Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberimiz Hz. Muhammad (s.a.v.) (1 Kullanıcı)

Mekkavi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Nis 2012
Mesajlar
100
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
82
Web Sitesi
www.ibrahimbeser.com
B i s m i l l â h i r r a h m a n i r r a h i m

Esselâmu aleykum

Konu : Peygamberimiz Hz. Muhammad (s.a.v.)

“Meryem oğlu İsa dedi ki; Ey İsrail oğulları, ben size Allah’ın elçisiyim. Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberinde müjdecisiyim” (Saf sûresi 6.âyet)

Yukarıdaki Ayeti kerimede; Hz. İsa a.s., Peygamber Efendimiz s.a.v. in dünyaya geleceğini yaklaşık 550 yıl önce müjdelemiştir.

Peki Ayeti kerime neden Muhammed değil de Ahmed olarak buyurmuştur? çünkü bu ismlerin manası, övgülerin tamamına erişmiş anlamını taşır, örnek verecek olursak ; Ahmed - Muhammed – Mahmud - Memduh - Hamid - Hamiyd- Hamdi - Mihmad - Hammad ve hamdan gibi isimler de aynı türevden gelmektedir. Arapça da, Mustafa ise arıtılmış (filtre edilmiş) tertemiz anlamına gelir.

İşte Hz. Muhammed s.a.v. rabiul evvel ayının 12. pazartesi gecesi 571 yılında Mekke’de doğdu İslâm dininin tebliği için Allah (c.c.) tarafından dünyaya gönderildi.

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v.’in hadisi şeriflerini inkar edip; ben yalnız Kuranı Kerime inanırım diyen bilgi yoksunu insanlar da vardır. Madem kura’na inanıyor işte bu Ayetlerde Kuranı Kerim buyruklarındandır ;

“Allah’a ve Resûle itaat eden altından nehirler akan cennete girecek, sonsuza kadar orada kalacaklar. İşte bu büyük başarıdır.” ( Nisâ sûresi13.âyet )

“Resûle itaat eden Allah’a itaat etmiş gibidir.” (Nisâ sûresi 80.âyet)


“Allah’ı ve peygamberlerini inkar edenler ve Allah ile peygamberlerini birbirinden ayırıp, bir kısmına imân ederiz ama bir kısmına inanmayız diyenler. İşte bunlar gerçek kafirlerdir. Biz bunlar için alçaltıcı bir azap hazırladık.” (Nisâ sûresi 150-151. âyetler)

“(Resûlüm) de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah ta sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Ali imran sûresi 31. âyet)

“ Deki Allah ve Resûle itaat edin. eğer yüz çevirirlerse bilinsin ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âli İmrân sûresi 32.âyet)

“Sonra (Ey Muhammed) seni din konusunda apaçık bir şeriat (düzen) sahibi kıldık sen ona uy, bilmeyenlerin isteklerine uyma.” (Câsiye sûresi 18.âyet)

“Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah’tan korkun çünkü Allah’ın azabı çetindir.” (Haşr sûresi 7. âyet)

“İşte o elçi arşın sahibi Allah’ın katında güçlü ve itibarlıdır.” (Tekvir sûresi 19. ve 20.âyetler)


Ayrıca Allahü Teâlâ Peygamber efendimiz s.a.v. in gelmiş ve geçmiş bütün günahlarını da bağışlamıştır.

“Allah böylece, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlar, sana olan nimetini tamamlar, seni doğru yola eriştirir.” (Fetih sûresi 2. âyet)

“Ve sen elbette yüce bir ahlâka sahipsin.” (Kalem sûresi 4. âyet)


Bütün bu âyeti kerimeler bize; Peygamber Efendimiz Muhammed s.a.v.’in İslam dini ve kanunlarında ne kadar söz sahibi olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ayrıca bu konu ile ilgili daha bir çok âyet vardır.

Biz, Önce yüce Allah’a sonra hazreti Muhammed sallahu aleyhi vesellem’e uyarız. O bizim önderimizdir bize nasıl öğretti ise biz onu yapar ve ona uyarız. Nasıl namaz kıldıysa bizde öyle kılarız. Nasıl oruç tuttu ise bizde öyle tutarız. Nasıl zekat verdiyse bizde öyle veririz. Nasıl Hac yaptıysa bizde öyle yaparız. Hanımları mübarek annelerimiz başlarını nasıl örttü ise bizde öyle örteri. Biz şu mübarek ayeti kerimeleri her yatsı namazından sonra okuruz ve uygularız.

“Peygamber, Rabbi tarafından kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri Allah a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine iman ettiler. "Allah'ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayırım yapmayız. İşittik, itaat ettik. Ey Rabbimiz, affına sığındık! Dönüş sanadır" dediler.” (Bakara sûresi 285.286. âyetler)

Yukarıdaki âyeti kerimeler bizlere gerçekleri hangi yoldan izlememiz gerektiğini göstermektedir.

Cenabı Allah müminleri Kuran’ı Kerimden ve peygamberimiz s.a.v.’in yolundan ayırmasın. Hepimize Dünyanın ve ahiretin güzelliklerini nasip etsin. Hepimizi Peygamberimiz s.a.v.’e Cennette komşu eylesin.

Sevgiler ve saygılar… Hoşçakalın…
 

RedveKabul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 May 2012
Mesajlar
18
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52

Esselâmu aleykum
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed s.a.v.’in hadisi şeriflerini inkar edip; ben yalnız Kuranı Kerime inanırım diyen bilgi yoksunu insanlar da vardır.

Ve aleykum selam

Evet bu tür insanlar vardır. Kuran evrensel ilahi mesaj, Nebevi sünnet ise onun uygulanmış örneğidir. Kuraniyyun ya da mealcilik, ifrattır sizin de bizim de eleştirdiğimiz budur. Lakin bazıları Sünneti vahiyle eş görmek suretiyle de tefrite kaçmaktadırlar. Halbuki Rabbimiz bizleri sürekli bu aşırı uçlardan sakındırır ve orta yolu/sırat-ı mustakimi tavsiye eder.

Biz Kuran süzgecinden geçirilmiş bütün hadisleri kabul ederiz. İmam Ebu Hanifenin de dediği gibi Kuran dışı rivayetleri asla kabul etmeyiz velev ki sahih olarak dahi kabul edilmiş olsun hiç fark etmez. Hadis, vahiy'den 100-200 yıl sonra yazılmış metinlerdir, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır...
Oysa vahiy için, sahihi, zayıfı, mevzusu vardır denilemez.
 

yakais

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Şub 2012
Mesajlar
3,363
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
66
Yazı için teşekkürler ,elinize sağlık çok güzel olmuş...
İsa A.S. 'ın buyurduğu ;
Ahmet isimli Peygamberin geleceğini müjdeliyorum derken... Ahmet diye adlandırılan Muhammed Mustafa A.S. 'ın Nurunun yaratıldığı anda Hamd ve Şükürde üstün ,öğülmüş ve seçilmiş olarak adlandırılmış ve bu temiz NESEB 'in sahibine teslim edileceğini simgeler...
yani ;
Muhammed Mustafa A.S. 'ın NUR'u ;Ahmed ismi verilen temiz yaratılmış ''ARİ'' neseb kanalından sahibine yani gerçek AHMED 'e '' Muhammed Mustafa A.S ''teslim edileceğini buyurmuştur veya belirtmiştir...

Kur'an -ı Kerim 'e uyum konusunda neden çekişiyorlar bilemiyorum...
Allah C.C. ,Allah C.C. 'nun Kelamı Kur'an-ı Kerim , Habibi Muhammed Mustafa A.S. arasında nasıl bir ayrılık düşünülüyor ...
Kur'an-ı Kerime uyum tehlikeli görülüyor...?
Gerçekte hepsi aynı çizgi üzerinde doğrudur...

Allah C.C. ,Kur 'an-ı Kerim,Muhammed Mustafa A.S. arasında fark yoktur bize göre hak ve başımız üstü hatta farz dır...''Sünnet ve gerçekten doğru olan Hadisler bizim başımızın üstündedir..

Ayrılığa düşmemek gerek diye düşünüyorum...Selamlar...
 

RedveKabul

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 May 2012
Mesajlar
18
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
52
Kur'an -ı Kerim 'e uyum konusunda neden çekişiyorlar bilemiyorum...
Allah C.C. ,Allah C.C. 'nun Kelamı Kur'an-ı Kerim , Habibi Muhammed Mustafa A.S. arasında nasıl bir ayrılık düşünülüyor ...
Kur'an-ı Kerime uyum tehlikeli görülüyor...?
Gerçekte hepsi aynı çizgi üzerinde doğrudur...

Allah C.C. ,Kur 'an-ı Kerim,Muhammed Mustafa A.S. arasında fark yoktur bize göre hak ve başımız üstü hatta farz dır...''Sünnet ve gerçekten doğru olan Hadisler bizim başımızın üstündedir..

Ayrılığa düşmemek gerek diye düşünüyorum...Selamlar...

Sayın yakais özellikle maviyle işaretlediğim cümle vallahi imanı tehlikeye sokan sözlerdir. "Allah ile Peygamber arasında fark yok" da ne demek? Allah ilahdır, ehedun ehad'dır birdir tekdir eşi ve benzeri yoktur, bizleri ve bütün Peygamberleri de yaratandır.

Allah bir otorite, Muhammed de O'nun "eksik bıraktıklarını tamamlayan ikinci bir otorite" değildir. O sizin dediğiniz hiristiyanlikta var. Hz İsa ile Allah'ı eşitleme aralarında fark görmeme. Allah ve Rasulünü kafanızda doğru düzgün konumlandıramamışsınız kardeş.

İslam tarihini okuduğunuzda göreceksiniz ki daha önceki ümmetler peygamberleri konusundaki aşırılıkları sebebiyle sapıklığa düşmüşlerdir. Nitekim bir hadislerinde Peygamberimiz bu konuda sahabe-i kiramı şöyle uyarmıştır:

“Hıristiyanların Meryem oğlu İsa’yı aşırı surette methettikleri gibi, sakın sizler de beni methederken aşırı gitmeyiniz. Şüphesiz ki, ben sadece bir kulum. Onun için bana (sadece) Allah’ın kulu ve Resulü deyiniz.”(Buhari)

yine Enes b. Malik’in rivayet ettiği bir hadise göre bir adam Peygamberimize "ya seyyidi / ey efendim, efendimin oğlu! Ey bizim en hayırlımız, en hayırlımızın oğlu! Diye seslenmişti. Buna cevaben Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

"Ey insanlar! Allah’a karşı olan sorumluluğunuzun bilincinde olun ki şeytan sizi aldatmasın. Ben Abdullah’ın oğlu Muhammed’im. Allah’ın kulu ve resulüyüm. Allah’a yemin ederim ki beni, Allah’ın bana verdiği makamın üstüne çıkarmanızı sevmiyorum." (Ebu Davud, Ahmed B.Hanbel)

"De ki: Ben size, Allah’ın hazineleri benim yanımdadır, demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Size, ben bir meleğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyarım. De ki: Kör ile gören hiç bir olur mu? Hiç düşünmez misiniz?" (En’am, 6/50)

Bütün bu ayetler, hadisler ve daha niceleri Peygamberimiz konusunda aşırıya kaçmamamız gerektiği konusunda bizleri uyarmaktadır. Biz elbette Peygamberimizi severiz, ona itaat ederiz, Kuran'a uyan sözlerinin hepsini kabul eder ve itaat ederiz.

"De ki: Ben kendim için bile Allah dilemedikçe hiçbir şeye kadir değilim: Ne fayda sağlayabilirim, ne de gelecek bir zararı uzaklaştırabilirim. Şayet gaybı bilseydim elbette çok mal mülk elde ederdim, bana hiç fenalık da dokunmazdı. Ama ben iman edecek kimseler için sadece bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim." (A’raf, 7/188)

Bütün bunlara inanmakla birlikte Allah'ın kelamı ile Peygamber de olsa kul kelamını eşitlemeyiz eşitleyemeyiz. Kuran hiç bir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiştir ve ebediyyete kadar da değişmeyecektir ve O'nun korunacağını bizzat Allah taahhüt etmektedir. Pekala Hadisler için aynı şeyleri söylememiz mümkün mü? Elbette mümkün değil zira; Ebu Hanife başta olmak üzere bir çok alimin sahih dediğine bir başka alim sahih dememiştir, usul'de bunu bile görmek hadislerin vahiy olmadığının ve korunmadığının kanıtıdır...

Ayrıca şöyle düşünün: Buhari'nin hadis metoduna uyan bir sahih hadisi, başka bir alim hadis kriterine uymadı diye reddedebilir. Buhariye göre güvenilir olan bir ravi, İbn Hemmam Abdurrezzak'a göre güvenilmeyecek biri olabilir. Bakın böyle pek çok ihtilaf çıkar. Çıkmıştır da...

Velhasıl biz şunu demek istiyoruz; Sahihliği noktasında mutabakata varılmış ve Kuran'a uygun düşen hadisler, bizim için kaynak mesabesindedir. Bunun dışındakiler sahih olarak kabul edilse dahi Kuran'a uymayan hadisleri kabul etmemiz mümkün değil.
Konuyla ilgili olarak hadis inkarcısı, mürcii ithamlarına maruz kalan İmam Ebu Hanife'nin çok güzel bir sözü ile noktalıyorum, imam diyor ki;

"Eğer bir kimse, ‘Peygamber'in her söylediğine inanıyorum, ancak Nebi haksız (cevren) konuşmaz ve Kuran’a muhalefet etmez’ derse, bu, onun, Peygamber’i tasdik ettiğini ve Peygamberi Kuran’a muhalefetten tenzih ettiğini gösterir. Şayet Peygamber Kur’an’a muhalefet etse ve Allah’a karşı haktan başka bir şey söyleseydi, Allah Teala, “Eğer Muhammed, bize karşı ona (Kuran’a) bazı sözler katmış olsaydı, biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık, hiç biriniz de onu koruyamazdınız” (Hakka 44-47), kavline uygun olarak, onu kuvvetle yakalar ve şahdamarını koparırdı. Allah’ın Resûlü , Allah’ın kitabına muhalefet etmez. Allah’ın kitabına muhalefet eden de Allah’ın Resûlü olamaz... Nebi ’den Kur’an’a aykırı olarak hadis rivayet eden kimseyi red, Peygamber’i red ve onu yalanlama değildir. Bu, ancak, Peygamber’den batıl rivayette bulunan kimseyi reddir. Töhmet bu kimseyedir, Peygamber’e değil. ( el-Alim 26-27)

Saygılarımla
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt