Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Rabbimizi tanımanın yolu (1 Kullanıcı)

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Selamun aleykum, öncelikle çok güzel bir konuya yer ayirmissiniz Allah râzi olsun. Imam-i Gazali'nin Kimya-yi-Saadet kitabinin daha türkçelestirilmis günümüze uyarlanmis versiyonumu diye düsündüm ama emin olamadim, siz mi yaziyorsunuz yoksa bir kaynaktanmi diye merak ettim. Devamini bekliyoruz insAllah...

Selam, Dua ve hep Dua ile insAllah...


Aleyküm Selam
Mevla sizdende razı olsun
Kaynak, dediğiniz gibi İmam-ı Gazali Hz'nin Kimya-yı Saadet kitabının sadece bir kısmıdır.Kitap yaklaşık 850 sayfa civarındadır.
Paylaştığım, Türkçe tercümeye çevrilmiş halidir
Vesilenizlede kaynağını yazmamış olduğumu farkettim.Onuda ekliyeyim inşaAllah
Selam ve dua ile
 

Werda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 May 2008
Mesajlar
226
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Selamun aleykum,

Sevgili Yusuf kardesim, yazinizin devami olacak mi? Bilmenizi istedim ki sabirsizlanan bir kardesiniz var. Ve bir güncelleme yapmak istedim gözünden kaçan kardeslerimiz varsa bu önemli konuyu kaçirmasinlar buyursunlar diye insAllah...

Selam dua ve hep dua ile insAllah...
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Selamun aleykum,

Sevgili Yusuf kardesim, yazinizin devami olacak mi? Bilmenizi istedim ki sabirsizlanan bir kardesiniz var. Ve bir güncelleme yapmak istedim gözünden kaçan kardeslerimiz varsa bu önemli konuyu kaçirmasinlar buyursunlar diye insAllah...

Selam dua ve hep dua ile insAllah...

Ve Aleyküm Selam Ve Rahmatullahi
Allah'u teala razı olsun duyarlı davranışınızdan dolayı.
Değerli Kardeşim;
Konu daha devam etmeyecektir.
Konu İmam-ı Gazali Hazretlerinin Kimya-ı Saadet kitabından bir kısımdır.Kitabın konuyu işleyişi bu kadar.Ama kitabı mutlaka almanızı ve okumanızı öneririm.
Selam ve dua ile
 

Werda

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 May 2008
Mesajlar
226
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Ve Aleyküm Selam Ve Rahmatullahi
Allah'u teala razı olsun duyarlı davranışınızdan dolayı.
Değerli Kardeşim;
Konu daha devam etmeyecektir.
Konu İmam-ı Gazali Hazretlerinin Kimya-ı Saadet kitabından bir kısımdır.Kitabın konuyu işleyişi bu kadar.Ama kitabı mutlaka almanızı ve okumanızı öneririm.
Selam ve dua ile

Tesekkürler kardesim, bende zaten var ama 1976'dan kalma ve ben zamane genci olarak helede gurbetçi çocugu olarak pek faydalanamadigimi düsünüyorum... Neyse ben istikrarla okumaya devam edeyim... Allahu Teala size râzi olacagi ameller islettirsin insAllah...

Selam, dua ve hep dua ile insAllah...
 

_ZÜMRA_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
9,962
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
46
Çünkü, bütün akıllıların aklı bir araya gelse, onlara uzun ömür verilse, bu azalardan birini, yaratılışında olduğu şekilden çıkarıp daha iyi yapmayı düşünseler, yapamazlar!
Meselâ, yenilen şeyleri kesmek için keskin olan ön dişlerini, ezmek ve öğütmek için uçları düz olan azı dişlerini, değirmene ezebileceği, öğütebileceği şeyleri atan dil küreğini, dilin altında bulunup, icabettiği vakitte yemekleri ıslatacak, hamur hâline getirecek kadar salgı yapan kuvvetini, sonra boğaza gidip, orada da kalmamasını, bütün dünyanın akıllıları, bundan daha mütekâmil ve bundan daha iyi bir başka şekilde yapamazlar.

Bunun için Allahü Teâlâ buyurdu: «Her kim Allahü Teâlâ'nın gösterdiği ölçü ve hududu aşarsa kendine zulmetmiş olur»



selamün aleyküm

faydalı paylaşımınız için RAbbim razı olsun
gerçeği gören gözlerden, hisseden kalplerden olmamız dileğimizdir

selametle
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kutsal Kitabımız olan Kur’an’da çok söz edilen “Allah’ı zikretmek”, Allah’ın adını anmak anlamına gelir.
İnanan insanlar Allah'ın göklerde, yerde ve canlılarda yarattığı delilleri inceler ve Allah'ın güçlü yaratmasını görerek Allah’a şükrederler. Böylece her an Allah'ı anarlar. Allah Kuran’da bu konuda şöyle buyurur:
"Ey iman edenler, Allah'ı çokça zikredin" (Ahzab Suresi, 41)
Bir düşünelim, sabah kalktığımız andan başlayarak Allah’ın bizim için yarattığı ne kadar çok nimet var.
En başta sabah elimizi-yüzümüzü yıkadığımız su. Su olmasa yaşayamayız da üstelik…
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Sonra annemizin hazırladığı kahvaltı sofrasındaki süt, yumurta, peynir, bal gibi nimetler.
Bizi soğuktan/sıcaktan koruyan giysilerimiz.
Nefes alabilmemiz, sağlığımız, sevdiklerimiz…
Bütün bunlar da Allah’ın bize sunduğu nimetler ve güzellikler.
Bu yüzden biz de günlük yaşamımızda Allah’ı anmalı, verdiği nimetlere için için şükretmeli, hatalarımız nedeniyle bağışlanma dilemeli, yapacağımız işler için O’ndan yardım istemeliyiz.
“Allah’ım Sen çok yücesin, Sen’den başka ilah yok, Sen bizi koru ve bizi doğru yola ilet, hamd (övgü) Senin içindir Allah’ım!” diyerek sık sık Allah'ı anmalıyız.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Kuran’da Allah’ı nasıl zikretmemiz gerektiği şöyle bildirilir:
"Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma." (A'raf Suresi, 205)
Sevgili arkadaşlar, Allah'ı her an akılda tutup, Kur’an ayetlerini düşünürsek, aklımız açık olur ve daha dikkatli oluruz. Allah’ın buyruklarına uyma konusunda daha özen gösteririz.
Allah'a dua ederek her şeyi O’ndan isteyebiliriz. Günlük yaşamımızın uğraşları arasında da Allah'ı aklımızdan çıkarmayalım. Arkadaşlar nerede olursanız olun, ne iş yaparsanız yapın her an Allah’ı anın.
Çünkü, "...Allah'ı zikretmek ise muhakkak en büyük (ibadet) tür..." (Ankebut Suresi, 45) ayetiyle bildirildiği gibi Allah’ı anmak en büyük ibadettir.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Yüce Allah’ı tanımak için etrafınıza şöyle bir bakmanız ve gördükleriniz üzerinde biraz düşünmeniz yeterli.
Tüm çevremiz, gördüğümüz nimetler ve güzellikler, Allah’ı ve O’nun sonsuz gücünü bize tanıtır.
Gökyüzündeki bizi aydınlatan ve ısıtan ateş topu güneş...
Geceleri parıldayan yıldızlar ve ay...
Uçsuz bucaksız denizler, yemyeşil ağaçlar, rengarenk çiçekler...
Sevimli köpekler, yanardöner renklerde kanatlara sahip kelebekler, durmaksızın bizim için bal yapan arılar ve sayamayacağımız kadar çok güzellikler...
Bir düşünün. İşte tüm bunları yaratan Yüce Allah’tır.
Evrende bizim göremediğimiz milyarlarca farklı güzellik de vardır.
Allah her şeyi yoktan yaratmıştır. Yalnızca “Ol!” demiş ve her şey olmuştur.
Bizler de yarattığı bu harika güzelliklere bakarak, Allah’ın yüceliğini görebiliriz.
Ancak her şeyden önce kendi varlığımız ve nasıl kusursuzca yaratıldığımız üzerinde derin düşünelim.
Bir tuz tanesi büyüklüğündeki yumurtadan, koşan, hoplayan, zıplayan, konuşan, düşünen, öğrenen bir varlık haline gelmemiz bile tek başına Allah’ın varlığının delilidir.
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,764
Tepki puanı
1,036
Puanları
163
Yaş
48
Konum
Gönlün olduğu yerde
güncel

güncel

Velilerin [Allah dostlarının] hayatı Allahü Tealâ' iledir. Bu da, bütün mahlûklara, lütuf, rahmet ve inayettir. Hususan, «Rahmetim, gazabımı aşmıştır» buyuruldu.
Bunun gibi, Peygamber Efendimiz buyurdu ki: «Allahü Teâlâ'nın kullarına, şefkati, bir annenin süt emzirdiği çocuğuna şefkatinden daha çoktur» .
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Allah hakkında, biz bize öğretilenden başkasını bilemeyiz. Akıl, bu sahada bir şey söyleyemez. Bu mevzûda aklın yapacağı şey, vahyin rehberliğini kabulden ibarettir. Bunu şöyle bir misâlle anlaşılır hâle getirebiliriz: Meselâ; bizler bir çatı altında oturuyoruz. Bir aralık kapının vurulduğunu duyduk. Evet, hakikaten kapı vuruluyordu. İçimizden bazıları, kapının vurulmasından anlaşılanı aşarak, bir kısım mütâlâalarda bulunmaya başladılar: "Efendim kapıyı vuran şöyle bir zâttır, böyle bir zâttır"ilh... Biz, buna tasavvur diyoruz. Bir diğer grup ise, böyle bir meselede, aklın tasavvur etmeye mecâli yoktur. Akla düşen şey, kapının vurulmasıyla arka tarafta birinin bulunduğunu tasdik; fakat kim olduğunu belirleme hususunu, kapıyı vurmak suretiyle kendini bize tanıttırmak isteyen zâta bırakmak olacaktır. Biz buna teakkul akletme, anlama diyoruz. Bu misâli, mevzuumuza şöylece tatbik edebiliriz: Biz Allah'ı (cc) eserlerinden isimlerine, isimlerinden sıfatlarına, sıfatlarından tecelli-i zât'a yükselerek tanımaya çalışırız. Yani, eserlerinden tecelliden isimleriyle tecelli etmesine geçerek kâinatı dolaşır, sıfatların tecelli ufkuna ulaşır; gaybdan şuhûda yükseliriz ve müşahede zevkimiz arttıkça, tecelli-i zât için sermest ve bîhûs çırpınıp dururuz. Gâh cemâl ve şefkât esintileriyle inbisât eder ve neşeleniriz; gâh cemâl ve şefkât esintileriyle inbisât eder ve neşeleniriz; gâh celâl, mehâbet ve korku içinde ra'şedâr olup ürpeririz. Görülüyor ki Zât-ı Bârî hakkında, bizim "ma'rufumuz"ve "malûmumuz"ölçüsü içinde bir şey diyemiyoruz. O'nun, bilinmesini, kendine has lisan ve lehçesi içinde, şehâdet ve gayb âleminin birleşme noktası olan vicdâna bırakıyoruz. Evet, Allah isimleriyle ma'lûm sıfatlarıyla muhât , zâtıyla mevcuttur; Hz. Sıddîk'ın ifâdesiyle: O'nu idrâk, idrâkten acz ifâdesi içindedir. Veya en büyük Tarifçiye isnat edilen bir sözdeki itirafla, "Seni hakkıyla bilemedik ey Ma'rûf"ölçüsüyle bir mârûf ve malûm'dur. Kur'ân-ı Kerim'in, O'nun ef'âli ve icraatına dâir verdiği tariflerde ise, O'nu ef'al ve sıfatlarıyla bir Ma'bud-u Mutlak tanır; kemâl sıfatlarla bilinebileceğine kalben yükselir, cemâlde (sonsuz güzellik kaynağı) olan kemâlini (mutlak eksiksizlik ve kusursuzluğunu) görürüz. Öyle ise, ahd u peymânımızı bir kere daha yenileyerek, şöyle diyebiliriz: Ey Ma'bud-u Mutlak!... Seni hakkıyla bilemediğimiz muhakkak; ama bizlere şah damarlarından daha yakın olduğu ve normo âlemdeki bu yakınlığın içinde, bütün bir semâvatı kitap sayfaları gibi açıp kapamadaki azametini, sineğin gözü ile güneş manzûmesi arasında vâzettiğin şiirimsi âhengi, rûhumuza bir nurlu yol kabul ederek, binlerce, yüzbinlerce menzilde sana ait eserlerle zâtını tanıyor, tecellilerinde bütünleşiyor ve itmi'nana eriyoruz.
 

demirads

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Tem 2012
Mesajlar
69
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
12
Web Sitesi
kulturelf.blogspot.com
Ne kadar da güzel şeyler... İnsanoğlu bunların muhasebesini maalesef ki hiç yapmıyor. Herkes bir şeylerin peşine düşmüş, üç-beş kuruş daha fazla kazanmanın derdinde. Asıl gerçekliği göremiyorlar.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
KENDİNİ BİLMEK, ALLAH'Ü TEÂLÂ'YI BİLMENİN ANAHTARIDIR

Bil ki, geçmiş peygamberlerin kitaplarında, insana hitab eden şu söz meşhurdur: «Ey insan! Rabbini tanımak için kendini tanı». Haberlerde [hadislerde] ve eserlerde [selef-i sâlihînin sözlerinde] geldi ki: «Kendini bilen, Rabbini bilir».

Bu söz şuna işarettir ki, insanın kendisi bir aynadır, ona bakan, Hakkı görür! Birçok insan kendine bakar ve fakat Hakkı göremez. O hâlde kendini bilmek için, Allahü Teâlâ'yı bilmeye hangi yolun vesile olduğunu öğrenmek lâzımdır.

Alah razı olsun, bilmenin anahtarı elimizde olsun inşallah...
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
30
Konum
Konya
yazının hepsini okumadım :)
İlim ilim bilmektir İlim kendin bilmektir Sen kendini bilmezsin Ya nice okumaktır derken yunus emre galiba ALLAH ı bilmeyi kastetmiş :)
 

Nadas06

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Ocak 2012
Mesajlar
4,313
Tepki puanı
7
Puanları
0
kendini bilmek, allah'ü teâlâ'yı bilmenin anahtarıdır ...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt