Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamberî çağ/rı (1 Kullanıcı)

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
İçinde yaşadıkları çağı veya zamanı mutlaklaştıranlar, çağa ve zamana teslim olmaktan, dolayısıyla insanı ve hayatı teslim almaktan kurtulamazlar.

Çünkü, zaman ve tarih kavramları, izafî kavramlardır; mutlak ve değişmez kavramlar değildir. O yüzden, çağı, zamanı ve tarihi mutlaklaştıranlar, çağı, zamanı ve tarihi durdurmakan; insanı ve hayatı da dondurmaktan kurtulamazlar.

Batı uygarlığı, insanlık tarihindeki üç tür medeniyet tipinden üçüncüsünün, pagan uygarlığın ulaştığı en son noktadır. Pagan uygarlıklar, seküler uygarlıklardır; zamanı, mekânı ve çağı; dolayısıyla fizik gerçekliği, dolayısıyla araçları ve gücü kutsar ve mutlaklaştırırlar. Fizik ötesi gerçekliği, dolayısıyla insanın ruhunu imha ederler.

İkinci medeniyet türü olan kadîm / Doğu hikmet gelenekleri ise John Milbank'ın deyişiyle “tersinden seküler” tecrübelerdir: Onlar da fizikötesi gerçekliği mutlaklaştırırlar ve fizik gerçekliği / bu dünyayı ihmal ederler.

İnsanlık tarihinde, peygamberî sözün ve soluğun aracılık ettiği vahiy medeniyleri ise hem fizik, hem de fizikötesi gerçekliği meczederler.

Pagan uygarlıklar, başkalarına hayat hakkı tanı/ya/mazlar. Doğu hikmet gelenekleri ise, başkalarının saldırılarına göğüs geremezler ve önce hadım edilmekten, sonra da yok edilmekten kurtulamazlar.

Pagan uygarlık tecrübeleri ile Doğu hikmet gelenekleri, insanın varoluş serüvenindeki iki uç tecrübedir. Paganlar, agnostiktir; yani sürekli dış dünyayı kontrol etmeye çalışırlar; hayatın merkezinde insan vardır; hayatta Tanrı'nın da, kâinâtın da yerlerini insan tayin eder; dolayısıyla insan tanrılaştırılmış bir konuma geçer. Doğu hikmet gelenekleri, gnostiktir; yani, sürekli iç dünyayı kontrol etmeye çalışır. Vahiy medeniyetleri ise, hem iç, hem de dış dünyaya aynı ânda açılırlar. İç dünyanın imhâ edilmesine de, dış dünyanın ihmal edilmesine de izin vermezler; hem fizik, hem de fizik ötesini aynı ânda ihata ederler; dolayısıyla denge / mîzân üzerine kuruludurlar.

Pagan uygarlıklar, başkalarının haklarına tecavüz ederek varolabilir ve varlıklarını sürdürebilirler. Pagan uygarlıkların varolabilmeleri, yok etmeye dayalıdır. Doğu hikmet geleneklerinin varlıkları ise, hiçliği mutlaklaştırdıkları için, yok olmaya dayalıdır; o yüzden kendilerini ve kendi haklarını bile koruyamazlar. Vahiy medeniyetleri ise, tevhid'in imkân tanıdığı denge ve dolayısıyla adalet (kıst) üzerine kurulu olduğu için, hem başkalarının haklarına tecâvüz etmezler, hem başkalarının haklarına tecâvüz edilmesine izin vermezler, hem de başkalarını, başkaları kendilerini nasıl görüyorlarsa öylece kabul ederler. Vahiy medeniyetleri vareder, varetmeye dayalıdır.

Hz. Peygamber (), çağını, bütün çağları, çağının ve bütün çağların insanını bizzat çağının tanığı olduğu için tanıyabilmiştir. Ticaret yoluyla insanı, spesifik olarak da çağının insanını, zaaflarını, hırslarını, imkânlarını ve erdemlerini tanımıştır. Suriye, Bahreyn ve Yemen'e düzenlenen ticaret kervanlarına katılarak çağının dünyasını ve dolayısıyla bütün çağları tanımıştır.

Hz. Peygamber'e insanın nasıl bir fıtrata sahip olduğu ilâhî kaynak tarafından öğretilmişti; fıtratın, değişik zamanlarda, ortamlarda, durumlarda ne tür tabiatlara dönüştüğünü ve fıtrata uygun insan tabiatı biçimlerini fiilen öğrenme ve öğretme göreviyle yükümlü kılınmıştı.

“Mekke”'de İslâm'ın önerdiği ideal insan tipi; “Medine”de toplum tipi hayata geçirilmişti. Tek bir medine / şehir olamayacağı için de, müslümanlar, peygamberî sözü ve soluğu, insanlık çapında “medeniyet”te hayata geçirmişlerdi.

Peygamberî soluk, dini, “Mekke”de hayat buldurtmuş; “Medîne”de hayat oldurtmuş; medeniyete giden taşları döşeyerek ve yolları açarak, müslümanların geliştirdikleri medeniyet tecrübesi vaıtasıyla başka medeniyetlere hayat buldurtmuştu. Tarihte, peygamberî sözü ve soluğu eksene aldığı için, hem mevcut bütün medeniyetlerle temasa geçen, hem kendi paradigması ve kavramsal sistemi doğrultusunda onlardan yararlanmasını bilen, hem de bütün medeniyetlere hayat ve varoluş hakkı, kendileri olarak ve kendileri kalarak derinleşme ve gelişme zemini ve imkânı sunan tek tecrübe İslâm medeniyet tecrübesidir.

Hz. Peygamberin çağını ve çağının insanını tanıması, İslâm'ın Batı'da olduğu gibi seküler veya dînî bir ruhbaniyat sistematiği üretmesini ve dolayısıyla insanın fıtratına müdahale edilmesini, dolayısıyla çağın, zamanın mutlaklaştırılmasını önlemiş; bu da her zaman çağı tanıyarak çağı aşabilme imkânları sunmuştu müslümanlara.

Eğer müslümanlar, çağı tanıyabilirlerse, çağı mutlaklaştırmazlar ve aşabilmenin yollarını üretebilirler. Yok eğer çağı tanıyamazlarsa, çağı açık ya da örtük şekillerde mutlaklaştırma açmazına saplanmaktan kurtulamaz ve hiç bir zaman tarih yapamaz, tarihte tatil yapmaya devam etmek zorunda kalırlar; bu da yok olmakla ve insanlığın yok oluşuna göz yummakla sonuçlanacak bir şeydir.

Çağı tanımak ve çağa müdahale etmek için Hz. Peygamber'i tanımak ve peygamberî soluğu ve sözü yeniden hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız.

Yusuf Kaplan
 

s.s.s

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Şub 2008
Mesajlar
2,871
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
47
Çağı tanımak ve çağa müdahale etmek için Hz. Peygamber'i tanımak ve peygamberî soluğu ve sözü yeniden hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız.
İNŞAAALLAH,
emeğine sağlık.
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
****B)****
bu kutlu mevsimde peygamberi çağrıya kulaklarımızı gönüllerimizi açmak duasıyla...
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm güzel kardeşim..
Rahman c.c razı ve memnun olsun, sevabınızı ziyadesi ile yazsın inşallah.. Yine tefekkür serüveni yaşatan, eğitici bir makaleydi.. Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun inşallahB).. Efendimiz (s.a.v)'in ticaret vesilesi ile bizzat yapmış olduğu yolculuklardan çok şeyler öğrendiği ve gözlemlediği kesin.. Ticaret de zaten tabiatı gereği insanlarla kaynaştıran bir faaliyet.. Ve insanların birtakım hallerine ortak olmayı gerektiriyor.. Hele ki o zamanlarda dünyanın çeşitli ticaret yollarının Mezopotamya ve bugünkü Ortadoğuda birleşmesi, türlü medeniyet ve milletlerden insanların orada buluşmalarına vesile oluyordu.. Efendimiz (s.a.v) açısından hiç şüphesiz ki insani deneyimlerin ve insan sarraflığının da önemli bir adımı oluyordu bu.. Şimdi yaşadığımız çağa bakarsak hem ticari hem de teknolojik açıdan türlü nimet ve imkanlara malikiz.. İnsan ilişkileri ''makineleşme'' sürecinin de etkisiyle sekteye uğrasa da, hala ''robotlaşmamış'' insanlarla diyalog kurulabiliyor.. Ve çağın maddi hezeyanlarının içinde, maddeyle hemhal olup onunla ''monolog'' yapan insana gerçek değeri hatırlatılıyor..Gül Efendimiz (s.a.v) aracılığıyla, alemlere rahmet olarak inzal olan vahiyle müşerref oluyor, onunla haşır neşir olarak benliğini buluyor.. Yani Efendimiz (s.a.v), yaşadığı çağın imkanlarınca ve şartlarınca bir çağ'ın olaylarına, oluşumlarına tanık oldu.. Bundan kendine deneyimler edindi ve ileride peygamberliğine de artı olacak güzel getiriler harmanladı.. Şimdi Gül Nebimiz manen de, ruhaniyetiyle aramızda.. Sünnetiyle hayat bulmamız, Allah c.c'nin lütfuyla da hayat buldurmamız için.. Bugün o Gül'ün temsilcileri, takip edicileri biziz..O olmasa da, ilahi çağrının tesiri ve evrenselliği hala hakim ve biz olmasak da bu bayrağı inşallah bizden sonrakiler dalgalandıracak..Bizler de çağın sunduğu birtakım olanaklara vakıf olup, Peygamberi çağrımızı, ''Çağ''lara taşıyabiliriz inşallah.. Bu yolun bir eri olabilmek ne güzel..
Uzun bir yorum oldu hakkınızı helal edin inşallah can Esmacım.. Rahman c.c tesirli kılsın inşallah bu güzel çalışmayı..Rabbimize emanetimsiniz..Selam ve Baki Dualar ile..B)

 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
Selamün Aleyküm güzel kardeşim..
Rahman c.c razı ve memnun olsun, sevabınızı ziyadesi ile yazsın inşallah.. Yine tefekkür serüveni yaşatan, eğitici bir makaleydi.. Emeğinize, yüreğinize sağlık olsun inşallahB).. Efendimiz (s.a.v)'in ticaret vesilesi ile bizzat yapmış olduğu yolculuklardan çok şeyler öğrendiği ve gözlemlediği kesin.. Ticaret de zaten tabiatı gereği insanlarla kaynaştıran bir faaliyet.. Ve insanların birtakım hallerine ortak olmayı gerektiriyor.. Hele ki o zamanlarda dünyanın çeşitli ticaret yollarının Mezopotamya ve bugünkü Ortadoğuda birleşmesi, türlü medeniyet ve milletlerden insanların orada buluşmalarına vesile oluyordu.. Efendimiz (s.a.v) açısından hiç şüphesiz ki insani deneyimlerin ve insan sarraflığının da önemli bir adımı oluyordu bu.. Şimdi yaşadığımız çağa bakarsak hem ticari hem de teknolojik açıdan türlü nimet ve imkanlara malikiz.. İnsan ilişkileri ''makineleşme'' sürecinin de etkisiyle sekteye uğrasa da, hala ''robotlaşmamış'' insanlarla diyalog kurulabiliyor.. Ve çağın maddi hezeyanlarının içinde, maddeyle hemhal olup onunla ''monolog'' yapan insana gerçek değeri hatırlatılıyor..Gül Efendimiz (s.a.v) aracılığıyla, alemlere rahmet olarak inzal olan vahiyle müşerref oluyor, onunla haşır neşir olarak benliğini buluyor.. Yani Efendimiz (s.a.v), yaşadığı çağın imkanlarınca ve şartlarınca bir çağ'ın olaylarına, oluşumlarına tanık oldu.. Bundan kendine deneyimler edindi ve ileride peygamberliğine de artı olacak güzel getiriler harmanladı.. Şimdi Gül Nebimiz manen de, ruhaniyetiyle aramızda.. Sünnetiyle hayat bulmamız, Allah c.c'nin lütfuyla da hayat buldurmamız için.. Bugün o Gül'ün temsilcileri, takip edicileri biziz..O olmasa da, ilahi çağrının tesiri ve evrenselliği hala hakim ve biz olmasak da bu bayrağı inşallah bizden sonrakiler dalgalandıracak..Bizler de çağın sunduğu birtakım olanaklara vakıf olup, Peygamberi çağrımızı, ''Çağ''lara taşıyabiliriz inşallah.. Bu yolun bir eri olabilmek ne güzel..
Uzun bir yorum oldu hakkınızı helal edin inşallah can Esmacım.. Rahman c.c tesirli kılsın inşallah bu güzel çalışmayı..Rabbimize emanetimsiniz..Selam ve Baki Dualar ile..B)


ve aleykum selam canım kardeşim,
Rabbimiz razı olsun sizden, çok güzel özetlemiş ve ne kadar güzel yorum yapmışsınız.estafurullah ne hakkı kardeşim. siz helal edin inşaallah.
güzel dualarınıza kalbten aminnB)

elimizde türlü imkanlar varken en büyük imkanı; imanımızı bunların arasında kaybeder olduk sanki... sendeledik belki... ancak Alemlerin Rabbi'nin şefkati sonsuz...yapılanları asla boşa çıkarmıyor Mevla...En Güzel Örneği s.a.s. yaşadıkça hayat buluyor hayatımız...Allah c.c. elimizi hiç bırakmasın inşaallah.

çağdaş değil çağlar ötesi, zamana ve mekana bağlı olmayan bir mesajın muhataplarıyız bizler...ve dediğiniz gibi bizleriz takip edicileri inşaallah.Rabbim muvaffak kılsın.

medeniyetin gerçekliğini yaşatacak olan peygamberi çağrıyı soluğu gönüllerimizde kurma-ilerletme-içselleştirme vaktidir her vakit...

Rabbimize emanet olasınız can Aliyecim;)
selam dua ve muhabbetlerimle...
 

nuresma

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Eki 2006
Mesajlar
2,975
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Konum
ankara
selamun aleyküm nuresma kardeşimiz...
gerçekten çok çarpıcı bir yazı...

Çağı tanımak ve çağa müdahale etmek için Hz. Peygamber'i tanımak ve peygamberî soluğu ve sözü yeniden hatırlamak ve hatırlatmak zorundayız.

çok doğru...

selam ve dua ile...

ve aleykum selam değerli abim.
Allah'a emanet olun.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt