Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

O'nun güzel ahlakı ( sallallahu aleyhi vesellem) (1 Kullanıcı)

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
"Allah Resulü, hoşlanmadığı şeyleri görmemezlikten gelir, kendisinden beklentisi olan kimseleri hayal kırıklığına uğratmaz, istekte bulunan kişiyi eli boş çevirmez, tamamen mahrum bırakmazdı."

Âlemlere rahmet olarak gönderilen, efendimiz (sav), Allah'ın emrine aykırı olması sebebiyle, üzüldüğü veya kızdığı bir şey olursa mutlaka o konudaki tavrını açık ne net bir şekilde ortaya koyardı. Böyle durumlarda mübarek yüzleri kızarır, alnının tam ortasındaki damar belirirdi. Bunun dışında hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu görmezlikten gelirdi.

Sevmediği yemeği yemez ancak kötülemezdi. Buyurun siz yiyin derdi. Kendisine keler yemesi teklif edildiğinde; "Keler, benim hoşuma gitmiyor, siz yiyebilirsiniz" demişti.

Hiçbir kimseyi boş çevirmezdi. Onun kendisinden talepte bulunan bir kimseye "hayır" dediği görülmemişti. İhtiyaç sahibine vereceği bir şey yoksa sahabelerden birine gönderirdi.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Gereksiz yere ve boş konuşmazdı

"Allah Resulü şu üç şeyden; Gereksiz tartışmadan, çok konuşmaktan ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaktan titizlikle uzak dururdu."

Efendimiz (sav)'ın, sükûtu hikmet, sözleri ise ibretti. Lüzumsuz tartışmayı sevmez, haklı bile olsa tartışmayı terk eden kimsenin cennetin ortasına nail olacağı müjdesini verirdi. Buyurmuştur ki; "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir"
 

Aşk-ı Hicab

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Şub 2009
Mesajlar
12,148
Tepki puanı
25
Puanları
38
Yaş
39
Gereksiz yere ve boş konuşmazdı

"Allah Resulü şu üç şeyden; Gereksiz tartışmadan, çok konuşmaktan ve kendisini ilgilendirmeyen şeylerle meşgul olmaktan titizlikle uzak dururdu."

Efendimiz (sav)'ın, sükûtu hikmet, sözleri ise ibretti. Lüzumsuz tartışmayı sevmez, haklı bile olsa tartışmayı terk eden kimsenin cennetin ortasına nail olacağı müjdesini verirdi. Buyurmuştur ki; "Kişinin kendisini ilgilendirmeyen şeyleri terk etmesi, Müslümanlığının güzelliğindendir"

Selamun aleyküm abi.Allah razı olsun.

Efendimiz'in; haklı bile olsa tartışmayı terk eden kimsenin, cennetin ortasına nail olacağı müjdesini vermesi... Ne kadar güzel bir müjde bu.. Rabbim nasip etsin inşaallah..
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Selamun aleyküm abi.Allah razı olsun.

Efendimiz'in; haklı bile olsa tartışmayı terk eden kimsenin, cennetin ortasına nail olacağı müjdesini vermesi... Ne kadar güzel bir müjde bu.. Rabbim nasip etsin inşaallah..

ve aleykumselam degerli kardesim
ne büyük müjde bu degilmi ah bizde Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem gibi bir yasayabilsek O'nun yürüdügü yollarinin tozu bile olabilsek bize ne mutlu..
evet tartismada hakli bile olupta o tartismayi terk edebilmek ne güzel..mesela bazen sitemizde de tartismaci tiplerle karsilasabiliyoruz biz de onlara diyoruz ki selametle...
insaALLAH
Amin
hayirli ve bereketli geceler
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Kimseyi kötülemez, kınamaz ve kusur araştırmazdı

"Allah Resulü, insanlarla ilgili şu üç husustan titizlikle sakınırdı: Hiç kimseyi kötülemez, kınamaz ve gizli kusurlarını araştırmazdı. Sadece yararlı olacağını ümit ettiği konularda konuşurdu"

Sevgili Peygamberimiz (Sav), irşad ve ıslah için gönderilmişti. Birisine yönelteceği tenkit de yıkıcı değil yapıcı olurdu. Özel hayatı ilgilendiren kusurları deşifre etmek yerine, bu kusurların giderilmesi için gerekli manevi alt yapıyı hazırlamakla yükümlü idi. Toplumda yaşanan eksikliklere genel ifadelerle temas ederdi.
 

_AYDIN_

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Eyl 2009
Mesajlar
1,485
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
selamun aleyküm kardeşim...
ALLAH celle celalühü razı olsun güzel paylaşımların için :T
selam ve dua ile...
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Huzurundakiler, O'nu sessizce dinlerlerdi

"Allah Resulü konuşurken, O'nun meclisinde bulunanlar, sanki başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan dinlerlerdi. O susunca da konuşmak isteyen söz alırdı."
Efendimiz ile birlikte İslam'ın ilk döneminde yaşayan, O'nun özel eğitiminden geçen ilk nesil O'nun sünnetini ve hayat anlayışını en güzel şekilde tesbit etmişlerdi. Edep Peygamberinden sabah-akşam edep dersi alan örnek nesil 'sahabe' elbette edepte bize örnek olacaktır.
Ashabının, O'nun huzurundaki durumunu tasvir edenler, son derece edeple ve sessizce onu dinlediklerini anlatmak üzere 'sanki başlarının üzerine kuş konmuşçasına hiç kımıldamadan O'nu dinlerlerdi' ifadesiyle anlatırlardı.
O'nun huzurunda söz almak isteyenler, O sözünü bitirince söz alırlardı. Aradaki samimi diyalog sebebiyle O'na gayet rahat soru sorabilirler, ama hiçbir zaman edebi ihmal etmezlerdi
Huzurunda tartışma yapılmazdı
"Allah Resulünün ashabı, O'nun huzurunda konuşurken birbirleriyle asla ağız dalaşında bulunmazlardı"
Sevgili Peygamberimiz, gereksiz tartışmalardan hoşlanmazdı. Hele huzurunda tartışma yapılmasına hiç müsaade etmezdi. Peygamberimiz, huzurundaki gereksiz tartışma, onların helak olmalarına sebep olabilirdi.
Böylesine üstün bir edeple yetişen sahabe, O'nun huzurunda birbirleriyle tartışmazlardı. O'nun sorularına "Allah ve Resulü daha iyi bilir" diye cevap verirlerdi.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Huzurunda herkesin sözü dikkatle dinlenirdi

"İçlerinden birisi, Allah Resulünün huzurunda konuşurken, o sözünü bitirinceye kadar diğerleri can kulağıyla konuşanı dinlerlerdi. Allah Resulünün nezdinde, onların hepsinin sözü, ilk önce konuşanın sözü gibi ilgiyle karşılanırdı"Herkese ayrı bir değer, ayrı bir önem veren efendimiz (sav) herkesin sözünü dikkatle dinlerdi. Ashabı da birbirlerinin sözlerini kesmez, konuşmalarına müdahale etmezlerdi.
Onlar, İslam medeniyetinin öncü kuşağı idiler. Her konuda oldukları gibi, insani ilişkiler konusunda da model toplum oldular. Tarih boyunca rahmetle anıldılar ve rahmetle anılacaklardır.

Birlikte olduğu kişilerle uyumlu idi

"Allah Resulü, ashabının güldüğü şeylere güler, onların hayret ettikleri şeylerde kendisi de hayretlerini ifade ederlerdi."
Efendimiz, Kuran ifadesiyle 'içinizden, sizden bir elçi' idi. Herkesin yediğini yer, herkesin içtiğini içerdi. Herkes gibi giyinir, herkes gibi yaşardı. Onun giyiminde sadelik ve temizlik hâkimdi. O'nun insanlardan farklılığı sadece ruh, gönül vicdan farklılığı idi. Herkesin konuştuğu konulara o da katılır onların güldükleri şeylere O da gülerdi.
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Es Selam Aleyküm,

Emeğinize sağlık, öğrendiklerimizden nasiplenelim inşallah.
Ne vakit Sevgili Efendimizin s.a.v. güzel ahlakına dair bir şeyler okusam kendimden utanırım.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Es Selam Aleyküm,

Emeğinize sağlık, öğrendiklerimizden nasiplenelim inşallah.
Ne vakit Sevgili Efendimizin s.a.v. güzel ahlakına dair bir şeyler okusam kendimden utanırım.

Vealeykum selam
insaALLAH nasiplenenlerden olmak duasiyla...
Allah'a eamnet olun
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Aşırı övgüyü kabul etmezdi

"Allah Resulü, ancak yapılan iyiliğe denk düşen ve dalkavukluğa kaçmayan övgüleri kabul ederdi"
Efendimiz, kendisini "kuru ekmek yiyen Kureyşli bir kadının oğlu" olarak takdim eder, sürekli Allah'ın kulu olma şuurunu aşılardı. Güzel Kuran okuyan Ebu Musa el Eş'ari, Übeyy bi Ka'b ve Abdullah b. Mesud gibi sahabelerin güzel Kur'an tilavetini takdir ederdi. Ancak hiçbir zaman aşırı övgüde bulunmaz, aşırı övgü yapanları kabul etmezdi.
Aşırı övgü yapanların, övdükleri kişiyi kör testere ile kesmiş gibi olacaklarını söylemişti. "Sizi yüzünüze karşı aşırı derecede övenlerin yüzlerine toprak saçın" buyurmuştu.
"Aramızda yarın ne olacağını bilen peygamber vardır" diye kaside okuyan kişiyi hemen uyarmış ve: "Yarın ne olacağını Allah'tan başka kimse bilemez" demişti.

Hiç kimsenin sözünü kesmezdi

"Allah Resulü, haddini aşmadığı müddetçe hiç kimsenin sözünü kesmezdi. Eğer huzurunda haddi aşacak şekilde konuşan olursa, o zaman ya o konuşanı susturur ya da o meclisten ayrılmak suretiyle ona engel olurdu."


[Not: Bu yazı, H. İbrahim Kutlay'ın 'Peygamberimizin gençliğe yaklaşımı' isimli eserinden derlenmiştir.]
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Kimseyi kötülemez, kınamaz ve kusur araştırmazdı

"Allah Resulü, insanlarla ilgili şu üç husustan titizlikle sakınırdı: Hiç kimseyi kötülemez, kınamaz ve gizli kusurlarını araştırmazdı. Sadece yararlı olacağını ümit ettiği konularda konuşurdu"

Sevgili Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem), irşad ve ıslah için gönderilmişti. Birisine yönelteceği tenkit de yıkıcı değil yapıcı olurdu. Özel hayatı ilgilendiren kusurları deşifre etmek yerine, bu kusurların giderilmesi için gerekli manevi alt yapıyı hazırlamakla yükümlü idi. Toplumda yaşanan eksikliklere genel ifadelerle temas ederdi.
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Bir Gününü Nasıl Değerlendiri di?

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem) Bir Gününü Nasıl Değerlendiri di?

Her konuda olduğu gibi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yaşantısı bizim için örnek olmalıdır. Çünkü O, gününü üçe bölerdi. Bir bölümünde namaz kılar, Kur’an-ı Kerim okur, zikir yapar ve diğer ibadetlerle meşgul olurdu. Bir bölümünde de ailesiyle ve gelen misafirlerle ilgilenir, onlara emr-i bilma'ruf ve nehy-i ani'l münker yapmak suretiyle onları irşad ederlerdi.

Diğer bir bölümünde ise uyku ve istirahat ederlerdi. İşte biz de ticaret, iş-güç ve hayatımızı göz önüne alarak; vaktimizi en güzel bir şekilde bölmeli ve yapmış olduğumuz bu programa uymalıyız.

Allah-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: "Yemin olsun, sizin için Allah'ı ve ahiret gününü arzu edenler ve Allah'ı çok ananlar için, Allah'ın peygamberinde pek güzel bir örnek vardır." (Ahzab; 21)

Görüldüğü gibi Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i örnek almak gerektiği bu ayette bize bildirilmiştir. Bize düşen ona mutabaat yapmak suretiyle, onun ahlakıyla ahlaklanmaktır. Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e ittibadan daha üstün ve daha şerefli bir makam yoktur. Üstün makam emirlerinde, işlerinde, ahlakında ona uymak ve ahlakıyla ahlaklanmaktır. Gafletin en büyüğü, kulun Rabb'inden; O'nun emirlerinden gafil kalmasıdır. O halde hem Allah-u Zülcelal'den gafil kalmamak, hem de sünnet-i seniyyeye ittiba etmek için yapılan günlük programa uymakla ve günlük duaları okumak suretiyle, Allah-u Zülcelal ve Resulüne ittiba etmiş oluruz.

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir işe başlarken: "Allah'ın adıyla" ve sağ ciheti ön planda tutarak işe başlardı. Camiye, eve girerken sağ ayağıyla girerdi. Elbiselerini giyerken daima sağdan başlar, abdest âzâlarını yıkarken sağdan başlar, yemek yerken sağ eli ile yer ve su içerken sağ eli ile içer, bir şey ikram edildiğinde, sağ eliyle alırdı." (Tirmizi)

Hatta Allah-u Zülcelal'in razı olacağı bütün işlere sağdan başlar, hoş olmayan durumlarda sol ile başlar, tuvalete girerken sol ayağı ile girer, burun temizlerken, taharet alırken sol elini kullanır, elbiselerini çıkarırken ilk önce sol tarafı çıkarırdı. Ve bütün şeylerden Allah-u Zülcelal'e sığınarak dua ederdi.

İşte bu sebeplerden dolayı, onun bütün hal ve haraketleri bizim için en büyük örnek ve bize rahmettir.

Hamd Alemlerin Rabbi olan Allah-u Zülcelal’e mahsustur. Sâlat ve selâm Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in üzerine, âli’ne ashabına ve onların takipçileri olan salih zatların üzerine olsun.

Seyda Muhammed Konyevi (k.s)
 

gurbette

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eki 2008
Mesajlar
2,850
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
50
Enes b. Malik (R.A)'ten rivayet olunan bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (S.A.V) şöyle buyuruyor: "Kim bana bir salavat getirirse, Allah ona on sefer salavat getirir.” Salavatın manası ‘ona rahmet et’ demektir. Eğer biz bir sefer: “Ya Rabbi! Sen Peygamber Efendimiz (S.A.V)' e rahmet et” (Allahumme salli ala Seyyidina Muhammed) dersek, Allah (C.C) bize on sefer rahmet edecektir.

Hadisin devamı şöyledir: “Onun on günahı affedilir ve derecesi on kat artırılır.”
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt