Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (2 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Pir Şaban-ı Velî Hazretleri


Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (k.s.), Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinin Gökçeağaç Bucağına bağlı Çakırçayı Köyü'nün Cimdâr Mahallesi'nde dünyaya geldi.Hz. Pir'in doğum tarihi hakkında kesin bilgilerimiz olmamakla birlikte müze kayıtlarında M. 1497 tarihine rastlanmıştır. Ancak bu bilginin yanındaki notta bu tarihin kesin olmadığı ifade edilmiştir. Sefine-i Evliya'da ise doğum tarihinin M. 1499 yılına kaydedilmesi Pir'in 1490'lı yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini gösterir.

Hz. Pir Şaban-ı Velî (k.s.), henüz dünyaya gelmeden babasını kaybettiği için yetim, üç yaşlarında iken annesi vefat ettiğinden öksüz kalır. Daha sonraki hayatı, hayırsever bir hanımın yanında geçer. Bu hanım, Şaban Efendi'yi, manevi evlâtlığa kabul etmekle birlikte tahsilini yapmasında maddi ve manevi yardımlarını esirgemez. Hatta tahsilini tamamlaması için İstanbul'a gönderir.

Hz. Pir, ilk tahsilini Taşköprü'de yapar. Aklî ve naklî ilimleri özellikle Kuran, hadis, tefsir ilimlerinde bilgilerini derinleştirmek için Kastamonu'ya gelir. Ancak memleketindeki tahsille yetinmeyerek ilim ve fazilet diyarı olan İstanbul'a gider ve
tahsilini İstanbul Fatih Medreseleri'nde tamamlar. Öğrenim yıllarında güzel ahlâkı, ağırbaşlılığı ve çalışkanlığı ile hocalarının teveccühüne mazhar olur.

Şaban Efendi (k.s.), zahiri ilimlerle tatmin olmaz ve irfan yolunda kendini irşat edecek bir mürşid-i kâmil aramaya başlar. İstanbul'daki bazı şeyhlere halini arz etmesine rağmen gönlü bir türlü bunlara meyletmeyerek arayış içinde ilahî hidayeti gözlemek yolunu tutar. Bu arada Fatih Medreseleri'nden icazetnamesini de alır. Hocalarının medresede müderris olarak kalma teklifine karşılık, kararını vermek için müddet ister.

O gece istiharesinde bir sesle: "Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!" diye emir verilir. Memleketine dönmek için manen işaret alan Şaban Efendi, hocalarıyla helâlleşerek bir arkadaşıyla birlikte Bolu üzerinden Kastamonu'ya gitmek üzere yola çıkar. Sılaya giderken yol üzerinde bulunan adını ve methini duyduğu Hayreddin Tokadî Hazretleri'ni ziyaret etmek ister.

Hz. Pir Şaban-ı Velî (k.s.), Tokadî Hazretleri hakkında bazı bilgiler edinmiştir. Bolu'ya yaklaştığı zaman Bolu'dan İstanbul yoluna doğru gitmekte olan iki derviş görür. Karşılaştıktan dervişler:

- Azizimiz Hayreddin-i Tokadî Hazretleri: "Kastamonulu Şaban Efendi, İstanbul'dan dönüyor, onu alın dergâha getirin," buyurdu. Biz, İstanbul'dan gelen Kastamonulu Şaban Efendi'yi bekliyoruz, derler.

Bunun üzerine Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Kastamonulu Şaban benim, der ve iki dervişle Hayreddin-i Tokadî Hazretleri' nin dergâhına gitmek üzere yola koyulur.

Akşam üstü Tokadî Hazretleri'nin huzuruna varırlar. Yatsı namazlarını tekkede kıldıktan sonra oradaki zikir halkasına katılırlar. Zikir biter, dua ve niyazlarda bulunulur. Ancak Şaban Efendi, bir türlü kendinde kalkacak derman bulamaz. Üç gün bu böyle devam eder ve onlar üç gün dergâhta misafir kalırlar. Üçüncü gün Pir Şaban-ı Velî Hazretleri'nin arkadaşı:

-Üç gündür burada kaldık. Artık destur isteyelim, deyince

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, gözlerinde biriken yaşlan silerek:

-Kardeşim! Onlar, bir zincir-i taifedir. Âşıklar kendi taraflarına ve silsilelerine çekerler. Onların cezbeleri galip geldi. Var, sen güle güle git. Bana burada kalmak göründü, deyip arkadaşını uğurlar.

Tokadî'nin dergâhında kalan Hz. Pir Şaban-ı Velî, Hayreddin-i Tokadî Hazretleri'ne bîat eder. Tam on iki sene Tokadî Hazretleri'nin rahle-i irşadında kalır ve canla, gönülle hizmete talip olur. Nefsini ve ruhunu mürşidi yoluna adar. Sonunda mazhar-ı hilâfet olur. Hayreddin Tokadî Hazretleri, hilâfet duasını yaptıktan sonra ona icazet vererek:

-Sana hilâfet verildi, memleketine dön! İrşat soframızı orada kurarak âşık ve sadıkları irşat edip tarikatı neşrediniz, buyurur.

Şeyhi Tokadî Hazretleri'nin emriyle Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, Bolu'dan Kastamonu'ya gitmek üzere yola çıkar. Ancak yolda gönlünden: "Kastamonu'ya gitmesine gideceğim, ama halk benden keramet bekleyecektir. Velîlerden keramet beklemek, insanın fıtratında vardır, oysa ben, kendimde böyle bir varlık ve bir güç göremiyorum," diye geçirir. Sonra arkadaşına :

-Ben, Bolu'ya azizimin yanına geri döneceğim, Kastamonu'ya azizim için gidiyordum, der.

Arkadaşı:

-Şaban Efendi, sana şunu söyleyeceğim: 'Senin şeyhin Tokadî Hazretleri'nden şüphen var mı? Madem ki, sana irşat görevi verdi, demek ki sen de o yeteneği gördü,' der.

Bu sözün üzerine Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-O, ne demektir? Benim şeyhim, 'Sultanlar Sultanı' dır. Benim bu konuda ne şüphem olabilir ki? diye cevap verir.

Arkadaşı:

- Peki, öyleyse Kastamonu'ya gitmekte niye tereddüt ediyorsun? Hazret neyi buyurmuşsa sen onu yap, diye arkadaşının lisanından Hayreddin Tokadî Hazretleri konuşur.

Hal böyle olunca Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, yoluna devam eder ve 1530 yıllarında Kastamonu'ya varır.

Hz. Pir'in şehre gelişi hakkında pek çok rivayetler söylenir. Bunlardan biri şöyle anlatılır:

O zamanlar Kastamonu'da Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri'nin soyundan İsa Dede vardı. Onun ermişliği halkın dilinde gezerdi. Bir gün İsa Dede, dervişleriyle otururken başını uzaklara doğru kaldırıp:

-Canlar! Bolu yöresinden bir kâmil boyacı geliyor. Varın karşı çıkın, ağırlayın onu, der.

Dervişler, yola düzülürler. Derbent adlı yere kadar yürürler. Ancak ortalıkta bir can göremezler. Az sonra uzaktan yavaş yavaş kendilerine doğru gelen bir hayâl belirir. Yaklaşınca fark ederler. İçlerinden biri Hz. Pir'i yeninden tutar.

-Selâmünaleyküm! Nereden gelip nereye gidiyorsunuz? der.

Hz. Pir:

-Hak'tan geldik Hakk'a gideriz, buyurur.

Kalabalık onun Şaban Efendi olduğunu anlayamaz. İsa Dede'nin söylediği kâmil boyacı bu değil, diyerek geri dönerler.

Bir rivayete göre: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, şehre yakın bir yerde bulunan içi boşalmış bir çınarın gövdesinde halvete girer. Burada ibadet ve taatla meşgul olur.

Aradan üç beş gün geçer. Dervişler, bekledikleri İsa Dede'nin bahsettiği kendilerini irşat edecek o kâmilin, o büyük insanın konuştukları halde tanıyamadıkları yolcu
olduğunu anlarlar. Bir grup Kastamonu'lu, tekrar o yere dönerek çınarın dibine gelir:

-Efendim, biz burada sizin hasretinizle yanıp tutuşuyoruz. Gelin artık, diyerek Şaban Efendi'yi çağırırlar.

Şaban Efendi, davete uyarak halvete girdiği ağacın gövdesinden çıkar ve kendisini çağıranlarla beraber yürümeye başlar.

İşte o zaman günlerce bu seçilmiş insanı bağrında barındıran ağacın ondan ayrılmaya dayanamayarak ardınca gelmekte olduğu görülür. Bu hali görenler, büyük bir heyecan ve hayret içinde kalırlar. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Şaban Efendi de başını hafifçe geriye çevirerek :

-Esrarımızı seninle paylaştıksa sırrımızı faş et, demedik diyerek ağacı durdurur.

Velhasılı pek çok rivayet olmakla beraber bunlar, aklın maverası yani aklın ötesidir. Keramat-ı ilahiyyedir.

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, Kastamonu'ya gelişinin ilk zamanları, Seyyid Sünnetî Mescidi yakınlarındaki Cemaleddin Cami avlusuna iner. Bir süre burada münzevî bir hayat geçirir. Seyyid Sünnetî Mescidi'nde bulunan halvethanelerin birinde erbaine niyet eder ve erbaini tamamlar. Onun kemalatının farkına varan halk, Hz. Pir'in sohbetlerine iştirak eder. Ancak o tarihlerde mescidin şehrin dışında bulunması nedeniyle Şaban Efendi'yi Honsalar Mahallesi'ndeki Honsalar Cami'ne davet ederler. Şaban Efendi, bu camide va'z ve nasihat ve irşat ile meşgul olur. Daha sonra çıkan yangında Honsalar Cami yanar. Camiyi yeniden yaptırmak isteyen dervişlere Şaban Efendi izin vermeyerek: 'Bu yanıkta bir hikmet vardır,' buyurur.

Yangının ardından Şaban Efendi, Hisarardı Seyyid Sünnetî Mescidi'ne yakın bir eve taşınır ve irşat görevini Seyyid Sünneti Hazretleri'nin yaptırdığı dergâhta devam eder. Pir Şaban-ı Velî Hazretleri'nin irşadı o dereceyi bulur ki, dâr-ı bekaya erinceye kadar üç yüz atmış halife yetiştirir.

Hz. Pir (k.s.), M. 1569 yılında Hakk'a yürür. Kendi dergâhının bahçesine defn edilir. Şu anda Hz. Pir Külliyesi içinde medfundur. Kabr-i şerifleri, çok müzeyyen olmakla beraber kabrinin etrafında kendinden sonra gelen, ondan fazla azizanın kabirleri, aynı kubbe altındadır.

Şaban Efendi (k.s.) kısa sürede Kastamonu halkı tarafından gerek İstanbul medreselerindeki ilm-i zahiriyle gerek tahsilinden sonraki Hayreddin Tokadî Hazretleri'nin yanında gördüğü manevi eğitim ve terbiyenin sonucu safiyete erişmiştir. Yüzlerce derviş kendisinden feyz almıştır.

Hz. Pir hakkında pek çok kitaplar yazılmıştır. Duyulmasını istemediği hâl ve keramatı, birçok kişi tarafından zahir olmuştur. Bunlardan biri, şöyle anlatılır :
Kastamonu'ya varınca bir dergâh açmış, halktan birisi gelip

-Sen ne iş görürsün, demiş?

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Kalp kalaylarım, diye buyurmuş.

Vatandaş, onu kap kalaylarım diye anlamış ve evine gidip bir çuval bakır kap getirerek:

-Şunları kalaylayıver, demiş.

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Biz kalp dedik, ama sen kap anlamışsın. Neyse zahmet etmişsin, getirmişsin. O işi de görüverelim. Yarın gel, al demiş. Ertesi günü çuvalın ağzı bile açılmadığı halde çuvalın içindeki kapların pırıl pırıl olduğu görülmüş.

Allah'ın âşık ve sâdık gönül dostlarından biri olan Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (k.s.) hakkında gerek halifeleri gerek dervişleri arasında yıllarca pek çok methiyeler söylenmiş ve yazılmıştır. Bu güzel ve samimi methiyelerden bazıları şunlardır:

Limaallah" sırrının sultânı Şa'bân-ı Velî
Semme vech" in gevher-i bürhân-ı Şa'bân-ı Velî

Lâmekân-ı bî-nişânın rahının hem rehberi
Bahr-ı lâhuta beka ummanı Şa'bân-ı Velî

Levhâ-i dil mücellâ nûr-ı irşadı bugün
Mekteb-i kenz-i maarif irfanı Şa'bân-ı Velî

Âlem-i kudsî hakikât rahının seyrângehi
Arş u ferş u kürsinin seyrânı Şa'bân-ı Velî

Menbâ-ı nûr-ı hüviyyet mahzen-i esrâr-ı Hû
Merci'-i erbâb-ı aşkın hânı Şa'bân-ı Velî

Meşhed-i nûr-ı velayet mehdi-i Hakk'dır bi'l yakîn
Bahr-ı imkân-ı vücûdun devrânı Şa'bân-ı Velî

Şevkıyâ vahdet-nişîn zâhir-i kesrete
Evliyâ-i kümmelin insânı Şa'bân-ı Velî

İbrahim ŞEVKİ
( Hz. Pîr'in on ikinci halifelerinden
Bolulu İbrahim Şevki Efendi "dir.)





Server-i ehl-i tarîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî
Sâlik-i râha hakîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Hâl ü kâlinde onun bûy-ı hakikat vardır
Cümle uşşâka şefik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Misl-i hurşid tulû' etti cihâna ol Pîr
Bahr-i envâra garîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Halveti bağına bir bülbül-i revnak-efzâ
Meslek-i feyzi vesîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Âşık-ı sâdık-ı cânân-ı hakîkidir ki
Fikr-i irfanı amîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Dahil-i zümre-i pîrân-ı izam olmuştur
Hakk Teâlâ'ya sâdık Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Evliya rehberidir hem urefânın mahzeni
Pîr ü bürhân-ı tarîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Bülbül-i bağ-ı edeb mefhar-i erbâb-ı erib
Hiss-i âlîsi refik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Mazhar-ı fevz-i fütûh zât-ı şerifi memdûh
Âşıka feyz-i refik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Sensin ummân-ı kerem bülbül-i gülzâr-ı İrem
Remz-i akvâli dakîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Ol Hüdâ aşkına Vassâf'ına bezi et keremi
Ey müridâna şefik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Hüseyin VASSAF





Seher vaktinin yeliyiz
Sırr-ı hakikat diliyiz
Mecnûn'a Leyla eliyiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Bize gelen irfan olur
Hayvan iken insân olur
Sırr-ı cana canan olur
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Yaktık aşka can u teni
Komadık dilde gümânı
Hakk'tır bugün dil mihmânı
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Varlığımız yoktur bizim
Meydânımız pâkdır bizim
Didârımız Hakk'tır bizim
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Şerîatsız yol değiliz
Ma'rifetsiz kul değiliz
Hakîkatden dür değiliz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Kırklarla halvete girdik
Yedilerle sohbet ettik
Üçlerle birliğe yettik
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Halveti'dir şöhretimiz
Vahdet kıldık kesretimiz
Mahviyettir maksadımız
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Döneriz biz yane yane
Aşk meyine kane kane
Mestlikte erdik bu deme
Biz Şa' bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Sanmasınlar biz mülhidiz
Hem müminiz hem müslimiz
Mucid değil muvahhidiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Pîrimizdir Şeyh-i Şa'bân
Erkânıdır mağz-ı Kur'ân
Yolunda canımız kurbân
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Sayılmayız parmak ile
Tükenmeyiz kırmak ile
Bir acayip dilhanemiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Derviş Sâdık harabattır
Özü Hakk'a müstağraktır
Zikri fikri zât-ı Hakk'tır
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

eş Şeyh Sâdık
el Halveti eş Şa'bânî



Büyük edebiyatçılarımızdan Süleyman Nazif, Hz. Pir için :
"Huzûr-ı Pîr'e yüz sür i'tilâ isterse vicdanın" diyerek övgüde bulunmuştur.

Bugün Hz. Pir'in külliyesi, çok müzeyyen ve bakımlıdır. On iki ay uzaktan yakından ziyaretçisi eksik olmaz. Külliyenin cami, faal bir durumda olup beş vakit namaz kılınmaktadır. Caminin içinde iki tane halvet vardır. Birincisi, kapıdan girince soldadır ve bu halvete "Kanlı halvet" ismi verilir. Bu ismin veriliş sebebi bu yolun büyükleri tarafından şöyle izah edilmiştir:

Yetişen halifeler, bu halvete girerler. Girmeden önce camin görevlilerine cenaze kaldırmak için bir miktar para verirler. Sonra kanlı halvete girerler. Kanlı halvetteki dervişlerin vücudundan hatta tüylerinin dibinden kan çıkarmış.

Kanlı halvetten sağ çıkanlar, gerçek mürşid-i kâmillerdir. Çıkamayanlar olur ise, görevlilere verdikleri para dervişin cenaze masraflarında kullanılırmış.

gvİkinci halvet, cami'ye girince sağdaki taraftadır. Orası Hz. Pîr'in kendi, halvetidir. Bugün bu halvetin kapısı üzerinde bulunan levhada Hz. Pîr'in şu sözü yazılıdır:

Âşıkânın Kâ'be'sidir bu makam
Kim ki nakıs gelse bunda olur tamâm

Hz. Pir'in "halvet" hakkında şu hikâyeyi anlattığı rivayet edilir:

Bir gün Hz. Pir'e sorarlar:

-Bu bir bardak şerbet ve bir yufka size yetiyor mu, dediklerin de Hz. Pir:

-Farelerle beraber idare ediyoruz, buyurur.

Cami-i şerifin ikinci ve üçüncü katında dervişlerin çok sayıda halvethaneleri mevcut olup halen ziyaret edilmektedir.
 

lillahi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
109
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

Selamın aleyküm. Çok tşk. Allah razı olsun.

Kanlı halvetti görmek çok isterdim.360 halife yetiştirmesi de çok ilgi çekici.
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

a.s Sevgili kardeşim Bunu yazmamdaki Sebep Pir hazretlerin biraz daha tanınması amacıyla zira ecladımızın yetiştirdigi en müstesna Şahsiyetlerden ve Pir lik makamına yükselmiş yegane Allah dostlarından Halvetilerin Göz bebeği olan Pir Hzlerinin güzellilklerinin bilinmesidir.

Yazı içinde anlıcağınız gibi Kastamonuda Pir Hz bulundugu Şeyh Şaban ı Veli Cami şerifi Ziyarete açıktır. ve birde şu var ki Her Halveti müsait oldukça Her ;Yaz başında Pir Hazretlerini, ziyaret eder. İnşallah bizde bu sene Piri Ziyarete gideceğiz. Rabbim Yolundan Ayırmasın bu Dervişini inş. Seygılarımla S.a.
 

lillahi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Mar 2007
Mesajlar
109
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

Siyahgulsevdalisi yazdı:
a.s Sevgili kardeşim Bunu yazmamdaki Sebep Pir hazretlerin biraz daha tanınması amacıyla zira ecladımızın yetiştirdigi en müstesna Şahsiyetlerden ve Pir lik makamına yükselmiş yegane Allah dostlarından Halvetilerin Göz bebeği olan Pir Hzlerinin güzellilklerinin bilinmesidir.

Yazı içinde anlıcağınız gibi Kastamonuda Pir Hz bulundugu Şeyh Şaban ı Veli Cami şerifi Ziyarete açıktır. ve birde şu var ki Her Halveti müsait oldukça Her ;Yaz başında Pir Hazretlerini, ziyaret eder. İnşallah bizde bu sene Piri Ziyarete gideceğiz. Rabbim Yolundan Ayırmasın bu Dervişini inş. Seygılarımla S.a.

İnşAllah bize de nasip olur.
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

Hayırlısı Allahtandır.

Tasvvuf Bir Yaşayıştır. Herkeze nasip olmaz. En Dogrusunu Allah bilir c.c.
 

muhammedler

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2007
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

SELAMIN ALEYKÜM SİYAH GÜL SEVDALISI ALLAH (C.C) RAZI OLSUN BU ENGİN BİLGİLERİ BİZİMLE PAYLAŞTIĞIN İÇİN
MEĞER BİZ HİÇBİRŞEY BİLMİYORMUŞUZ
SELAM VE DUA İLE
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

muhammedler yazdı:
SELAMIN ALEYKÜM SİYAH GÜL SEVDALISI ALLAH (C.C) RAZI OLSUN BU ENGİN BİLGİLERİ BİZİMLE PAYLAŞTIĞIN İÇİN
MEĞER BİZ HİÇBİRŞEY BİLMİYORMUŞUZ
SELAM VE DUA İLE

SA. ecmain inş. BİZDEN SAKLANAN ECLADIMIZN TASAVVUF YÖNÜNÜ BÜYÜK ABİLERİMİZ BÜYÜKLERİMİZ SAYESİNDE YAVAŞ YAVAŞ BİZ GENÇ NESİL MÜSLÜMANLAR ANLAMAYA BAŞLADIK. SEVGİLİ KARDEŞLERİM ŞU VAR Kİ BİZE HEP TARİKATLARI, DERGAHLARI VE BİLİMUM ALLAH DOSTLARININ YERLERİNİ KÖTÜ ANLATTILAR. AMA ASLINDA O MEKANLARDAN NE GÜZELLİKLER ZUHUR EDERMİŞ BİR BİLSEK VE BİR TATASAK O MANEVİ HUZURU BİR DAHA BIRAKAMAYIZ. RABBİM TÜM EVLİYALARININ HİMETİNİ ÜZERİMİZDEN AYIRMASIN İNŞ.
VE ŞU Kİ BEN BİR HALVETİYİM VE HAMD OLSUN Kİ PİR İ FANİ ŞEYH ŞABAN İ VELİ K.S. HAZRETLERİNİN KAPISININ KITMİRİ AYAGINDA TOZUYUM ŞÜKÜRLER OLSUN ALEMLERİN RABBİNE. HAMD VE SENALAR YALNIZ ALEMLERİN RABİNE MAHSUSTUR. S.A.
 

muhammedler

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
3 Nis 2007
Mesajlar
6
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

s.a Allah daim etsin, bizlere de dua et ihlaslı insan
 

sonsuzlukicinde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 May 2007
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

selamun aleykum

Anadoluda ve dunyanın pek cok yerinde yaşamış olan bu evliyaların hayatları gunumuzde insanlara ısık tutması bakımından, insanları aska getirmesi bakımından oyle onemliki, bize dusen onbinlerce evliyanın hayatını okuyup onlardan feyz almaktır...yazdıgınız bu makaleyle aşkımızı kabarttıgınız icin Allah razı olsun...Tüm gelmiş gecmiş evliyaya da Allah rahmet etsin ve derecelerini kat kat arttırsın insAllah...
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

sonsuzlukicinde yazdı:
selamun aleykum

Anadoluda ve dunyanın pek cok yerinde yaşamış olan bu evliyaların hayatları gunumuzde insanlara ısık tutması bakımından, insanları aska getirmesi bakımından oyle onemliki, bize dusen onbinlerce evliyanın hayatını okuyup onlardan feyz almaktır...yazdıgınız bu makaleyle aşkımızı kabarttıgınız icin Allah razı olsun...Tüm gelmiş gecmiş evliyaya da Allah rahmet etsin ve derecelerini kat kat arttırsın insAllah...

a.s. MErhaba Kardeşim Haklısınız Mevlam onların hayatlarını en ince ayrıntılarıyla ögrenmek nasipetsin inş. vede tatbik etmek inş.
 

derya_derya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Nis 2007
Mesajlar
606
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

BEN ŞEYH ŞABANI VELİ NİN TÜRBESİNE ÇOK GİTTİM AMA HALVETİNİ GÖRMEDİM.BİR DAHAKİ GİDİŞİME DAHA DİKKAT EDİYİM HATTA GÖREVLİYE SORAYIM..EMEĞİNE SAĞLIK.B)
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

derya_derya yazdı:
BEN ŞEYH ŞABANI VELİ NİN TÜRBESİNE ÇOK GİTTİM AMA HALVETİNİ GÖRMEDİM.BİR DAHAKİ GİDİŞİME DAHA DİKKAT EDİYİM HATTA GÖREVLİYE SORAYIM..EMEĞİNE SAĞLIK.B)

estf. Halvethaneler vardır. Şimdi Hem Cami Hem Müze olan Şeyh Şaban ı velinin Dergahı zamanının İlim ve Marifet merkezlerindendi.

Konuda da Açıklandıgı Gibi Halvet odaları mevcuttur. Bu Dönemde hala bir çok İnsan Hz. Pirin yolunda Gitmekte ve onun bu aydınlatan yolunda gidenlere konuda yine belittiğimiz gibi Havleti denilmektedir. Nakşibendilik, Kadirilik ve başka isimlerde ki diger Tarikatlar gibi Hak Tarikat olup günümüzde Bir çok kolu ile Ümmeti Muhammed içerisinde Tasavvuf Anlamında görevini ifa etmektedir. Şeyh Şaban ı Veli K.S. Hazreti Pir üstadın eşiginde paspas, Onun silsilesinden gelen ve önceki tüm büyük zatlarımıza aynı şekilde paspas ve Halvetiligin örnek Aldıgı büyük sahabe HZ. Ali K.V. hazretlerinin ayagında tozu. Pirlerin Şeyh, Gönüllerin Sultanı Alemlerin Efendisi, Şüphesiz ki Yaratılanların en şereflisi İnsanlara verilen sıfatların en güzellerine Yakışan, Güzeller Güzeli Efendimiz Muhammed Mustafa sav e ise Kalkan ele Kılıç, Uzanan dile Makas, Ona Gelen zarar verecek her türlü maddeye ise Kalkanız. Selam ve Salat Efendiler Efendisinin üzerine olsun. Yazımızı okuyan ve okumayan tüm kardeşlerimize Selam olsun...
 

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

Halvetilik
Halvetiye Silsilesi
Pir Şabani Veli Hz.
Halveti Yolunda Zikir
Pir Şaban-ı Velî Hazretleri


Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (k.s.), Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinin Gökçeağaç Bucağına bağlı Çakırçayı Köyü'nün Cimdâr Mahallesi'nde dünyaya geldi.Hz. Pir'in doğum tarihi hakkında kesin bilgilerimiz olmamakla birlikte müze kayıtlarında M. 1497 tarihine rastlanmıştır. Ancak bu bilginin yanındaki notta bu tarihin kesin olmadığı ifade edilmiştir. Sefine-i Evliya'da ise doğum tarihinin M. 1499 yılına kaydedilmesi Pir'in 1490'lı yıllarda dünyaya gelmiş olabileceğini gösterir.

Hz. Pir Şaban-ı Velî (k.s.), henüz dünyaya gelmeden babasını kaybettiği için yetim, üç yaşlarında iken annesi vefat ettiğinden öksüz kalır. Daha sonraki hayatı, hayırsever bir hanımın yanında geçer. Bu hanım, Şaban Efendi'yi, manevi evlâtlığa kabul etmekle birlikte tahsilini yapmasında maddi ve manevi yardımlarını esirgemez. Hatta tahsilini tamamlaması için İstanbul'a gönderir.

Hz. Pir, ilk tahsilini Taşköprü'de yapar. Aklî ve naklî ilimleri özellikle Kuran, hadis, tefsir ilimlerinde bilgilerini derinleştirmek için Kastamonu'ya gelir. Ancak memleketindeki tahsille yetinmeyerek ilim ve fazilet diyarı olan İstanbul'a gider ve
tahsilini İstanbul Fatih Medreseleri'nde tamamlar. Öğrenim yıllarında güzel ahlâkı, ağırbaşlılığı ve çalışkanlığı ile hocalarının teveccühüne mazhar olur.

Şaban Efendi (k.s.), zahiri ilimlerle tatmin olmaz ve irfan yolunda kendini irşat edecek bir mürşid-i kâmil aramaya başlar. İstanbul'daki bazı şeyhlere halini arz etmesine rağmen gönlü bir türlü bunlara meyletmeyerek arayış içinde ilahî hidayeti gözlemek yolunu tutar. Bu arada Fatih Medreseleri'nden icazetnamesini de alır. Hocalarının medresede müderris olarak kalma teklifine karşılık, kararını vermek için müddet ister.

O gece istiharesinde bir sesle: "Sılaya dön, sana kurtuluş oradadır!" diye emir verilir. Memleketine dönmek için manen işaret alan Şaban Efendi, hocalarıyla helâlleşerek bir arkadaşıyla birlikte Bolu üzerinden Kastamonu'ya gitmek üzere yola çıkar. Sılaya giderken yol üzerinde bulunan adını ve methini duyduğu Hayreddin Tokadî Hazretleri'ni ziyaret etmek ister.

Hz. Pir Şaban-ı Velî (k.s.), Tokadî Hazretleri hakkında bazı bilgiler edinmiştir. Bolu'ya yaklaştığı zaman Bolu'dan İstanbul yoluna doğru gitmekte olan iki derviş görür. Karşılaştıktan dervişler:

- Azizimiz Hayreddin-i Tokadî Hazretleri: "Kastamonulu Şaban Efendi, İstanbul'dan dönüyor, onu alın dergâha getirin," buyurdu. Biz, İstanbul'dan gelen Kastamonulu Şaban Efendi'yi bekliyoruz, derler.

Bunun üzerine Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Kastamonulu Şaban benim, der ve iki dervişle Hayreddin-i Tokadî Hazretleri' nin dergâhına gitmek üzere yola koyulur.

Akşam üstü Tokadî Hazretleri'nin huzuruna varırlar. Yatsı namazlarını tekkede kıldıktan sonra oradaki zikir halkasına katılırlar. Zikir biter, dua ve niyazlarda bulunulur. Ancak Şaban Efendi, bir türlü kendinde kalkacak derman bulamaz. Üç gün bu böyle devam eder ve onlar üç gün dergâhta misafir kalırlar. Üçüncü gün Pir Şaban-ı Velî Hazretleri'nin arkadaşı:

-Üç gündür burada kaldık. Artık destur isteyelim, deyince

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, gözlerinde biriken yaşlan silerek:

-Kardeşim! Onlar, bir zincir-i taifedir. Âşıklar kendi taraflarına ve silsilelerine çekerler. Onların cezbeleri galip geldi. Var, sen güle güle git. Bana burada kalmak göründü, deyip arkadaşını uğurlar.

Tokadî'nin dergâhında kalan Hz. Pir Şaban-ı Velî, Hayreddin-i Tokadî Hazretleri'ne bîat eder. Tam on iki sene Tokadî Hazretleri'nin rahle-i irşadında kalır ve canla, gönülle hizmete talip olur. Nefsini ve ruhunu mürşidi yoluna adar. Sonunda mazhar-ı hilâfet olur. Hayreddin Tokadî Hazretleri, hilâfet duasını yaptıktan sonra ona icazet vererek:

-Sana hilâfet verildi, memleketine dön! İrşat soframızı orada kurarak âşık ve sadıkları irşat edip tarikatı neşrediniz, buyurur.

Şeyhi Tokadî Hazretleri'nin emriyle Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, Bolu'dan Kastamonu'ya gitmek üzere yola çıkar. Ancak yolda gönlünden: "Kastamonu'ya gitmesine gideceğim, ama halk benden keramet bekleyecektir. Velîlerden keramet beklemek, insanın fıtratında vardır, oysa ben, kendimde böyle bir varlık ve bir güç göremiyorum," diye geçirir. Sonra arkadaşına :

-Ben, Bolu'ya azizimin yanına geri döneceğim, Kastamonu'ya azizim için gidiyordum, der.

Arkadaşı:

-Şaban Efendi, sana şunu söyleyeceğim: 'Senin şeyhin Tokadî Hazretleri'nden şüphen var mı? Madem ki, sana irşat görevi verdi, demek ki sen de o yeteneği gördü,' der.

Bu sözün üzerine Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-O, ne demektir? Benim şeyhim, 'Sultanlar Sultanı' dır. Benim bu konuda ne şüphem olabilir ki? diye cevap verir.

Arkadaşı:

- Peki, öyleyse Kastamonu'ya gitmekte niye tereddüt ediyorsun? Hazret neyi buyurmuşsa sen onu yap, diye arkadaşının lisanından Hayreddin Tokadî Hazretleri konuşur.

Hal böyle olunca Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, yoluna devam eder ve 1530 yıllarında Kastamonu'ya varır.

Hz. Pir'in şehre gelişi hakkında pek çok rivayetler söylenir. Bunlardan biri şöyle anlatılır:

O zamanlar Kastamonu'da Hacı Bayram-ı Velî Hazretleri'nin soyundan İsa Dede vardı. Onun ermişliği halkın dilinde gezerdi. Bir gün İsa Dede, dervişleriyle otururken başını uzaklara doğru kaldırıp:

-Canlar! Bolu yöresinden bir kâmil boyacı geliyor. Varın karşı çıkın, ağırlayın onu, der.

Dervişler, yola düzülürler. Derbent adlı yere kadar yürürler. Ancak ortalıkta bir can göremezler. Az sonra uzaktan yavaş yavaş kendilerine doğru gelen bir hayâl belirir. Yaklaşınca fark ederler. İçlerinden biri Hz. Pir'i yeninden tutar.

-Selâmünaleyküm! Nereden gelip nereye gidiyorsunuz? der.

Hz. Pir:

-Hak'tan geldik Hakk'a gideriz, buyurur.

Kalabalık onun Şaban Efendi olduğunu anlayamaz. İsa Dede'nin söylediği kâmil boyacı bu değil, diyerek geri dönerler.

Bir rivayete göre: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, şehre yakın bir yerde bulunan içi boşalmış bir çınarın gövdesinde halvete girer. Burada ibadet ve taatla meşgul olur.

Aradan üç beş gün geçer. Dervişler, bekledikleri İsa Dede'nin bahsettiği kendilerini irşat edecek o kâmilin, o büyük insanın konuştukları halde tanıyamadıkları yolcu
olduğunu anlarlar. Bir grup Kastamonu'lu, tekrar o yere dönerek çınarın dibine gelir:

-Efendim, biz burada sizin hasretinizle yanıp tutuşuyoruz. Gelin artık, diyerek Şaban Efendi'yi çağırırlar.

Şaban Efendi, davete uyarak halvete girdiği ağacın gövdesinden çıkar ve kendisini çağıranlarla beraber yürümeye başlar.

İşte o zaman günlerce bu seçilmiş insanı bağrında barındıran ağacın ondan ayrılmaya dayanamayarak ardınca gelmekte olduğu görülür. Bu hali görenler, büyük bir heyecan ve hayret içinde kalırlar. Böyle bir durumla karşı karşıya kalan Şaban Efendi de başını hafifçe geriye çevirerek :

-Esrarımızı seninle paylaştıksa sırrımızı faş et, demedik diyerek ağacı durdurur.

Velhasılı pek çok rivayet olmakla beraber bunlar, aklın maverası yani aklın ötesidir. Keramat-ı ilahiyyedir.

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri, Kastamonu'ya gelişinin ilk zamanları, Seyyid Sünnetî Mescidi yakınlarındaki Cemaleddin Cami avlusuna iner. Bir süre burada münzevî bir hayat geçirir. Seyyid Sünnetî Mescidi'nde bulunan halvethanelerin birinde erbaine niyet eder ve erbaini tamamlar. Onun kemalatının farkına varan halk, Hz. Pir'in sohbetlerine iştirak eder. Ancak o tarihlerde mescidin şehrin dışında bulunması nedeniyle Şaban Efendi'yi Honsalar Mahallesi'ndeki Honsalar Cami'ne davet ederler. Şaban Efendi, bu camide va'z ve nasihat ve irşat ile meşgul olur. Daha sonra çıkan yangında Honsalar Cami yanar. Camiyi yeniden yaptırmak isteyen dervişlere Şaban Efendi izin vermeyerek: 'Bu yanıkta bir hikmet vardır,' buyurur.

Yangının ardından Şaban Efendi, Hisarardı Seyyid Sünnetî Mescidi'ne yakın bir eve taşınır ve irşat görevini Seyyid Sünneti Hazretleri'nin yaptırdığı dergâhta devam eder. Pir Şaban-ı Velî Hazretleri'nin irşadı o dereceyi bulur ki, dâr-ı bekaya erinceye kadar üç yüz atmış halife yetiştirir.

Hz. Pir (k.s.), M. 1569 yılında Hakk'a yürür. Kendi dergâhının bahçesine defn edilir. Şu anda Hz. Pir Külliyesi içinde medfundur. Kabr-i şerifleri, çok müzeyyen olmakla beraber kabrinin etrafında kendinden sonra gelen, ondan fazla azizanın kabirleri, aynı kubbe altındadır.

Şaban Efendi (k.s.) kısa sürede Kastamonu halkı tarafından gerek İstanbul medreselerindeki ilm-i zahiriyle gerek tahsilinden sonraki Hayreddin Tokadî Hazretleri'nin yanında gördüğü manevi eğitim ve terbiyenin sonucu safiyete erişmiştir. Yüzlerce derviş kendisinden feyz almıştır.

Hz. Pir hakkında pek çok kitaplar yazılmıştır. Duyulmasını istemediği hâl ve keramatı, birçok kişi tarafından zahir olmuştur. Bunlardan biri, şöyle anlatılır :
Kastamonu'ya varınca bir dergâh açmış, halktan birisi gelip

-Sen ne iş görürsün, demiş?

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Kalp kalaylarım, diye buyurmuş.

Vatandaş, onu kap kalaylarım diye anlamış ve evine gidip bir çuval bakır kap getirerek:

-Şunları kalaylayıver, demiş.

Pir Şaban-ı Velî Hazretleri:

-Biz kalp dedik, ama sen kap anlamışsın. Neyse zahmet etmişsin, getirmişsin. O işi de görüverelim. Yarın gel, al demiş. Ertesi günü çuvalın ağzı bile açılmadığı halde çuvalın içindeki kapların pırıl pırıl olduğu görülmüş.

Allah'ın âşık ve sâdık gönül dostlarından biri olan Pir Şaban-ı Velî Hazretleri (k.s.) hakkında gerek halifeleri gerek dervişleri arasında yıllarca pek çok methiyeler söylenmiş ve yazılmıştır. Bu güzel ve samimi methiyelerden bazıları şunlardır:

Limaallah" sırrının sultânı Şa'bân-ı Velî
Semme vech" in gevher-i bürhân-ı Şa'bân-ı Velî

Lâmekân-ı bî-nişânın rahının hem rehberi
Bahr-ı lâhuta beka ummanı Şa'bân-ı Velî

Levhâ-i dil mücellâ nûr-ı irşadı bugün
Mekteb-i kenz-i maarif irfanı Şa'bân-ı Velî

Âlem-i kudsî hakikât rahının seyrângehi
Arş u ferş u kürsinin seyrânı Şa'bân-ı Velî

Menbâ-ı nûr-ı hüviyyet mahzen-i esrâr-ı Hû
Merci'-i erbâb-ı aşkın hânı Şa'bân-ı Velî

Meşhed-i nûr-ı velayet mehdi-i Hakk'dır bi'l yakîn
Bahr-ı imkân-ı vücûdun devrânı Şa'bân-ı Velî

Şevkıyâ vahdet-nişîn zâhir-i kesrete
Evliyâ-i kümmelin insânı Şa'bân-ı Velî

İbrahim ŞEVKİ
( Hz. Pîr'in on ikinci halifelerinden
Bolulu İbrahim Şevki Efendi "dir.)





Server-i ehl-i tarîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî
Sâlik-i râha hakîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Hâl ü kâlinde onun bûy-ı hakikat vardır
Cümle uşşâka şefik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Misl-i hurşid tulû' etti cihâna ol Pîr
Bahr-i envâra garîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Halveti bağına bir bülbül-i revnak-efzâ
Meslek-i feyzi vesîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Âşık-ı sâdık-ı cânân-ı hakîkidir ki
Fikr-i irfanı amîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Dahil-i zümre-i pîrân-ı izam olmuştur
Hakk Teâlâ'ya sâdık Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Evliya rehberidir hem urefânın mahzeni
Pîr ü bürhân-ı tarîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Bülbül-i bağ-ı edeb mefhar-i erbâb-ı erib
Hiss-i âlîsi refik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Mazhar-ı fevz-i fütûh zât-ı şerifi memdûh
Âşıka feyz-i refik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Sensin ummân-ı kerem bülbül-i gülzâr-ı İrem
Remz-i akvâli dakîk Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Ol Hüdâ aşkına Vassâf'ına bezi et keremi
Ey müridâna şefik Hazret-i Şa'bân-ı Velî

Hüseyin VASSAF





Seher vaktinin yeliyiz
Sırr-ı hakikat diliyiz
Mecnûn'a Leyla eliyiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Bize gelen irfan olur
Hayvan iken insân olur
Sırr-ı cana canan olur
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Yaktık aşka can u teni
Komadık dilde gümânı
Hakk'tır bugün dil mihmânı
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Varlığımız yoktur bizim
Meydânımız pâkdır bizim
Didârımız Hakk'tır bizim
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Şerîatsız yol değiliz
Ma'rifetsiz kul değiliz
Hakîkatden dür değiliz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Kırklarla halvete girdik
Yedilerle sohbet ettik
Üçlerle birliğe yettik
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Halveti'dir şöhretimiz
Vahdet kıldık kesretimiz
Mahviyettir maksadımız
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Döneriz biz yane yane
Aşk meyine kane kane
Mestlikte erdik bu deme
Biz Şa' bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Sanmasınlar biz mülhidiz
Hem müminiz hem müslimiz
Mucid değil muvahhidiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Pîrimizdir Şeyh-i Şa'bân
Erkânıdır mağz-ı Kur'ân
Yolunda canımız kurbân
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Sayılmayız parmak ile
Tükenmeyiz kırmak ile
Bir acayip dilhanemiz
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

Derviş Sâdık harabattır
Özü Hakk'a müstağraktır
Zikri fikri zât-ı Hakk'tır
Biz Şa'bânî bülbülüyüz
Vahdet bağının gülüyüz

eş Şeyh Sâdık
el Halveti eş Şa'bânî



Büyük edebiyatçılarımızdan Süleyman Nazif, Hz. Pir için :
"Huzûr-ı Pîr'e yüz sür i'tilâ isterse vicdanın" diyerek övgüde bulunmuştur.

Bugün Hz. Pir'in külliyesi, çok müzeyyen ve bakımlıdır. On iki ay uzaktan yakından ziyaretçisi eksik olmaz. Külliyenin cami, faal bir durumda olup beş vakit namaz kılınmaktadır. Caminin içinde iki tane halvet vardır. Birincisi, kapıdan girince soldadır ve bu halvete "Kanlı halvet" ismi verilir. Bu ismin veriliş sebebi bu yolun büyükleri tarafından şöyle izah edilmiştir:

Yetişen halifeler, bu halvete girerler. Girmeden önce camin görevlilerine cenaze kaldırmak için bir miktar para verirler. Sonra kanlı halvete girerler. Kanlı halvetteki dervişlerin vücudundan hatta tüylerinin dibinden kan çıkarmış.

Kanlı halvetten sağ çıkanlar, gerçek mürşid-i kâmillerdir. Çıkamayanlar olur ise, görevlilere verdikleri para dervişin cenaze masraflarında kullanılırmış.

gvİkinci halvet, cami'ye girince sağdaki taraftadır. Orası Hz. Pîr'in kendi, halvetidir. Bugün bu halvetin kapısı üzerinde bulunan levhada Hz. Pîr'in şu sözü yazılıdır:

Âşıkânın Kâ'be'sidir bu makam
Kim ki nakıs gelse bunda olur tamâm

Hz. Pir'in "halvet" hakkında şu hikâyeyi anlattığı rivayet edilir:

Bir gün Hz. Pir'e sorarlar:

-Bu bir bardak şerbet ve bir yufka size yetiyor mu, dediklerin de Hz. Pir:

-Farelerle beraber idare ediyoruz, buyurur.

Cami-i şerifin ikinci ve üçüncü katında dervişlerin çok sayıda halvethaneleri mevcut olup halen ziyaret edilmektedir.

Halvetiyye tarikatının yirmi dokuzuncu sırasında yer alan, Seyit Yahya Şirvani hazretlerinin kelimeleriyle, "Pir-i Sakaleyn Kutbu'l Alemü'l Fiddareyn Bilâ Niza es Sultan eş Şeyh Şaban-ı Velî ( k.s.) Kastamonî" hazretlerinden sonra devam
eden silsile şu şekildedir:



29.Eş Şeyh Şa'bân-ı Velî Hazretleri

30.Eş Şeyh Ömerü'l Fuâdî Kastamonî

31.Eş Şeyh İsmail Kudsî Çorumî

32.Eş Şeyh Mustafa Muslihiddîn

33.Eş Şeyh Ali Atvel Karabaş-ı Velî (Karabaşiyye Şubesi)

34.Eş Şeyh Muhammed Nasûhî Üsküdarî

35.Eş Şeyh Abdullah Rüşdi Mudumuvî

36.Eş Şeyh Hacı Mehmed Zoravî

37.Eş Şeyh es Seyyid Mustafa Çerkeşî (Şa'bâniyye kolunun pîr-i sânî ve
Çerkeşiyye Şubesi)

38.Eş Şeyh Hacı Halil Geredevî

39.Eş Şeyh Salih Efendi Kütahyevî

40.Eş Şeyh Hacı Osman Efendi ( Söğütlü )

41.Eş Şeyh İsmail Hakkı Efendi ( Çaltılı)

42.Eş Şeyh Sâdık Efendi (Eskişehirli)

43.Eş Şeyh Hacı Hafız Ali Rıza Efendi ( Uşaklı)

44.Eş Şeyh Hoca Mustafa Efendi ( Uşaklı)

45.Eş Şeyh Hoca Hafız Mehmet Dumlu Kütahyevî
 

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

Dergah içerisinde bulunan camii

Kastamonu Merkezde Musa Faki Mahallesi, Güllüce Caddesinde bulunan Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin hayatı ve türbesinin yapılış tarihiyle ilgili çeşitli efsaneler ve inançlar bulunmaktadır. Kimi kaynakta türbe 1490-1500, kimi kaynakta 1611, kimi kaynakta 1575, kimi kaynağa göre de türbenin ilk binası Seyyid Sünneti Efendi 1490-1500 yıllarında vefat ettiğine göre bu tarihten önce yapılmış diye geçmektedir. Şeyh Şaban-ı Veli’nin türbesi 1902 tarihinde harab olduğundan yıkılmış ve Mahmut Paşa tarafından yeniden inşa edilmiştir. Türbede yatan ve yörenin olduğu kadar Anadolu’nun dördüncü büyük evliyası kabul edilen Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin doğum tarihide kesin olarak bilinmemektedir. 1470’li yılların başında Kastamonu’nun Hanönü ilçesine bağlı Çukurçayı köyünde olduğu tahmin edilmektedir. Çoğu kaynaklarda Şeyh Şa’ban-ı Veli’nin doğum yeri olarak Kastamonu ilinin Taşköprü İlçe merkezinde Harmancık Mahallesi Çifte Hacılar Sokağı geçmektedir. Şeyh Şa’ban-ı Veli dünyaya gelmeden önce babasını, 3 yaşında da annesini kaybettikten sonra, kimi kaynaklarda bir yakını, kimi kaynaklarda da hiçbir kan bağı olmayan hayırsever bir kadın tarafından evlat edinildiği söylenmektedir.
Şeyh Şa’ban-ı Veli ilköğrenimini doğduğu mahallenin okulunda Kur’an-ı Kerim öğrenerek yapmıştır. Sonra eğitimine Kastamonu’da devam etmiştir. Burada da eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a gitmiş, Fatih Sultan Mehmet Han medreselerinden Karadeniz Başkurşunlu Medresesine kaydoldu. Medresede 9 yıl eğitimini sürdürdü. Şeyh Şa’ban-ı Veli eğitimini sürdürürken Eyüp Camii’sinde de kürsü şeyhi yapmıştır. İslam bilimi de hocaları tarafından yeterliliği onaylandığından ilmini yayması için icazetnamesi verilmiştir. Hocaları tarafından bilimde yeterli görülmesine, uzun yıllar zahiri ve batının ilimlerle uğraşmasına rağmen Şeyh Şa’ban-ı Veli içinde bir eksiklik duymakta, kendinin Bolu’da bulunan Hayreddin Tokadi isimli ününü duyduğu bir mürşide yönlendiğini hissetmektedir. Bir gece rüyasında galipten “Memleketinize Sıla Yapınız” hitabını işitir. Bunun üzerine bir grup arkadaşıyla Kastamonu’ya yola çıkar. Bir akşam Bolu’ya ulaşır. Hayreddin Tokadi’nin dergahının yanında konaklar. Arkadaşlarının ısrarıyla dergahta ki zikire katılır. O zikirden sonra sabaha kadar dergahtan ayrılmaz ve sabah Hayreddin Tokadi’nin huzuruna çıkarak biad eder. Şeyh Şa’ban-ı Veli Tokadi’nin yanından 12 yıl kalarak şeyhin hizmetinde bulunur. Pek çok aşamaları geçerek hilafetle 1530-1531 tarihinde Kastamonu’ya gönderilir. Önce Şeyh Sünneti Efendi Mescidine yakın Cemalattin Camii’sinin avlusuna yerleşmiş, sonra Şeyh Sünneti Efendi Mescidinde Halvete girerek 40 gün ibadet etmiştir. Halk Şeyh Şa’ban-ı Veli büyük bir insan olduğunu anlamaya başlayınca onu Honsalar ( Hünsalar ) Camii’sinin içinde bir odaya yerleştirmişlerdir. Zaman içinde çıkan bir yanında bu camide etkilenince Şeyh Şa’ban-ı Veli vefatına kadar kalacağı sonradan türbesinin bulunacağı Şeyh Sünneti Efendi dergahına yerleşmiş, burada halkı zahire ve batının bilimle aydınlatan sohbetler yapmış, öğrenci yetiştirmiş, Hz.Pir Anadolu’nun değişik illerine 360 tane Şeyhlik verdiği öğrenci göndermiştir. 7 yıl dünya yüzü görmeden halvette kalan, ibadet ederek evliyalık mertebesine ulaşmıştır. 4 Mayıs 1569 tarihinde vefat etmiştir. Şeyh Şa’ban-ı Veli, Halveti Tarikatının, Cemaliye Şubesinin, Şabaniye Kolunun kurucusu olduğu içinde “Pir” olarakta anılmaktadır. Kastamonu merkezde bulunan Şeyh Şa’ban-ı Veli Türbesi günün her saatinde ziyaretçilerle dolup taşıyor. Uzaktan yakından gelen insanlar Veli’ye dua okuduktan sonra asa suyundan içiyorlar. Kastamonu’da sünnet olacak gençler ve yeni evlenen çiftler işlerinin yolunda gitmesi Hz.Pir’in kabrini ziyaret ediyorlar.
Tekke içinde kurulan Hz.Pir Şeyh Şa’ban-ı Veli Kültür Vakfı başkanlığı tarafından Hz.Pir’in kişisel eşyaları ziyaretçilere sergileniyor. Hz.Pir’in kişisel eşyalarından olan zikir tespihi, namaz tespihi, sarığı, giysileri ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor.
Şeyh Şa’ban-ı Veli Hazretlerinin Türbesinin bahçesinde akan suyun tadında olduğuna inanılmaktadır. Bunun için Hicaz’dan Kastamonu, İstanbul, Bolu, Bursa, Buhara, Semerkand, Endülüs ve Fas’a uzanan görünmeyen kanallar olduğuna inanılmaktadır. Efsaneye göre civarda Şeyh’in varlığını kaldıramayanlar kendi aralarında evliyalığın kolay olmadığını, Hz.Pir’in bir mucizeni daha görmediklerini kulaktan kulağa söyler durularmış. Bu dedikodu sonunda Şeyh’in kulağına kadar gitmiş. Bunu duyan Şeyh öğrencilerini etrafına toplayarak, asasını Tekke’nin yaslı olduğu kayanın dibine vurmuş, vurduktan sonra buradan su çıkmaya başlamış. Suyun tadına bakan Şeyh’in öğrencileri, suyun Zemzem suyu tadında ve kokusunda olduğunu görünce hayrete düşmüşler.
Yurt geneli ve yabancı ülkelerde yaşayan vatandaşlar Kastamonu’ya geldikleri zaman Şeyh Şa’ban-ı Veli Hz. Ziyaret etmeden ve Asa Suyu’ndan içmeden buradan ayrılmıyorlar.
 

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Pir Şaban-ı Velî Hazretleri

S.A. ALLAH RAZI OLSUN KARDEŞİM BU YAZIYI BENİM İSTİFADE ETTİGİM BİR SİTEDEN ALMIŞSINIZ. ALLAH RAZI OLSUN TŞKLER. A.S.
 

privacymdh

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2008
Mesajlar
1
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
30
Web Sitesi
privacymdh.spaces.live.com
Ta ezelden aşkın ile yanmaktadır bu gönül

Yandıkça nuruna vuslattadır bu gönül

Bir ah-ı derunun zevkini vermez dü cihan

Her ande bin ah ile nuruna vuslattadır bu gönül
 

MMM37

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Ocak 2008
Mesajlar
21
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
BÜTÜN ARKADASLARI BEKLERiZ iNSALAH,BiZ,MiHMANDAR ARKADASIMLA GEZDiRiRiZ...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt