İktidarın AB ve ABD’den aldığı direktifler doğrultusunda ısrarla açmak isteği Heybeliada Ruhban Okulu, Ortodoks Rum Patriği Bartholomeus’un yıllardır en büyük hayalidir. Bu hayal ülkemizi idare eden iradede varmış ki Patrikhanenin sözcülüğüne soyundular. Peki, Heybeliada Ruhban okulunun açılması ne manaya geliyor. Bütün açıklığı ile sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ruhban Okulu patrikhanenin sembolüdür
Ruhban Okulu patrikhanenin sembolüdür. Burada aslolan patrikhanedir. Ruhban Okulunun açılması herhangi bir okulun açılmasına benzemiyor. Resmen İstanbul içinde Vatikan misali bir devletin kabulü manasına geliyor.
İktidar kanadı Ruhban Okulunu İmam hatiplerle eşdeğer tutmaktadır. Türkiye %99’u Müslüman olan bir ülkedir. Müslümanlığı yıpratan iktidarın, Ruhban okulundaki ısrarına bir anlam vermek çok zor! İktidarın bu adımı karşısında toplumumuzu duyarlı olmaya çağırıyorum. Sonunu hesap ederek hareket etmesini arzuluyorum. Halkımızın morfin yemiş misali davranması, virüs kapmış bilgisayar gibi davranması, ülkemizi Irak’ın düşmüş olduğu duruma düşürebilir.
İktidar ve kalemşörleri “Ne olacak canım Ruhban Okulunu açarsak” demektedir. Benim bir tavsiyem var.
Amaç Papaz Yetiştirmek mi?!
Eğer papaz yetiştirilecek bir okul açılması düşünülüyorsa, Yunanistan daha uygun bir ülke olacağı kanısındayım. Hristiyan bir din devleti kurmak amacı ile hareket eden zihniyet ve bu zihniyete destek veren iradelere Yunanistan’ın her yönüyle ideal bir ülke olacağını hatırlatırım. Bertholomous Yunanistan’da bu faaliyetlerini yapacak olursa, bu Devleti Yunanistan’da kuracak olursa fazla zorlukta çekmeyeceği aşikârdır. Her ne yönden bakacak olursak olalım, Yunanistan’ın uygun bir ülke olduğu ortaya çıkmaktadır.
Neden İstanbul?
Ruhban okulunun açılması normal bir okul gibi lanse edenlere de birkaç sözüm var. Açılmak istenilen Ruhban Okulu Patrikhanenin bir sembolüdür. Bir Hıristiyan din devletinin kabulüdür. Eğer öyle olmasaydı. Bertholomous bu okulu Yunanistan’da açardı. Veya başka bir Hıristiyan ülkede açardı. İlla da İstanbul’da açılmak istenmesi, işin ideolojik yönünü açık ve seçik ortaya koymaktadır.
Kalemşörler Toplumu hazırlıyor!
İktidarın taraflı kalemşörlerini ele alacak olursak Ruhban okulunun açılmamasını bir eksik gibi gösterip, halkımızı hazırlamaktadırlar!!! Yakında bazı TV ve gazetelerde Ruhban Okulu için okulumuzu açıyoruz, destek olun kampanaları düzenlenirse hiç şaşırmayın!
Peki, Kin kapısı ne olacak?
Ruhban Okulunun ısrarla açılmasını isteyenlere sormak istiyorum. Kin kapısının ne manaya geldiğini ve neden Kin kapısı ismi verildiğini biliyorlar mı? İsterseniz biraz bu konuyu ele alalım
1820–1821 Mora isyanı, Balkanlar’ın Memaliki Osmanî’den ayrılmasını sağlayan en önemli hareketlerden biridir. Sultan II. Mahmut’un padişahlık dönemindedir. Sadrazam, Benderli Ali Paşa’dır. Fener Rum Patriği koltuğunda Gregorius oturmaktadır. Devletin yaptığı araştırmalar, isyandaki Rus ve patrikhane parmağını ortaya koyor. Benderli Ali Paşanın emriyle yapılan patrikhane baskını–araştırmasında, patrikhanede gerçekleştirilen Mora İsyanı’nın plânına ilişkin belgelerin bulunması üzerine Patrik Gregorius yapılan muhakemesinde suçlu bulunarak patrikhanenin orta kapısı önünde idam edilir.
Olaydan sonra gizli olarak toplanan patrikhane yönetimi, aynı yerde bir “TÜRK DEVLET ADAMI ASILANA KADAR KAPININ KAPALI TUTULMASINA KARAR” verdi. Söz konusu kapı Cumhuriyet dönemine kadar zincirlenmiş olarak tutuldu. Daha sonra kaynaklanarak muhafaza edildi. Hâlen bu kapı patrikhane çevrelerinde “KİN KAPISI” olarak anılmaktadır.
Gregorius’un asılması ise şöyle olur
Biliyorsunuz Mora isyanında on binlerce Müslüman Türk katledilmişti. Bunu biz ve Türk milleti söylemiyor, İngiliz Tarihçi W. Allison Philips söylüyor:
“ Üç gün boyunca zavallı Türk yerleşimciler bir vahşiler güruhunun şehvetine, zulmüne teslim edildiler. Ne cinsiyet ne de yaş yönünden bir esirgeme yapıldı. Kadınlar ve çocuklar öldürülmeden önce işkenceden geçirildiler.
Kıyım öylesine büyük ölçüdeydi ki çete reislerinden Kolokationes’in kendisi bile, kasabaya girdiğinde, ‘Yukarı Hisar Kapısı’ndan başlayarak atımın ayağı hiç yere değmedi’ demektedir. İlerlediği zafer kutlama töreni yolu, Türk cesetlerinden bir halı misali döşenmişti!”
Vahşetin ne derece büyük bir katliam olduğunu İngiliz Tarihçi W. Allison Philipis ortaya koyuyor.
Bu vahşetin ve diğerlerinin arkasında Patrikhane’nin olduğu bütün belgeleriyle ve uluslararası gözlemcilerin şahitliğinde ortaya konulmuştur. Bu işin müsebbibi patrik Gregorius yargılandı, Patrikhane’nin Orta Kapısında asıldı.
Patrikhane o kapıyı hâlâ açmıyor amma Hükümet işte bu Patrikhane’de ve o kapıda bir Müslüman Türk’ü asmak için yemin edecek papazların yetiştirileceği, daha da kötüsü Devlet içinde bir devletin okulu açma ısrarında devam ediyor.
Dün Bartholomeos’un faaliyetleri ve Patrikhane’nin Kin Kapısı için demediğini bırakmayan kalemşorler bugün iktidarın kararını toplumumuza benimsetmek için nasıl çaba sarf ediyor!
Ruhban Okulu açılırken “Kin Kapısı” ismini verdikleri bu kapının açılması için Patrikhanenin aldığı karar ne olacak? İktidar bu kapının adı neden “Kin Kapısı” Neden kapalı tutuluyor diyeceğine “Ruhban Okulunun açılması şarttır.” Diyor.
Türk halkını duyarlı olmaya çağırıyorum
İsmail Çetin