Onlar şehit çocuğu.
İki kız kardeş.
Biri 3 diğeri 2 yaşında.
Büyüğünün adı Güneş, kardeşininki Zeliha.
Babalarını askerde onbaşı Kasım diye çağırırlardı.
Urfalı Kasım Aksoy.
Geçen hafta Şırnak’ta; Gabar’da şehit düştü.
Terhisine 20 gün vardı.
Babalarının cenazesinde gördü Türkiye onları.
Amcalarının bir kucağında biri, diğerinde öbürü.
Şehid onbaşı Kasım’ın iki minik yetimi yürekleri burktu.
Kışa girilirken yırtık çoraplarıyla iki kız kardeş.
İki yetim kardeş.
Babaları şehit olmasa kimin haberi olacaktı yaşadıkları hayattan.
Ve hatta yaşadıklarından.
İzin bile kullanmadı askerliği boyunca Onbaşı Kasım.
Bir an önce çalışmaya başlayıp evine ekmek götürmek için.
Kimse bilmiyordu ama yavrularının yırtık çorabı onun içini acıtıyordu.
Yokluk içinde bir hayatları vardı.
Hep ‘bugünümüze şükür’ dediler.
Onbaşı Kasım da yetimdi. Amcaları büyütmüştü onu.
Şimdi yetim kalan iki kızını da amcaları büyütecek.
Minik yavrular olup bitenin farkında değil henüz.
Ama anaları, boynunu bükmüş ağlarken, dilini ısırıyor.
Yetimlerine belli etmemek için.
Güneş ve Zeliha da analarının ağlamasına ağlıyor.
Anne ağladığına göre ağlamak gerek.
Şimdi Bayram.
Yolunu gözledikleri Onbaşı Kasım’ın briketle çevrilmiş mezarı başındalar.
Bayramlaşmaya gittiler babalarıyla.
Hayatta olsa koklar, başlarını okşar öperdi onları.
Belki de ondan dağınık iki minik yetimin saçı başı.
Ağladılar, ağladılar…
Güneş ve Zeliha artık Türkiye’ye emanet.
Hepimize.
Onlar bu vatanın yetimleri.
Bayramda kendi çocuklarınızı severken aklınızdan geçerse
Sevin, başlarını okşayın uzaktan uzağa onların da.
Onbaşı Kasım’ın yırtık çoraplı iki yetimini unutmayın.
alıntıdır