Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberimizi ağlatan Hadiseler... (1 Kullanıcı)

Siyahgulsevdalisi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Haz 2006
Mesajlar
2,046
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ca’fer’in şehâdetine
ağlaması
Hazreti Cafer Radıyallahu Anh'ın eşi Esmâ Radıyallahu Anhâ anlatıyor:
"Cafer şehit olduğunda, ben, Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'nin huzuruna vardım. O gün, tam kırk adet ölü hayvan derisi de bağlamıştım. Hamurumu yoğurmuş, çocuklarımı yıkamış, yağlamış ve tertemiz etmiştim. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri bana:
"Ca'fer'in çocuğunu bana getir!" dedi.
Onları, Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'ne getirdim. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri onları sevdi, okşadı, kokladı. O sırada Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'nin gözleri yaşardı ve ağladı. Ben sordum:
–Yâ Resûlullah! Anam babam sana fedâ olsun! Seni ağlatan nedir? Ca'fer ve arkadaşlarından sana bir haber mi ulaştı?"
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri buyurdular:
"Evet! Onlar bugün şehit oldular!"
Ben kalktım ve acıyla bir çığlık attım! Kadınlar, başıma üşüşüp toplandılar. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri ailesine gittiler ve şöyle buyurdular:
"Ca'fer'in ailesi için yemek pişirmeyi sakın unutmayın. Çünkü onlar, efendileri Ca'fer'in vefatı ile meşguldürler."(1)

Oğlu İbrahim’in
vefatında ağlaması
Enes bin Mâlik Radıyallahu Anh Hazretleri anlatıyor:
"Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri, can çekişen oğlu İbrahim'in yanına girdi. Oğlunu o hâlde görünce iki gözü yaşardı. Bunu gören Abdurrahman bin Avf:
–Ey Allah'ın Resûlü, sen de mi ağlıyorsun?" diye sordu. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri:
"Ey İbn Avf! Bu bir rahmettir. Muhakkak ki, göz yaşarır, kalp mahzun olur. Ancak biz hiçbir zaman Rabbimizin râzı olmayacağı bir şey söylemeyiz! Ey İbrahim! Biz senin ayrılığınla üzüntülüyüz" buyurdular."(2)
Mus’ab’ın hâline
ağlaması
Hazreti Ali Radıyallahu Anh anlatıyor:
Biz Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile oturuyorduk. Üzerinde kürk parçalarıyla yamanmış bir hırkadan başka bir şey bulunmayan Mus'ab bin Umeyr karşıdan göründü. Bize doğru geliyordu. Peygamberimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem onu görünce Mus'ab'ın Mekke'deki o eski debdebeli hâlini hatırlayarak ağladı ve sonra şöyle buyurdu:
"Biriniz sabahleyin başka, öğleden sonra başka güzel elbiseler giydiği, önüne bir yemek tabağının konulup diğerinin kaldırıldığı ve evlerinizi bu Kâbe'nin örtüldüğü gibi örtülerle döşediğiniz zaman hâliniz nasıl olur?"
Sahâbe dediler ki:
–Ey Allah'ın Resûlü! Tabiî ki o gün hâlimiz bugünkünden daha iyi olur. Çünkü o zaman geçim sıkıntımız olmaz ve kendimizi tamamen ibadete veririz."
Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:
"Tam aksine; siz bugün o günkünden daha iyisiniz" (Tirmizî)

Hazreti Hamza’nın şehâdetinden
sonraki üzüntüsü
Resûl–i Ekrem Efendimiz, Uhud şehitlerinin defninden sonra yüzü yaralı ve kalbi kırık olarak, sahâbesiyle beraber, Medine'ye dönüyordu. Uhud ile Medine arasında yaşayan kabileler, erkek ve kadınlarıyla, Resûlullah'ı ve arkadaşlarını karşılıyorlardı.
Hazreti Hamza'nın kızı Hazreti Fâtıma, babasının şehâdetinden haberi olmayarak, orduyu karşılamaya çıkmıştı. Mücahitleri görünce babasını sordu. Yakın olan sahâbe söylemeye cesaret edemeyip, arka tarafa doğru işaret etti. Nihayet Peygamberimize sordu. Peygamberimiz de:
"Bundan sonra senin baban ben olayım!" buyurdu.
Bu sözden, babasının şehit olduğunu anlayan Fâtıma ağlamaya başladı. Bu hâl Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i ziyadesiyle müteessir etmişti.

Torununun vefatında
gözlerinin yaşarması
Üsâme bin Zeyd Radıyallahu Anh'dan şöyle rivayet olundu:
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'nin huzuruna Hazreti Zeynep annemizin vefat etmiş oğlunun cenazesi getirildi.
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri onu görünce gözleri yaşla doldu. Bunun üzerine Sa'd bin Ubâde:
"Ey Allâh'ın Rasûlü! Bu hâl nedir?" dedi. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri:
"Bu gözyaşları ve hüzün, Allahu Teâlâ Hazretleri'nin kullarının kalplerine koyduğu rahmettir. Allahu Teâlâ Hazretleri, kullarından ancak merhametli olanlara rahmet eder!" buyurdular.
...................
Bir gün Hazreti Ebû Bekir Radıyallahu Anh minberin üstünde ayağa kalkarak dikildi ve ağladı. Ardından şöyle dedi:
"Allah Resûlü Sallallahu Aleyhi ve Sellem geçen yıl bu minber üstünde ayağa kalkarak dikildi, ağladı ve şöyle buyurdu: "Allah'tan af ve afiyet dileyin. Çünkü kişiye yakın ve tam imandan sonra âfiyetten daha iyi bir şey verilmemiştir." (Tirmizî)

Efendimiz Hazretleri’nin
veda gözyaşları
Abdullah bin Mes'ûd Radıyallahu Anh'dan şöyle rivâyet olundu. Buyurdular ki:
"Peygamberimiz Hazretleri vefatından altı (gün) önce bize vefatını haber verdi. Babam, anam ve canım ona fedâ olsun.
Ayrılık yaklaştığında bizi, annemiz Âişe'nın evinde topladı. Sonra bize baktı da
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri'nin gözleri yaşardı. Sonra buyurdular ki:
"Merhaba size!
Allah size hayat ve selâmet versin!
Allah size rahmet etsin!
Allah sizleri korusun!
Allah sizlere iyilikler versin.
Allah sizleri sıhhat ve afiyetle barındırsın.
Allah size yardım etsin!
Allah sizin derecenizi yükseltsin!
Allah size hidâyet versin.
Allah size rızık versin.
Allah size muvaffakiyet ve başarı ihsan etsin.
Allah size selâmet versin.
Allah sizden amellerinizi kabul etsin.
Size Allah'a karşı takvâlı, muttaki olmanızı vasiyet ederim.
Ben size Allah tarafından sizin başınıza gönderilen apaçık bir korkutucu ve uyarıcıyım!
Dikkatli olun! Asla taşkınlık etmeyin, Allah'a karşı ve Allah'ın kullarına ve şehirlerine karşı baş kaldırmayın! Çünkü Allahu Teâlâ Hazretleri, benim ve sizin için şöyle buyurdu:
"O âhiret evi (son yurt)... Biz onu öyle kimselere veririz ki, onlar yeryüzünde ne bir kibir, ne de bir fesat istemezler ve o akıbet korunan muttakîlerindir!"(4)
Allahu Teâlâ Hazretleri şöyle buyurmuştur:
"Hem o kıyamet günü görürsün ki, Allah'a karşı o yalan söyleyenlerin yüzleri kararmıştır. Cehennem değil mi kibirlenenlerin yeri?"(5)
Sonra Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri şöyle buyurdular:
"Ecel yaklaştı. Dönüş Allahu Teâlâ Hazretleri'nedir.
Sidretü'l–müntehâ'yadır. Cennetü'l–me'vâ'yadır.
Doyurucu dolu kâseye ve Yüce Dost'adır…"
Biz sorduk:
–Ya Resûlullah sizi kim yıkasın?"
Efendimiz buyurdular ki:
"Ehl–i beytimden erkekler; yakınlık sırasına göre, en yakın olanlar…"
Biz yine sorduk:
–Sizi ne ile kefenleyelim?"
Efendimiz Hazretleri şöyle buyurdular:
"İsterseniz bu elbisemin içinde veya Yemen hullesiyle ya da beyaz Mısır beziyle…!" buyurdu.
Biz yine sorduk:
–İçimizden kim sizin namazınızı kıldırsın?"
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri ağladı. Biz de ağladık. Sonra şöyle buyurdu:
"Az bekleyin! Allahu Teâlâ Hazretleri size mağfiret etsin. Peygamberinizden dolayı Allahu Teâlâ Hazretleri size hayırlı mükâfatlar versin! Beni yıkadığınız ve kefenlediğiniz zaman şu sedirin üzerine ve şu evimin içindeki kabrimin kenarına koyun! Bir saat kadar benim yanımdan çıkın…
Muhakkak ki, benim üzerime ilk namaz kılacak olan, dostum ve sohbet arkadaşım Cebrâil Aleyhisselâmdır.
Sonra Mikâil Aleyhisselâm kılar.
Sonra İsrâfil Aleyhisselâm kılar.
Sonra ölüm meleği Azrâil Aleyhisselâm ve ordusu,
Ve daha sonra bütün melekler namazımı kılarlar.
Sonra siz bölük bölük gelip, namazımı kılın ve selâm ve teslimatınızı iletin.
Fakat (seslice) ağlayarak bana eziyet etmeyin.
Bağırıp çağırarak bana rahatsızlık vermeyin.
Önce ehli beytimin erkekleri namazımı kılsınlar… Onlardan sonra da sizler namazımı kılın.
Sonra sizler, burada bulunmayan kardeşlerime (ve ümmetime) benden selâm söyleyin!
Kıyamet gününe kadar dinime girecek ve bana tâbi olacak olan kimselere de benden selâm söyleyin!
Onlara söyledğim selâma sizleri şahit tutuyorum.
Bugünden itibaren kıyamet gününe kadar dinime tâbi olan herkese benden selâm söyleyin!"
Biz sorduk:
–Bizden kim seni kabrine koysun?"
Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hazretleri şöyle buyurdular:
"Ehl–i beytimden erkekler, birçok melekle beraber beni kabrime koysunlar. Sizin onları göremeyeceğiniz bir cihetten melekler sizi görmektedirler."
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt