Urey-Miller deneyi amino asitlerin ilkel atmosferde nasıl ortaya çıktığını göstermeye çalışmıştı. Bu deneyin önceki başlıkta ele alınan sorunlarının hiçbiri olmasa ve bu deneyi doğru kabul etsek bile naturalist yaklaşımın; canlılığın protein, RNA ve DNA gibi temel moleküllerini izah etmekte önemli sorunları vardır. Bir adım daha ilerlenip, bu moleküllerden canlılığın oluşumu açıklanmaya kalkıldığında sorun daha da büyür. Epistemolojide olasılık hesaplarının merkezde olduğu bir yaklaşımla bu molekülleri incelersek; bu moleküllerin tesadüfen oluşmasının olanaklı olup olamadığını daha iyi değerlendirebiliriz. Buradaki temel hedef, Evrim Teorisi’nin doğru olup olmadığını belirlemek değildir; fakat ‘sadece doğa yasaları içinde kalıp’ da bu moleküllerin oluşumunu açıklamanın mümkün olmadığını göstermektir. Çağımızda, tesadüfi oluşumu savunanlar, Evrim Teorisi’nin mekanizmalarının ve diğer doğa yasalarının, bütün türlerin oluşumunu izah etmek için yeterli olduğunu ileri sürdükleri için; tartışmanın, tasarım delili ile Evrim Teorisi’nin arasında olduğu zannedilmektedir. Evrim Teorisi ile teizmi birleştiren birçok kişi olabildiğine göre bu anlayış yanlıştır. Evrim Teorisi’nin mekanizmalarının canlılığın ve yeni türlerin ortaya çıkışında yetersiz olduğunun gösterilmesi, bu teoriye karşı bir yaklaşım gibi gözükse de; asıl sorgulanan, tesadüfi oluşumu savunan materyalist-natüralist-ateist inançtır.
Olasılık hesapları, tasarım ile tesadüf şıklarından hangisinin daha tutarlı olduğunu anlamamız için bize objektif matematiksel veri sunmaktadır. Proteinlerin yapısı, olasılık hesaplarının kolayca uygulanmasına olanak tanımaktadır. Her canlı hücre proteinlerden oluşur. Proteinler gerek enzim olarak gerek diğer vazifelerle hücrelerdeki faaliyetleri gerçekleştiren temel birimlerdir. Hücre ile fabrika arasında kurulan analojide, proteinler makineye karşılık gelmektedir. Proteinler amino asitlerin arka arkaya gelmesiyle oluşurlar. Canlı bünyesinde 20 tane amino asit kullanılarak protein oluşur. Bu 20 amino asidin belirli bir sırada olması proteinin oluşması için mutlak şarttır. Amino asitlerin arka arkaya rastgele gelmesiyle oluşan proteinoitler ile hücrede belirli bir vazifesi olan proteinler arasındaki fark çok büyüktür. Amino asitler sol-elli ve sağ-elli amino asitler olarak ikiye ayrılır. Amino asitlerin rastgele bileşimi olan proteinoitler, her iki tür amino asitten oluşuyorken, proteinler sadece sol-elli amino asitleri ihtiva ederler. Bundan daha önemlisi proteinler belirli vazifeyi yapmak için belirli bir dizilimde olmalıdır. Ortama belli bir enerjinin verilmesiyle amino asitlerin proteine dönüşme olasılığı, dinamitle patlatılan tuğlaların üst üste düşerek bir ev oluşturması kadar düşüktür.43
Canlılarda 55 amino asidin arka arkaya gelmesiyle oluşan Ferrodexin (Clostridium pasteurianum’da bulunur) proteini gibi kısa sayılan proteinlerin yanı sıra 6049 amino asidin arka arkaya gelmesiyle oluşan Twitchin (Caenorhabditin elegans’da bulunur) proteini gibi uzun proteinler de vardır.44 Olasılık hesaplarına örnek olması için insan vücudunda bulunan, 584 amino asitli orta büyüklükteki Serum Albumin proteinini ele alalım. Bu proteindeki amino asitleri sırf sol-elli olmasının olasılığı şöyle hesaplanır:
Bir amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½
İki amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½ x ½
Üç amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½ x ½ x ½
584 amino asidin sol-elli olma olasılığı: (½)
Ayrıca tüm amino asitler, protein zincirindeki diğer amino asitlerle birleşmek için peptid bağı denilen kimyasal bir bağ kurmak zorundadırlar. Oysa doğada, amino asitler arasında kurulabilecek pek çok kimyasal bağ türü vardır; peptid bağlar ve diğer bağlar kabaca eşit ihtimalle kurulur.45 584 amino asitli Serum Albumin proteini için 583 tane peptid bağı gereklidir. Bunun olasılığı şöyle gösterilebilir: İki amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: Üç amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: Dört amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: 584 amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı:
Bu tek proteinin amino asitlerinin, sırf sol-elli olması ve de peptid bağı yapmasının olasılığı ise şöyledir:
Bu olasılığın matematiksel olarak imkânsız olduğunu şöyle düşünerek anlayabiliriz: Evrendeki 1080 proton ve nötronu, fotonlarla ve elektronlarla toplarsak 1090’dan küçük bir sayı elde ederiz. Evrenin yaşı olan 15 milyar yıl x 365 gün x 24 saat x 60 dakika x 60 saniye = 473.040.000.000.000.000 saniye; evrenin başından şu ana kadar geçen zamanı ifade eder. Bu sayıya yuvarlak olarak 1018 saniye diyebiliriz.
Bu iki sayıyı çarparsak 1090 x 1018 = 10108 eder. Bu sayı, evrendeki her proton, nötron, elektron ve foton, evrenin her saniyesi bir deneme yapmış olsalar, oluşacak deneme sayısıdır.46 Saniyede yapılan denemeleri en yüksek kimyasal hız olan 1012 (bir katrilyon) olarak alırsak; 10108 x 1012 = 10120 eder, oysa 584 amino asitli bir proteinin sırf sol-elli amino asitlerden kurulu olması ve peptid bağı oluşturması gibi basit iki aşamanın oluşma olasılığı 10351’de 1’dir. Bu, bütün uzayın elektron, proton, nötron ve fotonlarının her biri canlılardaki 20 amino asitten birine dönüşselerdi ve evrenin oluşumundan itibaren her biri saniyede 1012 deneme yapsalardı bile; tek bir 584 amino asitli proteinin amino asitlerini, sol-elli olarak oluşturmaya ve peptid bağı yapmaya imkân bulamayacaklarını gösterir. Bu sonuç gerçekten çok ilginçtir. Kopernik devrimi ile Dünya, evrendeki merkezi yerini kaybetmiştir ama Dünya’mızda ancak mikroskopla görülebilen bir canlıda bile binlercesi olan proteinlerin tek bir tanesinin en sıradan özelliklerinin tesadüfen ortaya çıkması için, tüm evrenin tüm maddesini seferber etmemiz bile bu proteinin nasıl oluştuğunu açıklamaya yetmemektedir. Biyolog Steven Rose, daha basit bir proteini amino asit dizilimleri açısından ele almakta ve bu proteinin amino asit uzunluğunda 10300 olası form olabileceğini, bu olası formlar gerçekten var olsalardı ağırlıklarının 10280 gram olacağını; oysa evrendeki tüm maddenin tahmini ağırlığının 1055 gram olduğunu söyler.47 Bu da belirli bir proteinin tesadüfen elde edilmesinin ne kadar imkânsız olduğunu gösterir.
Proteinlerin amino asitlerinin doğru sırada olması protein açısından hayati öneme sahiptir. Serum Albumin proteini için bunun olasılık hesabı şöyledir:
Bir amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20
İki amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20 x 1/20
Üç amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20 x 1/20 x 1/20
584 amino asidin doğru yerde olma olasılığı (1/20)584 (yaklaşık) (1/10)759
Proteinlerin amino asit dizilimlerinde belli bir bölgenin aktif taraf olduğu, bu yüzden bu bölgenin dışındaki amino asit değişimlerinin önemsenmemesi gerektiği söylenebilir. Bu yüzden elde ettiğimiz olasılık yükselebilir. Fakat son protein çalışmaları, aktif olmayan bölgedeki birkaç değişikliğin de proteinin fonksiyonunu kaybetmesine sebep olduğunu göstermiştir.48 Diğer yandan proteinin hücrede gerekli yerde, gerekli sayıda olması gibi ele almadığımız hayati özellikler olasılığa dahil edilirse; o zaman ise olasılık daha da düşer.
Amino asitlerin doğru sırada olmasının olasılığını daha önceden elde edilen 10351’de 1 sayısıyla çarparsak, belirli bir proteinin hem sol-elli amino asitlerden oluşmasının hem peptid bağı kurmasının hem de amino asit dizilimini doğru oluşturmasının olasılığını elde ederiz. Bu da 10351 x 10759 = 101110’da 1 gibi, olasılık olarak imkânsız kabul edilen bir sayıya denk gelmektedir; matematikte genelde 1050’de 1’den küçük olasılıklar bile imkânsız olarak kabul edilir.
Taslaman - Tasarım Delili
Olasılık hesapları, tasarım ile tesadüf şıklarından hangisinin daha tutarlı olduğunu anlamamız için bize objektif matematiksel veri sunmaktadır. Proteinlerin yapısı, olasılık hesaplarının kolayca uygulanmasına olanak tanımaktadır. Her canlı hücre proteinlerden oluşur. Proteinler gerek enzim olarak gerek diğer vazifelerle hücrelerdeki faaliyetleri gerçekleştiren temel birimlerdir. Hücre ile fabrika arasında kurulan analojide, proteinler makineye karşılık gelmektedir. Proteinler amino asitlerin arka arkaya gelmesiyle oluşurlar. Canlı bünyesinde 20 tane amino asit kullanılarak protein oluşur. Bu 20 amino asidin belirli bir sırada olması proteinin oluşması için mutlak şarttır. Amino asitlerin arka arkaya rastgele gelmesiyle oluşan proteinoitler ile hücrede belirli bir vazifesi olan proteinler arasındaki fark çok büyüktür. Amino asitler sol-elli ve sağ-elli amino asitler olarak ikiye ayrılır. Amino asitlerin rastgele bileşimi olan proteinoitler, her iki tür amino asitten oluşuyorken, proteinler sadece sol-elli amino asitleri ihtiva ederler. Bundan daha önemlisi proteinler belirli vazifeyi yapmak için belirli bir dizilimde olmalıdır. Ortama belli bir enerjinin verilmesiyle amino asitlerin proteine dönüşme olasılığı, dinamitle patlatılan tuğlaların üst üste düşerek bir ev oluşturması kadar düşüktür.43
Canlılarda 55 amino asidin arka arkaya gelmesiyle oluşan Ferrodexin (Clostridium pasteurianum’da bulunur) proteini gibi kısa sayılan proteinlerin yanı sıra 6049 amino asidin arka arkaya gelmesiyle oluşan Twitchin (Caenorhabditin elegans’da bulunur) proteini gibi uzun proteinler de vardır.44 Olasılık hesaplarına örnek olması için insan vücudunda bulunan, 584 amino asitli orta büyüklükteki Serum Albumin proteinini ele alalım. Bu proteindeki amino asitleri sırf sol-elli olmasının olasılığı şöyle hesaplanır:
Bir amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½
İki amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½ x ½
Üç amino asidin sol-elli olma olasılığı: ½ x ½ x ½
584 amino asidin sol-elli olma olasılığı: (½)
Ayrıca tüm amino asitler, protein zincirindeki diğer amino asitlerle birleşmek için peptid bağı denilen kimyasal bir bağ kurmak zorundadırlar. Oysa doğada, amino asitler arasında kurulabilecek pek çok kimyasal bağ türü vardır; peptid bağlar ve diğer bağlar kabaca eşit ihtimalle kurulur.45 584 amino asitli Serum Albumin proteini için 583 tane peptid bağı gereklidir. Bunun olasılığı şöyle gösterilebilir: İki amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: Üç amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: Dört amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı: 584 amino asidin peptid bağıyla bağlanma olasılığı:
Bu tek proteinin amino asitlerinin, sırf sol-elli olması ve de peptid bağı yapmasının olasılığı ise şöyledir:
Bu olasılığın matematiksel olarak imkânsız olduğunu şöyle düşünerek anlayabiliriz: Evrendeki 1080 proton ve nötronu, fotonlarla ve elektronlarla toplarsak 1090’dan küçük bir sayı elde ederiz. Evrenin yaşı olan 15 milyar yıl x 365 gün x 24 saat x 60 dakika x 60 saniye = 473.040.000.000.000.000 saniye; evrenin başından şu ana kadar geçen zamanı ifade eder. Bu sayıya yuvarlak olarak 1018 saniye diyebiliriz.
Bu iki sayıyı çarparsak 1090 x 1018 = 10108 eder. Bu sayı, evrendeki her proton, nötron, elektron ve foton, evrenin her saniyesi bir deneme yapmış olsalar, oluşacak deneme sayısıdır.46 Saniyede yapılan denemeleri en yüksek kimyasal hız olan 1012 (bir katrilyon) olarak alırsak; 10108 x 1012 = 10120 eder, oysa 584 amino asitli bir proteinin sırf sol-elli amino asitlerden kurulu olması ve peptid bağı oluşturması gibi basit iki aşamanın oluşma olasılığı 10351’de 1’dir. Bu, bütün uzayın elektron, proton, nötron ve fotonlarının her biri canlılardaki 20 amino asitten birine dönüşselerdi ve evrenin oluşumundan itibaren her biri saniyede 1012 deneme yapsalardı bile; tek bir 584 amino asitli proteinin amino asitlerini, sol-elli olarak oluşturmaya ve peptid bağı yapmaya imkân bulamayacaklarını gösterir. Bu sonuç gerçekten çok ilginçtir. Kopernik devrimi ile Dünya, evrendeki merkezi yerini kaybetmiştir ama Dünya’mızda ancak mikroskopla görülebilen bir canlıda bile binlercesi olan proteinlerin tek bir tanesinin en sıradan özelliklerinin tesadüfen ortaya çıkması için, tüm evrenin tüm maddesini seferber etmemiz bile bu proteinin nasıl oluştuğunu açıklamaya yetmemektedir. Biyolog Steven Rose, daha basit bir proteini amino asit dizilimleri açısından ele almakta ve bu proteinin amino asit uzunluğunda 10300 olası form olabileceğini, bu olası formlar gerçekten var olsalardı ağırlıklarının 10280 gram olacağını; oysa evrendeki tüm maddenin tahmini ağırlığının 1055 gram olduğunu söyler.47 Bu da belirli bir proteinin tesadüfen elde edilmesinin ne kadar imkânsız olduğunu gösterir.
Proteinlerin amino asitlerinin doğru sırada olması protein açısından hayati öneme sahiptir. Serum Albumin proteini için bunun olasılık hesabı şöyledir:
Bir amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20
İki amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20 x 1/20
Üç amino asidin doğru yerde olma olasılığı: 1/20 x 1/20 x 1/20
584 amino asidin doğru yerde olma olasılığı (1/20)584 (yaklaşık) (1/10)759
Proteinlerin amino asit dizilimlerinde belli bir bölgenin aktif taraf olduğu, bu yüzden bu bölgenin dışındaki amino asit değişimlerinin önemsenmemesi gerektiği söylenebilir. Bu yüzden elde ettiğimiz olasılık yükselebilir. Fakat son protein çalışmaları, aktif olmayan bölgedeki birkaç değişikliğin de proteinin fonksiyonunu kaybetmesine sebep olduğunu göstermiştir.48 Diğer yandan proteinin hücrede gerekli yerde, gerekli sayıda olması gibi ele almadığımız hayati özellikler olasılığa dahil edilirse; o zaman ise olasılık daha da düşer.
Amino asitlerin doğru sırada olmasının olasılığını daha önceden elde edilen 10351’de 1 sayısıyla çarparsak, belirli bir proteinin hem sol-elli amino asitlerden oluşmasının hem peptid bağı kurmasının hem de amino asit dizilimini doğru oluşturmasının olasılığını elde ederiz. Bu da 10351 x 10759 = 101110’da 1 gibi, olasılık olarak imkânsız kabul edilen bir sayıya denk gelmektedir; matematikte genelde 1050’de 1’den küçük olasılıklar bile imkânsız olarak kabul edilir.
Taslaman - Tasarım Delili