DİLEDİĞİM GİBİ
Allah Resulü bir gün ashabına:
-Ademoğlunun her (iyi) davranışına kat kat karşılık verilir.İyilikler en az on misliyle yazılır,bu yedi yüz misline kadar çıkar.Yüce Allah şöyle buyurmuştur:"Oruç,bu kuralın dışındadır.Çünkü o sadece benim içindir,ben de onu dilediğim gibi ödüllendireceğim.Kulum benim için istek ve arzularını,yiyeceğini terk etti." dedi ve devam etti:
-Oruçlu için iki sevinç vardır.Biri,orucu açtığı zamanki sevincidir;diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.Oruçlunun ağzından çıkan koku,Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
ÇOCUKLAR İYİLEŞİRSE
Resullullahın torunlar Hasan ve Hüseyin hastalanmışlardı.Babaların Hazreti Ali ve Anneleri Hazreti Fatıma,Allah'a şöyle bir adakta bulundular:"Çocuklarımız iyileşirse üç gün oruç tutalım."
Çok geçmeden hastalar şifaya kavuştu ve baba da anne de oruçlarına başladılar.Birinci gün sahura kalkıp niyet ettiler,günü oruçlu geçirip akşama iftarlıklarını hazırladılar.Akşam olup da tam iftar edecekleri sırada,bir fakir gelip:
-Allah için bana yiyecek verin.Açım,dedi.Onlar da yemeye hazırlandıkları yemeklerinin tamamını o fakire verdiler.Kendileri su ile iftar ettiler..Evde gece yiyecekleri başka bir şey de yoktu.İftarda bir şey yemedikleri gibi,sahura da kalkmadan ikinci gün oruçlarına devam ettiler.Akşam olunca bu sefer de kapıya bir yetim gelip:
-Allah için bana bir şey verin,dedi.Onlarda yine ağızlarına bir lokma bile almadan iftar sofralarındaki yemeğin tamamını o yetime verip,su ile iftar ettiler.
İftarsız,sahursuz üçüncü gün de oruçlarına devam ediyorlardı.Üçüncü günün iftar vakti gelmişti.Kapılarının bu sefer de bir esir çaldı.O da aç olduğunu söyleyip onlardan bir miktar yiyecek istedi.Hazreti Ali ve Hazreti Fatıma,bu sefer de yiyeceklerin tamamını o esire verdiler.İftarlarını yine su ile açmışlardı,ama adadıkları oruçları da bitmişti artık.
Onların yokluk içinde yaptıkları bu cömertlik ve başkalarını kendilerine tercih etmeleri Cenab-I Hakk'ın çok hoşuna gitmişti.Haklarında "Onlar kendi canlarının çekmesine rağmen,yemeği fakire,yetime ve esire yedirdiler." mealindeki İnsan Suresinin 8.Ayetini göndererek,onlardan razı olduğunu bildirdi.
EN İYİ BİNEK
Seyyid Burhaneddin Hazretleri,nefsinin istek ve arzularına uymamaya çok gayret ederdi.Az bir yiyecekle iftar eder,on iki günde bir yemek yerdi.Bir gün seher vakti gaipten,"Bugünden sonra nefsini zorlamayı bırak."diyen bir ses geldi.Bunun üzerine Seyyid Burhaneddin,"Resulullahı bütün insanlara gönderen Allah'a yemin ederim ki olgunluğa ermeden bırakmam."dedi ve Allah'tan ne istemişse hepsine kavuştu.
Bir gün ziyaretine gelen dostlarına şöyle söylemişti:
-Eğer Allah Teala'ya yeteri kadar kulluk yapmıyorsanız,en azından oruç tutun.Karnınızı aç bırakmaya önem verin.Çünkü oruç tutmaktan daha iyi bir ibadet yoktur.Peygamber ve velilerinin kalplerinden hikmet pınarları,açlık ve oruç bereketi ile fışkırmıştır.İnsanı Allah'a ulaştıracak,oruçtan daha iyi bir binek yoktur.
Allah Resulü bir gün ashabına:
-Ademoğlunun her (iyi) davranışına kat kat karşılık verilir.İyilikler en az on misliyle yazılır,bu yedi yüz misline kadar çıkar.Yüce Allah şöyle buyurmuştur:"Oruç,bu kuralın dışındadır.Çünkü o sadece benim içindir,ben de onu dilediğim gibi ödüllendireceğim.Kulum benim için istek ve arzularını,yiyeceğini terk etti." dedi ve devam etti:
-Oruçlu için iki sevinç vardır.Biri,orucu açtığı zamanki sevincidir;diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir.Oruçlunun ağzından çıkan koku,Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.
ÇOCUKLAR İYİLEŞİRSE
Resullullahın torunlar Hasan ve Hüseyin hastalanmışlardı.Babaların Hazreti Ali ve Anneleri Hazreti Fatıma,Allah'a şöyle bir adakta bulundular:"Çocuklarımız iyileşirse üç gün oruç tutalım."
Çok geçmeden hastalar şifaya kavuştu ve baba da anne de oruçlarına başladılar.Birinci gün sahura kalkıp niyet ettiler,günü oruçlu geçirip akşama iftarlıklarını hazırladılar.Akşam olup da tam iftar edecekleri sırada,bir fakir gelip:
-Allah için bana yiyecek verin.Açım,dedi.Onlar da yemeye hazırlandıkları yemeklerinin tamamını o fakire verdiler.Kendileri su ile iftar ettiler..Evde gece yiyecekleri başka bir şey de yoktu.İftarda bir şey yemedikleri gibi,sahura da kalkmadan ikinci gün oruçlarına devam ettiler.Akşam olunca bu sefer de kapıya bir yetim gelip:
-Allah için bana bir şey verin,dedi.Onlarda yine ağızlarına bir lokma bile almadan iftar sofralarındaki yemeğin tamamını o yetime verip,su ile iftar ettiler.
İftarsız,sahursuz üçüncü gün de oruçlarına devam ediyorlardı.Üçüncü günün iftar vakti gelmişti.Kapılarının bu sefer de bir esir çaldı.O da aç olduğunu söyleyip onlardan bir miktar yiyecek istedi.Hazreti Ali ve Hazreti Fatıma,bu sefer de yiyeceklerin tamamını o esire verdiler.İftarlarını yine su ile açmışlardı,ama adadıkları oruçları da bitmişti artık.
Onların yokluk içinde yaptıkları bu cömertlik ve başkalarını kendilerine tercih etmeleri Cenab-I Hakk'ın çok hoşuna gitmişti.Haklarında "Onlar kendi canlarının çekmesine rağmen,yemeği fakire,yetime ve esire yedirdiler." mealindeki İnsan Suresinin 8.Ayetini göndererek,onlardan razı olduğunu bildirdi.
EN İYİ BİNEK
Seyyid Burhaneddin Hazretleri,nefsinin istek ve arzularına uymamaya çok gayret ederdi.Az bir yiyecekle iftar eder,on iki günde bir yemek yerdi.Bir gün seher vakti gaipten,"Bugünden sonra nefsini zorlamayı bırak."diyen bir ses geldi.Bunun üzerine Seyyid Burhaneddin,"Resulullahı bütün insanlara gönderen Allah'a yemin ederim ki olgunluğa ermeden bırakmam."dedi ve Allah'tan ne istemişse hepsine kavuştu.
Bir gün ziyaretine gelen dostlarına şöyle söylemişti:
-Eğer Allah Teala'ya yeteri kadar kulluk yapmıyorsanız,en azından oruç tutun.Karnınızı aç bırakmaya önem verin.Çünkü oruç tutmaktan daha iyi bir ibadet yoktur.Peygamber ve velilerinin kalplerinden hikmet pınarları,açlık ve oruç bereketi ile fışkırmıştır.İnsanı Allah'a ulaştıracak,oruçtan daha iyi bir binek yoktur.