Emanet
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Nis 2008
- Mesajlar
- 3,573
- Tepki puanı
- 32
- Puanları
- 48
- Yaş
- 39
Sabah namazını zamanında kılmak, Müslümanlar için çok önemlidir. Sabah namazı vakti; rızıkların taksim edildiği, duaların kabul edildiği, rahmet ve bereketin en yoğun olduğu, gerek ruh ve gerek beden sağlığı açısından en mühim bir zaman dilimidir. Uykunun da en derin bir zamanı olduğundan kalkıp kılmak sevap bakımından da bereketlidir.
Resulullah buyuruyor ki: “Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiç bir namaz yoktur. İnsanlar, bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi” (Buhari, Mevâkit 20 Müslim, Mesâcid 252)
Cemaatle kılmanın sevabı çok büyük
Hazreti Hatice (ra) dan rivayet olunan hadisi şerifte, Resulullah (sav), şöyle buyurmuştur. “Sabahın farzından evvel kılınan iki rek’at sünnet, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır”(Müslim). Sabah namazının iki rekâtlık sünnetinde Peygamberimiz(sav) Fatihadan sonra, Kâfirûn ve İhlâs surelerini okurdu. Sabah namazını cemaatle kılmanın da diğer namazlara göre önemi fazladır. Bu konuda da Şu hadisi şerif çok manidardır.
“Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir“ (Müslim, Mesâcit 260).
Allah (cc) rahmetini çile kabuğunun içine gizlemiştir
Bu bilgiler ışığında gelelim kendimizi hesaba çekmeye:
Şunu peşinen kabullenelim ki, sabah namazı maalesef çoğumuzun zamanında kılamadığı, bu sebeple fazilet ve rahmetinden en az istifade ettiğimiz bir namazdır. Zaten zorluğu, verilen mükâfatlarda gizlidir.
Uykunun en derin ve tatlı zamanında yataklarından kalkıp, soğuk ya da sıcak, abdest alıp namaz kılmak nefsinin heva ve hevesine düşkün olanlara zor olsa gerektir. Onun içindir ki, “Namaz kılmayı sevdaya dönüştürmeyenlerin namazları, sinelerinde yüktür”.
Sabah namazının vakti güneş çıkınca sona erer
Bir de sabah namazı konusunda düşülen gaflet; verilen ruhsatın, sürekli bir hak zannedilmesidir. Diğer namazlardan ayrı olarak bilindiği üzere sabah namazı zamanında kılınamamışsa, öğlen namazından önce kılındığı takdirde (kerahet vakti girmeden) sünnetinin de kazası kılınabilmektedir. Nasılsa sünnetiyle birlikte kılınıyor, diye tatlı uykusundan kalkmayıp, uykusundan kalkınca kılmayı kendine adet haline getirenler çoktur. Hâlbuki sabah namazının kılınma vakti imsak ile başlayıp, güneşin doğması ile bitmektedir. Diğer zamanlarda kılınan namaz, kaza olduğu için, bilerek kazaya bırakılan namazın vebali vardır. Bu bir hak değildir. Hak ihlalidir. Uykudan uyanamamak ayrıdır. Uyanmamaya niyet etmek ayrıdır. Yüce Peygamberimiz, “Pehlivan odur ki rakibinin sırtını yere getiren değil, nefsini mağlup edendir” buyurmakla işin en can alıcı noktasına işaret etmiştir.
Nefislerimizin oyun ve oyuncağı olmaktan kurtulmanın yolu sabah namazından geçmektedir. Akşam yatağımıza yatarken sabah namazına kalkabilmek için özellikle niyet sağlamlığı ve gönülden dua ve niyazda bulunmamız gerekmektedir.
Resulullah buyuruyor ki: “Münafıklara sabah ile yatsı namazlarından daha ağır gelen hiç bir namaz yoktur. İnsanlar, bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi” (Buhari, Mevâkit 20 Müslim, Mesâcid 252)
Cemaatle kılmanın sevabı çok büyük
Hazreti Hatice (ra) dan rivayet olunan hadisi şerifte, Resulullah (sav), şöyle buyurmuştur. “Sabahın farzından evvel kılınan iki rek’at sünnet, dünya ve dünyadaki her şeyden daha hayırlıdır”(Müslim). Sabah namazının iki rekâtlık sünnetinde Peygamberimiz(sav) Fatihadan sonra, Kâfirûn ve İhlâs surelerini okurdu. Sabah namazını cemaatle kılmanın da diğer namazlara göre önemi fazladır. Bu konuda da Şu hadisi şerif çok manidardır.
“Yatsı namazını cemaatle kılan kimse, gece yarısına kadar namaz kılmış gibidir. Sabah namazını cemaatle kılan kimse ise bütün gece namaz kılmış gibidir“ (Müslim, Mesâcit 260).
Allah (cc) rahmetini çile kabuğunun içine gizlemiştir
Bu bilgiler ışığında gelelim kendimizi hesaba çekmeye:
Şunu peşinen kabullenelim ki, sabah namazı maalesef çoğumuzun zamanında kılamadığı, bu sebeple fazilet ve rahmetinden en az istifade ettiğimiz bir namazdır. Zaten zorluğu, verilen mükâfatlarda gizlidir.
Uykunun en derin ve tatlı zamanında yataklarından kalkıp, soğuk ya da sıcak, abdest alıp namaz kılmak nefsinin heva ve hevesine düşkün olanlara zor olsa gerektir. Onun içindir ki, “Namaz kılmayı sevdaya dönüştürmeyenlerin namazları, sinelerinde yüktür”.
Sabah namazının vakti güneş çıkınca sona erer
Bir de sabah namazı konusunda düşülen gaflet; verilen ruhsatın, sürekli bir hak zannedilmesidir. Diğer namazlardan ayrı olarak bilindiği üzere sabah namazı zamanında kılınamamışsa, öğlen namazından önce kılındığı takdirde (kerahet vakti girmeden) sünnetinin de kazası kılınabilmektedir. Nasılsa sünnetiyle birlikte kılınıyor, diye tatlı uykusundan kalkmayıp, uykusundan kalkınca kılmayı kendine adet haline getirenler çoktur. Hâlbuki sabah namazının kılınma vakti imsak ile başlayıp, güneşin doğması ile bitmektedir. Diğer zamanlarda kılınan namaz, kaza olduğu için, bilerek kazaya bırakılan namazın vebali vardır. Bu bir hak değildir. Hak ihlalidir. Uykudan uyanamamak ayrıdır. Uyanmamaya niyet etmek ayrıdır. Yüce Peygamberimiz, “Pehlivan odur ki rakibinin sırtını yere getiren değil, nefsini mağlup edendir” buyurmakla işin en can alıcı noktasına işaret etmiştir.
Nefislerimizin oyun ve oyuncağı olmaktan kurtulmanın yolu sabah namazından geçmektedir. Akşam yatağımıza yatarken sabah namazına kalkabilmek için özellikle niyet sağlamlığı ve gönülden dua ve niyazda bulunmamız gerekmektedir.