Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

إقرَ tesettür farzdإr إقرَ (1 Kullanıcı)

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
إقرَ Tesettür farzdır إقرَ

Sual: Dinimiz, kadının nasıl kapanacağını açıkça bildirdiğine göre bunun tartışması niçin yapılıyor? Tesettürü inkâr eden dinden çıkmaz mı?
CEVAP
Kadınların tesettürü kesin olarak açıklanmıştır. Tesettürle ilgili âyet-i kerimeleri Peygamber efendimiz açıklamış, âlimler de bizlere bildirmiştir. Bu husustaki tartışmalar kasıtlıdır.


Kur'an-ı kerimde genel olarak her şey, kısa olarak bildirilmiştir. Bunları Peygamber efendimiz açıklamış, o günden beri uygulanmıştır.

Kur'an-ı kerimde mealen, (Sakın ana-babana öf deme) buyuruluyor. (İsra 23)
Bir kimse, ana-babasına öf demese, fakat sopa ile dövse, sonra da (Ben öf demediğim için, Kur'anın emrine uydum) dese, bu kimse Kur'ana uymuş mu oluyor? Âyet-i kerimenin manası, (Ana-babanızı üzmeyin hatta onlara öf bile demeyin) demektir. (Beydavi)

Bunun için Kur'an-ı kerimdeki bir âyetin hükmünü öğrenmek için Kur'an tercümesine bakmak çok yanlış olur. Herkes Kur'an-ı kerimden hüküm çıkarabilseydi, hadis-i şerifler lüzumsuz olurdu.

Hırsızlık suçtur. Bir hakim, kanunları esas almadan, sırf Anayasaya göre bir hırsıza ceza veremez. Çünkü hırsızlığın cezası açıkça Anayasada bildirilmemiştir. Birçok hükümler kanunlarla açıklanmıştır.

Bunun gibi, dinimizin bir hükmünü öğrenmek için herkes Kur'an-ı kerime bakıp anlayamaz. Kur'an-ı kerim, hadis-i şeriflerle açıklanmıştır. Hadis-i şerifleri de anlamak büyük ilim işidir. Bunları da İslam âlimleri açıklamıştır. Onun için hiç kimseye Kur'an tercümesi okumasını tavsiye etmiyoruz. Bir okuyucu "Kur'an tercümesi, okuyarak dinsiz oldum" diye acı bir itirafta bulunmuştu.

Tıp kitabı okuyarak, ilaç yapmak ve hastaya teşhis koymak yanlıştır. Kur'an tercümesinden hüküm çıkarmak bundan daha büyük yanlıştır. Çünkü yanlış ilaç kullanan ölebilir. Fakat yanlış hüküm çıkaran imanını kaybedip, sonsuz azaba düşebilir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kur'anı kendi görüşü ile açıklayan, doğru olsa bile, muhakkak hata etmiştir.) [Nesai]

(Kur'anı kendi görüşüne göre tefsir eden kâfir olur.) [Mekt.Rabbani]

Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]


Bu âyet-i kerimeden kadınların başörtüsünü sadece yakasına örteceği, baş ve vücudunun diğer yerlerini örtmenin gerekmediği anlaşılabilir. Gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, ziynetten maksat nedir? Kına, sürme boya mıdır, altın, gümüş gibi ziynetler midir? Bu hususlar açık değildir, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Bir âyet-i kerime meali de şöyle:
(Ey Nebi, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] cilbablarını [dış kıyafetlerini] giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, eza görmemelerine daha uygundur.) [Ahzab 59]

Bu tercümeye bakıp "Kadın, tanınıp eza edilmemesi için dış elbise giyer. Tanınıp eza edilmezse, çıplak gezebilir" diyenler çıkmıştır. Bu âyetleri Resul aleyhisselamın nasıl açıkladığına bakmalıdır.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kadının [yüz ve iki elinden başka] bütün bedeni avrettir.) [Mecmaul-enhür, El-mugni]


Bu hadis-i şerifte kadının tesettürü açıkça bildiriliyor. Kur'an-ı kerimin 17 yerinde Resulullaha (De ki, bana tâbi olun) buyuruluyor. Allahü teâlânın Resulüne tâbi olup Onun bildirdiği şekilde tesettüre riayet etmelidir!

Hazret-i Esma, ince elbise ile gelince, Resulullah efendimiz baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirip (Ya Esma, bir kız, namaz kılacak yaşa gelince, yüz ve elleri hariç, vücudunu erkeklere gösteremez) buyurdu. (Ebu Davud)

Hazret-i Âişe validemiz buyurdu ki:
(İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti inince, hemen futalarını yırtıp başlarını örttüler) buyurdu. (Buhari, Nesai)

Kadın avrettir, tesettürü farzdır. Âyet-i kerimeyi kendi görüşüne göre tefsir edip bu farzı inkâr etmek küfürdür.

Bir kadın açık gezse kâfir olmaz. Fakat kapanmanın lüzumsuz olduğunu söylerse kâfir olur. Günah ile küfür farklıdır.

Sual: "Teferruat" diyerek saçları açmak uygun mu? Sokağa çıkarken peruk takabilir miyim?
CEVAP
�Teferruat� diyerek saçları açmak haramdır.
Hele kapanmaya önem vermeyenin imanı gider. Sokağa çıkarken peruk takmak zaruretsiz caiz değildir. Erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, kadının peruk kullanması caiz ve lazım olur. Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Sadece zaruret halinde peruk takabilirsiniz.

Sual: Namaz, oruç, zekat ve hac ne zaman farz oldu? Tesettür ne zaman emredildi?
CEVAP
Beş vakit namaz, miladi 621 yılında ve hicretten bir yıl önce mirac gecesinde farz oldu. Mirac�dan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı.
Hicret, 622 de oldu.
Ramazan orucu, 624�te farz oldu.
Zekat da 624�te Ramazan ayında farz oldu.
Hac ise 631�de farz oldu.
625 ve 627 yılında kadınlara örtünme emri geldi.

Kadınların Peygamber efendimize gelerek sual sormaları, oturup dinlemeleri hicab âyeti gelmeden önce idi. Hicab âyeti gelince, kadın erkek artık bir arada oturulmadı. Kadınlar soracaklarını, ezvac-ı tahirattan sorup öğrendiler. Resulullah efendimiz ise 632�de vefat etti. Demek ki Peygamber efendimiz, tesettür âyetinden 5 yıl sonra vefat etti. Ondan önce tesettür yoktu. Önceki hayatını anlatıp, �Resulullah kadınlarla oturup konuşurdu, kadınlar açık gezerdi� demek yanlış olur.

Sual: Usul ve füru nedir? Farzlar ve haramlar için, füruat denir mi?
CEVAP
Hanefi mezhebinin âlimleri, itikatta İmam-ı Mâtüridi�ye tabi olmuşlardır; çünkü İmam-ı Mâtüridi, usul ve füruda, İmam-ı a�zamın mezhebindedir. Usul, itikat demektir. Füru, ahkâm-ı islamiyye demektir. (Milel ve Nihal)

Açıkça bildirilen farzlara ve haramlara inanmak, mesela içkinin, kumarın, domuz etinin haram olduğuna, beş vakit namazın, orucun, zekâtın, tesettürün farz olduğuna inanmak da usuldendir, füruat değildir. Bunların farz veya haram olduklarını inkâr etmek, küfür olur.

İmam-ı Şafii hazretleri, (Usul bilgileri; kitap, sünnet ve icma-i ümmettir. Bunlara inanmak şarttır) buyurdu. (Mizan-ül-kübra)
 

cakdoc

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Eki 2008
Mesajlar
1,507
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Allah razi olsun paylasim icin..
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
إقرَ Dinimizde tesettürün önemi إقرَ

Sual: Tesettürü kimler inkâr ediyor?
CEVAP
Kur'ana inanmadıkları halde, (Yalnız Kur�an) diyen yalancılarla, On dokuzculuk bâtıl dinine sarılanlar, tesettürü inkâr ediyorlar. Halbuki Kur�an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mümin kadınlara söyle, gözlerini sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, görünen kısmı hariç, ziynetlerini göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar örtsünler!) [Nur 31]


Bu âyette bazı hususlar açık değil. Mesela kadın, gözünü neden sakınacak, ırzını nasıl koruyacak, ziynetten maksat ne? Kına, sürme mi, altın, gümüş mü, küpe, kolye, bilezik mi? Bu hususlar tam açık değildir, bunlar hadis-i şerifle açıklanarak bildirilmiştir. Allahü teâlâ, (Resule itaat Allah�a itaattir) ve (Sana indirdiğim Kur'anı, anlamaları için insanlara açıkla) buyuruyor. (Nahl 44)

Resulullah efendimizin açıklamaları ile âyetin manası şöyle oluyor:
(Mümin kadınlara söyle, gözlerini [yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, [Kolye, küpe, bilezik, kına, sürme gibi] ziynetlerini [ve ziynet taktıkları baş, kulak, kol ve ayaklarını] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31] (Celaleyn, Medarik)


Mecmaul-enhür'deki, (Kadının [yüz ve iki eli hariç] bütün bedeni avrettir) hadis-i şerifi de tesettürü açıklıyor. Hazret-i Esma, ince elbise ile gelince, Resulullah efendimiz baldızına bakmadı. Mübarek yüzünü çevirip (Ya Esma, bir kız, namaz kılacak yaşa gelince, yüz ve iki eli hariç, vücudunu erkeklere gösteremez) buyurdu. (Ebu Davud)

Hazret-i Âişe validemiz de bildiriyor ki:
(İlk muhacir kadınlara Allah rahmet etsin! Tesettür âyeti gelince, emri geciktirmemek için hemen peştamallarını yırtıp başlarını örttüler) buyurdu. (Buhari, Nesai) [Hazret-i İbrahim de, sünnet ol emrini geciktirmemek için, bıçak, doktor aramadan, hemen hazırdaki balta ile kendini sünnet etmişti.]


Dinimizde iki çeşit kadın kıyafeti vardır: Hür ve cariye [köle] kıyafeti.
Cariyeler başlarını örtmezlerdi, örtmek zorunda da değillerdi. Kapanma mecburiyeti hür kadınlara idi. Tesettür âyeti gelmeden önce hür kadınlar da başları açık gezerdi. Münafıklar, cariyelere sarkıntılık ederdi. Bu arada açık olan hür kadınlara da sataşırlardı. Olay duyulunca, (Biz bunu cariye sandık) derlerdi. Allahü teâlâ, (Hür kadınlar cariyeler gibi giyinmesinler, vücutlarını tamamen örtsünler, böylece cariye olmadıkları da meydana çıksın ve münafık erkekler tarafından da sarkıntıya maruz kalmasınlar) buyurdu. Bu âyetin meali şöyledir:
(Ey Nebi, hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına [dışarı çıkarken] dış elbiselerini giymelerini söyle! Bu, onların tanınıp, eza görmemeleri için en uygun kıyafettir.) [Ahzab 59]

Bazı mezhepsizler, �Hayzdan kesilmiş, yaşlı kadınların saçlarını göstermeleri günah olmaz� diyorlar. Ama Kur'anda mealen buyuruluyor ki:
(Evlenme arzusu bile kalmayan ihtiyar kadınların ziynetlerini [ziynet yerlerini, baş, kulak, boyun, kol ve ayaklarını] göstermemek şartı ile, dışa giydikleri [manto gibi] elbiselerini çıkarmalarında bir vebal yoktur. Ama sakınmaları daha iyi olur.) [Nur 60]

Dikkat edilirse, kuyumcuda teşhiri, satılması serbest olan ziynetlerin bile kadında olunca, gösterilmesi yasaklanıyor. Müminlerin anneleri için bile, (Siz diğer kadınlar gibi değilsiniz, [yabancılarla] yumuşak konuşmayın, kalbinde fesat bulunanlar, kötü ümide kapılır. Evlerinizde oturun, eski cahiliye kadınları gibi açılıp saçılmayın) buyuruluyor. (Ahzab 32-33)

Bu delillerden sonra, İslamiyet'te tesettür yok diyenlerin art niyetli olduklarında şüphe kalmaz.
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39


إقرَ

Sual: Hadisler olmadan Kur'an'la amel edebilir miyiz?
CEVAP
Hadis-i şerifler olmadan Kur'an-ı kerimle amel etmek mümkün olmadığı gibi, mezhepler olmadan da hadis-i şeriflerle amel etmemiz mümkün olmaz. İmam-ı Şarani hazretleri buyuruyor ki:

İmam-ı Beyheki Delail kitabında şöyle rivayet eder:

Eshab-ı kiramdan İmran bin Husayn (Radıyallahü anh), şefaatle ilgili bazı hadisler nakleder. Oradakilerden biri der ki:
� Siz hadisler bildiriyorsunuz, fakat biz bunlarla ilgili Kur'anda bir şey bulamıyoruz.

İmran bin Husayn hazretleri buyurur ki:

� Sen Kur'anı okudun mu?
� Evet.

� Kur'anda sabah namazının farzının iki, akşamınkinin üç, öğle, ikindi ve yatsının farzının ise dört rekât olduğuna rastladın mı?
� Hayır.

Peki, bunları kimden öğrendiniz? Bizden [Eshab-ı kiramdan] öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Peki Kur'anda kırk koyunda bir koyun, şu kadar devede şu kadar, şu kadar paraya şu kadar dirhem zekât düştüğüne rastladın mı?
Hayır.

Öyleyse bunları kimden öğrendiniz? Bizden öğrenmediniz mi? Biz de Resulullahtan öğrenmedik mi? Hac suresinde (Eski evi [Kabe�yi] tavaf etsinler) âyetini okumadınız mı? Peki orada Kabe�yi yedi deva tavaf edin diye bir ifadeye rastladınız mı?
Hayır.

Allahü teâlânın Kur'anda şöyle buyurduğunu duymadınız mı?
(Peygamber size neyi verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa da ondan kaçının.) [Haşr 7]

Hazret-i İmran daha sonra buyurur ki:
Sizin bilmediğiniz bizim Resulullahtan öğrendiğimiz daha çok şey vardır. (Mizan-ül-kübra)

Kur'ana göre ibadet
Sual: (Namaz, zekât ve oruç gibi ibadetleri, uyduruk dine, yani hadislere veya mezheplere göre değil Kur�ana göre yerine getirmelidir) deniyor. Hadisler ve mezhepler Kur�ana aykırı mıdır?
CEVAP
Mezhepsizler, (İslam�a göre ibadet edelim) diyorlardı. Demek bunlar da, (Kur'ana göre ibadet edelim) dediklerine göre, mezhepsizlerin başka kolu oluyor. Bu kasıtlı bir reform değilse, çok cahilce bir tekliftir. (Ülkeyi kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere göre değil, sadece Anayasaya göre idare etmelidir) demekten daha yanlıştır. Her şey Anayasada olmaz, Anayasa kanunlara havale eder. Kur'an-ı kerimde namazın farzlarını, namazı bozan şeyleri, namazın rekâtlarını bile bulamayız. Zekâtın farzını, kaçta kaç verileceğini, uşrun ne oranda verileceğini, Kur'an-ı kerimde bulamayız. Namazın, zekâtın, orucun farzlarını, orucu bozanları Kur�an-ı kerimde bulamayız. Bunları Peygamber efendimiz bildirmiştir. Peygamber efendimizin bildirdiklerini de, mezhep imamlarımız açıklamıştır. Onun için namaz, oruç ve zekât gibi ibadetler ancak mezheplere göre uygulanır. Kur'an-ı kerime hatta hadis-i şeriflere göre bile biz uygulayamayız.
 

b_e_y_a_z_g_u_l_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah(c.c.) razi olsun, yazdiklariniz cok faydaliydi. Herse cok net bir sekilde aciklanmis.

Yukardaki sorulara ek olarak birsey daha sormak istiyorum, peki hadislerin dogruluguna inanmayanlar oluyor. Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'e inaniyorlar fakat hadislere inanmiyorlar. Bunun nedeni olarak da, sahih olan ve sahih olmayan hadisler var, boyle bir ayrim varsa digerlerinin de guvenilir oldugunu nereden bilebiliriz? diyorlar. ve o nedenle hadisleri hic saymayip(hicbirine guvenmeyip), sadece Kuran'a bakip, onu da kendilerine gore yorumluyorlar. Bu sekilde dusunen birisine ne diyebiliriz? nasil bir aciklama yapabiliriz?

Bu konuda yardimci olabilirseniz cok sevinirim..
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Allah(c.c.) razi olsun, yazdiklariniz cok faydaliydi. Herse cok net bir sekilde aciklanmis.

Yukardaki sorulara ek olarak birsey daha sormak istiyorum, peki hadislerin dogruluguna inanmayanlar oluyor. Peygamber Efendimiz(s.a.v.)'e inaniyorlar fakat hadislere inanmiyorlar. Bunun nedeni olarak da, sahih olan ve sahih olmayan hadisler var, boyle bir ayrim varsa digerlerinin de guvenilir oldugunu nereden bilebiliriz? diyorlar. ve o nedenle hadisleri hic saymayip(hicbirine guvenmeyip), sadece Kuran'a bakip, onu da kendilerine gore yorumluyorlar. Bu sekilde dusunen birisine ne diyebiliriz? nasil bir aciklama yapabiliriz?

Bu konuda yardimci olabilirseniz cok sevinirim..

Selamun Aleykum

Hadis diye duyduğunuz her söz hadis olmayabilir. Kaynağına, sahih olup olmadığına bakmak gerekir.Özellikle kaynağı güvenilir olmalıdır. Kütüb-ü sittede bulunan hadisler umumiyetle güvenilir olsa da her hadisi müstakil değerlendirmek gerekir. Şu hadis kitabındaki hadislerin hepsi sahihtir demek zordur. Kütüb-ü sitte özellikle de Sahih-i Buhari en güvenilir hadis kaynaklarıdır.Bir diğer hususta uydurma hadisleri tanıyabilmek gerekir.Hadisler akla ve mantığa uyan özelliktedirler.Hadisler her daim doğru olan şeylere insanları yönlendirir.Hadis diye lanse edilen bir sözün önce kaynağının güvenilir olup olmadığına bakılır daha sonra içeriğinin akla ve mantığa uyup uymadığına bakılır.Öğüt verici özellikteyse, doğru olan bir işi öneriyorsa, Kur'an ve İslamla örtüşür özellikteyse yani aynı hedef doğrultusundaysa, ravisi yani rivayet eden ve Hadisin kaynağı da sağlam kaynaklardan biriyse o Hadisi Hadis niyetiyle uygulamakta bir sakınca olmaz.

KÜTÜB-Ü SİTTE

UYDURMA HADİSLERİ NASIL ANLARIZ
 

b_e_y_a_z_g_u_l_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
Aleykum selam, Allah razi olsun, cok guzel bilgiler vermissiniz..

Benim sormak istedigim birazcik daha farkli birseydi. Oyle insanlarla karsilasiliyor ki, hadislerin sahih olmayanlari da var ise hicbirinin sahihligine guvenemeyiz diyorlar, belki de hicbiri guvenilir degildir diyip Kuran'i kendilerine gore yorumluyorlar.. Bu kisilere sahih olan ve olmayan hadislerin farki anlatilmaya calisilsa da hicbir sekilde hadislere inandirmak mumkun olmuyor. Tabi bunun sonucu olarak da, Kur-an'i Kerim'i kendi kafalarina gore (kendi anlamak istedikleri sekilde) yorumluyorlar. (hadislere inanmak istememelerinin sebebi de bu oluyor zaten.) Durum boyle olunca da, hadislere inanmayan, onu kabul etmeyen kisilere Kuran'da gecen tesetturu de anlatmak cok kolay olmuyor. Yani ziynet kelimesini bile cok degisik sekillerde yorumlayabiliyorlar.
Ve hadislerden hic bahsetmeden, sadece Kuran'da anlatildigi haliyle tesetturun nasil olmasi gerektigini sorduklarinda ne yapmamiz gerekiyor? bu konuda bir fikriniz var mi?
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Rabbim insanı yarattı ve insana iki seçenek sundu ya benim dediğim gibi yaşar benim yolumdan gider ve sonunda cennetime girersiniz yada şeytana köle olur onunla birlikte cehenneme atılırsınız.Bu şu demek oluyor Allah insanı yarattı ve ona akıl,fikir vb birçok yetnek bahşetti.En önemlisi kaderini yaşamayı kendi iyiliğini yada kendi kötülüğünü kazanma yetisi verdi.İRADE verdi.Sıyahı beyazdan beyazı başka bi renkten ayırabilme özelliği verdi yani doğruyu görebilecek-bulabilecek ve en neticesinden Allah'ın kendisinden istediklerini yapabilecek özellikler verildi insana.Bir insan Aklı ile Allah ı Peygamberi ve sorumlu olduğu şeyleri bulmakla mükelleftir.Hesap vakti yaptıklarından ve yapmadıklarından da bu yüzden hesaba çekilecektir.Şunu anlatmak istiyorum eğer insanın içinden Allah'a ve Peygamberine inanmak geliyorsa Onun diniyle ilgili şeyleri hakkınca bilgi sahibi oluncaya kadar araştırır ve bulur.Yalnışı doğrudan ayırır.İşin kolayına kaçıp bu hadisin uydurmasıda var sahihi de var ozaman diğer hadislerde uydurma olabilir deyip Hadislere itimat etmemesi bir kasa elmanın içinde çürükleride var deyip bütün kasayı denize dökmesine benzer.Bu gibi insanlar ayetlerede hakkınca itimat etmezler kendi kafalarına göre yorumlarlar kanaatimce..
Sizde bu gibi insanlarla muhattap olmayın bence.Kalp gözü kapalı olan aklını kullanamaz aklını kullanamayan nefsinin kölesi olur....

tesettürle ilgili bir ayet

"Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Mümin kadınlara söyle: [Yabancı erkeklere bakmaktan] sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, [el, yüz gibi] görünen kısmı hariç, ziynetlerini [Saç ve gerdan gibi ziynet takılan yerleri] göstermesinler, başörtülerini yakalarına kadar [saç, kulak ve gerdanlarını] örtsünler!) [Nur 31]"

Rabbime emanet....
 

b_e_y_a_z_g_u_l_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Ocak 2007
Mesajlar
10
Tepki puanı
0
Puanları
0
okulum dolayisiyla bu tip insanlarla muhattap olmak zorunda kaliyorum. ve bu gibi durumlarda islami nasil savunacagimi, nasil anlatacagimi bilemiyorum bazen..
vakit ayirip sorularimi cevapladiginiz icin cok tesekkur ederim. cok faydali bilgiler verdiniz, Allah razi olsun..
 

gulen76

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2008
Mesajlar
360
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
48
güzel bir paylaşım bilgilendik allah razı olsun..allah bizlerede nasip etsin..
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
okulum dolayisiyla bu tip insanlarla muhattap olmak zorunda kaliyorum. ve bu gibi durumlarda islami nasil savunacagimi, nasil anlatacagimi bilemiyorum bazen..
vakit ayirip sorularimi cevapladiginiz icin cok tesekkur ederim. cok faydali bilgiler verdiniz, Allah razi olsun..

Estağfirullah Rabbim cümlemizden razı olsun inş Allah kolaylık versin
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
........................................
 

AY-YA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
2,370
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
bukadar ayetler hadisler varken inkar etmek nedemek nasıl bir zihindir nasıl kalpleri bukadar kararmış olabilir ki kendi müslüman ülkemde müslüman olanlara bide bunları kabul ettirmek için uğraşıoruzz emeğine sağlık ismaile kardeşim selametle..
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
eyvallah hayırlı Cuma'lar
 

hanimeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
283
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Allah Razı Olsun faydalı bir paylaşım olmuş



Sual: " Sokağa çıkarken peruk takabilir miyim?
CEVAP
Sokağa çıkarken peruk takmak zaruretsiz caiz değildir. Erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, kadının peruk kullanması caiz ve lazım olur. Zaruret, başka çare bulamamak demektir. Sadece zaruret halinde peruk takabilirsiniz.


bunun kaynağını da yazarsanız iyi olur..
 

hanimeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
283
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
ben ayet numarası, hadis kaynak veya ravisi olarak "kaynak" demek istemiştim..
yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına..
sağolun yine de ..
en güzele emanetsiniz..
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
Peruk Takmanın Hükmü

Soru: İslam'a göre peruk takmanın hükmü nedir? Özellikle başörtüsü sorununun bulunduğu günümüzde bazıları saçını perukla örterek sorunu çözmeye çalışıyor; öğrenmek istediğim şu: Saçını perukla örterek dışarı çıkmak caiz midir?

Cevap: Bir müminin Allah'ın emirlerine kayıtsız şartsız boyun eğmesi gerekir. İslam fıkhında istisnai durumlar mevcut olmakla beraber asıl olan dolaylı yollardan o emri ihlal etmeden, dosdoğru uygulamaktır. Kur'an-ı Kerim'de İsrail oğullarının tenkit edilen yönlerinden bir tanesi de Allah ( c.c.)'ın emirlerini dolaylı yollardan ihlal etmeye çalışmalarıdır. Nitekim Allah'ın, Cumartesi günü balık avlamamalarıyla ilgili emrine karşı tavırları, Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle izah edilmektedir: "Onlara deniz kıyısındaki şehir hakkında soru sor. Hani onlar cumartesi gününde sınırı aşıyorlardı. Cumartesi (tatili) yaptıkları gün balıklar akın akın yanlarına geliyor ancak cumartesi (tatili) yapmadıkları günlerde hiç gelmiyorlardı. Yoldan çıkmaları sebebiyle biz onları böyle imtihan ediyorduk." (1) Şehid Seyyid Kutub bu ayetin tefsirinde şöyle demektedir: "Deniz kenarında bulunan kasabanın sakinlerinden bir grup Cumartesi günü kendilerine avlanmak yasak olduğu halde hileli yollara baş vurdular. Rivayetlerin bildirdiğine göre onlar Cumartesi günü balıkların önüne bir set çekiyor ve çıkış noktalarını kapatıyorlardı. Pazar günü olunca hızla koşuyor ve o setlerin arkasında kalan balıkları birer birer topluyorlardı. Böylece Cumartesi günü avlanmadıklarını, çünkü suyun önüne set çektiklerini ama tuzak kurmadıklarını, ağ germediklerini ileri sürüyorlardı." (2)

Bu tür hileli yollarla Allah (c.c.)'ın emirlerine karşı gelmenin cezası Kur'an-ı Kerim'de mealen şöyle ifade edilmiştir: "Büyüklük taslayarak kendilerine yasak edilenleri bırakmamaları üzerine onlara: "Aşağılık maymunlar olun" dedik." (3)

Ancak Müslümanlar fetva ehline danışarak zaruri hallerle ilgili ruhsatlardan elbette istifade edebilirler.

Bu girişten sonra peruk takmanın hükmüne geçebiliriz.

Kadın Saçına İlave Yapmanın Hükmü

Resulullah (s.a.s.)'den kadın saçına bir şey eklemekle ilgili olarak sahih bir şekilde rivayet edilen hadislerden birkaç tanesi şöyledir:

Hz. Ebu Bekir'in kızı Esma (r.anha) anlatıyor:

"Resulullah (s.a.s.)'e bir kadın gelip dedi ki: "Ya Resulullah! Gelin olan bir kızım var. Bir hastalık neticesinde saçı döküldü, saçına ilave yapabilir miyim?" Resulullah ( s.a.s.): "Allah (c.c.) saça ilave yapana ve yaptırmak isteyene lanet etti." dedi" (4)

Annemiz Hz. Aişe (r.anha) rivayet ediyor:

"Ensardan bir kadın evlendi ve bir hastalık sonucu saçı döküldü. Saçına ilave yapmak istediklerinde Resulullah ( s.a.s.)'e sordular. Resulullah (s.a.s.) de ilave yapana ve yaptırmak isteyene lanet etti." (5)

Hz. Cabir ibnu Abdillah diyor ki:

"Resulullah (s.a.s.) kadının saçına herhangi bir şeyi eklemekten men etti." (6)

Fıkıh İmamlarının Konuyla İlgili İçtihatları

Kadın saçına insan saçı ilave etmek:

Kadın saçına insan saçı ilave edilmesinin haram olduğu konusunda, ümmetin güvenini kazanmış olan dört fıkıh mezhebi ittifak etmişlerdir. Şafii mezhebine mensup olan İmam Nevevi, el-Mecmu adlı kitabında şöyle demektedir: "Kadın saçına insan saçı ilave etmenin haram olduğu konusunda Şafii alimleri ittifak etmişlerdir. İlave edilen saçın erkeğe veya kadına ait olması hükmü değiştirmez. Necis olan (tahir olmayan) saçın hükmü de aynıdır. Çünkü insanın saçını, tırnağını veya herhangi bir parçasını kullanmak haramdır. Hem bu konudaki genel hükmü ifade eden hadisler de sahihtir." (7) Diğer üç mezhebe ait olan hüküm de aynıdır. (

Kadın saçına insan saçı olmayan şeyi ilave etmek:

Kadın saçına ilave edilen insan saçı değilse İmam Malik'e göre yine haram olur. Zira ona göre kadın saçına ilave etmeyi haram kılan hadisi şerifler mutlaktır, insan saçı ile kayıtlı değildir. (9)

Hanbeli mezhebinin önde gelen imamlarından olan İbnu Kudame, el-Muğni adlı önemli kitabında şöyle demektedir: "İnsan saçının dışında bir şeyi ilave etmede karşı tarafı saç çokluğuyla kandırma durumu bulunmadığı için uygun olan hüküm haram olmamasıdır." (10) Şafii mezhebine gelince: Şafii imamlarından İmam Nevevi konuyu şöyle izah etmektedir: "Evli olmayan veya evli olup kocasının izni olmayan bir kadının saçına herhangi bir şeyi ilave etmesi caiz değildir. Eğer evli ise ve kocasından izin almışsa alimlerimizin ekserisine göre caizdir. Ancak ilave etmenin mutlak olarak haram olduğunu söyleyenlerin kavli daha güçlüdür. Çünkü bu konudaki hadisler mutlaktır." (11)

Yine Şafii olan meşhur muhaddis İbnu Hacer el-Askalani ve meşhur fakih ibnu Hacer el-Heytemi, Nevevi'nin güçlü dediği görüşü te'yit etmişlerdir. (12)

Hanefi fıkhında ise insan saçı olmayan bir şeyi kadın saçına ilave etmekte bir beis görülmemiştir. (13)

Sun'i Saçtan Yapılan Peruğun Hükmü

Baştan beri söylediklerimizin esas gayesi soruda geçen peruğun hükmünü açıklığa kavuşturmaktır. Eski alimler peruktan söz etmemişken, asrımızın alimleri yeni ortaya çıkmış diğer meseleler gibi peruğun İslam'daki hükmü üzerinde de durmaya çalışmışlardır. Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslami adlı eserinde peruğu insan saçı olmayan şeylere kıyaslayarak şöyle demiştir: "Eğer kadın evli değilse veya evli olduğu halde kocası izin vermemişse peruk takması caiz olmaz. Kocasının izni ile takarsa caizdir." (14)

Günümüzün tanınmış alimlerinden Yusuf Kardavi: "Kadınların taktıkları peruk caiz midir? Bazıları saçı örttüğü için başörtüsüdür demişler bu doğru mudur?" şeklindeki bir soruya özetle şöyle cevap vermektedir: "Sahih hadislerde saçına ilave yapan kadınlara lanet edilmiştir. Bu ilave ister tabii, ister suni saç olsun. Buna peruk da girer. Peruğu başörtüsü saymak ise yalan ve saptırmadan başka bir şey değildir. Zira peruk tabii saçtan daha güzel, bununla beraber perukta karşı tarafı kandırma ve israf vardır. Bu da haramlığını takviye ediyor. Buhari'den rivayet edilen hadisten anlaşıldığına göre eskiden kadınların saçlarına ilave yapmalarının kaynağı yahudilerdi. Günümüzde de bu pisliğin kaynağını yine yahudiler teşkil ediyor. Peruğu evde takmak dahi haramdır. Dışarıda başörtüsüz takmak ise daha şiddetli bir haramdır. (15)

Asrımızın diğer meşhur bir alimi olan Abdülkerim Zeydan'ın da perukla ilgili izahı özetle şöyledir: "Peruk, saç denildiği ve aynı zamanda kandırma sebebi olduğu için caiz değildir. İnsan saçı olmayan bir şeyin ilave edilmesinin caiz olması için geçmiş alimlerin de dedikleri gibi ona saç denilmemesi ve kandırma aracı yapılmaması gerekir. Sahihi Müslim'de rivayet edilen bir hadisi şerifte Resulullah ( s.a.s.) istikbalde ortaya çıkacak iki sınıf insandan söz ederken ikinci sınıfı: Başları deve hörgücü gibi olup elbiseli çıplak (kasiyat-ariyat) kadınlar olarak tanıtmaktadır. Başları deve hörgücü gibidir sözünün anlamı: Başlarına çaput ve benzeri şeyleri takmak suretiyle büyütürler demektir.

Bu hadis bir peygamberlik mucizesi sayılır. Zira günümüzde giyinmiş fakat gerçekte çıplak ve başlarını peruk ve benzeri şeylerle deve hörgücüne benzeten kadınları gördük." (16)

Sonuç

Sonuç olarak diyebiliriz ki; değerli alimlerin de dedikleri gibi günümüzde uygulanış şekliyle peruk takmak caiz değildir. Vehbe Zuhayli'nin peruk takmayı insan saçı olmayan şeylere kıyaslayarak caiz görmesi sadece saça ilave açısından olabilir, yoksa şimdiki takma şekliyle fitneye sebep olması açısından haram olması gerekir. Başta Hanefi fıkıh alimleri olmak üzere çoğu alimlere göre kadının yüzü avret olmadığı halde eğer açılması fitneye sebep oluyorsa, açılması haram olur. (17)

Buna göre başörtüsü zulmünden doğan sorun için peruk değil de İslam fıkhına uygun çözümler aranmalıdır. Allah ( c.c.) İslam ümmetini, bu sorunu ve diğer bütün sorunlarını çözmeye muvaffak kılsın.

Kaynaklar:

1. Araf, 7/163

2. Fi Zilali'l Kur'an, C. 6, sh. 287

3. Araf, 7/166

4. Buhari, (77/83) Kitabu'l-Libas, Saça ilave babı, Hadis no: 5936; Müslim (37/33) Kitabu'l-Libas, Tahrim babı, Hadis no: 2122

5. Buhari, (77/83), Hadis no: 5934; Müslim (37/33), Hadis no: 2123

6. Müslim (37/33), Hadis no: 2126

7. el-Mecmu, C. 3, sh. 147, Daru İhyai't-Turas, 1990, Beyrut

8. Hanefilerin görüşü hakkında Fetevayı Hindiyye, C. 5, sh. 358; Dar Bolak Matbaası, H. 1310, Mısır; Hanbelilerin görüşü hakkında el-Muğni, C. 1, sh. 93; Malikilerin görüşü hakkında Nevevi'nin Sahihi Müslim Şerhi, C. 14, sh. 104

9. Nevevi'nin Sahihi Müslim Şerhi, C. 14, Sh. 104, Daru'l-Kutubi'l-İlmiyye, Beyrut, M. 1990.

10. el-Muğni, C. 1, sh.94, el-Mufassal'dan naklen, C. 3, sh.147

11. Nevevi, el-Mecmu, C. 3, sh. 147

12. Fethu'l-Bari, C. 10, sh. 459; Zevacin, C. 1, sh. 306

13. Fetavayı Hindiyye, C. 5, Sh. 358

14. Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu'l-İslami, C. 3, sh. 2681, Daru'l-Fikr, Beyrut 1998

15. Yusuf Kardavi, el-Feteva el-Muasıre, C. 1, sh. 428, Daru'l-Kalem, Beyrut 1956

16. Abdülkerim Zeydan, el-Mufassal, Müessesetu'r-Risale, Beyrut 1997

17. İbnu Abidin, C. 1, sh. 406, el-Mufassal'dan naklen

Alıntıdır
 

ismaile

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
1,872
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
.......................
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt