Divan Sohbeti (Tel-Maruf)
Şeyh Muhammed El-Haznevi(k.s)
Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla
Allah´a hamd u senalar, efendimiz Hz. Muhammed´in âlinin ve ashabının üzerine salât ve selâm olsun.
Bu dünyada insanoğlunun rahatı pek azdır. Genel hayatı meşakkat, yorgunluk, sıkıntı ve kederle dopdoludur. Bu dünya hayatı sebebiyledir ki insanlar ebedi olan, bâki olan ve dâimi olan ahiret hayatını kaçırıyorlar, buna da sebep bu dünya hayatıdır.Değerli kardeşlerim, eğer insanoğlu akıllı insan aklını kullansa ve bir miktar sabretse ebedi rahat, ebedi huzur, daimi istirahatgâh olan ahiretin o lezzetine, o rahatına kavuşur.
Bir insanın çok mübalağlı aşık olduğu bir sevgilisi olsa ve ona deseler ki bugün sen onunla beraber olma bin gün beraber ol veya bugün onunla beraber olursan ebedi ondan mahrum olursun dense acaba ne yapar. Akıllı insan şunu yapar: kısa zamanda onu sineye çeker sabreder, göğüsler o zorluğa katlanır, fakat ebedi olan o maşukuyla beraber olmayı göze alır, yani ebedi olarak ahirete kavuşmayı göze alır ve o kısa zamandaki acıyı ve sabrı gösterir.
Değerli kardeşlerim, dünya ahiretin karşısında hiçbir şeydir. Hatta aralarında bir münasebet bile yok, kıyaslamak bile yok. Birisi yani dünya fani ve bir gölge gibi zail, yok olucu; ahiret ise bâki, daimi ve ebedidir.
Değerli kardeşlerim, dünya çekicidir cazibesi var, insanı aldatır. Hatta bir hadiste rivayet edildiği gibi efendimiz (sav): ?Dünyadan sakının, dünyadan kaçın o harut ve maruttan daha şiddetli sihirbazdır.
Dünya ilk defa insanla karşı karşıya kalınca insan zannediyor ki bu dünya benim yârimdir, arkadaşımdır, dostumdur, bakidir, benimdir zannediyor; fakat derinden derine iyice baktığı zaman görecektir ki bu dünya peyderpey onu terk ediyor, onu yalnız bırakıyor.
İnsanın yanındaki dünya ve elindeki ömür sanki bitmiyormuş gibi ama peyderpey, saat saat, zerre zerre, an be an erime gitmeye mahkumdur. Tıpkı insanın fark edemediği gölge gibi. O zannediyor gölge benimle beraber, ama gölge kısalıyor ve bir an yok oluyor. İşte insanın sayılı olan günleri, nefesleri de ve yanındaki bâkimiş zannettiği dünya da peyderpey onu yalnız bırakıyor, tükenip gidiyor.
Cenâb-ı Hakk Kuran´ı Kerim´de bir ayeti kerimede mealen şöyle buyurur: ´´Allah´ın zatından başka her şey helâk olacak, yok olacaktır. Hüküm onundur. Bâki kalacak olan da odur.´´ Her şey fenaya gidiyor. Allah´tan başka her şey zail ve bütün nimetler de yok olucudur. Bir başka ayet-i kerimede de:´´Yeryüzünde her şey yok olacaktır, sadece , Allah baki kalacaktır.´´
İnsan sıhhat ve afiyet içinde yüzerken, hiçbir şeyin farkında değilken ve onlar baki kalacak herhalde onlar benden ayrılmaz zannı içersindeyken, hiç beklemediği, ummadığı, tahmin etmediği bir şekilde ona hastalık arız olur, o boylu poslu güçlü kuvvetli insan öyle bir kedere öyle bir gam ve tasaya yakalanır ki onlar onu gizliden gizliye kemirir farkında olmaz. Ölümü unutmuşken gaflet içinde bir de bakar ki hastalıklar ve üzücü şeyler ona arız olmuş.
İnsan o hale geliyor ki konuşmaktan aciz, konuşulanı duymaktan ve dinlemekten aciz. O sevdiği, ayrılmadığı yemeklere bakmak bile istemez, iştahı kesilir. Hatta yanındaki, yakınındaki bulunan doktorun ona yazdığı ve kullandığı ilaçlara uzanıp ağzına almak ve içmekten, kullanmaktan bile aciz hale gelir.
Ve insan ömrünü nerede tükettiğini, gençliğini nerede eskittiğini hatırlar, ölüm esnasında hatırlar. Yaptığı evler, köşkler, mallar aklına gelir. Onlardan ayrılmanın acısını ve ıstırabını duyar. Hatta geride zayıf bir zürriyeti varsa ,çoluk çocuğu, acaba onlar ne yapar diye düşünüp durur ve o esnada doktor şaşırır, ilaçlar ihanet eder. Artık daha önce istifade ettiği şeyler sanki onun aleyhinde olur ve o insan, Allah hakkında ve kendi nefsi hakkında ifrat ettiği, aşırı gittiği konuları düşünür; ölümün acısı bir taraftan, bu saydıklarımız bir taraftan pişmanlık duyar, nedamet duyar.
Bu saydıklarımızı çoğumuz biliyoruz dünya bir çarşı, bir pazar gibi içinde şehvetler ve lezzetler var. Mühim olan bunların yanında bu dini ve bu adabı kaçırmayalım. Vaaz u nasihatlere kulak verelim.
Cenâb-ı Hakk cümlemize sahih ve selim, dosdoğru bir akıl nasip eylesin. O akıl ile bu fani dünyanın şehvetlerinden kurtulalım ve bize faydalı olan bâki ve kalıcı olan menfaatlara ulaşalım inşaallah. Alemlerin Rabbi olan Allah´tan beklentimiz, umudumuz budur. Cenâb-ı Allah her şeye kadir. Salât ve selâm da efendimize âline ve ashabına olsun.
Şeyh Muhammed El-Haznevi(k.s)
Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla
Allah´a hamd u senalar, efendimiz Hz. Muhammed´in âlinin ve ashabının üzerine salât ve selâm olsun.
Bu dünyada insanoğlunun rahatı pek azdır. Genel hayatı meşakkat, yorgunluk, sıkıntı ve kederle dopdoludur. Bu dünya hayatı sebebiyledir ki insanlar ebedi olan, bâki olan ve dâimi olan ahiret hayatını kaçırıyorlar, buna da sebep bu dünya hayatıdır.Değerli kardeşlerim, eğer insanoğlu akıllı insan aklını kullansa ve bir miktar sabretse ebedi rahat, ebedi huzur, daimi istirahatgâh olan ahiretin o lezzetine, o rahatına kavuşur.
Bir insanın çok mübalağlı aşık olduğu bir sevgilisi olsa ve ona deseler ki bugün sen onunla beraber olma bin gün beraber ol veya bugün onunla beraber olursan ebedi ondan mahrum olursun dense acaba ne yapar. Akıllı insan şunu yapar: kısa zamanda onu sineye çeker sabreder, göğüsler o zorluğa katlanır, fakat ebedi olan o maşukuyla beraber olmayı göze alır, yani ebedi olarak ahirete kavuşmayı göze alır ve o kısa zamandaki acıyı ve sabrı gösterir.
Değerli kardeşlerim, dünya ahiretin karşısında hiçbir şeydir. Hatta aralarında bir münasebet bile yok, kıyaslamak bile yok. Birisi yani dünya fani ve bir gölge gibi zail, yok olucu; ahiret ise bâki, daimi ve ebedidir.
Değerli kardeşlerim, dünya çekicidir cazibesi var, insanı aldatır. Hatta bir hadiste rivayet edildiği gibi efendimiz (sav): ?Dünyadan sakının, dünyadan kaçın o harut ve maruttan daha şiddetli sihirbazdır.
Dünya ilk defa insanla karşı karşıya kalınca insan zannediyor ki bu dünya benim yârimdir, arkadaşımdır, dostumdur, bakidir, benimdir zannediyor; fakat derinden derine iyice baktığı zaman görecektir ki bu dünya peyderpey onu terk ediyor, onu yalnız bırakıyor.
İnsanın yanındaki dünya ve elindeki ömür sanki bitmiyormuş gibi ama peyderpey, saat saat, zerre zerre, an be an erime gitmeye mahkumdur. Tıpkı insanın fark edemediği gölge gibi. O zannediyor gölge benimle beraber, ama gölge kısalıyor ve bir an yok oluyor. İşte insanın sayılı olan günleri, nefesleri de ve yanındaki bâkimiş zannettiği dünya da peyderpey onu yalnız bırakıyor, tükenip gidiyor.
Cenâb-ı Hakk Kuran´ı Kerim´de bir ayeti kerimede mealen şöyle buyurur: ´´Allah´ın zatından başka her şey helâk olacak, yok olacaktır. Hüküm onundur. Bâki kalacak olan da odur.´´ Her şey fenaya gidiyor. Allah´tan başka her şey zail ve bütün nimetler de yok olucudur. Bir başka ayet-i kerimede de:´´Yeryüzünde her şey yok olacaktır, sadece , Allah baki kalacaktır.´´
İnsan sıhhat ve afiyet içinde yüzerken, hiçbir şeyin farkında değilken ve onlar baki kalacak herhalde onlar benden ayrılmaz zannı içersindeyken, hiç beklemediği, ummadığı, tahmin etmediği bir şekilde ona hastalık arız olur, o boylu poslu güçlü kuvvetli insan öyle bir kedere öyle bir gam ve tasaya yakalanır ki onlar onu gizliden gizliye kemirir farkında olmaz. Ölümü unutmuşken gaflet içinde bir de bakar ki hastalıklar ve üzücü şeyler ona arız olmuş.
İnsan o hale geliyor ki konuşmaktan aciz, konuşulanı duymaktan ve dinlemekten aciz. O sevdiği, ayrılmadığı yemeklere bakmak bile istemez, iştahı kesilir. Hatta yanındaki, yakınındaki bulunan doktorun ona yazdığı ve kullandığı ilaçlara uzanıp ağzına almak ve içmekten, kullanmaktan bile aciz hale gelir.
Ve insan ömrünü nerede tükettiğini, gençliğini nerede eskittiğini hatırlar, ölüm esnasında hatırlar. Yaptığı evler, köşkler, mallar aklına gelir. Onlardan ayrılmanın acısını ve ıstırabını duyar. Hatta geride zayıf bir zürriyeti varsa ,çoluk çocuğu, acaba onlar ne yapar diye düşünüp durur ve o esnada doktor şaşırır, ilaçlar ihanet eder. Artık daha önce istifade ettiği şeyler sanki onun aleyhinde olur ve o insan, Allah hakkında ve kendi nefsi hakkında ifrat ettiği, aşırı gittiği konuları düşünür; ölümün acısı bir taraftan, bu saydıklarımız bir taraftan pişmanlık duyar, nedamet duyar.
Bu saydıklarımızı çoğumuz biliyoruz dünya bir çarşı, bir pazar gibi içinde şehvetler ve lezzetler var. Mühim olan bunların yanında bu dini ve bu adabı kaçırmayalım. Vaaz u nasihatlere kulak verelim.
Cenâb-ı Hakk cümlemize sahih ve selim, dosdoğru bir akıl nasip eylesin. O akıl ile bu fani dünyanın şehvetlerinden kurtulalım ve bize faydalı olan bâki ve kalıcı olan menfaatlara ulaşalım inşaallah. Alemlerin Rabbi olan Allah´tan beklentimiz, umudumuz budur. Cenâb-ı Allah her şeye kadir. Salât ve selâm da efendimize âline ve ashabına olsun.