ÖLÜM
İyiler gittiler, (onlardan geriye) güzel âdetler kaldı;
kötülerden ise zulüm ve lanetler kaldı.
Sonunda Mü'minler için kazanma vardır;
münafığa da Ahiret’te mat olma vardır.
Herkes ölümden ürker, korkar. (Sofiler) ona bıyık altından gülmek¬tedir.
Ey âşık! Aşıkların hayalı ölümdedir. Gönlü gönül vermeden başka bir suretle bulamazsın.
Ölüm gününde ulu bir bey olmak için ecel vaktine kadar iyi tohumlar ekmek gerek.
Bu âlem oyun yeridir, ölüm de gece. Geri döner gidersin;
fakat kese bomboş, sen de yorgun argın!
(Onlar) yaşarsa Allah için yaşar, mal, mülk ve hazine için değil...
Ölürse Allah için Ölür, korkudan hastalıktan değil!
Tatlı yaşayan, sonunda acı ölür; ten kaydında olan canını kurtara¬maz.
ÖLÜMÜ ÇOK ANMAK
Nebi (s.a.v.) ölümü temennî etmekten nehyederek şöyle buyurmuştur:
“- Sizden hiç kimse, kendine gelen bir musi¬betten dolayı ölümü temennî etmesin, ancak, Al¬lah'ım, hayat benim için hayırlı olduğu sürece be¬ni yaşat, ölüm hayırlı ise benim canımı al, desin.” Zira insan her zaman ölümü hatırlasın (Hz. Enes (r.a.))
Sehl b. Abdullah et-Tûsîerî (k.s.) demiştir ki:
- Ölümü ancak üç kimse temennî eder: Ölümden sonrasını bilmeyen adam, Allah'ın kaderinden kaçan adam ve bir de Allah'a kavuşmayı seven âşık.
Şunu iyi bil ki, ölüm, büyük bir musibet, büyük bir belâdır. Bundan daha büyüğü, ondan gaflet, onu ha¬tırlamaktan yüz çevirmektir, onu az düşünmek ve onun için çalışmamaktır. Zira, ibret, var, düşünmek is¬teyen için yalnız orda düşünce var.
Nitekim: “Vaiz olarak ölüm yeter” denilmiştir.
Peygamber (s.a.v.)Efendimiz: “- Lezzetleri yok eden ölümü çok anın,” buyurmuştur.
(Hz. M. Samı Ramazânoğlu (k.s.), Bakara Sûresi Tefsiri, 161)
İyiler gittiler, (onlardan geriye) güzel âdetler kaldı;
kötülerden ise zulüm ve lanetler kaldı.
Sonunda Mü'minler için kazanma vardır;
münafığa da Ahiret’te mat olma vardır.
Herkes ölümden ürker, korkar. (Sofiler) ona bıyık altından gülmek¬tedir.
Ey âşık! Aşıkların hayalı ölümdedir. Gönlü gönül vermeden başka bir suretle bulamazsın.
Ölüm gününde ulu bir bey olmak için ecel vaktine kadar iyi tohumlar ekmek gerek.
Bu âlem oyun yeridir, ölüm de gece. Geri döner gidersin;
fakat kese bomboş, sen de yorgun argın!
(Onlar) yaşarsa Allah için yaşar, mal, mülk ve hazine için değil...
Ölürse Allah için Ölür, korkudan hastalıktan değil!
Tatlı yaşayan, sonunda acı ölür; ten kaydında olan canını kurtara¬maz.
ÖLÜMÜ ÇOK ANMAK
Nebi (s.a.v.) ölümü temennî etmekten nehyederek şöyle buyurmuştur:
“- Sizden hiç kimse, kendine gelen bir musi¬betten dolayı ölümü temennî etmesin, ancak, Al¬lah'ım, hayat benim için hayırlı olduğu sürece be¬ni yaşat, ölüm hayırlı ise benim canımı al, desin.” Zira insan her zaman ölümü hatırlasın (Hz. Enes (r.a.))
Sehl b. Abdullah et-Tûsîerî (k.s.) demiştir ki:
- Ölümü ancak üç kimse temennî eder: Ölümden sonrasını bilmeyen adam, Allah'ın kaderinden kaçan adam ve bir de Allah'a kavuşmayı seven âşık.
Şunu iyi bil ki, ölüm, büyük bir musibet, büyük bir belâdır. Bundan daha büyüğü, ondan gaflet, onu ha¬tırlamaktan yüz çevirmektir, onu az düşünmek ve onun için çalışmamaktır. Zira, ibret, var, düşünmek is¬teyen için yalnız orda düşünce var.
Nitekim: “Vaiz olarak ölüm yeter” denilmiştir.
Peygamber (s.a.v.)Efendimiz: “- Lezzetleri yok eden ölümü çok anın,” buyurmuştur.
(Hz. M. Samı Ramazânoğlu (k.s.), Bakara Sûresi Tefsiri, 161)