Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Peygamber Efendimizin(Aleyhisselam)torununun yazısıdır.Sevinç ve hüzün bir arada... (1 Kullanıcı)

mektubat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2006
Mesajlar
2,308
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Konum
İstanbul
Web Sitesi
www.caglarnetwork.com
Sevinçliyiz, çünkü onbir ayın sultanı, rahmet magfiret ve cehennemden kurtuluşa vesile olan böyle mübarek bir ay ile şereflendik.
Sünnetlere farz, farzlara en az yetmiş kat sevap kazandıran çok kârlı bir ticaret imkânını bulduk... Oruçlarımızı tuttuk, namazlarımızı, terâvihlerimizi cami ve mescidlerde edâ ettik.
Mü’min kardeşlerimizle beraber olduk, fakirlere, muhtaçlara, imkânlarımız elverdiği ölçüde yardım ettik, sadaka dağıttık...
Zenginlerimiz, zekâtlarını ve fitrelerini verdi. İftarlara dâvet edildik, biz kardeşlerimizi dâvet ettik. Böylece kaynaşmalar, görüşmeler ve tatlı sohbetler meydana geldi. Karşılıklı dualar edildi.
Yüce Rabbimizden umuyoruz ki, milyonlarca Müslümanın magfiret edildiği bu mukaddes ayda, biz de o bahtiyar insanların arasına dâhil olmuşuzdur.
Bin aydan daha hayırlı, uzunca bir ömre bedel olan Kadir Gecesini de idrak ettik. Bunun için Allahü teâlâya ne kadar hamdetsek azdır...

SAYILI GÜNLER ÇABUK GEÇER...
Üzgünüz, maddî ve manevî, nihayetsiz huzûr ve bereket bahşeden ve değeri ölçülemeyen aydan ayrıldık. Bir daha kavuşabilir miyiz, kavuşamaz mıyız belli değil. Bizim için bu son saâdet ayı olabilir...
Ne kadar da çabuk geçti. Sayılı günler böyledir. Sanki bir ay değil de bir gündü. Bırakın ayı, seneler gün gibi geçiyor. Şimdiye kadar geçirdiğimiz zamana bakarsak, bunu daha iyi anlarız.
Her geçen gün ise, bizi ölüme bir adım daha yaklaştırıyor. İnsanoğlu, doğduğu günden itibaren her an ölüme doğru ilerliyor. Ondan kaçış mümkün değildir.
Bir yerden kaçmaya çalışan kişi gittikçe arasındaki mesâfeyi artırır. Ölüm hariç. Ondan ne kadar kaçarsak, ona doğru koştuğumuzu bir gün çok iyi anlayacağız...
Dünyaya gelip de kalanı ne gördük ve ne de duyduk. Yolcuyuz, misafiriz, istesek de kalamayız...

ÖLÜMÜ ÇOK HATIRLAMALIYIZ...
Ölümü hatırlayan insan, birçok nimetlere kavuşur. Bunun için ecdadımız, kabirleri camilerin etrafına, yol kenarlarına yapmışlar. Kabirleri gören ölümü hatırlasın, hazırlığını yapsın diye.
Ölümü hatırlayan insan, kabrini mamur hale getirir, nurlandırır, genişletir. Değilse, büyük sıkıntılar çekmek zorunda kalır.
Ölümü hatırlayan, zenginse, mağrur olmaz, şımarmaz, insanlara yukarıdan bakmaz, herkese iyilik yapmayı gaye edinir. Fakir ve sıkıntıda ise, fazla gam çekmez. Bunların geçici olduğunu, bir gün kurtulacağını düşünür ve böyle teselli bulur.
Ölümü hatırlayan, tövbesini geciktirmez. Ölümün; genç, ihtiyar ayırımını yapmadığını bilir. Ne zaman, nerede, nasıl geleceği belli değildir.
Kışı hatırlayan, kışa hazırlık yaptığı gibi, ölümü hatırlayan da ölüme hazırlık yapar.
Bazıları, “Şu yaşıma gelsem tövbe edeceğim, hacca gideceğim, günâhlarımdan sakınacağım...” diyor. Halbuki, yarına çıkacağından emin değildir. Kendisini saracak olan kefeni dokunmuş olabilir! Zavallının haberi yoktur.
Ölümü hatırlayan, ibâdetlerini zevkle yapar. Ne kadar çok sevilirse sevilsin, hiç kimse onunla kabre girmez. Onunla beraber yalnız ameli girer.

GÖZÜNÜ TOPRAK DOYURUR!..
Ölümü hatırlayanın kalbinde merhamet olur, canlılara acır, onlara yardım eder... Bir gün bir hanım, Aişe validemize gelir, kalbinin katılığından şikâyet eder ve çaresini sorar. O da ölümü çok hatırlamasını tavsiye eder. Bir müddet sonra aynı hanım gelir teşekkür eder, arzusuna kavuştuğunu arz eder...
Ölümü hatırlayan kanaât sahibi olur, fakirlikten kurtulur. Kanaatkâr olmayanın gözü doymaz daima muhtaçtır. Gözünü toprak doyurur.
Dünyaya aşırı hırs, insanın dünyasını da âhıretini de berbad eder.
Daha çok bal yiyebilmek için haris sinek, bal tabağının tam ortasına konar, bal yiyemeden batar ve ölür.
Haris olmayan ise tabağın kenarına konar, dilediği kadar balını yer, istediği zaman da uçar gider...
Türkiye Gazetesinden Said Arvasın yazısıdır..
 

zencefil_1109

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2008
Mesajlar
939
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
RABBİM razı olsun kardeşim emeğine sağlık selam ve dua ile...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt