Pir Seyyid Hasan Hüsameddin Uşşâkî (k.s.a.) Hazretleri tasavvufun, Halvetiyye kolunun Uşşâkî şubesinin kurucusudur. Esas adı Hasan lakabı Hüsameddin (Dinin keskin kılıcı) dır. H.880( M.1473 ) yılında Buhara da ( Özbekistan ) dünyaya gelmiştir. Hacı Teberrük adında bir tüccarın oğludur. Soyu İmam-ı Hasan (r.a.), Hz. Ali (k.v.) ve Resul-i Ekrem (s.a.v.) efendimize ulaşır.
İslâmî ve tasavvufi ilim tahsilini babasının nezaret ve himayesinde tamamlamıştır. Gençliğin de tasavvufun Kübreviyye yolunun Nurbahşiyye kolunda manevi yönden ilerleyerek fazilet ve irfan sahibi kâmil bir zat olmuştur. Babasının vefâtı Pir Hazretlerini son derece üzmüş ve böyle acılı bir halde iken gördüğü bir rüya üzerine ticarethanesini ve mal varlığını kardeşi Mehmed Çelebi'ye bağışlayarak Erzincan'a gitmiştir. Burada İslâm veTasavvuf alimi (Mürşid-i Kâmil) Emir Ahmed Semerkandi hazretlerine ilim öğrenmek üzere talebe olmuştur. Hazret-i Pir'in İslâm ve Tasavvuf ilmine karşı olan aşkı ve mürşidine olan bağlılığı nedeniyle kendisine, mürşidi tarafından Tasavvufun Halvetiyye kolundan hilafetname verilmiştir. Daha sonra islâmî ve Tasavvufî ilimleri öğretmek amacıyla Uşşâk şehrine gönderilmiştir.
Hazret-i Pir, hocası Emir Ahmed Semerkandî Hazretlerinin vefatından sonra İslâmî ve Tasavvufî ilimleri öğretme ve yayma görevini üstlenmiştir. Pir hazretleri padişah II. Selimin oğlu şehzade Murad'a padişah olacağına dair bir müjde vermiştir. III. Murad padişah olduktan sonra Pir Hazretlerini ısrarla İstanbul'a davet etmiştir. Bu davet üzerine Hz. Pir İstanbul'a hicret etmiştir. Pir hazretleri İslâmî ve Tasavvufi ilimleri öğretme ve yayma çalışmalarına İstanbul'da devam ederken; kendisine karşı gösterilen aşırı ilgiden bunalarak Uşak'a geri dönmek istemiştir. Padişah III. Murad kalması için ısrar etmiş ve Pir Hazretleri için Kasımpaşa'da bir irfan yuvası inşa ettirmiştir. 121 yaşındaki gittiği son haccın dönüşünde Konya'da H.1001 (M.1593) yılında vefat etmiştir. Kabr-i Şerifi Kasımpaşa'daki Uşşâkî âsitânesindedir.
İslâmî ve tasavvufi ilim tahsilini babasının nezaret ve himayesinde tamamlamıştır. Gençliğin de tasavvufun Kübreviyye yolunun Nurbahşiyye kolunda manevi yönden ilerleyerek fazilet ve irfan sahibi kâmil bir zat olmuştur. Babasının vefâtı Pir Hazretlerini son derece üzmüş ve böyle acılı bir halde iken gördüğü bir rüya üzerine ticarethanesini ve mal varlığını kardeşi Mehmed Çelebi'ye bağışlayarak Erzincan'a gitmiştir. Burada İslâm veTasavvuf alimi (Mürşid-i Kâmil) Emir Ahmed Semerkandi hazretlerine ilim öğrenmek üzere talebe olmuştur. Hazret-i Pir'in İslâm ve Tasavvuf ilmine karşı olan aşkı ve mürşidine olan bağlılığı nedeniyle kendisine, mürşidi tarafından Tasavvufun Halvetiyye kolundan hilafetname verilmiştir. Daha sonra islâmî ve Tasavvufî ilimleri öğretmek amacıyla Uşşâk şehrine gönderilmiştir.
Hazret-i Pir, hocası Emir Ahmed Semerkandî Hazretlerinin vefatından sonra İslâmî ve Tasavvufî ilimleri öğretme ve yayma görevini üstlenmiştir. Pir hazretleri padişah II. Selimin oğlu şehzade Murad'a padişah olacağına dair bir müjde vermiştir. III. Murad padişah olduktan sonra Pir Hazretlerini ısrarla İstanbul'a davet etmiştir. Bu davet üzerine Hz. Pir İstanbul'a hicret etmiştir. Pir hazretleri İslâmî ve Tasavvufi ilimleri öğretme ve yayma çalışmalarına İstanbul'da devam ederken; kendisine karşı gösterilen aşırı ilgiden bunalarak Uşak'a geri dönmek istemiştir. Padişah III. Murad kalması için ısrar etmiş ve Pir Hazretleri için Kasımpaşa'da bir irfan yuvası inşa ettirmiştir. 121 yaşındaki gittiği son haccın dönüşünde Konya'da H.1001 (M.1593) yılında vefat etmiştir. Kabr-i Şerifi Kasımpaşa'daki Uşşâkî âsitânesindedir.