Allah'ın Kuran'da bildirdiğine göre, inkar edenlerin Resulleri etkisiz hale getirmek için kurdukları düzenlerden biri de onları sürgün etmektir. İnkar edenler Resulü ve beraberindeki müminleri bulundukları ortamdan, yaşadıkları yerden sürüp çıkarınca dağılmalarını sağlayabileceklerini, güçten düşürüp yok edebileceklerini sanırlar. Onlardan bu yöntemle kurtulacaklarını hesaplayan inkarcıların, peygamberleri ve yanlarında bulunan müminleri sürgün etmeleri ya da buna teşebbüs etmeleri pek çok ayette haber verilir. Sapkın kavimlerinin içinde temiz ve iffetli yaşamak istedikleri için yurtlarından sürülmek istenen Hz. Lut ve ailesi ayetlerde örnek verilen Müslümanlardan yalnızca bir tanesidir. Hz. Lut'un tebliğine karşılık kavminin verdiği alaycı cevap Kuran'da şöyle haber verilmiştir:
Kavminin cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı. (Neml Suresi, 56)
Hz. Lut kavmine ahlaksızlığa yaklaşmamalarını, Allah'ın sınırlarını aşmamayı, ahlaksızlığı, çirkin utanmazlıkları terk etmeyi öğütlemiştir. Azgın Lut kavmi bu nedenle Hz. Lut'u ve ailesini şehirlerinden çıkarmak istemiştir. Ancak, Allah'ın emriyle Hz. Lut'un yaşadığı şehri terk etmesinin hemen ardından Allah o şehri yerle bir etmiş, altını üstüne çevirmiş, bu değerli insana ve diğer müminlere inkarcıların kurdukları düzeni geri püskürtmüştür. Bu gerçek ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık. Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir. (Hud Suresi, 82-83)
Allah'ın varlığını ve birliğini tebliğ ettiği, Kuran'a davet ettiği ve kötülükten menettiği için Peygamber Efendimiz ve O'na uyan müminler de kendi kavimleri tarafından yurtlarını terk etmeye yani hicrete mecbur bırakılmışlardır.
Allah, Resullerini yurtlarından sürüp çıkaranların akibetlerinin yıkım olduğunu bir ayetinde şöyle haber vermektedir:
Seni sürüp-çıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki, biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu. (Muhammed Suresi, 13)
Bu, Allah'ın her devirde süregelen bir kanunudur. İnsanları, dinlerinden dolayı yurtlarından sürenlerin kendilerinin de orada fazla barınmaları mümkün değildir. Zira inkar edenlerin müminlerin aleyhinde kurdukları bütün tuzak girişimleri her dönem bozulmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed de terk etmek zorunda bırakıldığı Mekke'ye daha sonra beraberindeki müminlerle birlikte geri dönmüş ve inkar edenlere karşı mutlak bir üstünlük sağlamıştır. Mekke'den kendilerini sürgün edenlerin beklentilerinin aksine ayrılıp dağılmamışlardır. Tam tersine daha çok güçlenip kaynaşmışlar ve Allah'ın izniyle inkarcılara galip gelmişlerdir. Bu da müminler aleyhine kurulan hiçbir ittifakın başarılı olamayacağını göstermesi açısından çok önemlidir.
Kavminin cevabı: "Lut ailesini şehrinizden sürüp çıkarın. Temiz kalmak isteyen insanlarmış" demekten başka olmadı. (Neml Suresi, 56)
Hz. Lut kavmine ahlaksızlığa yaklaşmamalarını, Allah'ın sınırlarını aşmamayı, ahlaksızlığı, çirkin utanmazlıkları terk etmeyi öğütlemiştir. Azgın Lut kavmi bu nedenle Hz. Lut'u ve ailesini şehirlerinden çıkarmak istemiştir. Ancak, Allah'ın emriyle Hz. Lut'un yaşadığı şehri terk etmesinin hemen ardından Allah o şehri yerle bir etmiş, altını üstüne çevirmiş, bu değerli insana ve diğer müminlere inkarcıların kurdukları düzeni geri püskürtmüştür. Bu gerçek ayetlerde şöyle bildirilmektedir:
Böylece emrimiz geldiği zaman, üstünü altına çevirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdık. Rabbinin katında 'belli bir biçime sokulmuş, damgalanmış' olarak. Bunlar zalimlerden uzak değildir. (Hud Suresi, 82-83)
Allah'ın varlığını ve birliğini tebliğ ettiği, Kuran'a davet ettiği ve kötülükten menettiği için Peygamber Efendimiz ve O'na uyan müminler de kendi kavimleri tarafından yurtlarını terk etmeye yani hicrete mecbur bırakılmışlardır.
Allah, Resullerini yurtlarından sürüp çıkaranların akibetlerinin yıkım olduğunu bir ayetinde şöyle haber vermektedir:
Seni sürüp-çıkaran memleketinden kuvvet bakımından daha üstün nice memleketler vardı ki, biz onları yıkıma uğrattık da kendileri için hiçbir yardımcı yoktu. (Muhammed Suresi, 13)
Bu, Allah'ın her devirde süregelen bir kanunudur. İnsanları, dinlerinden dolayı yurtlarından sürenlerin kendilerinin de orada fazla barınmaları mümkün değildir. Zira inkar edenlerin müminlerin aleyhinde kurdukları bütün tuzak girişimleri her dönem bozulmuştur. Peygamberimiz Hz. Muhammed de terk etmek zorunda bırakıldığı Mekke'ye daha sonra beraberindeki müminlerle birlikte geri dönmüş ve inkar edenlere karşı mutlak bir üstünlük sağlamıştır. Mekke'den kendilerini sürgün edenlerin beklentilerinin aksine ayrılıp dağılmamışlardır. Tam tersine daha çok güçlenip kaynaşmışlar ve Allah'ın izniyle inkarcılara galip gelmişlerdir. Bu da müminler aleyhine kurulan hiçbir ittifakın başarılı olamayacağını göstermesi açısından çok önemlidir.