Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

O'nu Görüyor Gibi... (1 Kullanıcı)

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
"O'nu Görüyor Gibi"







Allah'u Zülcelal, Ayet-i Kerimede şöyle buyuruyor:
"Oysa göklerde ve yerde ne varsa ister istemez secde eder."(ra'd;15)

Allah-u Zülcelal nefsi günahlara meyilli olarak yaratmış olduğu için nefis secde etmek istemez.Fakat, Allah-u Zülcelal Peygamberler göndermiş, bize hakikati beyan ettirmiştir. Bu sayede, akıl ve ruhun zorlamasıyla, nefis istemeyerekte olsa secdeye gitmektedir.


Buradan da anlaşılıyor ki, insan daima nefsine çoban olmalıdır. Çünkü nefis, Allah'a ibadetten ve Allah'ın razı olacağı amel-i salihten kaçmaktadır.İnsan daima, nefsin boğazına bir ip bağlamalı, günahlardan muhafaza olması için ona daima baskı yapıp, onun çobanı olmalıdır. İnsan böyle yapmazsa, nefis onu günahlara sürükleyecek ve en sonunda Firavun'un 'Ben Rabb'ım dediği gibi deyinceye kadarda durmayacaktır.
Nefis sahibini daima Allah-u Zülcelal'in gazabına ve cehennem azabına müstahak etmek için uğraşır. Bunun için ona çobanlık etmemiz onu günahtan gerisin geri çevirmemiz lazımdır.
Evet, insan nefsini hapis altında tutmalı ve onu ibadete zorlamalıdır. Allah-u Zülcelal Ayet-i Kerimede, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e şöyle buyurmasını emretmektedir:
"De ki; benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, kesinlikle hep o alemlerin Rabbi olan Allah içindir."(En'am;162)

Demek ki insan, kendisini nefsin pisliğinden kurtardığı, temiz bir hale girdiği zaman;ibadeti, namazı, ölümü, hayatı, her şeyi Allah için olur. Böyle olmamız, bizim üzerimize bir vecibedir, zorunluluktur.
Alıntı
Gülistan Dergisi
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Şeytanın hileleri

Şeytanın çeşitli hileleri vardır va daima insanlara hile yapmaktadır.
Birinci hilesi şudur;Kula gelir, şöyle der."Namaz kılmak ,badet etmek zordur, yapma!Allah affeder, kerimdir." Bu şekilde kulu ibdetten alıkoymak ister. "Zikir yapma ne kadra uğraşsanda senin zikrin ibadetin olmuyor. ne kadar çabalasan da ancak bu kadar yapabiliyorsun, sanki veli mi olacaksın!" diye kula zikir, ibadet yaptrmamak için hile yapar.
Eğer, Allah (c.c) kulu muhafaza ederse; onun hilesine karşı şöyle cevap verir: "Ya lain (lanetlenmiş şeytan) Sen yapma diyorsun ama Allah yapmayı emretmiş. Allah'ın Peygamberleri Evliyaları hepsi yapmışlar, yapmakla görevliydiler. Bende görevimi yapacağım."

İkinci hilesi; Eğer kul, şeytanı yener,ibadet yapmaya devam ederse, bu seferde ona ,şu hileyle yaklaşır: "Madem yapıyorsun, bari aceleyle yap, biraz noksan olur ne çıkar? Acele yaparsan gidip arkadaşlarınla konuşacaksın, çay içeceksin şöyle edeceksim, böyle edeceksin" der.
Eğer , Allah (c.c) onu muhafaza ederse, onun hilesine karşı şöyle cevap verecektir : "Ya lain! Az ve tamam olan amel, çok ve noksan olan amelden daha hayırlıdır. Ben tam olarak yerine getireyimde az olsun."

Üçüncü hilesi; Kul, böyle deyipte amelini tam olarak yapınca, şeytan şu hileye başvurur; onu riaya düşürmek için şöyle der: "Evet, tam olarak yapıyorsun ama başkalarıda seni görüp ne kadar ibadet sahibi, şerefli ve takvalı bir insan olduğunu anlasınlar."
O zaman şeytana şöyle demelidir: " Allah-u Zülcelal'den başka, kimse kimseye menfaat veremez amelimi Allah için yapmam lazımdır."
Dördüncü hilesi ; Kul bundanda şeytanı yenerse, şeytan ona: "Ne güzel amel yaptın senden daha güzel yapan var mı!" diyerek kibir ve ucup getirir. Kul ona şöyle cevap vermelidir: "Ya lain! O güzel ameli ben mi yaptım? Allah bana yaptırdı. Eğer, Allah bana kuvvet, teşfik vermeseydi yapamazdım."

Bu şekilde, şeytan insana ne hileyle gelirse, onun hilelerine kapılmayıp ona cevap vermek lazımdır.
Ahmed adında bir zat diyor ki : "Peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) hadisinde:
Kim ibadetinden bir pay bir haz almak istiyorsa, ibadetinde tevazu yapsın" buyuruyor.

Ben,Peygamber (sallallahu aleyhi vessellem) bu hadsinde neyi kastediyor, bizden ne istiyor diye, Ebu Süleyman (Kuddise Sırruhu)'ya sordum. şöyle dedi: ibadetinde ucup yapmamalısın. sabahtan akşama kadar zikir yapsan, namaz kılsan, Kur'an okusan, sohbet yapsan, dilin fesehatle sohbet etse, ne yaparsan yap, ucuplanmayacaksın.
Ancak o zaman, ibadetinden bir haz ve pay alabilirsin. eğer ibadetine ucup karışırsa, o ibadetten bir pay alamazsın."
Demek ki, insanın vücudunun - manevi olarak-tedavi olaması ve ibadetinden haz alabilmesi için kişinin, amelinde ucup yapmaması lazımdır. Yine şöyle devam ediyor:"Arif olan kimse yani, Allah-u Zülcelal'i -hakkıyla-tanıyan şahıs, iki rekat namaz kıldığında, o iki rekattan vücudunda bir tat, bir haz, bir duygu, bir iman halaveti duyuncaya kadar ibdetinden ayrılmaz."

İnsan, nasıl bir yemek yediğinde, o yemekle memnun oluyorsa, arif te iki rekat namazında, kendisine mutlaka manevi olarak bir tat, bir pay, bir haz alır. Başkası ise (50) rekat kıldığı halde, ondan hiçbir tat, hiçbir haz, hiçbir pay duymuyor. İşte ibdetlerimizin bu şekilde, sanki bir adet halinde olamaması lazımdır hakikaten insan nankördür.

Alıntı
Gülistan Dergisi
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
ayriliksizasklarakavust.jpg


Allah'ı Görüyor Gibi...

Muaz bin Cebel (Radıyallahu Anh) anlatıyor: "Bir gün Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi vessellem)'in yanına gittim ve ona:

-Ya Resulullah! Ahiretim için ne lazımdır, bana bu konuda tavsiyede bulun, dedim. Bana:
-Sanki Allah'ı görüyor gibi ona ibadet et,
dedi.

Burada bizim için çok büyük bir şiddet vardır. Eğer insan Allah'ı her an görüyor gibi ibadet etse, Allah'ı o kudret sahibi ve azametiyle tanısa, onun ibadetinin onu nasıl yapacağını, ancak Allah verir. İnsan böyle olduğu zaman, hiç günaha da düşmez. Çünkü, Allah-u Zülcelal
Ayet-i Kerime'de şöyle buyruyor:
"Muhakkak sahih namaz edepsizlikten ve uygunsuzluktan alıkoyar."(Ankebut;45)
Peygamber (Sallallahu Aleyhi Vessellem) başka bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor:
"Siz bir namaz kıldığınız zaman, 'Bu benim son namazımdır, ben bir daha namaz kılma fırsatı bulamayacağım' diye düşünün. Bir sadaka, bir zekat verdiğiniz zaman da öyle düşünün."
Yani, yapılan her bir ameli, son amel olarak kabul etmeli, ondan sonra tekrar amel yapamayabileceğimizi düşünmeli, ona göre kendimizi ayarlamalıyız.
İnsan ölürken son bir namaz, sadaka gibi ibadet yapsa şöyle düşünür:'Ben ölüyorum. Bu son amelimdir. İnşaAllah bununla Allah'ın rızasını kazanırım.' İnsan böyle düşündüğü zaman, imanın halaveti bütün vücuduna yerleşir ibadetini içinden gelerek, isteyerek, ondan tat alarak yapacaktır.
Ama maalesef, hep gafletten dolayı vucudumuz bir yerde ibadet ediyor, kalp ise başka düşüncelerle başka yerlerde geziyor. Vücut güya ellerini Allah'ın huzurunda bağlıyor,kalp ise başka yerlerde dolaşıyor. Böyle olduğu zaman da ibadetten istenilen menfaat elde edilemiyor

.
402386_122559931197733_1884639585_n.jpg



O'nun Huzurunda..


Namazla, bütün kainatın sahibi; gökleri, Arş-ı Ala'yı, Kürsi'yi, Cennet'i, dünyanın yedi kat tabakasını, gece gündüzü yaratan, idare eden, kudret ve azamet sahibi Allah-u Zülcelal'in huzuruna gidiyoruz ve onunla konuşuyoruz.
Kişi, iki rekat namazında, huzurlu olduğu zaman, Allah ona, nice paylar ve tatlar verecektir.

Namazda, insanın kalbinin, namazda başka yerlere gitmesi şuna benzer;
Nasıl bir insan, bir haceti için Padişahın huzuruna gidince, onun karşısında iken, sağa sola bakar, padişaha iltifat etmez, onunla konuşmazsa, Padişah: "Bu deli midir? Benim huzuruma, bir şey istemek için geldiği halde, umursamaz halde davranıyor!" der, hatta onu huzurundan kovar.

Bizim namazdaki durumumuz da padişahın huzuruna çıkan o kişi gibidir.
Namazla Allah'ın huzuruna girdiğimiz zaman, huzurla O'ndan bir şey istmemiz lazımdır. İşte o zaman, Allah (c.c) bize verecektir. Allah-u Zülcelal, çok merhamet ve şefkat sahibidir.
Bzim elimizde de nice fırsatlar vardır, onları değerlendirmemiz lazımdır. -Bilateşbih- nasıl fakir , çıplak, hiçbir şeyi olmayan, ailesi perişan bir insana, dağ gibi altın ve paraları olan bir padişah , kendi önünden geçerken: " Gel sana yardım edeyim" dediği halde, "İstemiyorum" derse ve bu nasıl bir akkılsızlık, delilikse Allah'ın bize verdiğ fırsatları değerlendirmememiz de böyledir.
Kişi hakiki olarak Allah'a tövbe eder, sonra da kendi kuvvetine göre, az çok ibadette bulunursa, Allah (c.c) ona ahirette ona çok güzel muamele edecektir.

Temimi dari buyuruyor ki : " Bir kişi günahlarıyla Allah'ın huzuruna getirilecektir. Küçük günahları ona gösterilecek ve onları okuyacaktır. Fakat kendisini hatırlamasına rağmen, yaptığı büyük günahları ona gösterilmez. Deme ki o, günahlarına tövbe etmiş, Allah da onları affetmiştir. Allah-u Zülcelal, bir meleğe bir kitap verir ve' Bu kulumu cennete götür' der. Allah meleğe, yine şöyle buyurur: 'Bu kitabı kulum cehennem'den geçtikten sonra,eline ver ve ona hürmet ve tazim için günahlarını kendisine göstermediğimi söyle.' O melek kitabı alır ve kul, bütün Cehennem kapılarından geçtikten sonra , okuması için eline verir. Kitabı okuduğunda, Allah-u Zülcelal'e hamdü sena ve şükür eder."
İşte insan günahlarından pişman olduğu ve elinden geldiği kadar Allah-u Zülcelal'i razı ettiği zaman, Allah-u Zülcelal kuluna, kıyamet gününde böyle merhametle muamele eder. Kendimizi o merhamete müstehak etmek için ruhumuzu, canımızı, malımızı, her şeyimizi feda etsek, yine de azdır. Allah-u Zülcelal'in bu şekilde muamele etmesi, ne güzel bir şeydir!

Allah-u Zülcelal, hepimize isteği razı olacağı şekilde salih amel yapmayı nasip etsin, İnşaAllah. (Amin)
 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Huzurda Durmak
İmam Zeynelabidin rh.a. abdest aldığında rengi sararır, vücudu titremeye başlardı. Bu durum bir gün kendine sorulduğunda şöyle cevap verdi:
“Kimin huzurunda duracağımı biliyor musunuz?”
Abdulmecîd Hânî, el-Hadâiku’l-Verdiyye
 

mir_erhan

Moderator
Katılım
13 Ara 2008
Mesajlar
6,148
Tepki puanı
502
Puanları
83
Yaş
44
Ellerine sağlık kardeşim..
Rabbimiz sevabına ulşamayı nasip eylesin size.Allah c.c. razı olsun..
faidelenip uygulayanalardan oluruz inşallah...
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun kardeşim
güzel sayfanın devamını bekleriz:)

''İhsan Allah’ı görüyor gibi ibadet etmendir, her ne kadar sen O’nu görmesen de, O seni görür''
 

ibra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Eyl 2009
Mesajlar
6,106
Tepki puanı
12
Puanları
38
Yaş
30
Konum
Konya
"De ki; benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, kesinlikle hep o alemlerin Rabbi olan Allah içindir." (En'am;162)

ALLAH celle celalühü razı olsun

 

salavatqetir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eki 2010
Mesajlar
1,596
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
31
Allah razı olsun kardeşim
güzel sayfanın devamını bekleriz:)

''İhsan Allah’ı görüyor gibi ibadet etmendir, her ne kadar sen O’nu görmesen de, O seni görür''

Amin kardeşim Allah senden de razı oslun::)
Devamı gelecek ::)

"Öylece iltica et namaza… Sadece kalıbını değil, kalbini de indir şefkatin secdesine.."
"De ki; benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, kesinlikle hep o alemlerin Rabbi olan Allah içindir." (En'am;162)

ALLAH celle celalühü razı olsun

Amin kardeşim vakit ayırıp okuduğun için teşekkür ederim::)
Allah senden de razı oslun


"Bize: "Namazı dosdoğru kılın, Allah'a karşı gelmekten sakının" (diye emredildi), toplanacağınız yer O'nun huzurudur."
Enâm Suresi ; Sure 6, Ayet 72
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt