Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Pencereye bakanlar ile pencereden bakanlar !.. (1 Kullanıcı)

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Pencereye bakanlar ile pencereden bakanlar !..







pencere-manzara.jpg


Pencereye bakanlar, pencerenin boyasındaki kusurları yada camı üzerindeki lekeleri görür. Oysa pencereden bakanlar, o pencerenin muhteşem bir dünyaya açıldığını görür.
Derin düşünmenin insana zarar vereceği yönündeki yaygın inanışı bilirsiniz. Öyle ki, insanlar birbirlerini “fazla düşünme delirirsin”, “fazla derine dalma boğulursun” gibi sözlerle uyarırlar.
Oysa düşünmek, Kuran’da çok fazla sayıda ayetle emredilen bir ibadettir. Yüce Allah, “(Bu Kur’an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. (Sad Suresi,29)” ayetindeki gibi ifadelerle insanlara uyarılarda bulunur, derin düşünenlerin temiz akıl sahipleri olduğununun bilgisini verir.
Yanlış olan ise, şeytanın etkisiyle insanın olumsuz düşünmesi ve gereksiz kuruntulara kapılmasıdır.
"Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) "Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru. (Al-i İmran Suresi, 191)” ayetinden müminlerin her an yaratılmışlar üzerinde düşündüklerini ve düşündükçe Allah’ın rahmetini kaybetme konusundaki korkularının arttığını anlıyoruz. Düşünmek; insanın Allah’a yakınlaşması ve imanının derinleşmesine sebep olur. Allah Kur’an’da, -toplumdaki yaygın ve yanlış inanışın aksine- ancak derin düşünenlerin öğüt alabileceğini haber verir.
Yeryüzündeki canlı cansız tüm varlıklar muhteşem detaylara sahiptirler. Herbirini incelediğimizde, sahip olduğu her detayda sayısız yaratılış mucizesi görürüz. Detaylardaki mucizeler, yaratılmış herşeyin yapıtaşı olan atomlarda başlar, olağanüstü dengeler ve düzenlere sahip gökyüzü, galaksiler, güneş, insan bedeni, bitkiler, çiçekler, meyveler, dağlar, denizler ve mikrodünyadaki sayısız detay ve özelliklerle devam eder. Hepsinin sahip olduğu özelliklerde bir sanat vardır. Bu, Allah’ın muhteşem yaratma sanatıdır. Tüm canlılara dilediği şekli veren, tüm doğaya hakim olan, Sani olan Yaratıcı’nın sanatı…
Çevresine yalnızca bakan insan pencereye bakan kişi gibidir. Pencereye bakanlar ya pencerenin boyasındaki aşınan kısımları görür ya da pencerenin camı üzerindeki lekeleri. Oysa pencereden bakanlar, o pencerenin muhteşem bir dünyaya açıldığını görür, pencerenin ardındaki güzellikleri izler, üzerinde tefekkür eder ve bundan sonsuz haz alırlar.
Allah’ın benzersiz yaratma sanatının delillerine sadece bakmak bir anlam ifade etmez. Baktığımız herşeyi görmemiz ve üzerinde düşünmemiz gerekir. Çevremizdeki güzellikler üzerinde tefekkür ederek muhteşem yaratılışlarını farkedebilir, Allah'ın üstün yaratma sanatını kavrayabiliriz.
Rabbimiz evrendeki her şeyi en küçük detayına dek üstün bir ilim, hassas bir ölçü ile yarattığını, "Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır. (Bakara Suresi, 164)” ayetiyle bildirir ve ayetlerinin canlı örneklerine tanık olmamızı ister.
Bediüzzaman, yukarıdaki ayetle ilgili olarak şunları tefekkür eder:
“Şu ayet Allah'ın varlığını ve birliğini gösterdiği gibi, bir İsm-i azamı gösteren büyük bir penceredir. Bu ayetin özeti şudur ki: Kainatın yüksek ve alçak tabakasındaki bütün alemler ayrı ayrı lisanla bir tek neticeyi, yani bir tek Sâni'-i H'akim'in (hikmet sahibi Yaratıcının) terbiye ediciliğini gösteriyorlar."
Üstad ayrıca alemlerin ayrı ayrı olduğu gibi, bütünüyle de gayet parlak bir tarzda kudretin mükemmelliğini ve vahdetini gösterdiğini söyler. "İşte bu yollar ile büyük bir pencerenin Marifetullah'a açılır ve bir ölçüde bir Sâni'-i Hâkim'i akla gösterir" der.
Gökler, yer ve ikisi arasındaki her şey, sahip oldukları mucizevi sistemleri yaratan ve sürekli denetimi altında tutan Rabb'imizin üstün aklını işaret ederler.
Canlı cansız her varlığı dilediği şekilde yaratan ve tümünü kontrolünde tutan sonsuz güç sahibi Yaratıcı’nın sanatı, araştırıp üzerinde derin düşünüldüğünde gereğince kavranabilir.
Toplumun, "derin düşünme boğulursun" telkinine uyan insan ise şeytanın sisteminde "boğulan" kişidir.


Fuat TÜRKER
 

kardelele

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Ocak 2009
Mesajlar
15,425
Tepki puanı
28
Puanları
0
Yaş
55
Konum
istanbul
EMEĞİNİZE SAĞLIK.ALLAH RAZI OLSUN.
Çevresine yalnızca bakan insan pencereye bakan kişi gibidir. Pencereye bakanlar ya pencerenin boyasındaki aşınan kısımları görür ya da pencerenin camı üzerindeki lekeleri. Oysa pencereden bakanlar, o pencerenin muhteşem bir dünyaya açıldığını görür, pencerenin ardındaki güzellikleri izler, üzerinde tefekkür eder ve bundan sonsuz haz alırlar.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt