turk8487
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Mar 2008
- Mesajlar
- 451
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 51
Hindistan velilerinden “Hacı Dost Muhammed Kandeharî”hazretleri, bir gün bazı gençlere buyurdu ki:
- Evlatlarım, Peygamber Efendimiz; “Ahir zamanda öyle günler gelecek ki, dînini îmanını muhafaza etmek, avcunda ateşi tutmak gibi zor olacaktır”buyuruyor.
- Bize ne tavsiye edersiniz? dediler.
- Her şeyden önce dîninizi iyi öğrenin, buyurdu.
- Nereden öğrenelim efendim?
- Hakiki İslam âlimlerinden, onlar yoksa kitaplarından. Bu din, “bilmek dîni”dir çünkü. Bilmeden Müslümanlık olmaz.
Ve şöyle özetledi:
- Dînini bilmeyenin, dîni yoktur.
Ölüm acısı...
Bir gün de sohbetinde;
- Dünyadaki bütün acılar bir araya gelse, “Ölüm acısı” yanında hiç kalır, buyurdu. Ölüm acısı, yetmiş kılıç darbesinden daha şiddetlidir.
- Bu acı herkese olacak mı? dediler.
- Evet, ama Allahü teâlâ sevdiği kullarına bu acıyı hiç duyurmayacak, buyurdu.
- Kabir azabı nasıldır hocam?
- “Kabir azabı”nın yanında, ölüm acısı hiç kalır.
- Mahşer azabı nasıldır?
- “Mahşer azabı”nın yanında da kabir azabı hiç kalır.
- Ya Cehennem azabı?
- Bu, hepsinden şiddetlidir kardeşlerim. Öyle ki, bundan önceki acıların toplamı, “Cehennem azabı” yanında hiçtir.
Bu hayatın gayesi
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, her şeyin, her işin bir gayesi vardır, buyurdu.
- Peki hocam bu hayatın gayesi nedir? dediler.
- Ölürken, son nefeste “Allah” diyebilmektir, buyurdu.
- Yani îmanla ölmek mi efendim?
- Evet, bütün mesele son nefeste “Allah” deyip, îmanla ahirete gidebilmektir.
- Bunun için ne yapabiliriz ki hocam?
- İki şey. Birincisi, beş vakit namazınızda bunun için dua edin. İkincisi de dîninizi iyi öğrenip, mucibince amel edin.
Ve ekledi:
- Dua etmeyen ve sebebe yapışmayan, muradına kavuşamaz.
- Evlatlarım, Peygamber Efendimiz; “Ahir zamanda öyle günler gelecek ki, dînini îmanını muhafaza etmek, avcunda ateşi tutmak gibi zor olacaktır”buyuruyor.
- Bize ne tavsiye edersiniz? dediler.
- Her şeyden önce dîninizi iyi öğrenin, buyurdu.
- Nereden öğrenelim efendim?
- Hakiki İslam âlimlerinden, onlar yoksa kitaplarından. Bu din, “bilmek dîni”dir çünkü. Bilmeden Müslümanlık olmaz.
Ve şöyle özetledi:
- Dînini bilmeyenin, dîni yoktur.
Ölüm acısı...
Bir gün de sohbetinde;
- Dünyadaki bütün acılar bir araya gelse, “Ölüm acısı” yanında hiç kalır, buyurdu. Ölüm acısı, yetmiş kılıç darbesinden daha şiddetlidir.
- Bu acı herkese olacak mı? dediler.
- Evet, ama Allahü teâlâ sevdiği kullarına bu acıyı hiç duyurmayacak, buyurdu.
- Kabir azabı nasıldır hocam?
- “Kabir azabı”nın yanında, ölüm acısı hiç kalır.
- Mahşer azabı nasıldır?
- “Mahşer azabı”nın yanında da kabir azabı hiç kalır.
- Ya Cehennem azabı?
- Bu, hepsinden şiddetlidir kardeşlerim. Öyle ki, bundan önceki acıların toplamı, “Cehennem azabı” yanında hiçtir.
Bu hayatın gayesi
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, her şeyin, her işin bir gayesi vardır, buyurdu.
- Peki hocam bu hayatın gayesi nedir? dediler.
- Ölürken, son nefeste “Allah” diyebilmektir, buyurdu.
- Yani îmanla ölmek mi efendim?
- Evet, bütün mesele son nefeste “Allah” deyip, îmanla ahirete gidebilmektir.
- Bunun için ne yapabiliriz ki hocam?
- İki şey. Birincisi, beş vakit namazınızda bunun için dua edin. İkincisi de dîninizi iyi öğrenip, mucibince amel edin.
Ve ekledi:
- Dua etmeyen ve sebebe yapışmayan, muradına kavuşamaz.