28 Şubat sürecinde, İBDA-C'ye üye olduğu gerekçesiyle tutuklanan Ahde Vefa Platformu başkanı Tayyar Tercan, Sabih Kanadoğlu ve bazı Yargıtay üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu.
Avukatı Müşir Deliduman ile Ankara Adalet Sarayı'na gelen 28 Şubat mağduru Tayyar Tercan, suç duyurusu dilekçesini soruşturmayı yürüten savcıya verdi. Adliye çıkışında açıklama yapan Avukat Deliduman, 28 Şubat döneminde müvekkili Tercan'ın, adil olmayan şekilde yargılanarak hapse mahkum edildiğini ileri sürdü.
Tercan'ın o döneme ilişkin davalarının hala sürdüğünü belirten Deliduman, ''Tarafsızlık ilkesi ihlal edilerek verilen kararlar tekrar değerlendirilmelidir. Bu anlamda TBMM'yi de 28 Şubat dönemindeki hukuksuzlukların ortadan kaldırması için göreve çağırıyoruz. Biz 28 Şubat'ın yargı ayağını teşhir ediyoruz'' dedi.
Tayyar Tercan da mahkemenin, delil olmadığı halde hakkında hapis cezası verdiğini, Yargıtay'ın da bunu onadığını iddia ederek, 28 Şubat dönemine ilişkin mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Suç duyurusu dilekçesinde, 1996'da İBDA-C davasıyla ilgili arandığını öğrenen Tercan'ın kendi isteğiyle teslim olduğu ve Emniyet'te çeşitli işkencelere maruz bırakıldığı ileri sürüldü.
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin, Tercan'ı örgüt üyeliğinden hapse mahkum ettiği, bu kararın, Yargıtay tarafından onandığı belirtilen dilekçede, 9 yıl cezaevinde kalan Tercan'ın, hala devam eden davasında hapisle cezalandırılmak istendiği öne sürüldü. Dilekçede, Kanadoğlu ve üyeler hakkında kamu davası açılması talep edildi.
"HALKIN DÜŞMANLARI OLAN DARBECİLER HALKIN DEĞERLERİNE SALDIRDI"
Darbenin halkın üzerinde kötü izler bıraktığını belirten Tercan, "En yakın darbe olması nedeniyle 28 Şubat ve sonrasının zulümleri toplumun hafızasında canlı kalmıştır. Çünkü halkın düşmanları olan darbeciler halkın değerlerine saldırmış olup, fiili, psikolojik işkence yapmışlardır. Bu işkenceleri kapsamlı, detaylı ve sistematik yapmışlardır." dedi.
28 Şubat'ın medya ayağı, sermaye ayağı ve uluslararası ayağı gibi birçok bileşeninin olduğunu aktaran Tercan, yargı ayağının şimdiye kadar teşhir edilmediğini söyledi. "İşte biz de bugün o postal yalayıcı yargıç görünümlüleri halkımıza teşhir ediyoruz." diyen Tercan, yargının bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini ancak darbe döneminde yargılamaların keyfi olarak yapılıp adil olmayan yargılamalarla fahiş cezalar verildiğini belirtti. Tercan, 28 Şubat dönemine ilişkin mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Savcılığa verilen suç duyurusu dilekçesinde ise 1996'da İBDA-C davasıyla ilgili arandığını öğrenilen Tercan'ın kendi isteğiyle teslim olduğu ve Emniyet'te çeşitli işkencelere maruz bırakıldığı ileri sürüldü.
Dilekçede, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin, Tercan'ı örgüt üyeliğinden hapse mahkum ettiği ve bu kararın Yargıtay tarafından onandığı belirtildi. 9 yıl cezaevinde kalan Tercan'ın, hala devam eden davasında hapisle cezalandırılmak istendiği öne sürüldü.
