S.aleyküm kardeşlerim.Konu başlığına uygun olarak inşaallah bir şeyler yazmaya niyetlendim,tevfik Allah(c.c) dan.Şüphesiz ki tüm müslümanların en çok söylediği kelimelerden biriside peygamberimi çok seviyorumdur.Tabiki kalpleri bilen sadece Allah(c.c) olduğu için burada ben kimseyi tenkit etmek istemiyorum,sadece bazı şeylere teşvik etmek istiyorum.Kesinlikle tüm müslümanlar efendimizin(s.a.v) şefaatine mazhar olmak,bu dünyada(özellikle şu ahir zamanda) ona(s.a.v) kardeş olmak ve onu(s.a.v) birkez olsun rüyada görmek ister.Peki kardeşlerim kendi nefsimde dahil sizlerede soruyorum "tüm bunlar için ne yaptık ve ne yapıyoruz?". Birincisi gerçekten onun(s.a.v) şefaatine mazhar olmak istiyorsak,ona(s.a.v) kendimizi tanıttırmamız gerekmez mi?O(s.a.v) değil mi "Bana en yakınınız,bana en çok salavat getireninizidir" diye.Bu iş tıpkı şuna benziyor kardeşlerim: Bir kişi belirli bir yere problemini halletmek için dilekçe yazsa,fakat ilk dilekçesine cevap gelmese ve bu böylece sürüp gitse ve kişi dilekçesini ısrarla tekrar yazıp yollasa dilekçeyi yollamış olduğu yer ya da kişi artık devamlı dilekçe aldıkları bu kişiyi tanırlar.Sonunda gün gelir "tamam ,yeter artık seni tanıyoruz ve artık yollama,problemini halledeceğiz " derler.Teşbihte hata olmasın kardeşlerim biz ısrarla salavat getirdiğimiz müddetçe mutlaka peygamber efendimiz(s.a.v) bana bu kadar salavat okuyan kim der ve tamam ısrarcı ümmetimden olan kişi ben artık seni tanıyorum ve seni unutmayacağım demez mi?Yine teşbihte hata olmasın siz birisine aynı konu hakkında devamlı ısrarcı davransanız,sonunda size dönüp tamam,yeter artık derdin ne söyle demez mi?Bunlar gibi bizim de eğer onun(s.a.v) şefaatini istiyor,kardeşliğini istiyorsak bıkmadan usanmadan salavat getirmemiz gerekmez mi?İkincisi onu(s.a.v) rüyamızda görmek istiyoruz.Allah(c.c) inşaallah herkese nasip etsin.Ben inanıyorum ki (istisnalar kaideyi bozmaz) bir kişi çok isterse efendimizi(s.a.v) Allahın(c.c) izniyle görür. Fakat ben çok istiyorum ama göremiyorum diyenler olabilir.Bende derimki: Bir insan şu fani dünyada karşı cinsten birisinden hoşlansa devamlı o aklını kurcalar,onu düşünür.Birkaç gün içerisinde de artık rüyalarında görmeye başlar.Hatta bazıları kim bilir belkide onun için ağlar ve Allah(c.c) dan dua ile onu ister.Bu olayı başka şeyler içinde söyleyebiliriz.Peki kainatın efendisi(s.a.v) için kaç gece ya da gündüz hatta saat hatta dakika hatta saniye ağladık;kaç kez Allah(c.c)'a dua ile yalvararak onu istedik(tabiki en etkili dua salavat); onu(s.a.v) kaç kez hayal ettik(Şemailler mevcut olduğu için onu hayal etmekte bi nevi mümkün)... bunlar böyle uzar gider kardeşlerim.Bu yüzden isteklerimizde samimi olduğumuzu göstermemiz gerekmekte ve ben görmek istiyorum vb. gibi şeyler kuru kuruya olmuyor şüphesiz ki.Bir örnek vermek istiyorum.Bu olayı yanlış hatırlamıyorsam kasım ayında yaşadım.Yurtta birkaç kardeşime efendimiz(s.a.v)'i anlattım ve onun(s.a.v) hakkında birşeyler dinlettim.Bundan etkilenen bi kardeşim yatağına yatınca uyuyana kadar devamlı salavat okumuş.Daha sonra hani uyku ile uyanıklık hali varya öyle bir durum söz konusu oldu heralde aynen sabah bana şu şekilde anlattı:"Bir ara uyandım.Ama o anda üzerimdeki battaniye ayağıma doğru üzerimden çekilmeye başladı.Ben arkadaşım çekiyor zannettim(Devamlı şakalaşan bi arkadaş grubu var)Daha sonra seslenmeden battaniyeyi tuttum ve üzerime çektim.Fakat battaniye birden ayağıma kadar üzerimden çekildi ve herkes uyuyordu.O anda korkmaya başladım fakat ayak tarafımdan başlayarak birşeyin üzerime doğru gelmeye başladığını hissettim.En güzeli kafa tarafıma doğru yaklaştıkça değdiği heryere bir rhatlama geliyordu.Sonunda birisinin beni kucakladığını hissettim ve içimi tarif edilmez bir huzur kapladı.Kısa bir süre sonra beni kucaklamayı bıraktı ve battaniye ayağımdan itibaren üstüme örtüldü." çocuk zaten akşam ağlamıştı ve bunları anlatırkende dokunsam ağlayacak gibiydi... Zaten sizlerde duymuş ya da okumuşssunuzdur efendimizi(s.a.v) görenler hakkındaki olayları. En basitinden zaten o(s.a.v) sultanlar sultanı demiyor mu "ben ismim nerede anılsa orada bulunurum" e o zaman kardeşlerim ne bekliyoruz bunu diyen o(s.a.v) yani Allah(c.c)'ın sevgilisi,kainatın efendisi,kainatın yaratılmasının sebebi... o söylerde Allah(c.c) onu yalancı çıkarır mı hiç ki o zaten hiçbir zaman yalan söylememiştir.Bu adının anılma anında orda bulunma olayı ile ilgilide bildiğim olay var ama uzatmamak ve vaktinizi almamak için yazmıyorum zaten sizler şüphesiz inanıyorsunuzdur.Üçüncü olarakta kardeşlerim bir olay ile efendimiz(s.a.v) için yapılan şeylerin boşa gitmediğini göstermek için bi olay anlatacağım.Ben İzmirde öğrenciyim.Bu olay 3 yıl önce gerçekleşti.Kampüsümüzün karşısında bir tane cami bulunmakta.Kutlu doğum haftasında efendimiz(s.a.v) adına yedigöller diye bir yer var orada gül dikmek için cami çıkışında caminin imamı önderliğinde para toplandı.Bu toplanan paralar ile gerçekten güller dikildi.Bir sene sonra yine kutlu doğum haftası öncesi cuma namazı hutbesinin sonunda cami imamı ağlamaklı şekilde aynen şöyle dedi kardeşlerim:"Geçen sene kutlu doğum haftası öncesi yedi göllerde gül dikmek için cemaatimizden para topladık ve gülleri diktik.Daha sonra bana farklı günlerde gelenler oldu gelenlerin dedikleri şeyler aynıydı.O gelenler kutlu doğum haftası sonrasında ya da gülleri diktikten sonra rüyalarında efendimiz(s.a.v)'i görmüşler.Yedi göller'e dikilen gülleri tek tek dolaşıp kontrol ederken görmüşler.Hepside bana hocam ne kadar para istiyorsan vereyim bizim içinde dikin dediler." bu olayı o gün tüm cemaat işitti.Diyeceğim şu ki kardeşlerim günde bir kez olsada salavat getirelim mutlaka o(s.a.v) haberdar olur.Ayrıca gül olayında olduğu gibi iş işten geçmeden yapalım.Vaktinizi fazla almak istemiyorum ve sıkmakta istemiyorum daha çok yazmak istiyorum ama bence bu kafidir.
Diyeceksiniz ki bu konuyu açmak nerden aklına geldi.Siteye üye olduğumda
Peybamber efendimiz (s.a.v) için 20 nisana kadar 100.000 Mülk süresi kampanyasını gördüm.Aklımada gül olayı geldi ve Allah(c.c)'ın izniyle bunları yazmaya karar verdim.Kardeşlerim gül olayında olduğu gibi sizde buraya ve bunun gibi yerlere katılın ve efendimiz(s.a.v)'in kontrol ettikleri doğal olarakta tanıdıkları arasına kendinizi katın derim.Şimdiden Allah razı olsun dedğim gibi başta kendi nefsime yazdım bunları ve kimseyi tenkit etmek gibi amacım yok. Eğer kalbinizi kırar ve üzersem hakkınızı helal edin.
Nitekim Ahzab Suresi ayet 56’da Rabbimiz de salavat getirmeyi emretmektedir:
–Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na tam bir teslimiyetle salat ve selam edin!.
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.) [Tirmizi]
(Sabah akşam on salevat getiren, kıyamette şefaatime kavuşur.) [Taberani]
(Abdestten sonra, on defa salevat getirenin gamı gider, duası kabul olur.) [Ey oğul İlm.]
(Her gün yüz defa salevat getiren, münafıklıktan ve Cehennem ateşinden uzaklaşır ve kıyamette şehitlerle beraber olur.) [Taberani]
(Bir kimse, bana salevat getirdiği sürece, melekler de, onun için istiğfar eder. Artık isteyen az, isteyen çok salevat getirsin.) [İ. Ahmed]
Hazret-i Ebu Talha anlatır:
Bir gün Resulullah, sevinçli olarak gelip buyurdu ki:
(Cebrail bana gelip, şu müjdeyi verdi: Ya Resulallah! Rabbin, "Sana bir defa salevat okuyana, ben on salat okurum. On defa rahmette bulunur, on günahını affeder, on derece yükseltirim. Sana bir defa selam veren herkesin selamına da, ben on defa selam ile karşılık veririm, Bu sana ikram olarak yetmez mi, razı olmaz mısın?" dedi. Ben de, razı olurum dedim.) [Nesai]
Bir gün dört büyük melek geldi.
Cebrail aleyhisselam dedi ki:
(Ya Resulallah, sana her gün on salevat getirenin elinden tutar, sıratı kuş gibi geçiririm.)
Mikail aleyhisselam dedi ki:
(Ben de, ona, Kevser havuzundan kana kana içiririm.)
İsrafil aleyhisselam dedi ki:
(Ben de, onun affı için başımı secdeye koyarım. Allahü teâlâ onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.)
Azrail aleyhisselam da dedi ki:
(Ben de, onun ruhunu, Peygamberler gibi kabzederim.)
Peygamber efendimiz de, (Bu ne büyük lütuf ve ne büyük bir ihsandır ya Rabbi) dedi.
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.) [Tirmizi]
(Kıyamette bana en yakın olan, en çok salevat getirendir.) [Tirmizi]
(Sabah-akşam on salevat getiren, kıyamette şefaatime kavuşur.) [Taberani]
(Cuma günleri bana 80 salevat okuyanın 80 yıllık günahı affolur.) [Şir’a]
(Cuma günü ve gecesi çok salevat getirene şefaat ederim.) [Beyheki]
(Günde yüz salevat okuyan, kıyamette şehidlerle beraber olur.) [Taberani]
(Günde bin salevat okuyan, Cennetteki yerini görmeden ölmez.) [İbni Şahin]
(Dua perdelidir. Bana salevat getirilince, perdeler yırtılır, dua kabul olur.) [Taberani]
(Bana çok salevat getirenin dertleri gider, günahları affolur.) [Tirmizi]
(Söyleyeceğini unutan, hatırlamak için bana salat-ü selam getirsin!) [İbni Sünni]
(Bana bir salevat getirene Allahü teâlâ, on rahmet ihsan eder, on günahını yok eder ve derecesini on kat yükseltir.) [Nesai]
(İsmim anılınca, salevat okumayan, cimrilerin cimrisidir.) [Tirmizi]
(Salevat sizin için zekattır.) [I.Hibban] [Burada zekat, temizlik, günahların affıdır.]
Peygamber efendimiz, (Cuma günleri bana çok salevat okuyun! Bunlar, bana bildirilir) buyurdu. Öldükten sonra da bildirilir mi denilince buyurdu ki: (Toprak, Peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, "Falan oğlu filan, sana selam söyledi" der.) [İbni Mace]
(Bana salevat okuyana, melekler salat okur. Salevata devam edene, melekler de ona salat okumaya devam eder. Artık isteyen az, isteyen çok salevat okusun!) [I. Mace]
Bir kitap yazmaya veya vaaza başlarken Allahü teâlâya hamd ve Resulüne salevat getirmelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, kitabına ismimi yazdıktan sonra, bana salat ve selam da yazarsa, ismim o kitapta kaldığı müddetçe, melaike, o kimse için istiğfar eder.) [Taberani]
(Beni sözünüzün başında, ortasında ve sonunda anın!) [I. Neccar]
(Allahü teâlâyı zikretmeden ve Resulüne salevat getirmeden, toplanıp dağılmak, leşten dağılmak gibidir.) [I. Ahmed]
(Cebrail aleyhisselam, bana dedi ki: Ya Resulallah, senin ismin anılınca, sana salevat getirmeyen azabı hak eder, Cehenneme gider.) [İ. Ahmed]
“Üzerime 100 defa salavat getirene ALLAH C.C. 1000 defa Rahmet nazarıyla bakar”
“Cuma günü üzerime 100 defa salavat getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecek ki, eğer o nur bütün mahşer halkına taksim edilse hepsine yeterdi”
“Üzerime bir günde 1000 defa salavat getiren kimseye Cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez” Hadis-i Şerif
Peygamber efendimiz buyurmuş: Bir kimse yatmadan önce bu salavatı açıktan 70 kere okursa, beni rüyasında görür.
Allahümme salli ala ruhi seyyidina muhammedin fil ervah. Allahümme salli ala cesedi seyyidina muhammedin fil ecsad. Allahümme salli ala gabri seyyidina muhammedin fil kubur. Allahümme ebliğ ruha seyyidina muhammedin minni tehıyyeten selaten ve selema.
Manası: Ey Allahım! Ruhlar içinde sevgili peygamberimiz Hz.Muhammedin ruhuna, cesedler içinde Hz.Muhammedin (A.S.V) cesedine, kabirler içinde Hz.Muhammedin (A.S.V.) kabrine salatu selam eyle. Allahım, benim selamımı sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.V.)'in aziz ruhuna vasıl eyle (ulaştır).
Delâilül-Hayrat çeşitli salavatların bulunduğu bir kitap ismidir. Yazılma ndenine gelince:
RİVAYET OLUNUR Kİ, Seyyid Muhammed b. Süleyman el-Cezulî Hazretleri, abdest almak üzere bir kuyunun başına gitti. Ve fakat, kuyudan su çekecek birşey bulamadı. Bir vakit, kuyunun ötesinde berisinde haline çare olacak bir cisim aradı. Kuyudan yüksekçe bir mevkide, küçük bir kız çocuğu vardı ve hazretin müşkil vaziyetini seyretmekte idi.
Bulunduğu yerden seslendi:
“Sen kimsin?”
Hazret, ismini söyledi, kendini tanış etti.
Küçük kız:
“Yazık! Sen ki, insanlar arasında müteber bir kimse olarak bilinirsin, fakat bir kuyudan su çekemedin!” dedi ve kuyunun başına gelip içine tükürdü. O vakit kuyu, kayalık gözelerden fışkıran pınarlar gibi coştu, suyu dışarıya kadar taştı.
El Cezulî de, abdestini bir güzel aldı. Sonra da o küçük garip kızcağıza sordu:
“Yaradanın aşkına söyle, sen küçük bir kız çocuğu iken, böyle bir mertebeye nasıl kavuştun?”
Küçük kız:
“Ben ki, çöllük ülkelerde gezerken, vahşi hayvanatın eline eteğine sarıldığı, Muhammed(asm.) Efendimiz’e çokca salat-u selam ede ede bu mertebeye eriştim.”
Süleyman el Cezûli Hazretleri o vakit, Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm.) için bir salat-u selam kitabı yazmaya yemin verdi. Ardından da, cümle Muhammed(asm.) ümmeti arasında şöhret bulan, Delâilül-Hayrat (Hayırlı Deliller) kitabını, Cenab-ı Hakk’ın avn ü keremi ile telif eyledi.
Yine rivayet olunur ki, Süleyman el Cezûli Hazretleri’nin mübarek bir hanımcığı vardı. Bu saliha kadın, her gece yatağından kalkar ve ortalıktan sır olurdu.
Hazret bir gece hanımına sordu:
“Sen her gece nereye gidiyorsun?”
O saliha kadın dedi:
“Ben Medine-i Münevvere’ye, Resûl-i Ekrem Efendimiz Hazretleri’ni ziyarete gidiyorum!”
“FesubhanALLAH! Sen böyle mucizevî bir yolculuğu yapacak mertebeye nasıl eriştin?”
“Pek kutlu bir salavat-ı şerif var. Onu okuyorum.”
“Onu bana da söyle!”
“Söyleyemem! İzin yok! Fakat sen cümle salavat-ı şerifleri topla bir kitap yap. Ben bakayım, eğer orada var ise sana ‘vardır’ söylerim.”
İşte bu iki rivayetin ya ikisi, ya da bir tanesi üzerine, el Cezûli Hazretleri, Delâilül-Hayrat kitabını telif etti.
Hanımı baktı ve:
“Evet bir kaç yerinde vardır!” dedi.
ALINTI
Kardeşlerim o salavat işte yukarıda verdiğim salavattır okuyun faydasını görürüsünüz inşaallah.Gerçekten işe yarıyor.
Diyeceksiniz ki bu konuyu açmak nerden aklına geldi.Siteye üye olduğumda
Peybamber efendimiz (s.a.v) için 20 nisana kadar 100.000 Mülk süresi kampanyasını gördüm.Aklımada gül olayı geldi ve Allah(c.c)'ın izniyle bunları yazmaya karar verdim.Kardeşlerim gül olayında olduğu gibi sizde buraya ve bunun gibi yerlere katılın ve efendimiz(s.a.v)'in kontrol ettikleri doğal olarakta tanıdıkları arasına kendinizi katın derim.Şimdiden Allah razı olsun dedğim gibi başta kendi nefsime yazdım bunları ve kimseyi tenkit etmek gibi amacım yok. Eğer kalbinizi kırar ve üzersem hakkınızı helal edin.
Nitekim Ahzab Suresi ayet 56’da Rabbimiz de salavat getirmeyi emretmektedir:
–Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey iman edenler! Siz de O’na tam bir teslimiyetle salat ve selam edin!.
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.) [Tirmizi]
(Sabah akşam on salevat getiren, kıyamette şefaatime kavuşur.) [Taberani]
(Abdestten sonra, on defa salevat getirenin gamı gider, duası kabul olur.) [Ey oğul İlm.]
(Her gün yüz defa salevat getiren, münafıklıktan ve Cehennem ateşinden uzaklaşır ve kıyamette şehitlerle beraber olur.) [Taberani]
(Bir kimse, bana salevat getirdiği sürece, melekler de, onun için istiğfar eder. Artık isteyen az, isteyen çok salevat getirsin.) [İ. Ahmed]
Hazret-i Ebu Talha anlatır:
Bir gün Resulullah, sevinçli olarak gelip buyurdu ki:
(Cebrail bana gelip, şu müjdeyi verdi: Ya Resulallah! Rabbin, "Sana bir defa salevat okuyana, ben on salat okurum. On defa rahmette bulunur, on günahını affeder, on derece yükseltirim. Sana bir defa selam veren herkesin selamına da, ben on defa selam ile karşılık veririm, Bu sana ikram olarak yetmez mi, razı olmaz mısın?" dedi. Ben de, razı olurum dedim.) [Nesai]
Bir gün dört büyük melek geldi.
Cebrail aleyhisselam dedi ki:
(Ya Resulallah, sana her gün on salevat getirenin elinden tutar, sıratı kuş gibi geçiririm.)
Mikail aleyhisselam dedi ki:
(Ben de, ona, Kevser havuzundan kana kana içiririm.)
İsrafil aleyhisselam dedi ki:
(Ben de, onun affı için başımı secdeye koyarım. Allahü teâlâ onu affetmedikçe başımı secdeden kaldırmam.)
Azrail aleyhisselam da dedi ki:
(Ben de, onun ruhunu, Peygamberler gibi kabzederim.)
Peygamber efendimiz de, (Bu ne büyük lütuf ve ne büyük bir ihsandır ya Rabbi) dedi.
(Şefaatime en layık olan, bana en çok salevat okuyandır.) [Tirmizi]
(Kıyamette bana en yakın olan, en çok salevat getirendir.) [Tirmizi]
(Sabah-akşam on salevat getiren, kıyamette şefaatime kavuşur.) [Taberani]
(Cuma günleri bana 80 salevat okuyanın 80 yıllık günahı affolur.) [Şir’a]
(Cuma günü ve gecesi çok salevat getirene şefaat ederim.) [Beyheki]
(Günde yüz salevat okuyan, kıyamette şehidlerle beraber olur.) [Taberani]
(Günde bin salevat okuyan, Cennetteki yerini görmeden ölmez.) [İbni Şahin]
(Dua perdelidir. Bana salevat getirilince, perdeler yırtılır, dua kabul olur.) [Taberani]
(Bana çok salevat getirenin dertleri gider, günahları affolur.) [Tirmizi]
(Söyleyeceğini unutan, hatırlamak için bana salat-ü selam getirsin!) [İbni Sünni]
(Bana bir salevat getirene Allahü teâlâ, on rahmet ihsan eder, on günahını yok eder ve derecesini on kat yükseltir.) [Nesai]
(İsmim anılınca, salevat okumayan, cimrilerin cimrisidir.) [Tirmizi]
(Salevat sizin için zekattır.) [I.Hibban] [Burada zekat, temizlik, günahların affıdır.]
Peygamber efendimiz, (Cuma günleri bana çok salevat okuyun! Bunlar, bana bildirilir) buyurdu. Öldükten sonra da bildirilir mi denilince buyurdu ki: (Toprak, Peygamberlerin vücudunu çürütmez. Bir mümin salevat okuyunca, bir melek bana haber verir, "Falan oğlu filan, sana selam söyledi" der.) [İbni Mace]
(Bana salevat okuyana, melekler salat okur. Salevata devam edene, melekler de ona salat okumaya devam eder. Artık isteyen az, isteyen çok salevat okusun!) [I. Mace]
Bir kitap yazmaya veya vaaza başlarken Allahü teâlâya hamd ve Resulüne salevat getirmelidir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Kim, kitabına ismimi yazdıktan sonra, bana salat ve selam da yazarsa, ismim o kitapta kaldığı müddetçe, melaike, o kimse için istiğfar eder.) [Taberani]
(Beni sözünüzün başında, ortasında ve sonunda anın!) [I. Neccar]
(Allahü teâlâyı zikretmeden ve Resulüne salevat getirmeden, toplanıp dağılmak, leşten dağılmak gibidir.) [I. Ahmed]
(Cebrail aleyhisselam, bana dedi ki: Ya Resulallah, senin ismin anılınca, sana salevat getirmeyen azabı hak eder, Cehenneme gider.) [İ. Ahmed]
“Üzerime 100 defa salavat getirene ALLAH C.C. 1000 defa Rahmet nazarıyla bakar”
“Cuma günü üzerime 100 defa salavat getiren kimse kıyamette öyle bir nur ile gelecek ki, eğer o nur bütün mahşer halkına taksim edilse hepsine yeterdi”
“Üzerime bir günde 1000 defa salavat getiren kimseye Cennetteki makamı gösterilmedikçe ölmez” Hadis-i Şerif
Peygamber efendimiz buyurmuş: Bir kimse yatmadan önce bu salavatı açıktan 70 kere okursa, beni rüyasında görür.
Allahümme salli ala ruhi seyyidina muhammedin fil ervah. Allahümme salli ala cesedi seyyidina muhammedin fil ecsad. Allahümme salli ala gabri seyyidina muhammedin fil kubur. Allahümme ebliğ ruha seyyidina muhammedin minni tehıyyeten selaten ve selema.
Manası: Ey Allahım! Ruhlar içinde sevgili peygamberimiz Hz.Muhammedin ruhuna, cesedler içinde Hz.Muhammedin (A.S.V) cesedine, kabirler içinde Hz.Muhammedin (A.S.V.) kabrine salatu selam eyle. Allahım, benim selamımı sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed (A.S.V.)'in aziz ruhuna vasıl eyle (ulaştır).
Delâilül-Hayrat çeşitli salavatların bulunduğu bir kitap ismidir. Yazılma ndenine gelince:
RİVAYET OLUNUR Kİ, Seyyid Muhammed b. Süleyman el-Cezulî Hazretleri, abdest almak üzere bir kuyunun başına gitti. Ve fakat, kuyudan su çekecek birşey bulamadı. Bir vakit, kuyunun ötesinde berisinde haline çare olacak bir cisim aradı. Kuyudan yüksekçe bir mevkide, küçük bir kız çocuğu vardı ve hazretin müşkil vaziyetini seyretmekte idi.
Bulunduğu yerden seslendi:
“Sen kimsin?”
Hazret, ismini söyledi, kendini tanış etti.
Küçük kız:
“Yazık! Sen ki, insanlar arasında müteber bir kimse olarak bilinirsin, fakat bir kuyudan su çekemedin!” dedi ve kuyunun başına gelip içine tükürdü. O vakit kuyu, kayalık gözelerden fışkıran pınarlar gibi coştu, suyu dışarıya kadar taştı.
El Cezulî de, abdestini bir güzel aldı. Sonra da o küçük garip kızcağıza sordu:
“Yaradanın aşkına söyle, sen küçük bir kız çocuğu iken, böyle bir mertebeye nasıl kavuştun?”
Küçük kız:
“Ben ki, çöllük ülkelerde gezerken, vahşi hayvanatın eline eteğine sarıldığı, Muhammed(asm.) Efendimiz’e çokca salat-u selam ede ede bu mertebeye eriştim.”
Süleyman el Cezûli Hazretleri o vakit, Fahr-i Kâinat Efendimiz (asm.) için bir salat-u selam kitabı yazmaya yemin verdi. Ardından da, cümle Muhammed(asm.) ümmeti arasında şöhret bulan, Delâilül-Hayrat (Hayırlı Deliller) kitabını, Cenab-ı Hakk’ın avn ü keremi ile telif eyledi.
Yine rivayet olunur ki, Süleyman el Cezûli Hazretleri’nin mübarek bir hanımcığı vardı. Bu saliha kadın, her gece yatağından kalkar ve ortalıktan sır olurdu.
Hazret bir gece hanımına sordu:
“Sen her gece nereye gidiyorsun?”
O saliha kadın dedi:
“Ben Medine-i Münevvere’ye, Resûl-i Ekrem Efendimiz Hazretleri’ni ziyarete gidiyorum!”
“FesubhanALLAH! Sen böyle mucizevî bir yolculuğu yapacak mertebeye nasıl eriştin?”
“Pek kutlu bir salavat-ı şerif var. Onu okuyorum.”
“Onu bana da söyle!”
“Söyleyemem! İzin yok! Fakat sen cümle salavat-ı şerifleri topla bir kitap yap. Ben bakayım, eğer orada var ise sana ‘vardır’ söylerim.”
İşte bu iki rivayetin ya ikisi, ya da bir tanesi üzerine, el Cezûli Hazretleri, Delâilül-Hayrat kitabını telif etti.
Hanımı baktı ve:
“Evet bir kaç yerinde vardır!” dedi.
ALINTI
Kardeşlerim o salavat işte yukarıda verdiğim salavattır okuyun faydasını görürüsünüz inşaallah.Gerçekten işe yarıyor.