by-cansuyu
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 19 Ocak 2007
- Mesajlar
- 160
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Pamuk Ermeniler Türkler Kürtler
Mehmet Şevket Eygi
MİLLİ GAZETE
27.02.2007
BEDİUZZAMAN Hazretlerinin çok doğru, çok isabetli, çok hikmetli bir sözü var: “Söylediklerin hep doğru olmalı, lakin her doğruyu söylemek doğru değildir.”
* Mutlaka söylenmesi gereken doğrular vardır. Bunları toplumda bir kimsenin yahut birilerinin söylemesi, açıklaması gerekir.
* Bir kısım doğruların açıklanması doğru olmayabilir.
* Bazı doğruları açıklamak ihtiyarîdir yani seçimliktir, söylense de olur söylenmese de olur.
* Öyle doğrular vardır ki, söylenmesi büyük fitne ve fesada, dehşetli tepkiye yol açar, uygun zamanı gelinceye kadar söylenmez.
Kendisine Nobel armağanı kazandırılan ve dolar milyoneri yapılan Orhan Pamuk “Türkler bir milyon Ermeni, otuz bin Kürt öldürdü” dedi, başı belâya girdi.
Onun bu söyledikleri mutlak doğrular mı idi? Değildi. Konu tartışmalıydı. Rakam abartılıyordu, Birinci Dünya Savaşının şartları içinde Ermeni ahali tehcir edilmişti ama ölenlerin sayısı bir milyon değil, üç yüz bindi. Bunları Türkler öldürmemişti, kimlerin öldürdüğünü burada yazmak istemiyorum, o doğruyu söylemek doğru olmaz.
Orhan Pamuk Türkiyeliydi, zâhiren Türk’tü. Ermeni soykırımı konusunda Türkiye’nin iddiaları, tezleri vardı. O bunlara taban tabana zıt fikirlere ve görüşlere katıldı. Sen Türkiye’de yaşıyorsun, Türkiye vatandaşısın, çok ihtilaflı bir konuda Türkiye’nin karşısındakilerin görüşlerini ve iddialarını doğruluyor ve destekliyorsun. Bunlar mutlak doğrular değil, göreceli doğrulardır.
Neticeyi biliyoruz:
Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü kazandırıldı ve büyük para verildi.
Ünlü oldu, zengin oldu... Lakin her şeyin bir faturası var. Ehil ve layık olmadığı bir ödülü elde etmek için bir şeyler yaptı ve şimdi faturasını ödüyor.
Herkesin bildiği gibi Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı. Nereye gitti? ABD’ye... Aslında Ermenistan’a gitmesi gerekirdi.
Belki de Pamuk, yeni ödüller, yeni şanlar, şöhretler peşinde olduğu için kaçar gibi yaptı. Böyle şeyler sıcağı sıcağına bilinmez ve anlaşılmaz. Aradan elli altmış sene geçtikten sonra ölenler ölür, yeni nesiller tarihi gerçekleri öğrenirler.
Bizim ilericilerin çılgınlar gibi sevdikleri, göklere çıkardıkları, Nazım Hikmet de Türkiye’den kaçmıştı. O, Pamuk gibi pasaportla normal şekilde kaçmadı, Boğaziçi’nde küçük bir tekneye bindi ve oradan geçen bir Romanya gemisine çıktı. Amerika’ya değil, Sovyetler Birliği’ne kapağı attı.
Zalim rejimlerin şerleri dolayısıyla vatanlarını terk edenlere bir şey denilmez, lakin içinde yaşadığı toplumun çoğunluğuna zıt düştüğü için kaçanlar, yüzde yüz olmasa bile kabahatlidirler.
Son derece tartışmalı olan, millî menfaatlerle ilgisi bulunan bir konuda delilsiz, gerekçesiz, rastgele, sellemehüsselâm konuşuyorsun, “Türkler bir milyon Ermeni kesti”. Bu başlığın altında ilmi, ciddi, tarihi bir araştırma mı var? Yok. İşkembe-i kübradan konuşmuş. O tehcir veya sevkiyat hadisesinde can veren Ermenileri Türkler mi öldürmüşler? Hayır. Menfur bir cinayete kurban giden Ermeni gazeteci Hrant Dink bile bu tezi kabul etmiyordu. Ermenileri Türkler öldürmemişti.
Sanırım Orhan Pamuk o sözleri kendiliğinden söylemedi.
Meşhur oldu, Nobel armağanını aldı, eserleri bir yığın lisana çevrildi, çuvalla telif ücreti kazandı. Amerika’ya gitmeden önce bankadaki hesabından dört yüz bin dolar çekmiş.
Amerika’daki Ermeni lobisi çok güçlüdür, Orhan Pamuk’u bağırlarına basacaklardır.
Haa, Birinci Dünya Savaşının o korkunç yılları içinde Ermeniler acaba kaç Türk ve Müslüman öldürmüşlerdi? Pamuk, Türk-Müslüman soykırımını biliyor mu, bu konuda bir rakam verebilir mi?
Bu ikinci doğruyu söyleyene ödül ve para vermezler...
Mehmet Şevket Eygi
MİLLİ GAZETE
27.02.2007
BEDİUZZAMAN Hazretlerinin çok doğru, çok isabetli, çok hikmetli bir sözü var: “Söylediklerin hep doğru olmalı, lakin her doğruyu söylemek doğru değildir.”
* Mutlaka söylenmesi gereken doğrular vardır. Bunları toplumda bir kimsenin yahut birilerinin söylemesi, açıklaması gerekir.
* Bir kısım doğruların açıklanması doğru olmayabilir.
* Bazı doğruları açıklamak ihtiyarîdir yani seçimliktir, söylense de olur söylenmese de olur.
* Öyle doğrular vardır ki, söylenmesi büyük fitne ve fesada, dehşetli tepkiye yol açar, uygun zamanı gelinceye kadar söylenmez.
Kendisine Nobel armağanı kazandırılan ve dolar milyoneri yapılan Orhan Pamuk “Türkler bir milyon Ermeni, otuz bin Kürt öldürdü” dedi, başı belâya girdi.
Onun bu söyledikleri mutlak doğrular mı idi? Değildi. Konu tartışmalıydı. Rakam abartılıyordu, Birinci Dünya Savaşının şartları içinde Ermeni ahali tehcir edilmişti ama ölenlerin sayısı bir milyon değil, üç yüz bindi. Bunları Türkler öldürmemişti, kimlerin öldürdüğünü burada yazmak istemiyorum, o doğruyu söylemek doğru olmaz.
Orhan Pamuk Türkiyeliydi, zâhiren Türk’tü. Ermeni soykırımı konusunda Türkiye’nin iddiaları, tezleri vardı. O bunlara taban tabana zıt fikirlere ve görüşlere katıldı. Sen Türkiye’de yaşıyorsun, Türkiye vatandaşısın, çok ihtilaflı bir konuda Türkiye’nin karşısındakilerin görüşlerini ve iddialarını doğruluyor ve destekliyorsun. Bunlar mutlak doğrular değil, göreceli doğrulardır.
Neticeyi biliyoruz:
Orhan Pamuk’a Nobel Edebiyat Ödülü kazandırıldı ve büyük para verildi.
Ünlü oldu, zengin oldu... Lakin her şeyin bir faturası var. Ehil ve layık olmadığı bir ödülü elde etmek için bir şeyler yaptı ve şimdi faturasını ödüyor.
Herkesin bildiği gibi Türkiye’den kaçmak zorunda kaldı. Nereye gitti? ABD’ye... Aslında Ermenistan’a gitmesi gerekirdi.
Belki de Pamuk, yeni ödüller, yeni şanlar, şöhretler peşinde olduğu için kaçar gibi yaptı. Böyle şeyler sıcağı sıcağına bilinmez ve anlaşılmaz. Aradan elli altmış sene geçtikten sonra ölenler ölür, yeni nesiller tarihi gerçekleri öğrenirler.
Bizim ilericilerin çılgınlar gibi sevdikleri, göklere çıkardıkları, Nazım Hikmet de Türkiye’den kaçmıştı. O, Pamuk gibi pasaportla normal şekilde kaçmadı, Boğaziçi’nde küçük bir tekneye bindi ve oradan geçen bir Romanya gemisine çıktı. Amerika’ya değil, Sovyetler Birliği’ne kapağı attı.
Zalim rejimlerin şerleri dolayısıyla vatanlarını terk edenlere bir şey denilmez, lakin içinde yaşadığı toplumun çoğunluğuna zıt düştüğü için kaçanlar, yüzde yüz olmasa bile kabahatlidirler.
Son derece tartışmalı olan, millî menfaatlerle ilgisi bulunan bir konuda delilsiz, gerekçesiz, rastgele, sellemehüsselâm konuşuyorsun, “Türkler bir milyon Ermeni kesti”. Bu başlığın altında ilmi, ciddi, tarihi bir araştırma mı var? Yok. İşkembe-i kübradan konuşmuş. O tehcir veya sevkiyat hadisesinde can veren Ermenileri Türkler mi öldürmüşler? Hayır. Menfur bir cinayete kurban giden Ermeni gazeteci Hrant Dink bile bu tezi kabul etmiyordu. Ermenileri Türkler öldürmemişti.
Sanırım Orhan Pamuk o sözleri kendiliğinden söylemedi.
Meşhur oldu, Nobel armağanını aldı, eserleri bir yığın lisana çevrildi, çuvalla telif ücreti kazandı. Amerika’ya gitmeden önce bankadaki hesabından dört yüz bin dolar çekmiş.
Amerika’daki Ermeni lobisi çok güçlüdür, Orhan Pamuk’u bağırlarına basacaklardır.
Haa, Birinci Dünya Savaşının o korkunç yılları içinde Ermeniler acaba kaç Türk ve Müslüman öldürmüşlerdi? Pamuk, Türk-Müslüman soykırımını biliyor mu, bu konuda bir rakam verebilir mi?
Bu ikinci doğruyu söyleyene ödül ve para vermezler...