Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ruh ile can arasındaki fark (1 Kullanıcı)

YOL GÖSTERİCİ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2008
Mesajlar
99
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
68
Uzayda yer işgal eden, belli bir hacme sahip her yapı bir maddedir. Madde, canlı ve cansız olmak üzere ikiye ayrılır. Canlı maddeleri cansızdan ayıran en önemli özellik doğurganlık özelliğidir. Yani her canlı doğar, büyür, kendisine benzer bir canlı doğurur ve ölür. Mesela, bir elma tohumunu toprağa ekerseniz, yeni bir elma ağacı yetişir.

Yeryüzündeki canlılar, yani bitkiler, hayvanlar ve insanlar fizyolojik ve anatomik benzerlikler göstermesine karşın, onları canlı yapan enerji açısından farklıdırlar. Bir bitki nasıl bir gezegen üzerinde yaşadığını bilmez, bilmesi de gerekmez. Onun ilgilendiği sadece kendisine suyu sağlayan toprak ve güneş ışığıdır. Oysa insan, göz, kulak gibi algı organları ile yaşadığı ortam ile ilgili bilgiler edinir ve bunların üzerinde düşünür, muhakeme yapar, karar verir oysa bir bitki veya bir hayvanın davranışları bilinçli değil, içgüdüseldir.

Göç eden kuşlar nasıl bir rota takip ettiklerini düşünmeksizin uçarlar. Çünkü o rota kendilerine, Cenab-ı Allah tarafından vah yedilir. Hiç bir kuş sürüsü ‘’ her sene ayni yolu izliyoruz, sıkıldık artık, bu sene de kuzeyden dolaşarak göç edelim, değişiklik olsun’’ demez. Ve ya bir arı ‘’ bal yapıyorum, insanlar yiyor, ben niye bundan yararlanmayayım ?’’ diye düşünmez. Oysa insan, biteviye ayni işleri yapmaktan sıkılır. Değişiklik arar. Olayın zevkli ve kolay yönlerini bulmak için araştırır. Ve kendisine, kendi isteği doğrultusunda bir yön çizer. İşte bu insana verilmiş olan özgür iradedir. Ve seçtiği yolun kendisine yüklediği bedeli peşin peşin kabul eder.

Bir aslan öldürdüğü bir canlı için oturup ağlamaz. Çünkü öldürdüğü canlı onun seçimi değil Allah’ın seçimidir. Oysa bir insanın bir canlıyı öldürmesi, kendi seçimidir. Ve dolaysı ile bunun karşılığında bir bedel ödemek zorundadır. Bu bedel, bir ödül yani cennet ya da bir ceza yani cehennem olabilir. Bir aslan için cennet ya da cehennem söz konusu değildir. Çünkü yaptıklarından mesul tutulmaz. Oysaki bir insan yaptıklarından mesuldür. Bu yüzden insanın taşımış olduğu can, ruh diye tabir edilir.

Her ruh bir candır fakat her can bir ruh değildir.

Hani, Rabbin meleklere şöyle demişti: "Ben çamurdan bir insan yaratacağım."
"Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde, önünde secde ederek eğilin!"
SAD SURESİ 71-72


ALLAH YAR VE YOLDAŞINIZ OLSUN.

(AKIN ÖRSMEN 6.10.2008)
YOL GÖSTERİCİ
 

kjviespe

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
68
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Evet çok güzel bir alıntı bende Bediüzzaman hazretlerinden bir alıntıyla daha çok açmak istiyorum bu kısmı bu sitede başka bir başlık altında verdim zannediyorum.

Elbette kâinattaki hayat, katî bir sûrette Hayy-ı Ezelînin vücûb-u vücuduna katî şehâdet ettiği gibi, o Hayat-ı Ezeliyenin şuââtı, celevâtı, münâsebâtı olan "irsâl-i rusül" ve "inzâl-i kütüb" rükünlerine bakar, remzen ispat eder. Ve bilhassa risâlet-i Muhammediye (a.s.m.) ve vahy-i Kur'ânî hayatın ruhu ve aklı hükmünde olduğundan, bu hayatın vücudu gibi hakkâniyetleri katîdir denilebilir.

Evet, nasıl ki hayat bu kâinattan süzülmüş bir hulâsadır ve şuur ve his dahi, hayattan süzülmüş, hayatın bir hulâsasıdır; ve akıl dahi, şuurdan ve histen süzülmüş, şuurun bir hulâsasıdır ve ruh dahi, hayatın hâlis ve sâfî bir cevheri ve sabit ve müstakil zâtıdır. Öyle de, maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.) dahi, hayattan ve ruh-u kâinattan süzülmüş hulâsatü'l-hulâsadır ve risâlet-i Muhammediye (a.s.m.) dahi; kâinatın his ve şuur ve aklından süzülmüş en sâfî hulâsasıdır. Belki maddî ve mânevî hayat-ı Muhammediye (a.s.m.), âsârının şehâdetiyle, hayat-ı kâinatın hayatıdır. Ve risâlet-i Muhammediye (a.s.m.), şuur-u kâinatın şuurudur ve nurudur. Ve vahy-i Kur'ân dahi, hayattar hakâikının şehâdetiyle, hayat-ı kâinatın ruhudur ve şuur-u kâinatın aklıdır.
Evet, evet, evet! Eğer kâinattan risâlet-i Muhammediyenin (a.s.m.) nuru çıksa, gitse, kâinat vefât edecek. Eğer Kur'ân gitse, kâinat divâne olacak ve küre-i arz kafasını, aklını kaybedecek, belki şuursuz kalmış olan başını bir seyyâreye çarpacak, bir Kıyâmeti koparacak.

10.Söz Zeylin 2. Parçası


Evet yukardaki ki alıntıda kasdedilen can hayattır.Hayatın hulasası -- His ve Şuur dur.-- onların hulasası akıl-- ve onun hulasası isre Ruhdur.İnsanın en keyfiyetli hayatının en tekamül noktası Ruhudur.Ondan ötesi enedir.Ene dahi Ruh his şuur ve Hayatla bu hassaların ona takılmasıyla mahluk olur.İnsanı kamil o dur ki; vucud cesedinden kurtulup, enesine ruh cesedini giydirebilsin ve şeceresine özüne ulaşıp, kendini bilsin, onunla o bilmekle, Rabbisini bilsin, Rabbini bilirken, kendi yokluğuna ersin, o terkle Allahın sonsuz esmasına ayine olabilsin.O hale ve makama Fenafillah diyoruz,Müşahadetullahın mekanı ve makamı.İla ahir yukardaki mevzuda bahis edilecek belki binler kitaba mevzu olucak açılım vardır.Ben bu kadarla konu ile alakalı kısma işaret ederek kesiyorum.
Allahın selamı rahmeti ve bereketi müminlerin üzerine olsun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt