HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
Ordu Kumandanı Halife’nin Kendisidir
Ordunun komutanı Halife’dir. Genelkurmay Başkanını tayin eder. Her Tugaya emir ve her Tümene de komutan tayin eder. Ordunun diğer rütbelerini ise, onun tayin ettiği komutanlar ve sancak emirleri tarafından tayin edilir. Kurmayların tayini, Genelkurmay başkanı tarafından savaş kültüründe elde ettiği dereceye göre gerçekleştirilir.
Bunun deliline gelince: Halifelik, şeriatın hükümlerini uygulamak, İslâm davetini dünyaya taşımak için ön gürülmüş dünyadaki tüm Müslümanların genel başkanlığıdır. Dünyaya İslâm davetini taşımanın yolu ise cihaddır. Halife’nin cihad vazifesini üstlenmesi ve bunu yerine getirmesi kaçınılmaz bir şeydir. Çünkü Halifelik akdi onun şahsına yapılmıştır. Onun yerine başkasının bunu yapması caiz değildir. Bu nedenle cihat işlerinin başında görevi yapmak Halife’ye hastır. Her ne kadar cihad her Müslümana farz ise de bu görevin başında başkasının bulunması caiz değildir. Cihadı yerine getirmekle cihad işlerinin başında bulunmak ayrı bir şeydir. Cihad, her Müslüman için farzdır. Fakat cihat işlerinin başında bulunmak ise yalnızca Halife’nin hakkıdır.
Halife’nin yerine getirmesi bizzat kendisine farz olan bir şeyi, kontrol ve denetimi altında olmak şartıyla kendisine vekalet etmek üzere bir başkasını görevlendirmesi caizdir. Onun kontrol ve bilgisi olmaksızın, bağımsız, mutlak bir şekilde başkasına verilmesi caiz değildir. Çünkü Hilâfet akti onun şahsına yapılmıştır. Dolayısı ile bu konu ile ilgili işleri doğrudan doğruya takip etmek Halife’nin görevidir. İslâm dışı sistemlerde devlet başkanının ordunun başkomutanı komutanı olduğu şeklindeki sözler doğru değildir. Çünkü devlet başkanının komutanlığı şeklidir. Ordunun gerçek komutanı devlet başkanı tarafından tayin edilen kimsedir. Bu durum İslâm’ın nazarında geçersizdir. Şeriatın kabul etmediği bir uygulama şeklidir. Şeriata göre Halife ordunun fiili komutanı olmalıdır Fakat komutanlığın dışında kalan teknik, idari ve diğer alanlarda, valiler gibi bağımsız olarak işleri yürütecek kendi yerine şahıslar tayin etmesi caizdir. Bu işlerin doğrudan doğruya Halife’nin gözetimi altında olması, mütalaasının alınması şart değildir. Üstelik Rasulullah (s.a.v.) fiili olarak orduya komuta ediyordu. Savaşlarda komutanlık yapıyor, kendisinin içerisinde bulunmadığı savaş için hareket eden birliklerin yani seriyyelerin komutanlarını tayin ediyordu. Bazen de Tebûk savaşında olduğu gibi tayin ettiği komutanın öldürülmesinden sonra kimin komutan olacağını da belirtiyordu. Abdullah b. Ömer'den: "Rasulullah (s.a.v.) Tebûk gazvesinde Zeyd b. Harise'yi komutan olarak tayin etti ve şöyle dedi: “Zeyd öldürülürse Cafer komutan olsun, Cafer öldürülürse Abdullah b. Revaha olsun.” [1]
Ordu komutanlarını ve sancak emirlerini Halife tayin eder. Onlar için sancak bağlar. Tümen komutanlarını tayin eder. Mute Ordusu gibi Şam'a gönderilen ordu ve Üsame Ordusu alay konumunda idiler. Buna delil ise Peygamber (s.a.v.)in Üsame’ye sancak bağlamış olmasıdır. Arap yarımadası içerisinde savaşıp geri dönen Mekke taraflarına doğru gönderdiği Sa’d b. Ebi Vakkas seriyesi gibi birlikler ise bir fırka (bölük) mesabesindeydi. Sancak kumandanları ile birlik kumandanlarının Halife tarafından tayin edildiğini gösteren ve buna işaret eden hususlardan birisi de şudur: Rasulullah (s.a.v.) bütün gazvelerinde yüzbaşı ve binbaşı konumundaki subaylar ile daimi bir ilişki içerisinde idi ve böylelikle askerlerin durumlarını öğreniyordu.
Ordu kumandanları ile seriye kumandanları dışındakilere gelince; Rasulullah (s.a.v.) tarafından bunların tayin edildiklerine dair sabit olmuş bir rivayet yoktur. Buna göre Rasulullah (s.a.v.) gazada bunların tayin edilmesi işini kumandanlarına bırakıyordu. Teknik işlerden sorumlu olan Genelkurmay başkanına gelince, böyle bir kimse ordu kumandanı mesabesindedir. Genelkurmay Başkanını Halife tayin eder ve yapacağı işlerde onu serbest bırakır. Bu kişi her ne kadar Halife’nin emri altında olsa da işlerini doğrudan doğruya Halife’nin denetimi olmadan yürütür.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari, 3928
Ordunun komutanı Halife’dir. Genelkurmay Başkanını tayin eder. Her Tugaya emir ve her Tümene de komutan tayin eder. Ordunun diğer rütbelerini ise, onun tayin ettiği komutanlar ve sancak emirleri tarafından tayin edilir. Kurmayların tayini, Genelkurmay başkanı tarafından savaş kültüründe elde ettiği dereceye göre gerçekleştirilir.
Bunun deliline gelince: Halifelik, şeriatın hükümlerini uygulamak, İslâm davetini dünyaya taşımak için ön gürülmüş dünyadaki tüm Müslümanların genel başkanlığıdır. Dünyaya İslâm davetini taşımanın yolu ise cihaddır. Halife’nin cihad vazifesini üstlenmesi ve bunu yerine getirmesi kaçınılmaz bir şeydir. Çünkü Halifelik akdi onun şahsına yapılmıştır. Onun yerine başkasının bunu yapması caiz değildir. Bu nedenle cihat işlerinin başında görevi yapmak Halife’ye hastır. Her ne kadar cihad her Müslümana farz ise de bu görevin başında başkasının bulunması caiz değildir. Cihadı yerine getirmekle cihad işlerinin başında bulunmak ayrı bir şeydir. Cihad, her Müslüman için farzdır. Fakat cihat işlerinin başında bulunmak ise yalnızca Halife’nin hakkıdır.
Halife’nin yerine getirmesi bizzat kendisine farz olan bir şeyi, kontrol ve denetimi altında olmak şartıyla kendisine vekalet etmek üzere bir başkasını görevlendirmesi caizdir. Onun kontrol ve bilgisi olmaksızın, bağımsız, mutlak bir şekilde başkasına verilmesi caiz değildir. Çünkü Hilâfet akti onun şahsına yapılmıştır. Dolayısı ile bu konu ile ilgili işleri doğrudan doğruya takip etmek Halife’nin görevidir. İslâm dışı sistemlerde devlet başkanının ordunun başkomutanı komutanı olduğu şeklindeki sözler doğru değildir. Çünkü devlet başkanının komutanlığı şeklidir. Ordunun gerçek komutanı devlet başkanı tarafından tayin edilen kimsedir. Bu durum İslâm’ın nazarında geçersizdir. Şeriatın kabul etmediği bir uygulama şeklidir. Şeriata göre Halife ordunun fiili komutanı olmalıdır Fakat komutanlığın dışında kalan teknik, idari ve diğer alanlarda, valiler gibi bağımsız olarak işleri yürütecek kendi yerine şahıslar tayin etmesi caizdir. Bu işlerin doğrudan doğruya Halife’nin gözetimi altında olması, mütalaasının alınması şart değildir. Üstelik Rasulullah (s.a.v.) fiili olarak orduya komuta ediyordu. Savaşlarda komutanlık yapıyor, kendisinin içerisinde bulunmadığı savaş için hareket eden birliklerin yani seriyyelerin komutanlarını tayin ediyordu. Bazen de Tebûk savaşında olduğu gibi tayin ettiği komutanın öldürülmesinden sonra kimin komutan olacağını da belirtiyordu. Abdullah b. Ömer'den: "Rasulullah (s.a.v.) Tebûk gazvesinde Zeyd b. Harise'yi komutan olarak tayin etti ve şöyle dedi: “Zeyd öldürülürse Cafer komutan olsun, Cafer öldürülürse Abdullah b. Revaha olsun.” [1]
Ordu komutanlarını ve sancak emirlerini Halife tayin eder. Onlar için sancak bağlar. Tümen komutanlarını tayin eder. Mute Ordusu gibi Şam'a gönderilen ordu ve Üsame Ordusu alay konumunda idiler. Buna delil ise Peygamber (s.a.v.)in Üsame’ye sancak bağlamış olmasıdır. Arap yarımadası içerisinde savaşıp geri dönen Mekke taraflarına doğru gönderdiği Sa’d b. Ebi Vakkas seriyesi gibi birlikler ise bir fırka (bölük) mesabesindeydi. Sancak kumandanları ile birlik kumandanlarının Halife tarafından tayin edildiğini gösteren ve buna işaret eden hususlardan birisi de şudur: Rasulullah (s.a.v.) bütün gazvelerinde yüzbaşı ve binbaşı konumundaki subaylar ile daimi bir ilişki içerisinde idi ve böylelikle askerlerin durumlarını öğreniyordu.
Ordu kumandanları ile seriye kumandanları dışındakilere gelince; Rasulullah (s.a.v.) tarafından bunların tayin edildiklerine dair sabit olmuş bir rivayet yoktur. Buna göre Rasulullah (s.a.v.) gazada bunların tayin edilmesi işini kumandanlarına bırakıyordu. Teknik işlerden sorumlu olan Genelkurmay başkanına gelince, böyle bir kimse ordu kumandanı mesabesindedir. Genelkurmay Başkanını Halife tayin eder ve yapacağı işlerde onu serbest bırakır. Bu kişi her ne kadar Halife’nin emri altında olsa da işlerini doğrudan doğruya Halife’nin denetimi olmadan yürütür.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Buhari, 3928