mystical06
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 12 Mar 2010
- Mesajlar
- 50
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
Bera bin Azib (R.A) anlatıyor; Resul-ü Ekrem (S.A.V) ile birlikte ensardan birisinin cenazesine gitmiştik. Resul-ü Ekrem (S.A.V) başı eğik olarak mezarın başında oturdu ve üç kere: "Allah’ım! Kabir azabından sana sığınırım." dedi ve üç kere kabir azabından Allah'a sığındıktan sonra şöyle dedi: "Mü’min ölüme yöneldiği vakit, beraberlerinde kefen ve güzel koku bulunan, yüzleri güneş gibi parlak melekleri Allah gönderir. Adamın göreceği yerde beklerler. Ruhu çıktığı vakit, yerle gök arasında ve gökte ne kadar melek varsa, onun için istiğfar ederler. Gök kapılarının tümü kendisi için açılır ve her kapı kendisinden geçmesini ister. Ruhu Allah'a yükseldiği vakit melekler: 'Ya Rabbi! Bu falan kulunun ruhudur.' derler."
Allah-u Zülcelal:
"Onu geri çevirin ve onun için hazırladığım mükafat ve iyilikleri ona gösterin. Zira ben ona vaad ettim, sizi topraktan yarattım ve toprağa iade edeceğim, tekrar topraktan çıkaracağım." (Taha; 55)
buyurur.
Ruh mezarına döner ve hatta kendisini defnedip dağılanların ayak takırtılarını dahi duyar. Son bir eziyet olarak melekler onu alabildiğine sıkıştırır ve: "Rabbin kim, peygamberin kim ve dinin nedir?" diye sorarlar. Adam: "Rabb'im Allah, Peygamber'im Hz. Muhammed, dinim İslam." der. Bu cevabı verdiği vakit birisi: "Doğru söyledin." diye seslenir. İşte bu Allah-u Zülcelal'in:
"Allah iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar." (İbrahim; 27)
buyurduğunun manasıdır.
Sonra güzel yüzlü, güzel elbiseli ve güzel kokulu birisi karşısına gelir ve: 'Nimetleri devamlı olan Allah'ın cennet ve rahmetiyle sana müjde olsun' der. Adam: 'Allah seni hayırla mükafatlandırsın, sen kimsin?' diye sorar. O da: 'Senin dünyadaki iyi amellerinim.' diye cevap verir. 'Sen daima Allah'a ibadete süratle koşar ve isyana ise tembellik ederdin. Bunun için Allah-u Zülcelal seni hayırla mükafatlandırdı.' Sonra birisi: 'Buna cennetten döşek getirin ve cennetten mezarına bir kapı açın.' diye seslenir. Döşek getirilir ve cennete doğru bir kapı açılır, o da: 'Allah'ım kıyameti tez getir de, bir an evvel aile efradıma kavuşayım.' der.
Kafire gelince; o da dünyadan ilişkisini kesip, ahirete yöneldiği vakit, çirkin suratlı, şiddetli azap melekleri ateşten elbise ve katrandan gömleklerle karşısına dikilirler. Canı çıktığı vakit, yer ve gökteki bütün melekler kendisini lanetlerler, gök kapıları kapanır. Hiç bir kapı onun pis ruhunun kendisinden geçmesini istemez. Böylece ruhu geri çevrilir. Melekler: "Ya Rabbi! Bu falan kulunun ruhudur, yer ve gökler bunu kabul etmiyorlar." derler. Allah-u Zülcelal; "Onu geri çevirin ve ona hazırladığım azabı gösterin. Zira ona da, sizi topraktan yarattım, toprağa iade edeceğim ve tekrar topraktan çıkaracağım diye vaad ettim." der.
Ruhu mezarına çevrilir. Hatta mezarı başından dağılmakta olanların ayak tıkırtılarınıda duyar, ona da: "Rabb'in kim, Peygamber'in kim ve dinin nedir?" diye sorarlar. O da: "Bilmem" der. Onlar da: "Evet, bilmezsin” derler. Sonra çirkin elbiseli, pis kokulu ve vahşi suratlı birisi gelip karşısına dikilir: "Allah'ın gazabı ve devamlı azabı ile sana müjde olsun." der. Adam: "Senin de Allah cezanı versin, sen kimsin?" diye sorar. Adam: "Ben senin dünyadaki çirkin amellerinim." der. Sen kötülüğe koşa koşa gider, fakat taat ve ibadette tembel davranırdın. İşte bugün Allah-u Zülcelal kötülüğünün cezesını sana çektirir, der. Adam: "Senin de Allah cezanı versin." der. Sonra kör, dilsiz ve sağır bir melek ona vurmakla görevlendirilir. Demirden bir tokmak onun için hazırlanır. İnsanlar ve cinler bir araya gelse, onu yerinden kıpırdatamaz. Hatta dağlara vurulsa, dağları toprak ve kül haline getirir. Bununla kendisine bir vuruşta kül haline gelir, tekrar dirilir. Alnına öyle şiddetle vurulur ki, cin ve insanlardan başka herkes bu sesi duyar. Sonra:
"Onun altına iki ateş tabakası serin ve cehennemden de kendisine bir kapı açın." denir. Bunun üzerine altına iki ateş tabakası serilir ve cehennemden de kendisine bir kapı açılır. (Ebu Davud, Hâkim)
Ey nefsim!
Akıllı bir kimse gibi Münker ve Nekir'e cevap vermenin dehşetini göz önüne getir ve iyice düşün. Dünyayla sarhoş olan bir kişinin yaptığı şekilde bu anlattıklarımızı sanki duymamış okumamış gibi davranma!
Ey nefsim!
Eğer sen dünya muhabbetiyle, keyf-u sefasıyla sarhoş değilsen ve aklın yerindeyse bu ikisinden kendine faydalı ve selametli olanını seç
Eğer Münker ve Nekir'e doğru cevaplar vermeyi, kabrinin geniş olmasını, salih amellerinin güzel yüzlü, güzel kokulu bir insan suretinde yanına gelmesini, Allah-u Zülcelal'in rahmeti ve cenneti ile müjdelenmeyi, kabrine cennetten bir kapı açılıp altına cennet döşeklerinin serilmesini istiyorsan; anlattığımız programa uy ve Allah-u Zülcelal'e itaat et... Çünkü onların sorularına doğru cevaplar verebilmek, ancak Allah-u Zülcelal'in kudret ve yardımıyladır... Orada Allah-u Zülcelal'in yardımına nail olabilmek için de O'na itaat etmemiz, O'nun emir ve nehiylerini yerine getirmemiz gerekir.
Ey nefsim!
Eğer Münker ve Nekir'e doğru cevaplar verip, kabrine cennetten bir kapı açılmasını istiyorsan, bu sahih ve makul cevaplar, sadece dil ile olmaz. Yeter senin elinden çektiğim... Şimdiye kadar hep dil ile "Tamam haklısın." dedin ama, bundan sonra sözünde durman gerekiyor.
Allah-u Zülcelal:
"Onu geri çevirin ve onun için hazırladığım mükafat ve iyilikleri ona gösterin. Zira ben ona vaad ettim, sizi topraktan yarattım ve toprağa iade edeceğim, tekrar topraktan çıkaracağım." (Taha; 55)
buyurur.
Ruh mezarına döner ve hatta kendisini defnedip dağılanların ayak takırtılarını dahi duyar. Son bir eziyet olarak melekler onu alabildiğine sıkıştırır ve: "Rabbin kim, peygamberin kim ve dinin nedir?" diye sorarlar. Adam: "Rabb'im Allah, Peygamber'im Hz. Muhammed, dinim İslam." der. Bu cevabı verdiği vakit birisi: "Doğru söyledin." diye seslenir. İşte bu Allah-u Zülcelal'in:
"Allah iman edenleri, dünya hayatında ve ahirette sapasağlam sözle sebat içinde kılar." (İbrahim; 27)
buyurduğunun manasıdır.
Sonra güzel yüzlü, güzel elbiseli ve güzel kokulu birisi karşısına gelir ve: 'Nimetleri devamlı olan Allah'ın cennet ve rahmetiyle sana müjde olsun' der. Adam: 'Allah seni hayırla mükafatlandırsın, sen kimsin?' diye sorar. O da: 'Senin dünyadaki iyi amellerinim.' diye cevap verir. 'Sen daima Allah'a ibadete süratle koşar ve isyana ise tembellik ederdin. Bunun için Allah-u Zülcelal seni hayırla mükafatlandırdı.' Sonra birisi: 'Buna cennetten döşek getirin ve cennetten mezarına bir kapı açın.' diye seslenir. Döşek getirilir ve cennete doğru bir kapı açılır, o da: 'Allah'ım kıyameti tez getir de, bir an evvel aile efradıma kavuşayım.' der.
Kafire gelince; o da dünyadan ilişkisini kesip, ahirete yöneldiği vakit, çirkin suratlı, şiddetli azap melekleri ateşten elbise ve katrandan gömleklerle karşısına dikilirler. Canı çıktığı vakit, yer ve gökteki bütün melekler kendisini lanetlerler, gök kapıları kapanır. Hiç bir kapı onun pis ruhunun kendisinden geçmesini istemez. Böylece ruhu geri çevrilir. Melekler: "Ya Rabbi! Bu falan kulunun ruhudur, yer ve gökler bunu kabul etmiyorlar." derler. Allah-u Zülcelal; "Onu geri çevirin ve ona hazırladığım azabı gösterin. Zira ona da, sizi topraktan yarattım, toprağa iade edeceğim ve tekrar topraktan çıkaracağım diye vaad ettim." der.
Ruhu mezarına çevrilir. Hatta mezarı başından dağılmakta olanların ayak tıkırtılarınıda duyar, ona da: "Rabb'in kim, Peygamber'in kim ve dinin nedir?" diye sorarlar. O da: "Bilmem" der. Onlar da: "Evet, bilmezsin” derler. Sonra çirkin elbiseli, pis kokulu ve vahşi suratlı birisi gelip karşısına dikilir: "Allah'ın gazabı ve devamlı azabı ile sana müjde olsun." der. Adam: "Senin de Allah cezanı versin, sen kimsin?" diye sorar. Adam: "Ben senin dünyadaki çirkin amellerinim." der. Sen kötülüğe koşa koşa gider, fakat taat ve ibadette tembel davranırdın. İşte bugün Allah-u Zülcelal kötülüğünün cezesını sana çektirir, der. Adam: "Senin de Allah cezanı versin." der. Sonra kör, dilsiz ve sağır bir melek ona vurmakla görevlendirilir. Demirden bir tokmak onun için hazırlanır. İnsanlar ve cinler bir araya gelse, onu yerinden kıpırdatamaz. Hatta dağlara vurulsa, dağları toprak ve kül haline getirir. Bununla kendisine bir vuruşta kül haline gelir, tekrar dirilir. Alnına öyle şiddetle vurulur ki, cin ve insanlardan başka herkes bu sesi duyar. Sonra:
"Onun altına iki ateş tabakası serin ve cehennemden de kendisine bir kapı açın." denir. Bunun üzerine altına iki ateş tabakası serilir ve cehennemden de kendisine bir kapı açılır. (Ebu Davud, Hâkim)
Ey nefsim!
Akıllı bir kimse gibi Münker ve Nekir'e cevap vermenin dehşetini göz önüne getir ve iyice düşün. Dünyayla sarhoş olan bir kişinin yaptığı şekilde bu anlattıklarımızı sanki duymamış okumamış gibi davranma!
Ey nefsim!
Eğer sen dünya muhabbetiyle, keyf-u sefasıyla sarhoş değilsen ve aklın yerindeyse bu ikisinden kendine faydalı ve selametli olanını seç
Eğer Münker ve Nekir'e doğru cevaplar vermeyi, kabrinin geniş olmasını, salih amellerinin güzel yüzlü, güzel kokulu bir insan suretinde yanına gelmesini, Allah-u Zülcelal'in rahmeti ve cenneti ile müjdelenmeyi, kabrine cennetten bir kapı açılıp altına cennet döşeklerinin serilmesini istiyorsan; anlattığımız programa uy ve Allah-u Zülcelal'e itaat et... Çünkü onların sorularına doğru cevaplar verebilmek, ancak Allah-u Zülcelal'in kudret ve yardımıyladır... Orada Allah-u Zülcelal'in yardımına nail olabilmek için de O'na itaat etmemiz, O'nun emir ve nehiylerini yerine getirmemiz gerekir.
Ey nefsim!
Eğer Münker ve Nekir'e doğru cevaplar verip, kabrine cennetten bir kapı açılmasını istiyorsan, bu sahih ve makul cevaplar, sadece dil ile olmaz. Yeter senin elinden çektiğim... Şimdiye kadar hep dil ile "Tamam haklısın." dedin ama, bundan sonra sözünde durman gerekiyor.