ÖZLÜ SÖZ: İnsanları büyük yapan büyük hislerin kuvvetinden çok, bu hislerdeki devamlılıktır.
BERNARD SHAW
One Minute Havası İsrail'i OECD'ye Soktu!
M. Necip YAVUZER
İsrail'e karşı gösterilen tepkilerin sadece sözde kalacağını ilk başta söylememize rağmen çok tepki toplamıştık. Fakat zaman bizi haklı çıkardı. Medya'ya yansıyan ve tabanlarına şirin gözükmek isteyen Erdoğan ve Netanyahu'nun birbirlerine karşılıklı sert çıkışlarının asıl amacı gelecek seçimleri tekrar kazanarak iktidara gelebilme çabalarıydı.
One Minute diyerek moderatöre tepki gösteren Erdoğan'ın Şimon Peres'e söyledikleri sözlerin eğer arkası gelmiş olsaydı bugün İsrail OECD'ye girmemiş olacaktı. Çünkü sert sözlerin ve karşılıklı atışmaların gereği bazı yaptırımlara dönüşmesi gerekiyordu. Fakat öyle olmadı ve olamazdı da...Çünkü;
Fransaya yaptığı gezide hızını alamayan Erdoğan orada "İsrail Gazze'de orantısız güce başvuruyor, fosfor bombaları kullanıyor. Barışa baş tehdit İsrail'den geliyor" nutukları atarken aynı saatlerde MSB'ı Vecdi Gönül ile İsrail Savunma Bakan Yardımcısı birlikte bir törenle Türkiye 700 milyon dolar ödüyerek, İsrail'den 170 adet M60 tank alarak "One Minute"ü tarihe gömüyorlardı.
One Minute'ün arkasını getirmemek adına İsrail'e açık çek verilir gibi o kanlı katil elleriyle OECD'ye girme isteği AKP tarafından engellenmemesi bizler açısından taşan son damla oldu. Eğer İsrail'e karşı gösterilen tepki ciddi bir zemine oturtulmuş olsaydı onların OECD'ye girmesi engellenirdi. Fakat AKP bütün bunları görmemezlikten gelerek ve yapılan bütün uyarılara rağmen sağırları oynaması ona iktidarı teslime eden güçlere bir nimet sunumu olduğu böylelikle ispat edilmiş oldu.
İsrail'in OECD'ye girme çabalarının dört yıllık bir sürecin meyvesi olduğunu açıklayan Maliye Bakanı Youval Steinitz devlet radyosonda yaptığı konuşmasında; "Dünya'nın önde gelen 31 ekonomisinin yer aldığı örgüte katılımın tarihi bir başarı olduğunu vurgulayarak, katılımın ülkeye ekonomik anlamda gelişmiş bir ülke olduğu yönünde meşruiyet kazandırdığını" söylemesi İsrail'de bu giriş bir bayram havasına dönüştü.
Steinitz, OECD'ye katılımın mevcut küresel ekonomik kriz ortamında çok zor elde edildiğine dikkat çekerek, bunun dört yıllık bir çabanın meyvesi olduğunu söyledi. Türkiye, 31 üyeli OECD'nin tek Müslüman üyesiydi. Eğer Türkiye İsrail'i veto etmiş olsaydı İsrail bu örgüte katılmamış olacaktı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 27 Mayıs'ta Paris'te düzenleyeceği resmi törenle İsrail, Estonya ve Slovenya'yı üyeliğe kabul edecek. Üye ülkelerden herhangi birinin yeni üyeyi almama hususunda veto hakkı olmasına rağmen bu hakkını kullanmaktan kaçınan Türkiye'nin İsrail'i sevindirip onlara bir bayram yaşatması ONE MİNUT'ün toprağa gömüldüğünün en açık ifadesidir.
Erdoğan'ın Şimon Perez'e göstermiş olduğu tepkinin bir bayram havasında karşılandığı Filistin ve diğer Arap ülkelerinde İsrail'in OECD'ye girmesini engellemeyen AKP'in bu tutumu ise şok yarattı. İsrail'in uyguladığı devlet terörüne meşruiyet kazandırıcağını ifade eden Filistinliler olayın şokunu yaşıyorlar.
Bu konuda Erdoğan'ı uyaran ve İsrail'e karşı çıkışlarını ciddi bir zemine oturtması için çağrıda bulunan Saadet Partisi G.Bşk'nı Numan Kurtulmuş "bu onların ciddi bir imtihanıdır" şeklindeki uyarısına dahi sesiz kalan AKP'nin bu tutumu anlaşılır gibi değildir. Nutuk atmada mangalda kül bırakmayan AKP, iş icraatlara geldiğinde herkese hem kulaklarını hemde kapılarını kapatıyor. Bu nasıl bir siyasi anlayış? bu nasıl siyonizme bir teslimiyettir?
Bundan bir hafta önce Cuma günü Erdoğan, Türkiye'nin Yahudi Cemaatini kabul etmiş. Haberi veren bu cemaatin gazetesi Şalomun yazdığına göre Erdoğan, Cemaat Başkanı Sami Herman ve diğer yöneticilerine hitaben; "siz benim referansımsınız" demiş. Yıllarca Milli Görüş saflarında "tek referansımız İslâm'dır" nutukları atan Erdoğan'ın bu sözleri yenilir-yutulur cinsinden değildir. Şalom Gazetesi bu görüşmenin 55 dakika sürdüğünü belirtirken Yahudi cemaat üyelerinin bu görüşmeden çok hoşnut kaldıklarını yazdı.
Türkiye Yahudi Cemaati başkanı Sami Herman'ın yanısıra onursal başkan Bensiyo Pinto, başkan yardımcısı İzak İbrahimzade ve icra kurulundan Lina Filiba'dan oluşan heyet, Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç'ında hazır bulunması ile yapılan görüşmede, Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilerin konuşulduğu görüşmede sırasanda Erdoğan antisemitizmin insanlık suçu(!) olduğunu ve bunu dile getirdiği platformda Türkiye'deki Musevi cemaatini referans verdiğini belitti.
Şimdi bütün bu olanları üst üste topladığımızda hangi sonucu çıkarmamız gerekiyor. Bu noktada nutuklara bakarak sevinmelimiyiz, yoksa yapılan icraatların İsrail'in menfaatine dönüştüğüne üzülmelimiyiz... Yorumu AKP severlere bırakalım.....
Selam ve dua, gerçek manada Allah'a tabi olanlaradır...
BERNARD SHAW
One Minute Havası İsrail'i OECD'ye Soktu!
İsrail'e karşı gösterilen tepkilerin sadece sözde kalacağını ilk başta söylememize rağmen çok tepki toplamıştık. Fakat zaman bizi haklı çıkardı. Medya'ya yansıyan ve tabanlarına şirin gözükmek isteyen Erdoğan ve Netanyahu'nun birbirlerine karşılıklı sert çıkışlarının asıl amacı gelecek seçimleri tekrar kazanarak iktidara gelebilme çabalarıydı.
One Minute diyerek moderatöre tepki gösteren Erdoğan'ın Şimon Peres'e söyledikleri sözlerin eğer arkası gelmiş olsaydı bugün İsrail OECD'ye girmemiş olacaktı. Çünkü sert sözlerin ve karşılıklı atışmaların gereği bazı yaptırımlara dönüşmesi gerekiyordu. Fakat öyle olmadı ve olamazdı da...Çünkü;
Fransaya yaptığı gezide hızını alamayan Erdoğan orada "İsrail Gazze'de orantısız güce başvuruyor, fosfor bombaları kullanıyor. Barışa baş tehdit İsrail'den geliyor" nutukları atarken aynı saatlerde MSB'ı Vecdi Gönül ile İsrail Savunma Bakan Yardımcısı birlikte bir törenle Türkiye 700 milyon dolar ödüyerek, İsrail'den 170 adet M60 tank alarak "One Minute"ü tarihe gömüyorlardı.
One Minute'ün arkasını getirmemek adına İsrail'e açık çek verilir gibi o kanlı katil elleriyle OECD'ye girme isteği AKP tarafından engellenmemesi bizler açısından taşan son damla oldu. Eğer İsrail'e karşı gösterilen tepki ciddi bir zemine oturtulmuş olsaydı onların OECD'ye girmesi engellenirdi. Fakat AKP bütün bunları görmemezlikten gelerek ve yapılan bütün uyarılara rağmen sağırları oynaması ona iktidarı teslime eden güçlere bir nimet sunumu olduğu böylelikle ispat edilmiş oldu.
İsrail'in OECD'ye girme çabalarının dört yıllık bir sürecin meyvesi olduğunu açıklayan Maliye Bakanı Youval Steinitz devlet radyosonda yaptığı konuşmasında; "Dünya'nın önde gelen 31 ekonomisinin yer aldığı örgüte katılımın tarihi bir başarı olduğunu vurgulayarak, katılımın ülkeye ekonomik anlamda gelişmiş bir ülke olduğu yönünde meşruiyet kazandırdığını" söylemesi İsrail'de bu giriş bir bayram havasına dönüştü.
Steinitz, OECD'ye katılımın mevcut küresel ekonomik kriz ortamında çok zor elde edildiğine dikkat çekerek, bunun dört yıllık bir çabanın meyvesi olduğunu söyledi. Türkiye, 31 üyeli OECD'nin tek Müslüman üyesiydi. Eğer Türkiye İsrail'i veto etmiş olsaydı İsrail bu örgüte katılmamış olacaktı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 27 Mayıs'ta Paris'te düzenleyeceği resmi törenle İsrail, Estonya ve Slovenya'yı üyeliğe kabul edecek. Üye ülkelerden herhangi birinin yeni üyeyi almama hususunda veto hakkı olmasına rağmen bu hakkını kullanmaktan kaçınan Türkiye'nin İsrail'i sevindirip onlara bir bayram yaşatması ONE MİNUT'ün toprağa gömüldüğünün en açık ifadesidir.
Erdoğan'ın Şimon Perez'e göstermiş olduğu tepkinin bir bayram havasında karşılandığı Filistin ve diğer Arap ülkelerinde İsrail'in OECD'ye girmesini engellemeyen AKP'in bu tutumu ise şok yarattı. İsrail'in uyguladığı devlet terörüne meşruiyet kazandırıcağını ifade eden Filistinliler olayın şokunu yaşıyorlar.
Bu konuda Erdoğan'ı uyaran ve İsrail'e karşı çıkışlarını ciddi bir zemine oturtması için çağrıda bulunan Saadet Partisi G.Bşk'nı Numan Kurtulmuş "bu onların ciddi bir imtihanıdır" şeklindeki uyarısına dahi sesiz kalan AKP'nin bu tutumu anlaşılır gibi değildir. Nutuk atmada mangalda kül bırakmayan AKP, iş icraatlara geldiğinde herkese hem kulaklarını hemde kapılarını kapatıyor. Bu nasıl bir siyasi anlayış? bu nasıl siyonizme bir teslimiyettir?
Bundan bir hafta önce Cuma günü Erdoğan, Türkiye'nin Yahudi Cemaatini kabul etmiş. Haberi veren bu cemaatin gazetesi Şalomun yazdığına göre Erdoğan, Cemaat Başkanı Sami Herman ve diğer yöneticilerine hitaben; "siz benim referansımsınız" demiş. Yıllarca Milli Görüş saflarında "tek referansımız İslâm'dır" nutukları atan Erdoğan'ın bu sözleri yenilir-yutulur cinsinden değildir. Şalom Gazetesi bu görüşmenin 55 dakika sürdüğünü belirtirken Yahudi cemaat üyelerinin bu görüşmeden çok hoşnut kaldıklarını yazdı.
Türkiye Yahudi Cemaati başkanı Sami Herman'ın yanısıra onursal başkan Bensiyo Pinto, başkan yardımcısı İzak İbrahimzade ve icra kurulundan Lina Filiba'dan oluşan heyet, Başbakan Yardımcısı Bülen Arınç'ında hazır bulunması ile yapılan görüşmede, Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilerin konuşulduğu görüşmede sırasanda Erdoğan antisemitizmin insanlık suçu(!) olduğunu ve bunu dile getirdiği platformda Türkiye'deki Musevi cemaatini referans verdiğini belitti.
Şimdi bütün bu olanları üst üste topladığımızda hangi sonucu çıkarmamız gerekiyor. Bu noktada nutuklara bakarak sevinmelimiyiz, yoksa yapılan icraatların İsrail'in menfaatine dönüştüğüne üzülmelimiyiz... Yorumu AKP severlere bırakalım.....
Selam ve dua, gerçek manada Allah'a tabi olanlaradır...