RAHMET MEVSİMİ RAMAZAN |
Ramazan ayı ganimet ayıdır. Bu ayda ibadetlerine ağırlık veren, günahlardan kaçınan, gayretine gayret katan müminlere ilâhi ihsanların ardı arkası kesilmez. Ramazan ayı ilâhi rahmetin mahlukatı kuşatıp kucakladığı, feyz ve muhabbet ırmaklarının çağlayıp gönül pınarlarına dolduğu, kulluk şuurunun yeniden alevlendiği büyük ve bereketli bir aydır. Bu mübarek ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ateşten kurtuluştur. Kur’an bu ayda indirilmiş, oruç bu aya özel olarak farz kılınmıştır. Bin aydan daha hayırlı olduğu ifade edilen Kadir Gecesi onun tılsımlı gecelerinde gizlenmiştir. Bu ay içerisinde yapılacak her ibadete fazlasıyla mükafat verilir. Sevgili Peygamberimiz s.a.v., bu ayda bir nafile ibadet ile Allah’a yaklaşanın, Ramazan dışında bir farzı yerine getirmiş gibi olacağını, bir farzı yerine getireninse, bu ayın dışındaki yetmiş farzı yerine getirmiş gibi olacağını bildirmektedir. (İbn Huzeyme;Beyhakî) PERDELER KALKINCA Bu ayda ibadet diğer aylara nispetle daha kolay, daha sıcak gelir insana. Kalp, ilâhi rahmetin esintisini yanı başında hisseder. Nefs bayağı duyguların esiri olmaktan bir parça kurtulur. Tüm bunların sebebi, insanları yoldan çıkaran azgın şeytanların bu ayın hürmetine zincirlenmiş olmalarıdır. Çünkü şeytan rahmetin önünde perde gibidir. Perde kaldırılınca güneş tüm çıplaklığıyla ortaya çıkar. “Eğer şeytanlar insanoğlunun kalplerinde dolaşmasaydı, gökler aleminin gizliliklerini mutlaka görürlerdi.” (İbn Hanbel) hadisi bu gerçeğe işaret eder. Ramazan ayı aynı zamanda sabır ayı olduğu söylenmiştir. Sabrı öğrenmenin en kestirme yolu ise oruç ibadetinden geçer. Oruç sabrın, sabır da imanın yarısı sayılır. “Sabredenlere mükafatları hesapsız olarak ödenecektir.” (Zümer, 10) Bu ay ayrıca insanların acılarına ortak olma, keder ve sıkıntılarını hafifletme, varsa bir ekmeği yarıya bölüp paylaşma ayıdır. Müminin rızkı bu ayda bereketlenir, artar. Ramazan ayı içerisinde oruçlu birine bir bardak suyla dahi olsa iftar ettiren kimsenin, bu davranışı sayesinde bütün günahlarının bağışlanıp, cehennem ateşinden kurtulacağı ve kendisine iftar ettirdiği kişinin sevabı kadar sevap yazılacağ müjdelenmiştir.(İbn Huzeyme; Beyhakî) İkinci bin yılın müceddidi sayılan büyük veli İmam-ı Rabbani k.s., bu aya dair bir mektubunda şunları kaydeder: “Ramazan ayı bütün hayır ve bereketleri kendinde toplamıştır. Sene içerisinde herhangi bir yolla kişiye ulaşan her hayır, kadri büyük olan Ramazan ayının uçsuz bucaksız bereket deryasından bir damladır. Bu ayda sağlanan cem’iyyet (yani kalbi Hakk’a odaklamak), sene boyunca elde edilecek olan cem’iyyetin sebebidir. Bu ayda tefrikaya düşmek (yani kalbi Hak’tan gayrısına çevirmek) de tüm seneyi tefrika içerisinde geçirmeye sebeptir.” (Mektubat, 4.Mektup) RAMAZANI FIRSAT BİLMEK Ramazan ayı ganimet ayıdır. Bu ayda ibadetlerine ağırlık veren, günahlardan kaçınan, gayretine gayret katan müminlere ilâhi ihsanların ardı arkası kesilmez. Hz. Peygamber s.a.v. Efendimizin, Ramazan ayında diğer aylarda görülmeyen bir gayret içerisine girdiği, Ramazanın son on gününde bu gayretini daha da arttırdığı bilinir. ORUÇ TUTMAK Bu ayda kulun azimle devam etmesi gereken ibadetlerin başında oruç gelir. Bilindiği üzere oruç, İslâm’ın üzerine bina edildiği beş temel esastan biridir ve her mükellef Müslüman için bu aya özel farz kılınmıştır. Hadis-i şerifte buyurulur ki: “Kim (dinen geçerli) bir özrü olmadığı halde Ramazanın bir gününü dahi oruçsuz geçirirse, Ramazan dışında ömrü boyunca oruç tutsa da onun yerini asla tutamaz.” (Tirmizi;Ebu Davud; İbn Mace) Orucun Arapça karşılığı “sıyam, savm”dır. Manası, kişinin nefsini meylettiği şeylerden alıkoymak, kendini tutmaktır. Her şeyin bir kapısı olduğunu bildiren Peygamber s.a.v. Efendimiz, orucu ibadetin kapısı olarak gösterir. Oruç aynı zamanda cennet kapısının tokmağı gibidir. Kapıyı çalan içeri alınır. Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz bir gün Hz. Aişe r.a. validemize buyurdu ki: “Aişe, cennetin kapısını çalmaya devam et.” O da ne ile ve nasıl çalacağını sorunca, Efendimiz s.a.v. “Oruçla..” diye karşılık vermiştir.(İhya, 1/648) Oruçlunun uykusu ibadet, susması tesbih, duası makbul sayılmıştır. Günahlarının affedilip, amellerinin misliyle karşılık bulacağı bildirilmiştir. Her iyi amelin mükafatı on mislinden yedi yüz misline kadar iken, orucun mükafatı daha fazladır. Bu fazlalığa dikkat çekmek için Cenab-ı Hak buyurur ki: “Oruç yalnız benim içindir, mükafatını da ancak ben veririm.” (Buharî; Müslim) Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir durum var ki, o da oruçlunun ateşe karşı kalkan olan orucunu gıybet, zina, haram mal kazanma ve yeme gibi ilâhi rızaya aykırı şeylere meylederek deldirmemesidir. Yoksa Efendimiz s.a.v.’in; “Nice oruçlular var ki, tuttuğu oruçtan ona sadece çektiği açlık kâr kalır.” (İbn Mace; Neseî) sözünün muhatabı oluverirler. KUR’AN OKUMAK Bu ayda önem verilmesi gereken ibadetlerden bir diğeri de Kur’an tilavetidir. Sevgili Peygamberimizin bu ayda Kur’an-ı Kerim’i ezberden evvela Cebrail a.s.’a, daha sonra insanlara okuduğu bildirilmiştir. “Mukabele” diye bilinen bu güzel adet halen camilerimizde sürdürülmektedir. O halde bu ay içinde Allah Tealâ’nın rızasını göz ardı etmeksizin gerek tek başına, gerekse mukabelelere katılmak suretiyle en az bir hatim indirilmeli; sevabı başta Peygamber Efendimiz olmak üzere tüm müminlere hediye edilmelidir. GECELERİ İHYA ETMEK Ramazan gecelerini ihya etmenin de ayrı bir önemi vardır. Sahabilerin bildirdiğine göre, Rasulullah s.a.v. Efendimiz onları kesin bir emirde bulunmaksızın Ramazan gecelerini ihyaya teşvik ederdi. Buyururdu ki: “Kim Ramazan gecesini sevabına inanarak ve bunu elde etmek niyetiyle namazla ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” (Buharî; Tirmizî) Ramazan gecesine özgü ibadetlerin başında, bilindiği gibi Teravih namazı gelir. Teravih, cemaat şuurunu arttıran, insanların birbirleriyle kaynaşmasına sebep olan, kardeş olmayı öğreten güzel bir ibadettir. Ayrıca bu ayda teheccüd namazına da önem vermek gerekir ki, bu geceleyin bir müddet uyuduktan sonra kılınan namazdır. Hadis-i şerifte bildirildiğine göre geceleyin kalkıp, eşini de uyandırarak iki rekât namaz kılan kimsenin, Allah Tealâ’yı çokça zikreden erkekler ile kadınlardan yazılacakları haber verilmiştir. (Ebu Davud; İbn Mace) SAHUR YAPMAK Bu aya özgü olup, devam edilmesi tavsiye edilen sünnetlerden biri de sahurdur. Sahur hem bizimle başka dinlere inananların orucu arasındaki fark, hem de gündüzün tutulacak oruç için vücuda direnç olması bakımından önemlidir. O nedenle Rasulullah s.a.v. Efendimiz kıymetli ashabını bir hurma veya bir yudum suyla dahi olsa sahur yapmaya teşvik etmiş ve buyurmuştur ki: “Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır.” (Buharî; Müslim) İTİKÂFA GİRMEK Ramazan ayında önemsenmesi gereken bir diğer ibadet de, bitmesine on gün kala bir mescidde itikâfa girip, orada zikir ve ibadetle meşgul olmaktır. Bu, Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz’in her Ramazan devam ettiği ibadetlerdendi. Meşhur sahabi Ebu Hüreyre r.a. buyuruyor ki: “Hz. Peygamber s.a.v. her Ramazan’da on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği sene yirmi gün itikâfta kaldı.” (Buharî) Bu kadarını yapmaya imkan bulamayanlar, hiç değilse camiye her girdiklerinde itikâfa niyet ederlerse, inşallah itikaf sevabına nail olurlar. SONUÇ OLARAK Diyebiliriz ki: Ramazan, kulun geçmişini muhasebe edip geleceğine yön vermesi için bir başlangıçtır. Bu ayda günahlara tövbe edilip, ibadetlere aşina olunursa, sene içerisinde devam etmek kolaylaşır. O halde ibadetlerinde aksaklık yaşayanlar, çok günah işlediğini düşünenler, daha fazla ibadet etmeliyim diyenler bu mübarek ayı fırsat bilip, gerçek kulluğa vira-bismillah demelidirler. “…Kötü talihli kişi, bu ayda Allah’ın rahmetinden mahrum kalandır.” (Taberânî) Ramazan ayının tüm İslâm alemi ve insanlık için hayır ve saadet getirmesi dileğiyle... |