldırmadı. Tavaf namazını İbrahim (a.s.) makamı hizasında en gerilerde kıldı. Seher vaktini ibadetle geçirdikten, sabah namazını da cemaatle kıldıktan sonra işrak vaktine kadar tesbihatla meşgul olup, iki rek’at işrak namazı kıldık ardından biraz istirahat etmek için saat 07:30 civarında yine akşamki direğin dibine uzandı.
Tam uyumak üzereydi ki başına düşen bir torba nedeniyle yerinden fırladı. İki direğin arasına sıkıştırılan eşyalardan, 60-70 cm. uzunluğunda, 30-40 cm. eninde, içi sımsıkı bezle dolu bir torba yaklaşık iki metre yukardan düşmüştü. Başucuna koyduğu gözlüğüne baktı, kırılmamıştı. Direğin öbür tarafında yaşlı bir hacı kaybettiği eşyasını arıyordu. Sabretti, kırıcı hiçbir harekette bulunmadı. Yaşlı amcaya ne aradığını sordu, meğer terlik arıyormuş... Direğin biraz berisine tekrar uzandı.
Uyandığında saat 09.00 ı gösteriyordu. Hemen abdest alıp, duha namazını, bir günlük kaza namazını kıldı, biraz Kur’an okudu. Sonra Kabe’yi seyre daldı...
Az sonra yanına yabancı bir Hacı geldi, selam verdi yanına oturdu ve elinde Türkçe yazılmış bir kağıdı Mehmet efendiye gösterdi. Kağıtta: “Pakistan’lı olduğu, parasının kalmadığı, yardım istediği” yazılıydı. Adamın yüzüne baktı, daha önce birkaç kez karşılaşıp sadaka verdiği kişiydi. Herhalde bu işi meslek edinmiş diye düşündü. Ama sabredecekti. Geleni de boş çevirmek istemedi. Elini cebine attı ama hiç bozuk parası kalmamıştı. Öteki ceplerini karıştırdı, bir tane şeker çıktı. Tebessümle onu verdi, sailin sırtını sıvazlayarak güzelce gönderdi.
Biraz sonra önünden bir Hacının ortanın biraz üzerinde ses tonuyla:
- Hacılar! Türkiye’ye zemzem göndermek isteyen var mı? Adrese teslim zemzem götürüyoruz! diye bağırdığını gördü. Aynı sözleri birkaç defa tekrarlayarak geçti. Biraz sonra aynı adam bir daha geçti. Bir kişi ile iki bidon 100 YTL. ye anlaştılar, gitti. Biraz sonra tekrar geçerken Mehmet efendi dayanamayıp adamı işaretle yanına çağırdı. Adam müşteri zannıyla çabukça Mehmet efendinin yanına geldi. Mehmet efendi tebessümle ve gayet yumuşak bir üslupla:
- Hacı abi, eğer yanlış anlamazsan bir şey anlatacağım, dedi. Adam:
- Tabii hacı sizi dinliyorum. Mehmet efendi:
- Peygamberimiz (s.a.v.) zamanında birgün, sahabenin birisi, mescitte kaybettiği bir eşyasını mescittekilere biraz sesli olarak soruyormuş. Peygamber efendimiz (s.a.v.) o sahabiye:
- Kaybettiğini bulamayasın, Mescit yitik arama yeri değildir, şeklinde ikazda bulunmuş... Adam anlatılmak isteneni anlayamamıştı:
- Eee sonra’’ dedi. Mehmet efendi adama:
- O zaman sahabi kaybettiği eşyasını sesli olarak soruyordu, şimdi de siz sesli olarak müşteri arıyorsunuz. Yanlış anlamayın ama bu işi dışarda yapsanız daha doğru olmaz mı? dedi. Adam:
- Ama ben hem hacılara hizmet ediyorum. Hem de kazandığım para ile de talebe okutuyorum. Üstelik kendim de ilahiyat mezunuyum, dedi. Mehmet efendi adama:
- İlahiyat mezunu olabilirsiniz, kazandığınızla talebe okutursunuz ama şurada kimi namaz kılan, kimi Kur’an okuyan, kimi tesbihatla meşgul olan, Kabe’yi tefekkürle seyreden hatta istirahat için uyuyan hacıları rahatsız etmiyor musunuz?
- Hayır, ben hizmet ediyorum, dedi adam. Mehmet efendi lafı uzatmadı:
- Sen bilirsin, ama darılmak, gücenmek yok, biz kardeşiz tamam mı hacı abi, dedi, tebessümle musafaha ettiler. Adam gittiğinde Mehmet efendinin yakınında bulunan nur yüzlü bir adam ona bakıyordu. Mehmet efendi ona:
- Haksız mıyım hacı abi? diye sordu. Nur yüzlü adam kısaca cevap verdi:
- Haklısın ama, yine de kimseyle uğraşma, diye ikaz etti...
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
Haksız mıyım hacı abi? diye sordu. Nur yüzlü adam kısaca cevap verdi:
- Haklısın ama, yine de kimseyle uğraşma, diye ikaz etti...


teşekkürler kardeşim .. devamı varmı yazının
ALLAH CC razı olsun ...
selam ve dua ile...
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
Haksız mıyım hacı abi? diye sordu. Nur yüzlü adam kısaca cevap verdi:
- Haklısın ama, yine de kimseyle uğraşma, diye ikaz etti...


teşekkürler kardeşim .. devamı varmı yazının
ALLAH CC razı olsun ...
selam ve dua ile...

SELAMÜN ALEYKÜM AMİNENUR KARDEŞİM.YAZININ DEVAMI YOK.SONUNU KEN Dİ DÜŞÜNCE İKLİMİMİZDE GELİŞTİREBİLİRİZ TABİİ.SELAM VE DUA iLE
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
Esselamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

Esselamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatuhu

elinize sağlık ..

güzel ve düşündürücü bir yazı...Ben yazının devamını bekliyorum ısrarla :)
 

BULENT TUNALI

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ağu 2007
Mesajlar
2,307
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Konum
BURSA-m.k.paşa
Web Sitesi
www.bilsankimya.com
aleykum selam ,
anladım kardeşim .. hayırlı ve bereketli günleriniz olsun

selam ve dua ile

selamün aleyküm
güzel bir paylaşımdı
sabır zor ama imkansız değil tabi
allah razı olsun...

bu arada aşağıdaki konuya bi bakabilir misiniz?
kutlama ve tebrik bölümündeki konularımın silinmesini istemiştim de

http://forum.islamiyet.gen.tr/bize-...arini-silmeye-cagiriyorum-25.html#post1171985

elinize sağlık ..

güzel ve düşündürücü bir yazı...Ben yazının devamını bekliyorum ısrarla :)

SELAMÜN ALEYKÜM HİKAYENİN DEVAMI YOK AMA GERİSİNİ ŞU ŞEKİLDE BEN TEFEKKÜRDE BULUNDUM.
HAC OLAYINDA NE OLURSA OLSUN RABBİMİZLE BİR OLMALIYIZ.DÜNYA HAYATINDAN SIYRILIP TAMAMİYLE ONA YÖNELMELİYİZ.HAC DA İŞLENEN EN KÜÇÜK GÜZEL AMELİN DAHİ ÖTELERDE YÜZLERCE KAT DEĞERİ VAR.BU DÜŞÜNCE İLE HER ANIMIZI GÜZEL AMELLERLE GEÇİRMEYE YÖNELMELİYİZ.BAŞKALARININ YAPTIKLARINDAN ZİYADE KENDİ YAPTIKLARIMIZA İBADETLERİMİZE YÖNELMELİYİZ.ELBETTE BİLMELİYİZ Kİ ORADA İŞLENEN KÖTÜ AMELİNDE ÖTELERDE YÜZLERCE KAT CEZASIDA VAR.BU YÜZDEN TAKVAMIZDA BÜYÜK HASSASİYET GÖSTEREREK SABIRLI OLMAMIZ GEREKTİĞİ ANLATILIYOR.
YİNEDE HİKAYENİN DEVAMINI SİZLERDE GETİREBİLİRSİNİZ
SELAM VE DUA iLE
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt