Mü'min, her işine Besmele ile başlayacak. Kendisinin varlıklar arasındaki üstün yerini ve önemini fark edecek. O, dünyaya böcek veya canavar olarak değil de, insan olarak geldiğine sevinecek. "Üzümünü ye, bağını sorma." diyenlerden olmayacak; her nimetin asıl sahibi olan Cenâb-ı Mevlâ’yı düşünüp duracak, O'na şükredecek ve O’na kul olmanın bilincine erecek. Yüce Allahın bu dünyayı ehlini imtihan etmek için yarattığını anlayacak ve her nimetten O’na hesap vereceğinin şuuruna varacak. Onu çok anacak, sonuçta, “Allah’ımızın adı, ağzımızın tadı.” diyebilecek. O, topyekün cemiyetin mutluluğu için seher vakitlerinde, gönülden Yüce Allah'a yalvaracak, yakaracak, döktüğü göz yaşları ile günah kirlerini yıkayacak ve o, yaşama sevincini, iman ve ibadet neş'esini herkesle paylaşacak. Devamlı olarak da, gece düşünde, gündüz hayalinde manen Allah'ın Rasûlü ile selâmlaşacak.
Onun iman heybeti ve takvasından şeytan ve şeytana uydu olanlar kaçışacak. Onun iman esaslarına bağlanıp İslâmın şartlarına sarılması, Onun gönlünü her ân Yüce Allah’a yönelik tutacak.
Onun iman heybeti ve takvasından şeytan ve şeytana uydu olanlar kaçışacak. Onun iman esaslarına bağlanıp İslâmın şartlarına sarılması, Onun gönlünü her ân Yüce Allah’a yönelik tutacak.