merhaba ben bir şeyi kafama çok takıyorum ve gerçekten öğrenmek istiyorum .cevap verirseniz çok sevineceğim .teşekkürler.Allahımız herşeyimizi biliyor peki neden bizi bu dünyaya tekrar gönderdi ?
merhaba ben bir şeyi kafama çok takıyorum ve gerçekten öğrenmek istiyorum .cevap verirseniz çok sevineceğim .teşekkürler.Allahımız herşeyimizi biliyor peki neden bizi bu dünyaya tekrar gönderdi ?
merhaba ben bir şeyi kafama çok takıyorum ve gerçekten öğrenmek istiyorum .cevap verirseniz çok sevineceğim .teşekkürler.Allahımız herşeyimizi biliyor peki neden bizi bu dünyaya tekrar gönderdi ?
merhaba ben bir şeyi kafama çok takıyorum ve gerçekten öğrenmek istiyorum .cevap verirseniz çok sevineceğim .teşekkürler.Allahımız herşeyimizi biliyor peki neden bizi bu dünyaya tekrar gönderdi ?
s.a
Siteye yalnizca okuyucu olarak katilmayi ve devam etmek üzere kendime söz vermiş idim.Ama,
Şu soruya cevap vermek için yazacağim.
Olaya kendi algı penceremizden bakma alışkanlığımızın ikilemlere neden oldugunu şöyle ortaya koymak istiyorum;
"Allah herşeyimizi biliyor o halde neden bizi dünyaya gönderdi?"
Bu Aristo mantigina göre bir paradoxtur ,çelişkidir.
Neden mi?
Çünkü ,eğer Allah bizi buraya bir simülasyon için göndermişse o halde bu test ortamını hazırlamasının lüzumu varmı?Bizi sınamasının lüzumu varmıydı?
Biz [insanoğlu] bir şeyi sınarız çünkü sonrasını bilmediğimizdendir.
Mesela karpuzu elimize alırız bir kaç defa vururuz tok ses çıkıyorsa karpuz olgundur.Yok değilse olmamıştır.Karpuzun iyisini seçmek için yaptığımız bu test neticesinde karpuza iyi/kötü deriz değil mi?Yani önceden bilmeyiz?Bilmek için sınarız.
Peki Allah neden sınamaktadır?Madem herşeyi bilmektedir o halde neden sınıyor?Cehenneme gidecekse direk cehenneme atıversin.Cennete gidecekse direk cennete göndersin.Niye sınanıyoruz?
Peki o dediğiniz durumu düşünelim;
O halde Dünyayı yaratılmasına da gerekolmazdı.O zaman da cehenneme atılanlar da şöyle söyleyecek de olabilirdi :
-"Bizi yarattın madem neden Yakıp zulmediyorsun?"
Yaradan da şöyle cevap verse : "Sizi Dünya diye bir sınama ortamında sınayacaktım. Ancak sizin Rabbiniz, ezel ve ebediyet de herşeyi bilen de ben olduğum için Dünya'ya göndermeye lüzum görmedim.Günahkar olacaktınız..."
Bu biraz karmaşık gözüküyor..
Fakat şu açıdan bakalım;
Ben soruları sorularla cevaplamaktan çok hoşlanırım :
Yalan söylemek günah ya hani...-Hadi ahirete inanmayan biri için bile- yalan söylemek kötü ise ve kişi bunun kötülüğüne/günahlığına karar vermişse o halde neden hala yalan söylemekteyiz?
Madem günah?
Madem günah ateş o halde neden insan ateşi bile bile tercih eder?
Bir başkası,
Işığı açmak için düğmesine dokunman gerektiğini bilmen artık ışığı yakmanın anlamsız olduğu anlamına gelir mu?
İğne acı veren bir cisimciktir.Eline battığında acı vereceğini bilirsin.Bunu bilincinde olman artık bu acıyı ortadan kaldırıyor anlamına gelir mi?
Bunlar benim algısallığımdan getirdiğim açıklamalarım.
Nasıl?Kendi algısallığımızdan baktığında tuhaf noktalardan çıkmaktayız.Kendimizi bir anda kördüğüm bulmamamız da elde değil...
Gelelim Öncekiler neler söylemişler :
1-Meleklerin de aklına takılmış olmali ki bu soru Allah'a yöneltmişler.
"-Yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak birini mi yaratacaksın?"
Allah da şöyle cevap veriyordu "Ben sizin bilmediğinizi bilirim."
2-Hz Muhammed (sav) "O gizli bir hazineydi bilinmek istedi."
Bir yerinde de insanı yaratırken Allah kendi ruhundan üflediğinde bütün meleklere secde etmesini istiyordu.
نعىمة;650685' Alıntı:bir kere sapık arısto mantıgı ile bir sonuca varılmaz. arısto ve onun gibilerin esas aldıkları materyalizmdir. yani materyalizmi esas alarak, ölçü alarak olaylara bakıyorlar...ve hiçte mantığa, akla uygun olmayan seyleri iddia ediyorlar..burada kalmayalım ,konuyla ilgili...
Aristo mantigi bir itikad degil."Ben Aristo mantıgına inanıyorum" gibi bir şey söylenemeyeceği gibi "Aristo mantığı sapıktır" gibi bir söylemde bir o kadar saçma olur.
Aslinda tum bu mantiksal cikarimlarin gayesi şu :
Zihni susturmak.Bir ikilem varsa kesinlikle bunu zihin üretmiştir.Zihin ikilemler yaratır.Zihnin varlık amacı bu.İkilem, "o mu bu mu?" sorusu daima üretilir zihinde.
Bildiğimiz salt mantık kurallarıyla işliyor.
Ki zihin çoğu kez sizi yolda bırakmayacak sonuçlar çözümleri ürettiği oluyor.
"Anlamak" denen şey?Nedir?
Bir zihinsel çıkarım sonucu bir şeylere ulaşmışsak deriz ki "anladım.".Bazen de duygu durumuyla ,kendimizi bir başkasının yerine koyarız ve yine "anladım" deriz.Yani iki türlüsü var.İkisi de ne saçmadır ,ne sapık.
İnsan ilk başta ruh olarak yaratılmıştır (materyalistlerin paradoxu)
simülasyon doğru bir kelime değildir. çünkü simülasyon olmayan şeyleri uydurmak demektir. sınanmamızın sebebi şudur : biz bir ahd/yemin yüklenmişiz ,
her iddia ıspatı gerektirir, öyle değilmi?
Eğer karşınızda kişi maddeci taraftan bakan biri olursa muhtemelen buna gülümseyecektir.Çünkü sonrakini de evvel hayatı da tanımaz biri için savınız bu cümleler üzerine kurulursa tepkisi haliyle gülümseme/gülüş olacaktır.
Siz bu noktada ne yapabilirsiniz?Umm Reddedebilirsiniz.
Sadece karşılıklı redleşme yaparsınız.
Tasavvufun amacı red değildir.Hani olurya "bir izm bir diğerini reddeder." ve sırf o red üzere kendini ortaya koyar.Tasavvuf kendini Redlerle var etmez,bina etmez...Kendi içine çağırandır.
Ha sen su musun?Gel ben bir irmağim der.Ha bir irmak misin,gel ben de denizim der.Ha Sen deniz misin?Gel ben de okyanusum der.
Allahü Tealanın hiç bir şeye ihtiyacı yoktur...ihtiyac sahibi biziz, kul biziz kabul etsek de etmesek de öyledir.
her günaha onun misli bi ceza var..çoğunu da bağışlıyor...her sevaba 10 kat mükafat var...Allah Adildir.."hiç bilmeyenle bilen bir olur mu?" "biz mücrimlere müslümanlara gibi mi muamele yapacağız? " kim ne ekerse onu biçer.. "Onun merhameti olmasaydı kimse cennete giremezdi ,Siz de mi Ya Resulallah ? -evet ben de."
yazdım ya öğrenecek olan biziz ,insan ancak kendi yaptıklarının karşılığını görecektir. üstelik ne Kerim Allah ne kadar merhamet sahibi, onca isyana günaha rağmen insana hakkettiğini hemen vermiyor. erteliyor, şans veriyor..
insan kim ki? neden yaratıldığımızı unutmayalım...kokmuş bir sudan
bir keresinde elma yiyiordum aklıma şu geldi : baktım ki bu benim için yaratılmış
ben Kimin kerem sofrasından aldım bunu? Onu ben ne kadar hatırlıyorum..ne kadar şükrediyorum? dilese hiç yaratmazdı beni, dilese bir günlük hayatı yaşayan bir sinek olarak yaratırdı...
Aslinda bir günlük hayat yaşayan sineğe göre kendi hayati hiç de kısa değildir.İzafi zaman.Bazen gördüğümüz rüyanın saatlerce sürdüğünü iddia edebiliriz.Ama ispat edildi ki hiç bir rüya bir kaç saniyeden daha fazla uzun olmuyor.Yani si rüya aleminde yaşadıklarımıza gerçek alemden bakıldığında 1-2 saniye bile sürmüyor olduğu bulunmuştu.İzafi zaman.
"İkizler paradoksu"nu bulabilirsen okur musun?Einstein izafiyet teorisinde geçmekte.
ama O beni bir insan olarak yarattı...
her nefesim Onun nimetdir. başımı seceden kaldırmasam yine hakkını ödeyemem Güzel Allahım, kuşlar seni seherlerde için için garib garib anarken biz ne yapıyoruz? yazıklar olsun...Affına sığınırız..
cennet nedir ki ? cehennem nedir ki? Senin cemalini görmessek..Allah ..Onun eşi benzeri yoktur..hiç bir şey Ona denk değildir..güneş Onu anarak hamdederek ışık veriyor..herşey Onu anlatıyor..herşey Ona aşık...en güzel şeyler Onun tecellisinin bir gölgesidir...Ya Onun güzelliği nedir?
insan kul olmak için yartıldı ...Benzersiz Allaha kul olmak için...Ona kul olunur, Onun Güzelliği secde ettirir ,kendinden geçirir insanı..asıl hürriyet de budur..
Ya kendilerini Ona ibadet etmekten mahrum edenler ne oluyo? kendi benliğin, kendi kalıbın maddenin esiri oluyo...yazık..
insan nisyan kökünden geliyor ki kendini unutmuş demektir. günahlar gafletten dolayı yapmaktadır insan..
gaflet zikirsizlik demektir. zikrin amacı da unutulanı hatırlamak ve tekrar unutmamak için hatırlamaktır....
zikir hatıra gelmek demek ise de gönülden kaynaklanıyor...iman gönüldedir..
Allah aşkı gönüldedir..insan sevdiğini istese de unutamıyor...
Adem yokluk demektir lafzi anlamda. topraktan ,yok olan fani anlamında geliyor..
Allahü Teala meleklere "Ademe secde edin derken, onda tecelli eden Zatına secde etmeyi emretti.." bu bir imtihandı..Adem sadece kıble idi. secde edilen Hak Teala idi..ama iblis beniliğini sürdü ortaya , herkesten çok biliyorum diye geziyordu, kibirleniyordu...işte bunun için iblis oldu...
tevbe kelimesi dönmek demektir. insan günah işleyipte tövbe eder, hatasız kul olmaz..kusur kulun sıfatdır. kemal ise Rabbinin, tövbe ettikçe kusurlarını gördükçe kul olduğunun şuuruna varıyor....
insan niye bile bile günah işliyor? çünkü gaflete dalıyor, dünyaya ..aslını unutuyor...yanlış anlaşılmasın ..dünyaya dalmak dünyada çalışmak anlamında değildir.. aksine dünayda çalışmak ahireti kazanmaktır müslüman için çünkü her işi Allah rizası için yapar "hiç ölmeyecekmiş gibi dünyada çalış ,birazdan ölecekmiş gibi ibadet et"...İslam itidal, ölçü dinidir.
her organın bir fonksyonu vardır...gönül sevmek içindir. çanak çömlekle doldurulmak için değildir...
elin karda olacak gönül yarda...insanda asıl olan akıl değil gönüldir. işte bu yüzden gönlü eğitilmemiş insan çok akıllı da olsa çok akılsız şeyler yapar bile bile kendini cehenneme sürüklüyo..sonra da "keşke toprak olsaydım" diye bağırıyo...
İntihar etmek istiyenlerin durumu değil mi?
Özetle söyleyebilirim ki ;
Mantık zihnimizi razı etmek içindir.Önünde sonunda onu razı etmenin bir yolunu bulmak ile bulamamak arasında farklılık nedir?
Ya da şöyle söyliyeyim, Zihin "o mu, bu mu?" derya hep.(1 mi 0 mı? gibi...)
Her iki durumun sonucunda da ,yani zihnin eriştiği her iki durumda da (o veya bu) eğer davranışlarımız/söylemlerimiz/amelimiz zihnin ürettiği bu sonucuna dayanıyorsa (yani zihnin çıkarımına) o halde eyvahlar olsun bize...Kendi zihnimizin kurbanı olduk.Kendi kendimizin. doğru bir tespit insan kendinin kurbanıdır..eğer nefsi eğitmiyorsa çaresiz
Bir başka benzetim daha ,
Hani putperestler için anlatılan şeyler vardı ya;
"Elmayı bıçakla oyarak put yapıp sonra ona tapındıktan sonra da yerlermiş."
Benzer bir durumu çağrıştırıyor mu?
Selametle.
نعىمة;650848' Alıntı:evet arsitonun ki ittikad değil, nazariyedir, bakış açısıdır...sapık nazariyedir dedim çünkü haktan uzak, gerçeğe dayalı değildir. materyalistler insanı bir madde olarak görür..hiç te akilane olmayan izahlar yapıyorlar mesela :
"Hayat, hayattır ve ölümdür" Materyalist felsefe sözlüğünde ise hayat, "maddenin bir hareket formu; fiziki ve kimyasal tezahürlerinin en yüksek şekli" olarak tanımlanmaktadır ."Hayat, protein cisimlerin varoluş biçimidir..."*1 İşte bilimsellik (!) felsefesinin ilmi, mantıki izahları.. Hayatı hayatla, ölümü ölümle ya da bütün bunları, maddenin fiziki ve kimyevi durumlarıyla izah etmek ne derece ilmi olabilir? Aslında cazibeli kelimeler ardında cahillere yutturulan, asılsız bir hurafeden başkası değildir.
Batının bütün ilmileri müslümanlardan öğrendiğinide unutmayalım. cebir gibi ilimlerin esasını müslümanlar ortaya koymuşlardır.*2
çıkmazlar sokağına girmiş maddenin ötesini göremeyen akıl şu materyalizm denen bataklığında bocalanmaya mahkümdür. sonra da ruhi hastalıklar, depresyonlar yaşıyorlar..intihar da bundan kaynaklanıyor..
depresyonu yaşayan ruh, herşeyi renksiz görür ,umutsuz çaresiz, içindeki arayıpta sürekli bulamama halidir depresyon..
bolca yaptıkları demagoji arkasına saklanarak ,mantığa ters olan iddialarını saklamaya çalışıyorlar, oysa bilim Kuranı Kerimin 14 asır evvel haber verdiği gerçeklerin bazılarını yeni yeni keşfetmeye başliyor ve bu evrenin yaradıcısına delalet ediyor...hatta bir tek Allaha ait 99 güzel ismiyle beraber...bu kadar net yani.
rasyonalizm "mantığına" bakın : "akla uyan vardır, uymayan yoktur; akla uyan doğrudur, uymayan yanlıştır" der. aklın kapasitesini ve hudutlarını ise izah edemez. ruhu hiçe sayar. basit bir soru sorucam : akıla göre akıl nedir?*3
Tasavvuf İslamın ahlaki boyutudur. nefsi/ benliği terbiye etme yoludur..
redetmez..ne olursan ol gel der, bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir depresyon durağı değildir der...
"Bu tür sorular aklı/zihni tatmin etmek için sorulduğundan
Her türlü eksikliğimiz/sorumuz için şimdi cevaplayamasak/bilemesek de mutlaka gelecekte bir akli şuura erişipde cevaplayarak Tatmin'e ulaşacağızdır."
siz sorun biz bulmaya çalışalım cevabını..
Hatta ahirette o derece tatmin olur ki akıl ..herşeyi "aynel yakin " canlı canlı görücez ..imtihan sona erer*4
materyalizmle ilgili : BATI KÜLTÜRÜNÜNMAHİYETİ ve KAYNAKLARI - Islamiyet.gen.tr
selametle
Rasyonalizm olsun diğer felsefi nazariyeler olsun Allahtan kopuk bir düşünce tarzı üzerine bina edilmiş esbabperestliktir.s.a
1-Söze nasil baslasam?
Bir ön kabul ,bir postula olarak sunulan bu ifadelere eğer farzedin bir baskasi baska bir ifadeyle geldi.Bir baskasi bir baskasiyla...
Hangisi doğru?Hangisi yanlis?Hangisi değerli?
Kavramlara değerleri biz atfediyoruz.
Farkında mısınız biz dairesinde dolanıyoruz.
Yani kendi yaratımımız olan (bizim atfettiğimiz) değerler bütününden yola çıkarak bir yaşam/gelecek (doğru yanliş) belirlemenin vehameti tekrar gözlerimizin önüne serilmiyor mu?
2-Herkes birbirinden almış.Yunanlılar ,Mısır'dan ,Mısırlı'lar Sümerler'den vs.vs.
3- 1. cevabi tekrar okuyunuz."Akla uygun olan vardır uymayan yoktur" ifadesi ne kadar doğru ise,tasavvufun varlık ve yokluk ifadeleri de o kadar doğrudur ,kabul etmelidir bir rasyonalist.
4-Soruyu ben sormuyorum...Cevabi biliyorum.
Rasyonelist miyim? Umm rasyonalism denen mevhum yeryüzünde peydah olmadan önce aklini kullanan kim bunun rasyonalism oldugundan haberi dahi olmadan kullaniyorsa işte o şahıs kadar rasyonalistim ben.
Sizinle yazisiyorum cünkü hosuma gidiyor.
"Şunu bir sınayayım bakayım" gibi bir niyetim yok tabi.Ancak olanlar da "söyledikleriniz beni bana ne kadar aksettirecek" merakiyle olmasinlar.
:gulegule:B:K
“Kavramlara değerleri biz atfediyoruz”.: tersine değer verdiğimiz şeylere bağlı olarak değer kazanmış oluyoruz..
Aslinda söylediğini kastetmedim.
Ama şimdi cümleyi yanlış kurmamdan çok hiç kurmamış olmayı istedim.
"Kavramlara değeri biz atfediyoruz" demekten kastım;
Aklın insanı düşürebileceği tehlikeleri ve bunun kaynağını uzunca anlatan yazını diğer forumda okudum.Teşkkürler.
Kastetmek istediğim ,akıl bir çıkmaza sürükleyip "Gözümün gördüğü herşey vardır.Gerisi yoktur." 'u hayat düsturu olarak kabul ettiriyorsa,onu kabul eden ve değerli kılan yine bizden başkası değil.Ya da "bu saçmalık" demekte bizden...
Düştüğümüz duruma biz insanlarız müşteri.
Anlamındadır.
s.a