Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ölenler nereye gidiyor? (1 Kullanıcı)

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Üç çocuğuyla birlikte Kaz Dağları’nda Zeytinli Çayı’nın taşması sonucu sele kapılarak vefat eden Kemer Country’nin sahibi Esat Edin’e ALLAH’tan rahmet ve mağfiret, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederim. Gazeteler, Edin ailesinin hayatta kalan tek çocuğu Murat Edin’e acı gerçeğin psikolog eşliğinde söylendiğini… Bu sırada bayram tatilinden dönen işadamı Cem Boyner’in, küçük çocuğu bekleyen gazetecilere “Çocuğun ne halde olduğunu biliyor musunuz? Fotoğrafını çekemezsiniz” diye müdahale ettiğini yazdı.

Avrupa’da ölümün dehşetini çocuklara anlatmak için yapılan araştırmalar sonucunda bazı metotlar benimsenmiş. Fakat bunlar çocukların hayatını olumsuz yönde etkilemiştir. Şöyle ki:

“Ölen uzun bir yolculuğa çıkmış… Bir daha geriye gelmeyecek…” Sonuç: Çocuk geziye çıkmak istemi-yor, yakınlarını da göndermiyor...

Bir başka çocuğa: “Ölen derin bir uykuya dalmış, bir daha uyanmayacak!” Çocuğun uykusu kaçmış. Anne babasını da uyutmuyormuş. “Ya ben de, anne babam da uyur da uyanamazsak…” düşüncesi, ha-yatını zehire çevirmiş.

Oysa ahirete iman, çocuklara şu telkini verir:

“Bu kardeşim veya arkadaşım öldü, Cennetin bir kuşu oldu. Bizden daha iyi keyfeder, gezer. Ve validem öldü, fakat rahmet-i İlâhiyeye gitti, yine beni Cennette kucağına alıp sevecek ve ben de o şefkatli anneciğimi göreceğim” diye insaniyete lâyık bir tarzda yaşayabilir.

Diğer taraftan ahirete iman, yalnız çocuklara değil, toplumun bütün katmanlarına teselli verir:

İhtiyarlara der: “Senin elinden çıkmış bütün saadetlerinden çok yüksek ve daimî bir uhrevî saadet ve taze, bakî bir gençlik seni bekliyor. Onları kazanmaya çalış.” Ağlamasını gülmeye çevirir.1

Ahirete iman, gençlerin taşkınlık ve galeyanda olan duygularını ancak Cehennem korkusu ve hesap verme inancıyla sükûnete kavuşturur. Böylece gençler zulmetmekten çekinirler: “Zalimlerin hakkı şüphesiz ki pek acı bir azaptır...”2, “Oraya atıldıklarında Cehennemin gürleyişini işitirler ki, kaynayıp duruyor... Neredeyse öfkeden parçalanacak!”3

* Hastalar, hele hele bıktırıcı derecedeki hastalıklara yakalanmış olanlar, ebedî âlemde kavuşacakları sonsuz sıhhati düşünüp öyle tesellî bulur, sabrederler.

* Zayıfların, haksızlığa ve zulme uğrayanların, bir gün haklarını alacaklarını hatırlatan “Kim zerre kadar kötülük yaparsa, onun cezasını görür” hakikati gönüllerine su serper.

* Zenginler, kuvvetli olanlar da ahirete imandan paylarına düşeni alırlar; zenginlik, güç ve kuvvetleriyle gururlanıp insanlara tepeden bakmaya, fakirleri sömürmeye, zayıfları ezmeye kalkmaz, hak ve adalet ölçüleriyle hareket eder, iyi ve güzel ne ise onu yapmaya çalışırlar.

* İnsan “geçmiş-şimdi-gelecek” olmak üzere üç boyutlu zaman dilimlerinde yaşar. Geçmişten elem, üzüntü, keder, “ah, vah”lar; şimdiki zamanda sıkıntı, problem; gelecekten endişe/kaygı ve korkular duyar. Bu üç zaman boyutunu aşıp dördüncü bir zaman boyutuna geçerek, bunların olmadığı bir zamanda yaşamayı diler. Cennete iman, bu duygusunu tatmin eder.

* Felsefe ve sâir beşerî ideolojiler, insanın arzularını, ihtiyaçlarını ve dördüncü zaman boyutunu “alkol, dünya fanteziyeleri, eğlence, uyuşturucu” gibi alışkanlıklarla kapamak isterler. Güya dert ve problemlerinden sıyrılmış, tozpembe bir dünyaya uçmuştur. Fakat pek kısa bir süre sonra bu tozpembe yolculuk, “bağımlılık, maddî mânevî felâket” olarak geriye döner.

Dipnotlar:


1- Şuâlar, s. 201-205. 2- İbrahim Sûresi: 22. 3- Mülk Sûresi: 7-8.


Ali FERŞADOĞLU
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Bir gün ecel aniden gelecektir. Peygamberlere dahi bir an mühlet verilmediğine göre, bizim sonumuz ne olacak? Daima bunu düşünmeli ve kendi kendimizi buna göre hesaba çekmeliyiz. Mutlaka gerçekleşecek olan ölümü ve kıyameti hatırdan çıkarmamalı, davranışlarımıza bu kaçınılmaz gerçekleri göz önünde tutarak yön vermeliyiz. Öne alınması ve ertelenmesi mümkün olmayan ecel yakamıza yapışmadan gerçekleri idrak etmeliyiz; en çok kendimize soracağımız soru; ölüme ve ahirete hazırmıyız?

Şöyle çevrenize bir göz geçirin; geçen yıl aramızda olduğu halde bu yıl aramızda olmayan kaç kişi sayacaksınız?
Acaba biz gelecek yıla ulaşabilecek miyiz? Böyle bir garantimiz olmadığına göre; şu anda ruhumuzu teslim edecek olsak yaptıklarımızla Yüce ALLAH'ın huzuruna varmaya yüzümüz var mı, yok mu? Son nefes gelmeden önce kendimizi hesaba çekmeli ve nefis muhasebesi yapmalıyız. Zira yaptıklarımızdan ALLAH'ın huzurunda hesap vereceğiz.

Haşr suresinin 18. ayetinde: "Ey iman edenler! ALLAH'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. ALLAH'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz ALLAH, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." buyurmaktadır.

Peygamber efendimiz; "Kıyamet günü kişinin tüm yaptıklarından sorgulanıp hesaba çekilmedikçe mahşer yerinden ayrılmayacağını" bize haber vermektedir.(2)

Hazreti Ömer'de: "Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekiniz" uyarısında bulunmaktadır.

* * *
 

vaktileyl

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Tem 2008
Mesajlar
2,887
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
43
Web Sitesi
www.vaktileyl.com
Ölüm denen gerçek her gün yaklaşıyor. Her geçen gün, yaşlı olsun, genç olsun, bütün insanların ömür takviminden bir yaprak daha düşüyor ve herkes kaçınılmaz biçimde hayatının sonuna doğru yol alıyor. Bunu, her gün yaşadığımız sayısız örneği ile görüp, duyuyoruz. Her canlının hayatı son bulacak. Ancak ömrü sınırlı olan yalnız insan değil, insanı omuzlarında taşıyan dünya, onun içinde yer aldığı sistem, bütün kâinatın da tıpkı canlılar gibi belli bir ömrü var. Bir gün gelecek kâinatın da ömrü tükenecek ve her şey yerle bir olacaktır. Kâinatın bu müthiş olayı yaşayacağı güne, “Kıyamet Günü” diyoruz.
Ancak insanın ölümü, kâinat düzeninin bozulması ile kıyametin kopması, her şeyin sonu değildir. Aksine kıyametin ardından bozulan düzen yeniden kurulacak, ölen herkes, tekrar diriltilecek, ikinci ve sonsuz bir hayat başlayacaktır. Yüce Allah’ın kudreti ile gerçekleşecek olan bu ikinci hayata da “ahiret hayatı” diyoruz.
Ahiret hayatının yaşanacağı ortam Kur’ân’da “ed-dâru’l-ahira (ikinci yurt)” şeklinde kullanılmaktadır. (Ankebut Suresi: 64.)

Bediüzzaman’ın anlatımıyla, insanın ruhlar âleminden ana rahminden, çocukluktan, gençlikten, ihtiyarlıktan, kabirden, sırattan geçen, uzun bir yolculuğu vardır.

Yine Allah’ın emriyle İsrafil adlı meleğin, Sur’a ikinci defa üflemesi ile bütün insanlar tekrar diriltileceklerdir.

Yeniden dirilişin ardından, bütün mahlûkat, hesap vermek üzere bir araya toplanırlar, bu toplantı yerine “mahşer” denir. Haşir hali, çok zor ve sıkıntılı bir hal olacaktır. Herkes kendi derdine düşecek, kimsenin kimseye bakacak hali kalmayacaktır. Burada haklı haksız ayrılacak, dünyada hakkı yenenler, zulme uğrayanlar, kendilerine haksızlık edenlerden haklarını alacaklardır.

Mahşerde toplanan insanlar, muhakeme edilecekler, sualler sorulacak ve herkes dünyada yaptıklarını hesabını verecektir. Hesaplarının görülmesinden sonra herkes, cehennemin üzerinde bulunan ve mahiyetini bizim bilemediğimiz sırat üzerinden geçecektir. Günahı sevabından az olanlar, buradan güvenli bir şekilde geçecek, diğerlerini cehennem kendine çekecektir.

Kıyamet gününün son merhalesi, en büyük mükâfat ile en büyük cezanın gerçekleşeceği merhaledir. O âna kadar tamamlanan işlemler sonunda, mü’min olup sevapları günahlarından çok olduğu ortaya çıkanlar ebediyen içinde kalmak üzere cennete girerler. Günahları sevaplarından çok olan mü’minler cezaları miktarınca kalmak üzere cehenneme girerler. Cezaları bitince cehennemden çıkıp cennete girerler. Kâfirler ise ebedî olarak cehennemde kalacaktır. Allah hepimizi bu kötü sonuçtan korusun.

Bu dünya hayatı geçicidir. İnsan imtihan için yaratılmıştır. Herkesin davranışlarının adaletli bir şekilde karşılığını görmesi için, hiçbir yan etkisinin bulunmayacağı adil bir mahkemenin ve adalet ortamının gerçekleşmesi kaçınılmazdır. Aksi takdirde, yeryüzündeki haksızlıklar ve zulümler, yapanın yanında kâr kalır. İşte herkesin yaptıklarının hesabını vereceği bir ikinci hayat zorunludur..

Bu halde dünya hayatını güzelce yaratılışımıza uygun bir şekilde yaşayarak imtihanı kazanmak için hazırlanmalıyız.

Emine Yuksel
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt