İslam imanının altı rüknundan ikisi , kitaplara ve peygamberlere imandır. Kitap ilahi mesaj, peygamber ise onu insana taşıyan Allah elçisidir. Mü’min, kitabı ve Peygamberi anlar, onlarla geleni kişiliğine taşır, insani kemali bu bütünleşmede bulur.
Hazreti Peygamber, kendi çağında, Kur’an’la gelen mesajı aldı, anladı, yorumladı ve yaşadı. Sonra, çağrısına cevap veren insanları, Kur’an bilgisiyle terbiye etti. Yani yaşadı ve öğretti.
saadet çağında Müslüman olmak demek, adeta bir mektebe kaydolmak demekti.hayatı yeniden öğrenmekti, yeniden insan olmaktı İnsanlığı yeniden idrak etmekti. “amentü” dediğimizde, İslam’ı bir bütün olarak hecelemeye başlıyor, öğrendiğiniz her şeyle, kişiliğinizin bir yanını yeniden inşa ediyordunuz. Kur’an ve Rasulullah s.a.s. birlikte idrak edilen iki dünya idi. Kur’an ve Rasulullah’la bütünleşiyor, aynileşiyordunuz.
Rasulullah s.a.s. ,veda hutbesinde, size iki emanet bırakıyorum diye seslenmişti. Biri Allah’ın kitabı Kur’an, diğeri de kendi kişiliği ile örneklenen İslam çizgisi Sünnet idi. Bir veda konuşmasıydı bu, bunu O’nu dinleyenler yüreklerinde bir bıçak saplanması gibi hissetmişlerdi. Bu demekti ki, bundan böyle Müslümanlar, Kur’an’a ve Rasulullah s.a.s’ın izine, bir emanet gibi bakacaklar, emaneti kendi payına düşen sorumluluk duygusuyla sahipleneceklerdi.
Bu, Peygamberi görmek ve görmemek farkı idi. Zordu ama zorluğu kadar kadrü kıymeti vardı. Nitekim Rasulullah s.a.s. onlar için KARDEŞLERİM diyordu. Bir ashabı vardı, kendi çağında yaşayanlardı onlar… Ve sonraki çağlarda gelip de emanet’e sahip çıkanlara kardeşlerim diyordu Allah Rasülü…Benim kardeşlerim beni görmedikleri halde, bana inanıp, yolumu yol edinenlerdir… Yani kıyamete kadar tüm Müslümanlar…Şimdi Rasulullah’a kardeş olma imkanı ile karşı karşıyayız demek bu… Yolunu yol edinmek bunun şartı.Kur’an’ını Kur’an sünnetini sünnet….
Zorlaştı sanki insanın Kur’an’la buluşması ülkemizde…belki tüm dünyada zorlaştığı bir zamanı yaşıyor Müslümanlar…o yüzden Kur’an eğitimini gündeme almak hayati önem taşıyor. Kur’an eğitimini öne almak Müslümanlığımızı öne almak demek. Veda hutbesinde tevdi edilen emanete sahip çıkmak demek her türlü imkandan yoksun olsaydık da Kur’an’a ulaşmak ve onu kişiliğimize taşımak zorundaydık.Oysa sular kurumuş değil, imkanlar tükenmiş değil, imkan bizim yüreklerimizin atış hızında saklı. Müslümanlığımız ne kadar heyecan veriyor ona bakmalıyız. Ve Kur’an’ı yeniden çağırmalıyız hayatımıza...günlerimiz Rasulullah’ın emanetleriyle buluşma günü olsun, O kutlu çizgi ile buluşalım ve orada yürüyelim ebede kadar…
Hazreti Peygamber, kendi çağında, Kur’an’la gelen mesajı aldı, anladı, yorumladı ve yaşadı. Sonra, çağrısına cevap veren insanları, Kur’an bilgisiyle terbiye etti. Yani yaşadı ve öğretti.
saadet çağında Müslüman olmak demek, adeta bir mektebe kaydolmak demekti.hayatı yeniden öğrenmekti, yeniden insan olmaktı İnsanlığı yeniden idrak etmekti. “amentü” dediğimizde, İslam’ı bir bütün olarak hecelemeye başlıyor, öğrendiğiniz her şeyle, kişiliğinizin bir yanını yeniden inşa ediyordunuz. Kur’an ve Rasulullah s.a.s. birlikte idrak edilen iki dünya idi. Kur’an ve Rasulullah’la bütünleşiyor, aynileşiyordunuz.
Rasulullah s.a.s. ,veda hutbesinde, size iki emanet bırakıyorum diye seslenmişti. Biri Allah’ın kitabı Kur’an, diğeri de kendi kişiliği ile örneklenen İslam çizgisi Sünnet idi. Bir veda konuşmasıydı bu, bunu O’nu dinleyenler yüreklerinde bir bıçak saplanması gibi hissetmişlerdi. Bu demekti ki, bundan böyle Müslümanlar, Kur’an’a ve Rasulullah s.a.s’ın izine, bir emanet gibi bakacaklar, emaneti kendi payına düşen sorumluluk duygusuyla sahipleneceklerdi.
Bu, Peygamberi görmek ve görmemek farkı idi. Zordu ama zorluğu kadar kadrü kıymeti vardı. Nitekim Rasulullah s.a.s. onlar için KARDEŞLERİM diyordu. Bir ashabı vardı, kendi çağında yaşayanlardı onlar… Ve sonraki çağlarda gelip de emanet’e sahip çıkanlara kardeşlerim diyordu Allah Rasülü…Benim kardeşlerim beni görmedikleri halde, bana inanıp, yolumu yol edinenlerdir… Yani kıyamete kadar tüm Müslümanlar…Şimdi Rasulullah’a kardeş olma imkanı ile karşı karşıyayız demek bu… Yolunu yol edinmek bunun şartı.Kur’an’ını Kur’an sünnetini sünnet….
Zorlaştı sanki insanın Kur’an’la buluşması ülkemizde…belki tüm dünyada zorlaştığı bir zamanı yaşıyor Müslümanlar…o yüzden Kur’an eğitimini gündeme almak hayati önem taşıyor. Kur’an eğitimini öne almak Müslümanlığımızı öne almak demek. Veda hutbesinde tevdi edilen emanete sahip çıkmak demek her türlü imkandan yoksun olsaydık da Kur’an’a ulaşmak ve onu kişiliğimize taşımak zorundaydık.Oysa sular kurumuş değil, imkanlar tükenmiş değil, imkan bizim yüreklerimizin atış hızında saklı. Müslümanlığımız ne kadar heyecan veriyor ona bakmalıyız. Ve Kur’an’ı yeniden çağırmalıyız hayatımıza...günlerimiz Rasulullah’ın emanetleriyle buluşma günü olsun, O kutlu çizgi ile buluşalım ve orada yürüyelim ebede kadar…