Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

ÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP (1 Kullanıcı)

zeynur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eyl 2006
Mesajlar
518
Tepki puanı
0
Puanları
0
AYNI DİNİ PAYLAŞMAK
Eski ağır siklet boks şampiyonu MuhammedAli, 11 Eylül günü yerle bir olan Dünya Ticaret Merkezi’ni olaydan bir ay kadar sonra ziyarete gittiğinde, gazeteciler kendisine; “şüpheliler ile aynı İslâm inancını paylaşmasından dolayı neler hissettiğini” sorarlar. Muhammed Ali nazikçe cevap verir:
—Siz Hitler’le aynı dini paylaşmaktan dolayı ne hissediyorsunuz?
NE MÜMKÜN?
Son derece cahil bir arkadaşı, Mustafa Nihad Özön'e ilim satmak isteyen bir tavırla:
—Seninle aynı zamanda aynı şeyi düşünsek, buna telepati mi derler? diye sorunca, ondan şu cevabı almış:
—Hayır, dostum, buna mucize derler!...
SENELERİ SAYMAK
Yazarlarımızdan Selim Gündüzalp ve Ali Suad, yolda bir ihtiyara rastlarlar. Selim Gündüzalp, ihtiyara selam verir, hâlini hatırını sorar ve yaşını merak ettiğini söyler. İhtiyar bu soru üzerine duraklayınca, Ali Suat onun yerine cevap verir:
— Söyleyemeyecek kadar çok!..
YENİ METOD
Nezle’ye karşı keşfedilen yeni bir ilaçtan bahsedilirken, orada bulunanlardan biri Dr. Fahri Can'a sormuş: "Yeni ilaç kullanıldığında nezle kaç günde geçiyor?
Fahri Can "iki haftada efendim" demiş.
Adam, sorularına devam etmiş:
—Peki ya kendi hâline bırakılırsa?
Doktor bey, biraz düşünüp cevap vermiş:
—On dört gün sürer.
MESLEK SIRRI
İlahiyatçı Halil Şimşek diş doktoruna gitmişti. Doktor dişlerine bakarak, ‘dişleriniz ne kadar sağlıklı, bunun sırrı nedir,’ diye sordu. Halil Şimşek:
— Meslek sırrı, deyince doktor izahını istedi.
Halil Şimşek şöyle cevap verdi:
— Biz ilahiyatçı olduğumuz için, insanlarla yaptığımız sohbetlerde onlar, ‘ağzınıza sağlık hocam diyorlar’ işte sırrı bu.
ROMA NEDEN YIKILDI?
Çiçeron, Roma’nın neden yıkıldığını soranlara şu cevabı verirmiş:
— Çünkü güzel ve çok çok konuştuk fakat bilgisizdik.
KİTABIN DEĞERİ
Kurtuba’lı âlim El-Hadram, açık artırmayla yapılan kitap satışında, ihtiyaç duyduğu bir eseri almak ister.Fakat artırma sırasında kitabın fiyatı, hem onun alış gücünün, hem de kitabın gerçek değerinin üstüne çıkar.
Kitabı alan kişi durumu şöyle izah eder:
— Kütüphanemde bir kitaplık boş yer kalmıştı. Ve bu kitap, tam o boşluğu dolduracak büyüklükteydi.
Canı sıkılan El-Hadram, oradan uzaklaşırken şu sözleri mırıldandı:
— Dişi olmayan fındık yiyemez ki...
İŞİN BEREKETİ
Epeyce kilo almış bir gence, Selçuk Yıldırım şakayla karışık sorar:
— Bu kadar kısa sürede bunca kiloyu nasıl aldın, var mı bu işin bi sırrı?
Genç şu cevabı verir:
— Bereketi kaçar abi, sırrını söyleyemem.
DOĞRUNUN DOĞRU TARİFİ
Muhammed Belhî hazretlerine:
— Doğru nedir? diye sorduklarında şöyle demiş:
— Varlığıyla herşeyi güzelleştiren, yokluğuyla herşeyi çirkinleştiren şey!
HATIRA DEFTERİ
Burhan Felek, bir gün Küçükçekmece’de et yemekleri ile meşhur bir lokantaya gitmiş. Yediği etleri çok beğenmiş. Sofrasından kalkmak üzere iken lokantanın sahibi hatıra defterini getirip:
“Üstad şuraya iki satır hatıra yaz da, defterim kıymetini arttırsın” diye Felek’e uzatmış.
Burhan Felek de:
“Burada bu kadar güzel et yemek imkânı varken neden birbirimizi yeriz, anlamıyorum” diye bir not yazıp, defteri imzalamış.
SARAYA DAVET
Sultan Abdülmecid, adından hep övgüyle ve saygıyla söz edilen mesnevihan Hüsam Efendi ile tanışmak ister; fakat Hüsam Efendi kabul etmez; bütün davetleri geri çevirir. Aradan zaman geçer, günün birinde Beşiktaş taraflarına yolu düşen Hüsam Efendi’yi padişahın bu iş için görevlendirdiği biri yol üzerinde durdurur ve şu dörtlüğü okur:
Efendimiz bizi gönderdi, çok selam ediyor,
“Görüşmek istiyorum, kendi istemez mi?” diyor.
Uzun değil ki saray, işte dört adımlık yer;
Hemen dönün gidelim, hiç düşünmeyin bu sefer!
Hüsam Efendi, bu kâfiyeli davete yine aynı usul ile cevap verir:
Ben ellibeş senedir teptiğim yegâne yolun,
Henüz sonundan uzakken, tükendi gitti ömür;
Tutup bir de geri döndüm mü, yandığım gündür!
BEDAVA YOLCULUK
Büyük İtalyan besteci Guiseppe Verdi ile bir dostu trenle yolculuk yapıyorlardı. Kondüktör geldiğinde, Verdi biletini gösterdi. Arkadaşı, bunu yadırgadı:
“Sen Senato üyesisin; bilet almaman gerekirdi.”
Verdi, durumunu şöyle açıkladı:
“Ben önce müzisyen, sonra senatörüm. Müzisyen olarak biletsiz yolculuk etme hakkını kendimde görmüyorum.”
HANGİ GÜN BAYRAM?
Abdullah bin Mübarek, bir rahibe:
—Bayramınız hangi gündü? diye sormuş ve şu cevabı almış:
—Allah’a demiş asi olmadığımız her gün bayramımızdır.
HER GÜNÜN TÜTÜNÜ
Bir dostu ünlü İskoçyalı edebiyatçı Thomas Carlyle’a sorar:
—Bu kadar kitabı nasıl biriktirdiniz.
Carlyle şu cevabı verir:
—Bu kütüphane benim her günkü tütünümdür!
—Ne demek istediğinizi anlamadım?
Carlyle açıklar:
—Arkadaşlarımın tütüne verdiği parayı, ben kitaplarıma verdim.
DAYANIŞMA
Bir sohbette söz evlilikten açıldığında, meşhur bir ressam şunu anlatmıştı:
—Bana soruyorlar: ‘Hanımına nasıl dayanıyorsun?’ diye. Ben de şu cevabı veriyorum:
—Efendim, evlilik bir dayanma değil, dayanışmadır!
BAKLAVA
Öğrencisi Osman Öztürk anlatıyor:
Mahir İz Hoca, Osman Öztürk ve diğer araştırmacılarla birlikte İslâmî Araştırmalar Vakfı’nda çalışmaktadır. Buradaki ilmî toplantılara geç gelenlerin ceza olarak beraberlerinde baklava getirmeleri kararlaştırılır. Hoca muntazam mesai yaptığı için hiç ceza almaz. Bir gün yanında baklava getirir ve:
“Benim geç geleceğim yok. İyisi mi, ben cezamı çekeyim” der.
EŞE DOSTA HEDİYE
Şair Arif Nihat Asya, son zamanlarda ebced hesabıyla tarih düşürmeye ve dostlarına böyle şiirler yazmaya merak salar. Edebiyatçı dostlarının yeni çıkan kitaplarına, yakınlarının nişanlanan kızlarına ve sünnet olan çocuklarına tarih düşürmeye başlar. Şair Mehmet Çınarlı, bir gün bunun sebebini şaire sorunca şu cevabı alır:
—Eş dost, lütfedip bu gibi mutlu günlere beni de davet ediyor. Hepsine hediye alıp ****ürmeme imkân yok. Benim hediyem de bu tarih’ler oluyor.
VUR AL
Meşhur tarihçi İbnülemin Mahmud Kemal İnal, bir gün Taha Toros’la birlikte müşterek bir dostlarının cenaze namazına yetişmek üzere Beyazıt’tan Fatih’e doğru yürürken habire çocuğunu döven bir kadını görür. Olaya müdahale eden üstada, kadın dert yanar:
—Efendim, bu çocuk fena halde canımı sıktı. Az önce illa çikolata alacaksın diye tutturdu. Aldım, yemedi. Şimdi de simit diye ağlıyor. Gördüğünüz gibi yerden kalkmıyor.
İbnülemin, kadına çocuğun adını sorunca, “Vural” cevabını alır. Bunun üzerine, nüktesini salıverir:
—Be kadın! Madem ki veledin adını Vural koymuşsun. Öyleyse, dediğini yapmak zorundasın. Hem vuracaksın, hem alacaksın. Vur-al!...
 

takan

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Eki 2006
Mesajlar
1,377
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP

HEPSİNİ OKUYAMADIM AMA ELİNİZE SAĞLIK KARDEŞİM.
ALLAH RAZI OLSUN SELAM VE DUA İLE
 

konak

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2006
Mesajlar
1,186
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: ÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP

Güzel mesajlar paylaşmışsınız bizimle.
Selam ve dua ile.
 

zarife_76

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
20 Eyl 2006
Mesajlar
1,066
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
48
RE: ÖYLE SORUYA BÖYLE CEVAP

AYNI DİNİ PAYLAŞMAK
Eski ağır siklet boks şampiyonu MuhammedAli, 11 Eylül günü yerle bir olan Dünya Ticaret Merkezir17;ni olaydan bir ay kadar sonra ziyarete gittiğinde, gazeteciler kendisine; r0;şüpheliler ile aynı İslâm inancını paylaşmasından dolayı neler hissettiğinir1; sorarlar. Muhammed Ali nazikçe cevap verir:
r12;Siz Hitlerr17;le aynı dini paylaşmaktan dolayı ne hissediyorsunuz?


VALLA HARIKA BIR CEVAP, AKLIMDA KALSIN BELKI LAZIM OLUR!!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt