Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Önemli Hatırlatmalar (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com

Önemli Hatırlatmalar


2d766f37f4696daddce905d838715e99.jpg


Amerika’da başımdan geçen olayları anlatıp, “Bakın ben bundan ne öğrendim,” dedikçe, bazı insanların daha sonra soru sormaları bana ikinci bir düşünme ve öğrenme şansı daha tanıyor. Öğrendiğimi sandığım şey üzerinde beni yeniden düşündürüyor.

Örneğin, koltuğa çıkmaya çalışan 11-12 aylık bir bebeğin mücadelesini beş dakika seyrettikten sonra onu koltuğa çıkartmamı babası pek hoş karşılamamış, “Neden yaptın?” diye sormuştu. “Çıkmak istiyordu,” diye verdiğim yanıt onu pek doyurmamış, “Ben de biliyorum çıkmak istediğini, sen niye yaptın,” diye sormakta ısrar etmişti. Ben verecek yanıt bulamayınca, “O deneyecek, deneyecek ve pek çok uğraşı verdikten sonra nihayet çıkacaktı; o zaman bana dönecek ve büyük bir başarı duygusuyla bana bakacaktı. Ben de ona başarı işareti yapacaktım, onu kutlayacaktım. Senin onun zaferini çaldın, farkında mısın?” dedi.

Hayır, farkında değildim. Ben o zaman Türkiye’de dört yıl psikoloji okumuş, yani lisans diploması almıştım ve mezun olduğum bölümde iki yıl asistanlık yapmıştım, ama bu tür düşünceye aşina değildim. O zamana kadar beni okutanların çoğu da aşina değildi.

Çocuğun uğraşıları sonucu zaferler kazandığını hiç düşünmemiştim, o nedenle neyi engellediğimin de farkında değildim.

Bu örneği veli seminerlerinde anlatıyorum. Amacım, velilerin çocuklarının küçük zaferler kazanmalarına olanaklar vermeleri ve böylece, “ben yapabilirim duygusu” yüksek, özgüvenli çocukların yetişmesine elverişli ortamları yaratmaya yardımcı olmak.

Velilerin büyük bir çoğunluğu benim gibi düşünüyor, ama sık olmasa da, ara sıra bu tavrı doğru bulmayan velilerin sorularıyla karşılaşıyorum.

Van’da yaptığım bir konuşmadan sonra orada polis olarak çalışan bir veli, “Çocuklara yardımlaşmayı öğretmek kötü mü? Onlar (yani sizin örnek olarak aldığınız bu insanlar) yardımlaşmayı biliyorlar mı? Neden onlar bizden yardımlaşmayı öğrenmiyorlar da, biz onlardan tek başına mücadele etmeyi, uğraş vermeyi öğrenme durumundayız?” diye sormuştu.

Bu tür sorular aslında belirli bir kültür, bir yaşam felsefesinin insanın kendine daha sıcak geldiğinin, insanın kendine daha yakın hissettiğinin bir ifadesi oluyor. Bu tür yakınlık ve benimseme olmadan kültürler ayakta kalamaz, taraftarları olmadan futbol kulüplerinin ayakta kalamayacağı gibi.

Kişinin mevcut ilişkiler ağını kullanmayı öğrenmesi, birinin yardımına muhtaç olduğunu kabul edip yaşamını ona göre planlaması kendi içinde tutarlı bir yaşam felsefesi.

Kişinin olabileceğinin en iyisi olmasına çaba göstermesi, kendi yapabileceğini kendisinin yapması ve başkalarının yardımına muhtaç olmayacak bir insan olarak yaşamını planlaması da kendi içinde tutarlı bir yaşam felsefesi.

Peki, bir bilim insanı olarak ben seminerde ne yapmalıyım?

Bir insanın ne kadar gelişmeye hakkı vardır?

Kendini başkalarına muhtaç olmayacak şekilde geliştirmenin aşırısı olabilir mi?

Bir insanın birey olarak gelişebilmesi, bağımsız bir insan olarak yaratıcı, üretici, coşkulu ve mutlu bir yaşamı olabilmesi hakkı ne kadar var?

“Hayır, ben çocuğumun böyle bir hakkı olduğunu düşünmüyorum,” diyenlere benim diyeceğim ne olabilir?

Sizin olabilir mi?




Doğan Cüceloğlu (09.12.2007)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt