Çile Dönemi
Hz. Ebu Zer’in Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) bulmak için geldiği Mekke’de Kureyşlilerce çok kötü dövüldüğünü. Hatta “Kendime geldiğimde akan kanlarla kızıla boyanmış bir puta döndüğümü gördüm” dediğini…1
Rivayetlerde ashaba uygulanan eziyet ve işkencelerin şiddetinin şöyle anlatıldığını; "onlar bir sahabeyi o kadar döverler, o kadar aç ve susuz bırakırlardı ki, başına gelenin dehşetinden onun ayakta durmaya gücü kalmazdı”.2
Abdullah bin Mesud’un Kâbe’de ilk defa Kur’an okuyan insan olup, bunun üzerine Ebu Cehil tarafından yüzünden kılıçla yaralandığını…3
Müslüman olduğunu açıkladığı için ailesinden ilk eziyet gören sahabenin Hz. Osman olduğunu... Amcası Hakem bin Ebu'l As'ın kendisini urganla bir direğe bağlayıp acımasızca dövmesine rağmen bu metanet insanının: "Vallahi ben hak ve hakikat dinini asla bırakmam" dediğini...4
Hz. Ebubekir ve Talha bin Ubeydullah'ın Ben-i Temim kabilesinden olduğunu. Kabilelerinin onların Müslüman olduğuna çok kızdığını… Hatta "Kureyş'in Arslanı" diye bilinen Nefvel Bin Huveylid'in Hz. Ebubekir ve Talha'yı bir ipe bağlayıp, teşhir ederek işkence yaptığını... Bundan dolayı bu iki mübarek zata "El Karineyn" (iki dost) dendiğini. Hz. Talha'nın bu lakabı kendisi için şeref kabul edip, onunla anılmayı çok istediğini…5
Enes’ten rivayete göre Allah Rasulü’nün (Sallallahu aleyhi ve sellem); “Allah yolunda hiç kimseye bana yapılan eziyet yapılmamış ve hiç kimse benim kadar baskıya maruz kalmamıştır. Öyle bir otuz gün, otuz gece geçirdim ki, ne benim ne de yanımda bulunan Bilal’ın yiyecek bir şeyimiz yoktu. Bilal’ın yalnız omuzlarını örten bir gömleği mevcuttu” buyurduğunu…6
Makrizi’nin bildirdiğine göre Mekke döneminde Allah Rasulü’nün (Aleyhissalatu vesselam) ne zaman Mekke serserilerince bunaltıldığında Ebu Süfyan’ın evine sığındığını… Onunda her defasında -müşrik olmasına rağmen- serserileri kovduğunu ve azarladığını… Onun bu cemilesine karşılık Mekke fethedilirken onun evine sığınanların emniyete alındığını…7
Ukbe bin Ebi Muayt adlı bir kâfirin Mekke döneminde Rasulullah (Aleyhissalatu vesselam) Kâbe’de namaz kılarken, elbisesiyle onu boğmaya çalıştığını...8
Ukbe bin Ebi Muayt adlı azgının Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) secdede sırtına deve işkembesi koymasının Kureyş ulularını kahkahalara boğduğunu. Hatta yere düşmemek için birbirlerine tutunacak kadar güldüklerini. İbn-i Mesud'un onların hepsinin Bedir günü cesetlerini gördüğünü söylediğini...9
İbn-i İshak'ın rivayetine göre Kureyş içinde Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) en fazla kaba davranan 3 kişi olduğunu:
1-Ebu Leheb
2-Hakem b. El As
3-Ukbe bin Ebi Muayt 10
Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) iki komşusu olan Ebu Leheb ve Ukbe bin Ebi Muayt'ın Allah Rasulüne cefa etmede yarıştıklarını. Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) her eve gelişinde kapısının önünde birçok kan, leş vs pislikler gördüğünü ve sadece "Ey Kureyşliler, ne kadar kötü bir komşuluk yapıyorsunuz" deyip, o pislikleri yayının ucu ile attığını...11
Taberî’nin olayın hangi tarihte geçtiğini belirtmeksizin bize bildirdiğine göre, Ebû Leheb ve Adiyy ibn el-Hamranın, komşuları olan Rahmet Peygamberinin (Aleyhissalatu vesselam) evine taş atmayı alışkanlık haline getirdiklerini…12
İlk tebliğ yıllarında Müslümanların alabildiğine zorlandığını... Hatta Sad bin Ebu Vakkas’ın “Bütün bir yıl boyunca İslam’ı saklamaya çalıştık. Ve namazlarımızı kapılar arkasından sürgülü olduğu halde evlerde ve şehir civarındaki dağ aralıklarında kıldık” dediğini…13
Ebu Cehil’in eziyetlerinden bunalan Allah Rasulünün (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün onu boğazından tutup sarstığını ve “Azaba layık olasın azaba. Yine azaba layık olasın azaba (Kıyame: 34–35) ayetini okuduğunu. Ebu Cehil’in ise; “Beni tehdit mi ediyorsun ya Muhammed! Vallahi ne sen, ne de Rabbin hiçbir şey yapamazsınız. Ben bu iki dağ arasında yaşayan en şerefli kişiyim” dediğini...14
Altıncı Müslüman olan Sad bin Ebu Vakkas’ın aynı zamanda Allah yolunda ilk kan döken Müslüman olduğunu…15
Hz. Ömer’in 27 yaşında, Peygamberliğin 6. senesinde Müslüman olduğunu... Hz. Ömer (r.a.)’in, Hz. Hamza’nın (r.a.) İslam’la şereflenmesinden üç gün sonra Müslüman olduğunu...16
İbn-i Mesud’un (r.a.) rivayetine göre, Mekke’de Müslüman olduklarını ilk açıklayanların yedi kişi olduğunu… (Rasulullah, Hz. Ebubekir, Ammar ve annesi Sümeyye, Suheyb, Bilal ve Mikdat)17
Habeşistan Göçü
Aleyh-i ekmel-i tahiyya’nın Habeşistan’a ilk hicret eden kızı Rukiyye ve damadı Hz. Osman (r.a.) için; “Bu ikisi Hz İbrahim ve Lut’tan sonra Allah yolunda hicret eden ilk ailedir” buyurduğunu...18
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) amcaoğlu Hz. Cafer’in 27 yaşında hicret ettiği Habeşistan’dan 40 yaşında döndüğünü...19
Tarihçi Suheyli’ye göre Habeş Necaşi’sinin bir zamanlar zorba amcasının zulmünden Arabistan’a iltica ettiğini ve bir süre Bedir’de kaldığını... Bunun daha sonra gelen Arap mültecileri bağrına basmasında bir mühim etken olduğunu…20
Necaşi Ashame'nin Hz. Cafer'i dinledikten sonra onları almak için gelen Amr bin As ve Abdullah bin Ebi Rebia'nın hediyelerini: "Peygamberlerini yalanlayan kavmin hediyeleri bana lazım değildir" diye geri çevirdiğini...21
Necaşi'nin daha sonra İslam'a girdiğini. Hicretin yedinci veya sekizinci senesinde vefat ettiğinde Allah Rasulunun (Sallallahu aleyhi ve sellem); "Bugün salih bir kişi ölmüştür. Kalkınız, kardeşiniz Ashame'ye cenaze namazı kılınız" diyerek, gıyabi cenaze namazını kıldırdığını… 22
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ashame yerine geçen yeni Necaşi'ye de bir davet mektup yazdığı ama Hıristiyan olan bu hükümdarın bu davete sıcak bakmadığını...23
Nebi-i Zişan’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir meselede Cafer bin Ebi Talib lehinde bir karar vermesi üzerine Hz. Cafer’in sevinçten onun etrafında dans ederek bir daire çizdiğini... Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) gülümseyerek bunun ne olduğunu sorması üzerine; “Habeşlilerin krallarına yaptıkları bir şeref gösterisi. Necaşi ne zaman birine sevineceği bir şey verse, o adam ayağa kalkar ve onun etrafında dans eder” dediğini…24
Zübeyir bin Avvam’ın Habeş iç savaşında Necaşi ordusunda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı Necaşi Asheme bin Erma tarafından kendisine pek kıymetli bir mızrak armağan edildiğini. Onun da bunu Efendimiz’e (Aleyhissalatu vesselam) hediye ettiğini. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve sellem)’nün de bu mızrağı ömrü boyunca resmi merasimlerde yanında hazır bulundurduğunu...25
Habeşistan’a hicret eden bazı hanım sahabelerin burada Santa Maria adlı ve içinde dini resim ve tablolar bulunan bir kiliseyi ziyaret ettiklerinden bahsettiklerinde Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) onlara bu resimlerin onların azizlerinin suretleri olduğunu ve Müslümanların asla onlar gibi din büyüklerine perestiş etmemeleri lazım geldiğini söylediğini…26
Hüzün Senesi
Hz. Hatice’nin, (r.a.) Ebu Talib’in ölümünden üç gün (bir başka rivayette iki ay) sonra dar-ı bekaya irtihal ettiğini… Vefatında 64 sene 6 ay yaşamış olduğunu…27
Ebu Talib'in vefatından sonra Efendiler Efendisine (Sallallahu aleyhi ve sellem) karşı olan baskının alabildiğince yoğunlaştığını... Hatta durumunun vahametinden dolayı amcası Ebu Leheb'in akrabalık gayretiyle harekete geçip, Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'ı himayesine aldığını ilan ettiğini... Fakat kısa bir süre sonra Kureyşlilerin onun damarından girerek tahrik edip, bu himayeyi geri aldırdıklarını.28
Rasul-i Ekrem’in (Aleyhissalatu vesselam) Ebu Talib’in himayesini anlatma babında; “Ebu Talib ölünceye kadar Kureyş bana pek dokunamadı” buyurduğunu...29
Ebu Talip ölür ölmez Kureyşlilerin hemen Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'a katılık ve yüz ekşitmelerini göstermeye başladıklarını ve Rahmet Peygamberinin (Aleyhissalatu vesselam): "Ey amca, senin yokluğunu ne kadar çabuk hissettim" buyurduğunu30
Kardeşi Ebu Talib'in kabirde ne ahvalde olduğunu soran Hz. Abbas'a Nebiyy-i Zişan Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem); "Şimdi Ebu Talib topuklarına kadar-dibi yakın-ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim şefaatim olmasaydı muhakkak o Cehennemin en derin çukurunda olurdu" buyurduğunu...31
Taif Yolculuğu
Rasul-i Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) İslam’a davet etmek için 619 yılının Şevvalinde gittiği Taif’te 10 gün kaldığını...32
Hz. Nebinin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif dönüşünde azatlısı Zeyd’in; “Onlar (Kureyş) seni memleketinden çıkardıkları halde tekrar nasıl onların yanına gidebiliyorsun?” dediğinde Masum Nebinin (Aleyhissalatu vesselam) kıyamete kadar gelecek davet erlerine şaşmaz bir ölçü olacak şu sözleri söylediğini: “Ya Zeyd! Şüphesiz Allah bu sıkıntıları bizim için rahatlık vesilesi ve çıkış yolu yapacaktır. Şüphesiz Allah dinine yardımcı olacak, peygamberini muzaffer edecektir.”33
Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif dönüşü müşrik olmasına rağmen mert biri olan Mutim bin Adiyy'e; "Sen hakk-ı himayesi muteber olup küçük görülmeyen bir kimsesin" diyerek himayesine girdiğini. Dört oğluna kılıç kuşandırıp, Kâbe'nin dört rüknüne her birisini pür silah diken bu zatın, daha önce de Müslümanlara uygulanan ambargoyu yırtan kişi olduğunu. Nebiyy-i Zişan'ın (Aleyhissalatu vesselam) bu zatın bu hatırdan çıkarmadığını. Bedir harbine yetişemeden doksan küsur yaşında Mekke'de ölen bu zat için, Bedir günü oğluna; "Ey Cübeyr! Baban sağ olsaydı ve şu kokmuş cifeler hakkında şefaat etseydi, hiç şüphesiz ben bunları Mutim'e diri diri ve kurtuluş fitnesi almaksızın bağışlardım" buyurduğunu...34
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif'te sığındığı bağa, daha sonraları "Mescid'ül-Ku" adıyla bir mescid yapıldığını…35
Tebliğ Zorlukları
Server-i Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke döneminde, Hacc için gelen kabileleri yanında birkaç kişiyle gece ilerleyen saatlerde ziyaret etmeye başlayarak Kureyşileri atlattığını…36
Rasul-i Ekrem'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke devrinde Hacc kafilelerini ziyaret edip davasına sahip çıkacak insanlar ararken şöyle dediğini; “Beni kavmine götürecek bir kimse yok mu? Zira Kureyş benim Rabbimin kelamını tebliğ etmemi engelledi.”37
İkinci Akabe biatında Efendimize (Sallallahu aleyhi ve sellem) biat eden iki hanımın; Ümm-ü Umare Nesibe binti Kab (Uhud’da Rasulullah’ı (Aleyhissalatu vesselam) koruma uğrunda kahramanlığı ile meşhurdur.) ile Ümm-ü Meni Esma binti Amr olduğunu...38
Allah Rasulüne (Sallallahu aleyhi ve sellem) İkinci Akabe biatinde ilk biat eden zatın Bera bin Marur olduğunu...39
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) İslam davetçisi olarak Medine’ye gönderdiği Hz. Musab bin Ümeyr el Abderi’inin bu şehirde “El Mukri” (Güzel Kur’an okuyan) lakabıyla tanındığını...40
Evs ve Hazrec kabilelerinin büyük kısmının, Efendimizin (Sallallahu aleyhi vesellem) gönderdiği Hz Musab bin Umeyr vesilesi ile Müslüman olduğu Mekke'ye ulaşınca bunun Müslümanları büyük bir sevince boğduğunu. Bu seneye, (621) "Sevinç yılı" adını verdiklerini...41
Sahabe’nin Medine’ye Hicreti
622 senesinin Nisan ayı ortalarından itibaren izn-i nebevi ile Müslümanların Medine'ye hicrete başladıklarını…42
Medine’ye ilk göç eden Müslüman’ın Ebu Talib’in yeğeni Ebu Seleme Abdullah bin Esed olduğunu…43
İkinci olarak hicret edenin Amir bn Rebia ve hanımı Leyla, üçüncü olarak hicret edenin ise Abdullah bin Cahş ve aile efradı olduğunu…44
Hz. Ömer’in hicretinin, Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hicretinden 15 gün önce olduğunu…45
Mekke'den hicret eden Müslümanların miktarını kısa zamanda 150'yi bulduğunu... Bundan dolayı Mekke'de bazı mahallelerin tamamen boşaldığını... Bu durumu gören Kureyş ileri gelenlerinden bazılarının hayret ve teessürlerini gizleyemediklerini…46
Hicret-i Nebevi
Medine'ye hicret etmeden evvel Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) evinin etrafını saran şakiler güruhunun başlıcalarının; Ebu Cehil, Hakem İbn-i el-As, Ukbe İbn-i Ebi Muayt, Nadir İbn-i Haris, Ümeyye İbn-i Halef, Zem'a İbn-i Esved, Ebu Leheb olduğunu…47
Hz. Ebu Zer’in Efendimizi (Sallallahu aleyhi ve sellem) bulmak için geldiği Mekke’de Kureyşlilerce çok kötü dövüldüğünü. Hatta “Kendime geldiğimde akan kanlarla kızıla boyanmış bir puta döndüğümü gördüm” dediğini…1
Rivayetlerde ashaba uygulanan eziyet ve işkencelerin şiddetinin şöyle anlatıldığını; "onlar bir sahabeyi o kadar döverler, o kadar aç ve susuz bırakırlardı ki, başına gelenin dehşetinden onun ayakta durmaya gücü kalmazdı”.2
Abdullah bin Mesud’un Kâbe’de ilk defa Kur’an okuyan insan olup, bunun üzerine Ebu Cehil tarafından yüzünden kılıçla yaralandığını…3
Müslüman olduğunu açıkladığı için ailesinden ilk eziyet gören sahabenin Hz. Osman olduğunu... Amcası Hakem bin Ebu'l As'ın kendisini urganla bir direğe bağlayıp acımasızca dövmesine rağmen bu metanet insanının: "Vallahi ben hak ve hakikat dinini asla bırakmam" dediğini...4
Hz. Ebubekir ve Talha bin Ubeydullah'ın Ben-i Temim kabilesinden olduğunu. Kabilelerinin onların Müslüman olduğuna çok kızdığını… Hatta "Kureyş'in Arslanı" diye bilinen Nefvel Bin Huveylid'in Hz. Ebubekir ve Talha'yı bir ipe bağlayıp, teşhir ederek işkence yaptığını... Bundan dolayı bu iki mübarek zata "El Karineyn" (iki dost) dendiğini. Hz. Talha'nın bu lakabı kendisi için şeref kabul edip, onunla anılmayı çok istediğini…5
Enes’ten rivayete göre Allah Rasulü’nün (Sallallahu aleyhi ve sellem); “Allah yolunda hiç kimseye bana yapılan eziyet yapılmamış ve hiç kimse benim kadar baskıya maruz kalmamıştır. Öyle bir otuz gün, otuz gece geçirdim ki, ne benim ne de yanımda bulunan Bilal’ın yiyecek bir şeyimiz yoktu. Bilal’ın yalnız omuzlarını örten bir gömleği mevcuttu” buyurduğunu…6
Makrizi’nin bildirdiğine göre Mekke döneminde Allah Rasulü’nün (Aleyhissalatu vesselam) ne zaman Mekke serserilerince bunaltıldığında Ebu Süfyan’ın evine sığındığını… Onunda her defasında -müşrik olmasına rağmen- serserileri kovduğunu ve azarladığını… Onun bu cemilesine karşılık Mekke fethedilirken onun evine sığınanların emniyete alındığını…7
Ukbe bin Ebi Muayt adlı bir kâfirin Mekke döneminde Rasulullah (Aleyhissalatu vesselam) Kâbe’de namaz kılarken, elbisesiyle onu boğmaya çalıştığını...8
Ukbe bin Ebi Muayt adlı azgının Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) secdede sırtına deve işkembesi koymasının Kureyş ulularını kahkahalara boğduğunu. Hatta yere düşmemek için birbirlerine tutunacak kadar güldüklerini. İbn-i Mesud'un onların hepsinin Bedir günü cesetlerini gördüğünü söylediğini...9
İbn-i İshak'ın rivayetine göre Kureyş içinde Efendimize (Aleyhissalatu vesselam) en fazla kaba davranan 3 kişi olduğunu:
1-Ebu Leheb
2-Hakem b. El As
3-Ukbe bin Ebi Muayt 10
Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) iki komşusu olan Ebu Leheb ve Ukbe bin Ebi Muayt'ın Allah Rasulüne cefa etmede yarıştıklarını. Efendimizin (Aleyhissalatu vesselam) her eve gelişinde kapısının önünde birçok kan, leş vs pislikler gördüğünü ve sadece "Ey Kureyşliler, ne kadar kötü bir komşuluk yapıyorsunuz" deyip, o pislikleri yayının ucu ile attığını...11
Taberî’nin olayın hangi tarihte geçtiğini belirtmeksizin bize bildirdiğine göre, Ebû Leheb ve Adiyy ibn el-Hamranın, komşuları olan Rahmet Peygamberinin (Aleyhissalatu vesselam) evine taş atmayı alışkanlık haline getirdiklerini…12
İlk tebliğ yıllarında Müslümanların alabildiğine zorlandığını... Hatta Sad bin Ebu Vakkas’ın “Bütün bir yıl boyunca İslam’ı saklamaya çalıştık. Ve namazlarımızı kapılar arkasından sürgülü olduğu halde evlerde ve şehir civarındaki dağ aralıklarında kıldık” dediğini…13
Ebu Cehil’in eziyetlerinden bunalan Allah Rasulünün (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün onu boğazından tutup sarstığını ve “Azaba layık olasın azaba. Yine azaba layık olasın azaba (Kıyame: 34–35) ayetini okuduğunu. Ebu Cehil’in ise; “Beni tehdit mi ediyorsun ya Muhammed! Vallahi ne sen, ne de Rabbin hiçbir şey yapamazsınız. Ben bu iki dağ arasında yaşayan en şerefli kişiyim” dediğini...14
Altıncı Müslüman olan Sad bin Ebu Vakkas’ın aynı zamanda Allah yolunda ilk kan döken Müslüman olduğunu…15
Hz. Ömer’in 27 yaşında, Peygamberliğin 6. senesinde Müslüman olduğunu... Hz. Ömer (r.a.)’in, Hz. Hamza’nın (r.a.) İslam’la şereflenmesinden üç gün sonra Müslüman olduğunu...16
İbn-i Mesud’un (r.a.) rivayetine göre, Mekke’de Müslüman olduklarını ilk açıklayanların yedi kişi olduğunu… (Rasulullah, Hz. Ebubekir, Ammar ve annesi Sümeyye, Suheyb, Bilal ve Mikdat)17
Habeşistan Göçü
Aleyh-i ekmel-i tahiyya’nın Habeşistan’a ilk hicret eden kızı Rukiyye ve damadı Hz. Osman (r.a.) için; “Bu ikisi Hz İbrahim ve Lut’tan sonra Allah yolunda hicret eden ilk ailedir” buyurduğunu...18
Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) amcaoğlu Hz. Cafer’in 27 yaşında hicret ettiği Habeşistan’dan 40 yaşında döndüğünü...19
Tarihçi Suheyli’ye göre Habeş Necaşi’sinin bir zamanlar zorba amcasının zulmünden Arabistan’a iltica ettiğini ve bir süre Bedir’de kaldığını... Bunun daha sonra gelen Arap mültecileri bağrına basmasında bir mühim etken olduğunu…20
Necaşi Ashame'nin Hz. Cafer'i dinledikten sonra onları almak için gelen Amr bin As ve Abdullah bin Ebi Rebia'nın hediyelerini: "Peygamberlerini yalanlayan kavmin hediyeleri bana lazım değildir" diye geri çevirdiğini...21
Necaşi'nin daha sonra İslam'a girdiğini. Hicretin yedinci veya sekizinci senesinde vefat ettiğinde Allah Rasulunun (Sallallahu aleyhi ve sellem); "Bugün salih bir kişi ölmüştür. Kalkınız, kardeşiniz Ashame'ye cenaze namazı kılınız" diyerek, gıyabi cenaze namazını kıldırdığını… 22
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Ashame yerine geçen yeni Necaşi'ye de bir davet mektup yazdığı ama Hıristiyan olan bu hükümdarın bu davete sıcak bakmadığını...23
Nebi-i Zişan’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) bir meselede Cafer bin Ebi Talib lehinde bir karar vermesi üzerine Hz. Cafer’in sevinçten onun etrafında dans ederek bir daire çizdiğini... Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) gülümseyerek bunun ne olduğunu sorması üzerine; “Habeşlilerin krallarına yaptıkları bir şeref gösterisi. Necaşi ne zaman birine sevineceği bir şey verse, o adam ayağa kalkar ve onun etrafında dans eder” dediğini…24
Zübeyir bin Avvam’ın Habeş iç savaşında Necaşi ordusunda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı Necaşi Asheme bin Erma tarafından kendisine pek kıymetli bir mızrak armağan edildiğini. Onun da bunu Efendimiz’e (Aleyhissalatu vesselam) hediye ettiğini. Allah Rasulü (Sallallahu aleyhi ve sellem)’nün de bu mızrağı ömrü boyunca resmi merasimlerde yanında hazır bulundurduğunu...25
Habeşistan’a hicret eden bazı hanım sahabelerin burada Santa Maria adlı ve içinde dini resim ve tablolar bulunan bir kiliseyi ziyaret ettiklerinden bahsettiklerinde Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) onlara bu resimlerin onların azizlerinin suretleri olduğunu ve Müslümanların asla onlar gibi din büyüklerine perestiş etmemeleri lazım geldiğini söylediğini…26
Hüzün Senesi
Hz. Hatice’nin, (r.a.) Ebu Talib’in ölümünden üç gün (bir başka rivayette iki ay) sonra dar-ı bekaya irtihal ettiğini… Vefatında 64 sene 6 ay yaşamış olduğunu…27
Ebu Talib'in vefatından sonra Efendiler Efendisine (Sallallahu aleyhi ve sellem) karşı olan baskının alabildiğince yoğunlaştığını... Hatta durumunun vahametinden dolayı amcası Ebu Leheb'in akrabalık gayretiyle harekete geçip, Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'ı himayesine aldığını ilan ettiğini... Fakat kısa bir süre sonra Kureyşlilerin onun damarından girerek tahrik edip, bu himayeyi geri aldırdıklarını.28
Rasul-i Ekrem’in (Aleyhissalatu vesselam) Ebu Talib’in himayesini anlatma babında; “Ebu Talib ölünceye kadar Kureyş bana pek dokunamadı” buyurduğunu...29
Ebu Talip ölür ölmez Kureyşlilerin hemen Peygamber (Aleyhissalatu vesselam)'a katılık ve yüz ekşitmelerini göstermeye başladıklarını ve Rahmet Peygamberinin (Aleyhissalatu vesselam): "Ey amca, senin yokluğunu ne kadar çabuk hissettim" buyurduğunu30
Kardeşi Ebu Talib'in kabirde ne ahvalde olduğunu soran Hz. Abbas'a Nebiyy-i Zişan Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem); "Şimdi Ebu Talib topuklarına kadar-dibi yakın-ateşten bir çukur içindedir. Eğer benim şefaatim olmasaydı muhakkak o Cehennemin en derin çukurunda olurdu" buyurduğunu...31
Taif Yolculuğu
Rasul-i Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) İslam’a davet etmek için 619 yılının Şevvalinde gittiği Taif’te 10 gün kaldığını...32
Hz. Nebinin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif dönüşünde azatlısı Zeyd’in; “Onlar (Kureyş) seni memleketinden çıkardıkları halde tekrar nasıl onların yanına gidebiliyorsun?” dediğinde Masum Nebinin (Aleyhissalatu vesselam) kıyamete kadar gelecek davet erlerine şaşmaz bir ölçü olacak şu sözleri söylediğini: “Ya Zeyd! Şüphesiz Allah bu sıkıntıları bizim için rahatlık vesilesi ve çıkış yolu yapacaktır. Şüphesiz Allah dinine yardımcı olacak, peygamberini muzaffer edecektir.”33
Peygamber Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif dönüşü müşrik olmasına rağmen mert biri olan Mutim bin Adiyy'e; "Sen hakk-ı himayesi muteber olup küçük görülmeyen bir kimsesin" diyerek himayesine girdiğini. Dört oğluna kılıç kuşandırıp, Kâbe'nin dört rüknüne her birisini pür silah diken bu zatın, daha önce de Müslümanlara uygulanan ambargoyu yırtan kişi olduğunu. Nebiyy-i Zişan'ın (Aleyhissalatu vesselam) bu zatın bu hatırdan çıkarmadığını. Bedir harbine yetişemeden doksan küsur yaşında Mekke'de ölen bu zat için, Bedir günü oğluna; "Ey Cübeyr! Baban sağ olsaydı ve şu kokmuş cifeler hakkında şefaat etseydi, hiç şüphesiz ben bunları Mutim'e diri diri ve kurtuluş fitnesi almaksızın bağışlardım" buyurduğunu...34
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) Taif'te sığındığı bağa, daha sonraları "Mescid'ül-Ku" adıyla bir mescid yapıldığını…35
Tebliğ Zorlukları
Server-i Ekrem’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke döneminde, Hacc için gelen kabileleri yanında birkaç kişiyle gece ilerleyen saatlerde ziyaret etmeye başlayarak Kureyşileri atlattığını…36
Rasul-i Ekrem'in (Sallallahu aleyhi ve sellem) Mekke devrinde Hacc kafilelerini ziyaret edip davasına sahip çıkacak insanlar ararken şöyle dediğini; “Beni kavmine götürecek bir kimse yok mu? Zira Kureyş benim Rabbimin kelamını tebliğ etmemi engelledi.”37
İkinci Akabe biatında Efendimize (Sallallahu aleyhi ve sellem) biat eden iki hanımın; Ümm-ü Umare Nesibe binti Kab (Uhud’da Rasulullah’ı (Aleyhissalatu vesselam) koruma uğrunda kahramanlığı ile meşhurdur.) ile Ümm-ü Meni Esma binti Amr olduğunu...38
Allah Rasulüne (Sallallahu aleyhi ve sellem) İkinci Akabe biatinde ilk biat eden zatın Bera bin Marur olduğunu...39
Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) İslam davetçisi olarak Medine’ye gönderdiği Hz. Musab bin Ümeyr el Abderi’inin bu şehirde “El Mukri” (Güzel Kur’an okuyan) lakabıyla tanındığını...40
Evs ve Hazrec kabilelerinin büyük kısmının, Efendimizin (Sallallahu aleyhi vesellem) gönderdiği Hz Musab bin Umeyr vesilesi ile Müslüman olduğu Mekke'ye ulaşınca bunun Müslümanları büyük bir sevince boğduğunu. Bu seneye, (621) "Sevinç yılı" adını verdiklerini...41
Sahabe’nin Medine’ye Hicreti
622 senesinin Nisan ayı ortalarından itibaren izn-i nebevi ile Müslümanların Medine'ye hicrete başladıklarını…42
Medine’ye ilk göç eden Müslüman’ın Ebu Talib’in yeğeni Ebu Seleme Abdullah bin Esed olduğunu…43
İkinci olarak hicret edenin Amir bn Rebia ve hanımı Leyla, üçüncü olarak hicret edenin ise Abdullah bin Cahş ve aile efradı olduğunu…44
Hz. Ömer’in hicretinin, Rasulullah’ın (Sallallahu aleyhi ve sellem) hicretinden 15 gün önce olduğunu…45
Mekke'den hicret eden Müslümanların miktarını kısa zamanda 150'yi bulduğunu... Bundan dolayı Mekke'de bazı mahallelerin tamamen boşaldığını... Bu durumu gören Kureyş ileri gelenlerinden bazılarının hayret ve teessürlerini gizleyemediklerini…46
Hicret-i Nebevi
Medine'ye hicret etmeden evvel Efendimizin (Sallallahu aleyhi ve sellem) evinin etrafını saran şakiler güruhunun başlıcalarının; Ebu Cehil, Hakem İbn-i el-As, Ukbe İbn-i Ebi Muayt, Nadir İbn-i Haris, Ümeyye İbn-i Halef, Zem'a İbn-i Esved, Ebu Leheb olduğunu…47