Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Prof. Salim ÖĞÜT, Yaşar Nuriyi Yerden Yere Vurdu: (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Prof. Salim ÖĞÜT Yaşar Nuriyi Yerden Yere Vurdu:
ALTAY Siyasi Araştırmalar Merkezince düzenlenen ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde gerçekleştirilen İMAM-I AZAM EBU HANİFEYİ ANLAMAK başlıklı konferansta Prof.Salim Öğüt ,Yaşar Nuri Öztürk!ü adeta yerden yere vurdu.

[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]ALTAY Siyasi Araştırmalar Merkezince düzenlenen ve Tarık Zafer Tunaya Kültür Merkezinde gerçekleştirilen İLİM VE İRFAN BABASI İMAM-I AZAM EBU HANİFEYİ ANLAMAK başlıklı konferans, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Hocalarından Prof. Dr. Salim ÖĞÜT'ün konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleşti. [FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
PIC_0016.jpg
ALTAY Derneği
nin tarafından İnsanımızı Fırka-i Naciye-Kurtuluş Yolu çizgisinden saptırmak için İmam-ı Azam Hazretleri’nin şahsını ve mânâsını hedef alan, Ehl-i Sünnet’e tuzak kuran ve demagoji yoluyla aldatan sözde aydınlara söyleyecek sözümüz var!.. ifadesiyle davette bulunduğu konferansa Vakit gazetesi yazarlarından Ali Eren, Diyanet çevresinden bazı profesör ve akademisyenler yanında çok sayıda dinleyici de katıldı.
[/FONT]

Konferansın başında, İmam-ı Azam Hazretleri’ni anlamak üzerine konuşmaktan ziyade, O’nun hakikatini hedef alarak “Arapçılığa Karşı Akılcılığın Öncüsü İmamı Azam Ebu Hanife” isimli kitap yazan, televizyon ve gazetelerde boy gösteren Yaşar Nuri Öztürk adlı kişi üzerine konuşacağını söyleyen Prof. Dr. Salim ÖĞÜT, bunun kendisi için bir borç, bir vazife olduğuna dikkat çekti.
Yaşar Nuri Öztürk’ün “Allah ileAldatmak” adlı kitabına karşı reddiye mahiyetinde bir eser kaleme almış olan Salim Öğüt, Yaşar Nuri Öztürk adlı şahsın çok üst düzeyde destek gördüğüne ve yardım aldığına artık şeksiz süphesiz kanaat getirdiğini belirterek, söz konusu şahsın ya hakikaten büyük bir cahil olduğunu veya ziyadesiyle büyük bir kasıt içinde hareket ettiğini söyledi.
Alevi Çalıştayına katıldığı Eylül ayında, Yaşar Nuri Öztürk’ün de orada bulunduğunu, orada da katılımcıları provoke etmeye çalıştığını ve orada kendisine cevaplar verdiğini hatırlatan Öğüt, ömrü hayatında böyle bir adam görmediğini ve yazılı metinlerde dahi böyle bir şahsa benzer başka birini okumadığını; böylesine kışkırtıcı bir dil ve böylesine provokatif bir uslûp duymadığını, okumadığını dile getirdi.
İnsanoğlunun şehvet, servet ve şöhret zindanlarından üçünü de şahsında görebileceğimiz biri olarak Yaşar Nuri Öztürk’ün bu sebeble meslektaşları ve hocaları tarafından bu üç yönden uyarıldığını da kaydeden Öğüt, Yaşar Nuri’nin bu uyarılara hiç kulak asmadığını aksine azdıkça azdığını kaydetti.

[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]
PIC_0036.jpg
[/FONT]
[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif]​
[FONT=Georgia, Times New Roman, Times, serif][/FONT]İlâhî Kelam’a Dil Uzatıyor[/FONT]
Prof. Öğüt, konferansına şöyle devam etti:
Kim nerede bir makam lutfedecek, kim nerede bir imkân bahşedecek noktasını öne çıkaran bir insanın şahsiyeti olmaz. Duyargalarını, frekanslarını, antenlerini hep kendisine bahşolacak imkânlara doğru yönelten ve açan bir âlimin şahsiyeti olmaz. O artık paspastır, o kimse artık tetikçidir. Herkes onu kullanır. Soğan ve bakla ile idare edebilirsen kimse seni köle yapamaz. Bu ne demektir? İdare edemezsen herkes seni köle yapabilir! Hakkında bugün konuşmak zorunda kaldığımız bu efendi de kesinlikle soğan ve bakla ile idare edebilecek bir konumda değil. Bunlar kendi zaafları olarak kalsaydı bizi hiç ilgilendirmezdi. Fakat böyle biri, sonunda Ebu Hanife’yi bile diline dolayacak kadar ileri giderse, Allah Teâlâ’nın kullarına “Hudenlilmuttakîn” kaydıyla bir hidayet, bir rehber, bir kılavuz olarak gönderdiği son çağrısı olarak lutfettiği İlâhî kelâmını tam anlamıyla tersine çevirerek; Allah, kullarından ne taleb ettiyse tersini, ısrarla, yüksek sesle, koyu harflerle (kitaplarında koyu harflerle dikkat çekiyor) vurgulayacak kadar saygısını, inancını yitirmiş bir kimlik ve kişilikle karşıma çıkarsa, ondan sonra ona karşı susmak, benim imanıma zarar verir! Böyle bir hakkım yok benim! Biz insanlardan dürüst ve namuslu olmalarını bekliyoruz. Başka hiçbir şey değil. İnanıyorsan adam gibi mü’min ol! İnanıyorsan riyakâr olma, münafık olma, takiyeci olma!

‘Tuzak Kuruyor
Y. N. Ö. için, Bu zat, 30-35 senedir bu memleketin gündemindedir. Bir defa, bir programında bir açıklama yaparak, Allah’ın kitabına karşı borcunu edâ etmiş midir? İnsanları hep pozitivist akla, “aydınlanmacı” akla yönlendirmiş ve ifsâd etmiştir! Yoldan çıkarmıştır! diyen Prof. Öğüt, Y. N. Ö.nün İmam Azam Ebu Hanife ile ilgili son çıkardığı kitap hakkında da şunları söyledi:
Beni çileden çıkaran, provoke eden yaklaşımlarından biri de Atatürk istismarıdır. Bunu o kadar göstere göstere, o kadar kabaca, o kadar çirkince yapıyor ki… okudukça tiksintim daha da artıyor bu adamın bu tavrı ve üslubu karşısında. Ebu Hanife kitabına da bir cevap yazmaya başladım. Ve bazen kitabın adı konusunda kararsız kalıyorum. Zira bu bir kitap değil, bu bir kapan, bu bir tuzak! Haysiyetli insanların hiç tevessül etmeyeceği gayri ahlâkî tavırlardır bunlar: adam diyor ki, İmam Azam Ebu Hanife’yle Gazi Mustafa Kemal’in uğrunda mücadele ettiği değerler birbirine benzer değil, tamamen aynıdır. Cümle böyle. Allah aşkına, bu millet Ebu Hanife’yi de tanıyor, Gazi Mustafa Kemal’!i de tanıyor. İşte bu cümle bir tuzak, bir kapan. Benim gibi bir adam çıkacak ve bu cümleye karşı içinde ne varsa olduğu gibi dökecek ondan sonra da Yaşar Nuri parmağı ile gösterecek. Savcılara işaret edecek, kolluk kuvvetlerine parmağıyla işaret edecek ve diyecek: “Görüyor musunuz! Bunları temizleyin, temizleyin ki meydan bana boş kalsın!” Ebu Hanife kitabı bu mânâda bir kitap değil, bir tuzaktır! Bir kapandır! Gazi Mustafa Kemal ile Ebu Hanife’nin hiçbir ortak hedef birliği yoktur!.. () Bu adam, Ebu Hanife konusunu diline doladı. Türkiye’de yine ve yeniden, samimi mü’min insanları incitti, rencide etti ve Ebu Hanife’ye de hayatında, 12 asırdır hiç görmediği şekilde eziyet etti ve zulmetti.

7526_1196099216921_1061695374_30591396_845759_n.jpg
Yalan Söylüyor
Prof. Öğüt Y.N.Önün sözkonusu kitabında Ebu Hanife Hazretleri hakkındaki iddialarına konferans boyu cevap veren Öğüt, şu ifadelerde bulundu:
Bunun Ebu Hanife hakkında söylediği en yalanlardan biri de şudur: “Ebu Hanife bugüne kadar anlatılmadı, düşünceleri gölgelendi, saklandı, yazılmadı”. Size sadece şu kadarını söylüyorum. Ben buraya büyük dosyalarla gelmedim. Ancak hepiniz not alıp da ulaşabilecek imkana sahip dostlarsınız; İslâm Ansiklopedisi’nde “Ebu Hanife” maddesi yazılmıştır. Ve bu maddenin içinde Ebu Hanife’ye dair bir “literatür” kısmı vardır. Ebu Hanife’nin hayatına dair yazılan eserlerin listesi vardır. Sadece o maddeyi yazan hocamızın ulaştığı eserler 75-80 tânedir! Müstakil olarak Ebu Hanife hakkında yazılan kitaplardır. Bir insan nasıl olur da çıkar ve bu kadar uluorta, mesnetsiz ve desteksiz, bu kadar açık ve seçik ve bu kadar sarih bir yalanı söyler? Buna benim aklım ermiyor!
[/FONT]
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
devamı...
PIC_0022-1.jpg
yaptığı

Çoğu Zaman Kaynak Göstermiyor
Kitabında dilediği zaman, alıntı
kaynağın adını veriyor. Künyesini tam olarak veriyor. Müellifini yazıyor, cildini ve sayfasını veriyor. Ama çoğu zaman ya hiç kaynak göstermiyor, ya da sadece cildler dolusu bir kitabın adını zikrediyor. Meselâ, “İbn-i Sad’da bu böyledir” diyor. İbn-i Sad’ın eseri 8 cilttir. Verdiği bir örnek üzerine İbn-i Sad’ın “Tabakât-ül-Kübrâ” adlı söz konusu eserini tetkik etmeme rağmen, ki, iyi kötü İbn-i Sad’a nasıl bakılması gerektiğini bilirim, Arapça sorunu olamayan bir adamım, ama bulamadım! Yahu sen bu bilgiyi mutlaka İbn-i Sad’ın hangi cildinden, hangi sayfasından söyledin, yazsana!.. Tarihî Bağdat 20 ciltlik bir kitaptır, “Tarihi Bağdat” deyip bırakmak ilmî adaba uygun mudur, ilmî esasa uygun mudur?!

Hayasızca Dil Uzatıyor
“Bir maksat üzerine Ebu Hanife’yi bu kadar öne çıkaran bu adam, maalesef büyük sahabîler, başta Aşere-i Mübeşşere olmak üzere sahabelere çok hayasızca dil uzatmaktadır. Bundan ne Hazret-i Ömer kurtulabilmekte, ne Hazret-i Osman kurtulabilmektedir… 14 Asırlık İslâmî geçmişimizde âlimlerimiz ayıklamak, süzmek ve imbikten geçirmek olan bir ameliyeyle, bugün Ümmet-i Muhammed’in yararlanabileceği bir ilim hamulesini hasıl etmişlerdir. Yani onlar, bazı bilgileri tarihin çöp sepetine atmışlardır!.. Tarihin çöp sepetlerini boca edip, döküp, çöpleri karıştırıp, o pis kokular içinde, tarihin çöp sepetine atılmış, iptal edilmiş bu pislikleri yaymanın sana ne faydası var?..”
Salim Öğüt, bir buçuk saat süren konuşmasını Allah Resûlü’nün “Ya hayr söyle, ya da sus!” hadisi ile tamamladıktan sonra, soru cevap kısmına geçildi.
ALTAY Siyasi Araştırmalar Merkezi’nce düzenlenen konferans ile ilgili geniş bilgi www.altaydernegi.org adresinden elde edilebilir.
Bilgi için: Merkezefendi Mh. Mevlana Cd. Tercüman Sitesi platin B-1 apartmanı, Kat:1, Daire:8 Cevizlibağ-İSTANBUL (Vatan Bilgisayar arkası) Tel: 0212 664 20 70
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com





Geçtiğimiz Hafta Altay Siyasi Araştırmalar Merkezi Tarafından düzenlenen İmam-ı Azamı Anlamak isimli konferansa davetli olarak katılan Vakit Gazetesi Yazarlarından Ali Eren kendi köşesinden kaleme aldığı yazısında bu paneli ve Prof.Salim Öğütün Konuşmasını değerlendirdi.
Vakit Gazetesi Yazarı Ali Eren'de Prof.Salim Öğüt gibi Yaşar Nuri Öztürk'e 'sermayesi sırf müslümanların olan bir kanal merasimle ödül verdi.O zaman kendilerini, “Hangi hizmetinden dolayı ödül veriyorsunuz?” diye ikaz ettikse de, karşılığında sadece şiddetli tepki aldık. Şimdi Yaşar Bey onların amansız muarızı…diyerek tepkisini yeniden dillendirdi.

Ali Eren'in Yazısını aşağıda sizlerinde ilgisine sunuyoruz
Hocalar resmi geçidi...




resim202_1.jpg
Ali Eren
- Vakit
alieren_vakit@*****.com

Geçtiğimiz pazar günü, Altay Siyasi Araştırmalar Merkezi’nin organize ettiği ve Çorum Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi hocalarından Profesör Salim Öğüt’ün konuştuğu, “İmam-ı Âzam Ebû Hanife’yi Anlamak” konferansındaydım. Keşke her ilâhiyât profesörü, Salim Hoca gibi ilmen dolu ve itikâden sağlam olsa.
Bunun gibi, ehl-i sünnetle ilgili toplantılar artık nâdirattan oldu. Mayıs ayının sonunda da “İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” toplantısı vardı, o toplantıyı da alâkâ ile takip ettim. İki toplantı da bizi yakından ilgilendiriyordu. Çünkü, İmam-ı Âzam Hazretleri amelde, İmam Mâtürîdî Hazretleri de itikadda imamımız.
Ne var ki; buna benzer toplantılar olsun, bu konudaki kitaplar olsun, bazen insanı hayâl kırıklığına uğratıyor. Çünkü; doğru şeyler okuruz veya dinleriz düşüncesiyle yaklaştığımız bu tür bazı kitap veya toplantılar, insanı hayâl kırıklığına uğratıyor. Zira başka şey bekliyor, başka şeylerle karşılaşıyorsunuz.
Meselâ, bir ilahiyat profesörü, kalkmış ehl-i sünnet akîdesinin temel kitaplarının başında gelen ve yazıldığı zamandan bugüne kadar medreselerde ders kitabı olarak okutulan Şerh- Akâid’i sözde tercüme etmiş; daha doğrusu tercüme etmiş görünüyor..
İlmî yetersizliğinden dolayı düştüğü tercüme hatalarını haydi görmeyelim. Ama ortada bir de kasıt var. Kasıt şu: Adına tercüme denilen kitap, tercüme görüntüsünde basbayağı Şerh-i Akâid’i tenkit. Bu bir…
Bir de Yaşar Nuri’miz var…
Ondaki cevheri (!) keşfeden televizyon erbabı, saf ve orijinal İslâmî bilgileri(!) onun vasıtasıyla bu millete aktarmak için hizmet(!) yarışına girdi. Hatta, sermayesi sırf Müslümanların parası olan bir kanal, merasimle ona ödül bile verdi. O zaman kendilerini, “Hangi hizmetinden dolayı ödül veriyorsunuz?” diye ikaz ettikse de, karşılığında sadece şiddetli tepki aldık. Şimdi Yaşar Bey onların amansız muarızı…
Yaşar Nuri, yeteri kadar tanındığına kanaat getirince, kapağı siyasete, kendine en uygun olan CHP’ye attı. Bakanlık bekliyordu, olmadı. Ayrıldı, parti kurdu. O da olmadı ve siyasî faaliyeti son buldu.
Dünyevî isteğin tavanı yok. Misyonunu icra etmek ve gündemde kalmak için büyük zâtlarla uğraşmak icap ederdi, o da öyle yaptı. Medih görünüşlü zemle İmam-ı Âzam Hazretleri’nden bahsetmeye başladı…
Kendilerini o mübârek imamdan daha büyük gördükleri için midir nedir, birçok ilâhiyatçı, “İmam-ı Âzam/En büyük imam” demekten kaçınıp “Ebû Hanife” diyor. Buna rağmen Yaşar Nuri, “İmam-ı Âzam/En büyük imam” diye anıyor. Bu da, bir kimsenin aleyhinde rahatça konuşabilmek için başka bir taktik olsa gerek.
İmam-ı Âzam’ı gerçekten “İmam-ı Âzam” kabul eden kimse, onun mezhebine tamı tamına uyar ve görüşlerine itiraz etmez. “Benim mezhebim yok” demez. “İlle de Kur’an’daki İslâm” diyerek Kur’an’ın hükümlerini ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışmaz.
Şimdi, “Ben Kur’an’ın hükümlerini ortadan kaldırmak için mi çalışıyorum!” diye itirazı basacak.
Ya ne yapıyorsunuz beyefendi! Kur’an-ı Kerim, Hucurât Sûresi 13. âyette “Şüphesiz ki, sizin Allah yanında en şerefliniz, en takvâlınızdır” buyurduğu halde, Üçüncü Alevî Çalıştayı’nda, “Takvânın, insanlar arasında üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılması lâzım” diyen siz değil misiniz?
Kur’an, “Üstünlük takvâdadır” buyuruyor, siz “Bu üstünlüğü yok sayalım” diyorsunuz. Bu nedir?
Kur’an’ın ilk âyetlerinde, Bakara Sûresi’nin daha başında, “Kur’an’ın, takvâ sahiplerinin rehberi olduğu” ifade buyurulmuyor mu? Demek ki, takvâlı olanlar Kur’an’a uyan kimselermiş.
Kur’an-ı Kerim böyle buyurduğu halde, çıkar da, “Takvânın, insanlar arasında üstünlük ölçüsü olmaktan çıkarılması lâzım” derse, Kur’an’ın hükmünü ortadan kaldırmak için uğraşmıyor da ya ne yapmak istiyordur?..

Mayıs ayında, Üsküdar Altunizade’de “İmam Mâtürîdî ve Mâtürîdîlik” toplantısı vardı. Ehl-i sünnet itikad imamımızla alâkalı olduğu için gittim. İlk konuşmacılardan birisi, İmam Mâtüridî Hazretleri’nin “Te’vîlü’l-Kur’an” isimli eserini baskıya hazırlayan ilâhiyat profesörü idi. Konuşmasından sonra, bir konuda kendisine bilgi verdim. Verdiğim bilgi şu:
“Bir vakfın başkanı olan başka bir ilâhiyat profesörü, Ömer-i Nesefî’nin Metn-i Akâid’ini tercüme etmiş. Kitabın aslında olmadığı halde, parantez içinde “Çoraba meshedileceğini” yazmış. Kendisiyle görüştüm. Hem kitapta çorap kelimesi geçmediğini hatırlattım, hem de şimdi giydiğimiz ince çoraplara meshedilemeyeceğini söyledim. Kabul etmedi ve “Ayak yıkamak kolay mı? Ben çoraba meshediyorum” dedi. Fıkıh kitaplarındaki, çoraba meshedilip edilmeyeceği meselelerini de kabul etmediğini söyledi.”
İşte bu bilgiyi verdim. Ehl-i sünnet itikad imamı olan Mâtürîdî Hazretleri’nin kitabına emek veren birisi olarak, bu meseleye karşı çıkacağını beklerken ne dedi biliyor musunuz? “Ben de çoraba meshediyorum.”
Mezheb imamlarının ictihadlarını hatırlatacak oldumsa da, “Mezhebler beni bağlamaz” diye kestirip attı. İlâveten, “Hocaların hocası” diye lanse ettikleri müctehidliği kendinden menkul zâtın da ayaklarını yıkamayıp çoraba meshettiğini söylemesi, bana “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” dedirtti.
1970’li senelerde, “Telfîk-i mezâhib/Mezhebleri ortadan kaldırmak” için çalışanlarla beraber göründüğü halde, son senelerde bu konularda pek ismi duyulmadığı için kendisi hakkında hüsn-i zannım vardı. Bu hayâl kırıklığıyla, Kur’an ve kıraat ilimleriyle temâyüz etmiş olan ve daha mütedeyyin gördüğüm başka bir profesörle konuştum bu meseleyi. Bendeki saflığa bakın ki; onun “Onlar yanlış yolda” diyeceğini zannediyorum. O da “Abdestte ayağımı yıkamıyorum, ben de çoraba meshediyorum” demez mi!..
Ayrıca, o da müctehidliği kendinden menkul zâtın çoraba meshettiğini tekrarladı. Ben de tabiî olarak içimden “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” sözünü tekrarladım.
Yalnız, müctehidliği kendinden menkul zât kurnaz davranıyormuş. Halkın olmadığı yerde abdest alırken çoraba meshediyor, herkesin göreceği yerlerde ise ayağını yıkıyormuş.
Ama bir gün gelir, “Karaman’ın koyunu, o gün çıkar oyunu...”
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Rabbım Salim Öğüt hocamızdan da,diğer alim kardeşlerimizden de,siz değerli kardeşimden de binlerce kez razı olsun.
Böyle sapıklar meydanda cirit atamasınlar inşaallah.
Değerli hocamız Salim bey bizim Çorumumuzun medarı iftiharıdır,kendilerinden çok istifade ediyoruz hamdolsun.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
54
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
Rabbım Salim Öğüt hocamızdan da,diğer alim kardeşlerimizden de,siz değerli kardeşimden de binlerce kez razı olsun.
Böyle sapıklar meydanda cirit atamasınlar inşaallah.
Değerli hocamız Salim bey bizim Çorumumuzun medarı iftiharıdır,kendilerinden çok istifade ediyoruz hamdolsun.
Allahcc senden razı olsun gönüldaş...
Allahcc yar ve yardımcın olsun...
Böyle bir hemşeriniz olduğu için sizlere gıpta ediyorum..
Rabbimize emanet olasınız..
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM....DUA...
 

Kur'ana sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
2,706
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
49
Allahcc senden razı olsun gönüldaş...
Allahcc yar ve yardımcın olsun...
Böyle bir hemşeriniz olduğu için sizlere gıpta ediyorum..
Rabbimize emanet olasınız..
O EN GÜZEL VEKİLDİR...
BESMELE...SELAM....DUA...


Amin kardeşim,can yoldaşım.
Rabbım bu gibi değerli hocalarımızın adedini artırsın,ömürlerini uzun etsin inşaallah,yoksa ortalık kargaların elinde kalacak.
Rahmana emanet ol kardeşim.
 

zrrtt

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
3 Mar 2009
Mesajlar
118
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
105
Besmele...SELAM...DUA...

mÜRMÜDÜK
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt