mehmethayri
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 28 Eki 2011
- Mesajlar
- 92
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 46
Sabah namazına coşkuyla kalkın
Sabah namazı uykunun en tatlı yerinde
nefis ve şeytana karşı açılan bir isyan
bayrağı ve kazanılan bir zaferdir. O saatte insanın bütün vücudunu tatlı
bir uyuşukluk sarmıştır. Hiç kimsenin
nefsi, sımsıcak yatağı terk edip namaz
kılmak istemez. Bunun için çoğu kimse istemeyerek,
gönüllü gönülsüz, yarı uykulu bir
vaziyette, son dakikalarda namaza
kalkar. Bir an önce abdest alıp, aceleyle
namazını kılar ve henüz soğumadan
yatağa kendini atmak ister. Oysa namaza büyük bir sevinç ve
coşkuyla kalkmak gerekir. Çünkü bizi
huzuruna çağıran Rabbimizdir. O her şeyin sahibi, sultanı, sevgilisidir.
Onun huzuruna istemeyerek değil,
koşa koşa gitmek gerekir. Şöyle bir düşünün: Sabahın erken
saatinde coşku ve sevinçle kalktığınız
nice işiniz olmuştur. Milyonlarca insan,
çalışmak için çok erken kalkmak
zorundadır. Yine milyonlarca öğrenci,
okuluna gidebilmek için güneş doğmadan yatağından fırlar. Dinlenmiş ve zinde bir şekilde
kalkabilmek için erkenden yatarlar. Acaba ebedî hayatımızın anahtarı olan
sabah namazı, işten, okuldan önemsiz
mi ki, istemeyerek ve uykulu gözlerle
kalkacaksınız? Kesinlikle hayır! Ezan sesini veya saat zilini
duyduğunuzda sevinç ve heyecanla,
bin can ile isteyerek yataktan
kalkacaksınız. Dışarının veya suyun
soğuk olması sizi zerre kadar
etkilemeyecek. İnsan, varlığını ve hayatını borçlu olduğu sevgilisinin
huzuruna giderken bunları düşünmez.
Yolunda ölüm bile olsa hiç tereddütsüz
koşar. Uykunuzun kaçması ve canlı olmanız
için soğuk suyla abdest alın. Ama nefis
ve şeytan sizi namazdan uzaklaştırmak
için içerinin ve suyun soğuk olmasını
bahane ediyorsa, onları hemen
susturun. İmkânınız varsa, odayı ve suyu ısıtın. İçiniz öyle rahat ediyorsa,
buna zaman ve para harcamaktan
çekinmeyin. Çünkü, namazdan daha
önemli ibadet yok ve onu huzurlu
kılmak kadar faziletli bir şey olamaz.
Sabah namazı uykunun en tatlı yerinde
nefis ve şeytana karşı açılan bir isyan
bayrağı ve kazanılan bir zaferdir. O saatte insanın bütün vücudunu tatlı
bir uyuşukluk sarmıştır. Hiç kimsenin
nefsi, sımsıcak yatağı terk edip namaz
kılmak istemez. Bunun için çoğu kimse istemeyerek,
gönüllü gönülsüz, yarı uykulu bir
vaziyette, son dakikalarda namaza
kalkar. Bir an önce abdest alıp, aceleyle
namazını kılar ve henüz soğumadan
yatağa kendini atmak ister. Oysa namaza büyük bir sevinç ve
coşkuyla kalkmak gerekir. Çünkü bizi
huzuruna çağıran Rabbimizdir. O her şeyin sahibi, sultanı, sevgilisidir.
Onun huzuruna istemeyerek değil,
koşa koşa gitmek gerekir. Şöyle bir düşünün: Sabahın erken
saatinde coşku ve sevinçle kalktığınız
nice işiniz olmuştur. Milyonlarca insan,
çalışmak için çok erken kalkmak
zorundadır. Yine milyonlarca öğrenci,
okuluna gidebilmek için güneş doğmadan yatağından fırlar. Dinlenmiş ve zinde bir şekilde
kalkabilmek için erkenden yatarlar. Acaba ebedî hayatımızın anahtarı olan
sabah namazı, işten, okuldan önemsiz
mi ki, istemeyerek ve uykulu gözlerle
kalkacaksınız? Kesinlikle hayır! Ezan sesini veya saat zilini
duyduğunuzda sevinç ve heyecanla,
bin can ile isteyerek yataktan
kalkacaksınız. Dışarının veya suyun
soğuk olması sizi zerre kadar
etkilemeyecek. İnsan, varlığını ve hayatını borçlu olduğu sevgilisinin
huzuruna giderken bunları düşünmez.
Yolunda ölüm bile olsa hiç tereddütsüz
koşar. Uykunuzun kaçması ve canlı olmanız
için soğuk suyla abdest alın. Ama nefis
ve şeytan sizi namazdan uzaklaştırmak
için içerinin ve suyun soğuk olmasını
bahane ediyorsa, onları hemen
susturun. İmkânınız varsa, odayı ve suyu ısıtın. İçiniz öyle rahat ediyorsa,
buna zaman ve para harcamaktan
çekinmeyin. Çünkü, namazdan daha
önemli ibadet yok ve onu huzurlu
kılmak kadar faziletli bir şey olamaz.