AHSEN-I FIGAN
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 22 Nis 2007
- Mesajlar
- 1,021
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Bediüzzaman'a göre; "Hulefa-i Erbaa'nın beşincisi olarak ve 'Şüphesiz hilafet benden sonra otuz sene sürecektir' (el-Fethur-Rabbani; 23:10) hadis-i şerifin hükmünü tasdik ettiren, müddet-i hilafeti, azlığıyla beraber kıymetini azim göstermek için o mana-i işarisiyle Hazret-i Hasan (r.a) gösterir."5 "Hz. Hasan'ın (r.a) altı aylık hilafeti ile beraber Risale-i Nur'un Cevşenü'l-Kebir'den ve Celcelutiye'den aldığı bir kuvvet ve feyizle vazife-i hilafetin en ehemmiyetlisi olan neşr-i hakaik-ı imaniye noktasında Hazreti Hasan'ın (r.a.) kısacık bir müddetini uzunca bir zamana çevirerek, tam beşinci halife nazarıyla bakabiliriz. Çünkü adalat-i hakikiye (adalet-i mahza) ile bu asırda insanları mes'ud edebilir bir istidatta bulunan, Risale-i Nur'dur ve onun şahs-ı manevisi, Hazreti Hasan'ın (r.a) bir muavini, bir mütemmimi, bir manevi veledi hükmündedir."6
Hilafet denince çoğumuzun aklına öncelikle siyaset, devlet ve yönetim gelir. Halbuki bu hilafetin ruhuna ve manasına çok da uygun değildir. Nursi'nin belirttiği gibi; Hilafet vazifesinin en ehemmiyetlisi iman hakikatlerinin neşri ve tebliğidir. Madem ki, halife, Peygamber'in (a.s.m.) yerine geçendir. Onun (a.s.m.) en birinci vazifesi ve işi iman hakikatlerinin neşri olduğuna göre, halefine düşen de odur. İkinci derecede olmak üzere, yönetim de hilafetin bir boyutu olmakla birlikte, bu yön abartılmış, asıl misyon ise ihmal edilmiştir
İman hakikatlerinin neşir ve tebliği konusunda Risale-i Nur'un önemi ve misyonu bedihidir. Bunun için devlet başkanı olmak, iktidarda olmak da zorunlu değildir. Hz Peygamber (a.s.m.) Risaletinin 13 yıllık Mekke döneminde idari bir görev almamış, 10 yıllık Medine döneminde bir konsensüs sonucu idari reislik de ifa etmiştir. Risale-i Nur da Hz. Hasan'ın beşinci halife sıfatıyla yardımcısı, tamamlayıcısı ve manevi bir evladıdır.
Beşinci halife Hz. Hasan Medayin'de karşılaştığı Muaviye ve ordusuyla, Müslümanların kanı akmasın diye savaşmamış, hilafet vazifesinden ise feragat etmiştir.7
Maddi hilafetten feragat ve manevi hilafet ve saltanat itibarıyla iman hakikatleri naşiri Risale-i Nur'a beşinci halife nazarıyla bakabiliriz. Muaviye ve oğlu Yezid gibi Emevi sultanlarının maddi, şekli fakat esassız hilafeti (ısırıcı saltanat) yerine manevi, içeriksel ve esaslı hilafet daha fazla hilafettir. Bir anlamda, iktidar değil de muhalefet hilafetidir.
5-LEM'ALAR S,41
6-EMİRDAĞ LAHİKASI S,65
7-HEKİMOĞLU İSMAİL İSLAM TARİHİ S,69
Hilafet denince çoğumuzun aklına öncelikle siyaset, devlet ve yönetim gelir. Halbuki bu hilafetin ruhuna ve manasına çok da uygun değildir. Nursi'nin belirttiği gibi; Hilafet vazifesinin en ehemmiyetlisi iman hakikatlerinin neşri ve tebliğidir. Madem ki, halife, Peygamber'in (a.s.m.) yerine geçendir. Onun (a.s.m.) en birinci vazifesi ve işi iman hakikatlerinin neşri olduğuna göre, halefine düşen de odur. İkinci derecede olmak üzere, yönetim de hilafetin bir boyutu olmakla birlikte, bu yön abartılmış, asıl misyon ise ihmal edilmiştir
İman hakikatlerinin neşir ve tebliği konusunda Risale-i Nur'un önemi ve misyonu bedihidir. Bunun için devlet başkanı olmak, iktidarda olmak da zorunlu değildir. Hz Peygamber (a.s.m.) Risaletinin 13 yıllık Mekke döneminde idari bir görev almamış, 10 yıllık Medine döneminde bir konsensüs sonucu idari reislik de ifa etmiştir. Risale-i Nur da Hz. Hasan'ın beşinci halife sıfatıyla yardımcısı, tamamlayıcısı ve manevi bir evladıdır.
Beşinci halife Hz. Hasan Medayin'de karşılaştığı Muaviye ve ordusuyla, Müslümanların kanı akmasın diye savaşmamış, hilafet vazifesinden ise feragat etmiştir.7
Maddi hilafetten feragat ve manevi hilafet ve saltanat itibarıyla iman hakikatleri naşiri Risale-i Nur'a beşinci halife nazarıyla bakabiliriz. Muaviye ve oğlu Yezid gibi Emevi sultanlarının maddi, şekli fakat esassız hilafeti (ısırıcı saltanat) yerine manevi, içeriksel ve esaslı hilafet daha fazla hilafettir. Bir anlamda, iktidar değil de muhalefet hilafetidir.
5-LEM'ALAR S,41
6-EMİRDAĞ LAHİKASI S,65
7-HEKİMOĞLU İSMAİL İSLAM TARİHİ S,69