okyanushulya
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Ocak 2007
- Mesajlar
- 8
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
Karanlıktan korkarım ben anne
Birden kapkaranlık oldu etraf
Neden söndüğünü anlayamadım ışıkların
Uzaktan hızla birileri yaklaştı yanıma
Öyle korkunç görünüyorlardı ki anne
Bağırmak istedim sonra da kaçmak
Beni duyamadın anne
Öyle korkunç görünüyorlardı ki
Kalbim son atışlarını yapıyordu sanki
Ben korktukça onlardan
Üstüme üstüme geldiler
Göğsüme yaptıkları basınç ciğerlerimi söküyordu anne
Ve sanki aradıklarını bulmuşlar gibi
Çekiyorlardı ruhumu kendilerine
Önce ayaklarımda hissettim ruhsuzluğu
Çok acı çekiyordum ama kimse anlamıyordu
Yavaşça bütün vücuduma işledi bu acı
Ayrılık bu kadar mı zor oluyordu anne
Ruhum bu kadar mı zor terk ediyordu vasıfsız bedenimi
Hayattan kopmak bu kadar mı zordu
Ben ruhumu teslim etmekle uğraşırken
Bedenim daha fazla direnememiş olmalı ki
Oturduğum yere yığılıverdim
Acılarım dinmiyordu bir türlü
Olanları anlayamıyordum
Bir süre acı çektim siz bilmeden
Bedenim soğuyordu sanki
Ben üşüyordum biraz
Kendime geldiğimde doktor vardı başımda
Gözlerime baktı yavaşça
Ve başınız sağolsun dedi ince bir sesle
Ne diyorsun doktor bey dedim
Ben daha ölmedim, halsiz düştüm sadece
Bakın bütün parmaklarım oynuyor
Bakın kalkabiliyorum olduğum yerden
Diyordum da beni duymuyordu anne
Sanki konuşan ben değildim
Diyordum da beni duymuyordun
Ağlayan gözlerle şaşkın şaşkın bakıyordu ağabeyim
Ben de ağlıyordum
Yine beni duymuyordu
Toparladılar beni
Önce bir sedyeye koydular
Üstüme de beyaz bir çarşaf örttüler
Ne yapıyorsunuz iyiyim ben diyordum
Umursamıyorlardı, duymuyormuş gibi
Soğuk bir odaya girdik
Arkamdan geliyordu ağabeyim
Ama elimi tutmuyordu anne
Sıra sıra dizilmiş çekmeceler vardı orda
Birini açtılar sonuna kadar
Korkuyordum anlam veremediklerimden
Korkuyordum soğuktan soğukta bırakılmaktan
Onlar beni çekmeceye yerleştiriyorlardı
Ağabeyim ağlıyordu adımı sayıklarken
Üşüyordum hem de çok
Beni üşütme ne olur anne
Beni burda bırakıp da gitme
Ben ağlıyordum bağıra çağıra
Sesimi bir tek çekmecedekiler duyuyordu
Ve bana işaret yapıyorlardı sus diye
Sus, kes sesini, burası bağırma yeri değil!
Bırakıp da giderken doktorlar beni
Vücudum katılaşmaya başladı soğuktan
Sonrası mı
Sonrasını hatırlamıyorum
Eve geldiğimde bir kalabalık karşıladı beni
Her oda insan dolu
Her göz yaşlara gebeydi
Bağırarak ağlayanlar
Ağlamaktan yorgun düşenler
En çok da seni görmek çok üzdü beni anne
Gözlerine bakıp da neden ağlıyorsun demek beni çok üzdü
Ağlamana dayanamam ben anne
Neye, kime ağlıyorsun böyle
Duymuyordun beni sanki
Hiç tepki vermiyordun bana
Beni gördüğüne sevinmemiştin üstelik
Yüzüme bile bakmıyordun
Döndüm diğerlerine
Bana biri neler oluyor anlatsın dedim
Yine duyan olmadı sanki anne
Kimse cevap vermiyordu
Üstelik herkes ağlıyordu sebepsiz yere
Birden herkes toparlanmaya başladı
Usulca hareketlenmeler
Ve teker teker evi terk etmeler
Dışarı çıktığımızda bir tabut bizi bekliyordu
Birden kendimi tabutun içinde buldum
Neden oradaydım bilmiyordum
Üstelik kapağı da açamıyordum
Çıkamıyordum oradan
Bağırıyordum orda olduğumu bilin diye
Ben buradayım çıkarın beni buradan
Yaşıyorum ben alın kara tabutu başımdan
Yoktu sanki çaresi
Ne işiten vardı beni ne de kurtaran
Kısa bir araba yolculuğundan sonra
Birkaç yakın akraba tabutu taşımaya başladı
Hala çabalıyordum
Son ana kadar da bağıracaktım
Ama elbet duyacaklardı beni
Diri diri gömmeyeceklerdi ya
Beni yere bıratılar
Tabutumu açtılar
Kefenimden olan bitene seyirciydim sanki
Ağlanacak halime gülüyor
Biraz da sitem ediyordum size
Hala ağlıyordunuz
Benim için açıldığı belli olan mezara
Usulca yerleştirildim
Toprak ıslak ve soğuktu
Neydi benim soğuktan çektiğim
Sonra bir bir çıktılar mezardan
Yalnız kalmıştım hem de çaresiz anne
Beni nasıl bu şekilde bırakırsın
Üstüme atılan her bir toprak
Hançerdi sanki sokulan yüreğime
Bir ses yükseldi Kuran okuyan
Ne de güzel okuyordu ama kimdi
Neler oluyordu dışarıda
Neden hala buradaydım
Ne cevap veren vardı ne de beni duyan anne
Yavaş yavaş eriyordum sanki
Siz toplanıp da giderken
Son kez arkana baktın
Ve sana son kez beni kurtar dedim anne
Ama sen beni yine duymadın
Meğer ben ölmüşüm çoktan anne
Anlamam geç oldu bunu
Siz beni bırakıp gittiğiniz an
Meğer ben ölmüşüm anne
İki kişi geldi yanıma
Onlar sorgu melekleriymiş
Çaresiz ve korku içinde kalmıştım
Bana birkaç soru sordular
Aslında cevaplarını çok iyi biliyordum
Dünyadayken duymuştum birilerinden
Ama bir türlü cevap veremedim anne
Bir türlü dilim dönmedi
Ben her cevap veremeyişimde
Kırbaçlar vuruldu yüzüme yüzüme
Acı çekiyordum hem de hiç çekmediğim kadar
Ne olurdu öğretseydin bunların cevabını bana anne
Ne olurdu bilseydim de çekmeseydim kırbacı kendime
Onlar sordukça ben utanıyordum
Utanmak çare olmuyordu bir de acı çekiyordum
Ben hiç bu kadar korkmadım anne
Ve hiç bu kadar çaresiz kalmadım
Kabrim daraldıkça daralıyordu
Toprak suyumu çıkarıyordu sanki
Sıkılıyordum, nefessiz kalıyordum
Ben böyle sıkıntı görmedim anne
Dünyadayken korktuğum bütün varlıklar
Şimdi bana doğru yaklaşıyordu toprak içinde
Ne kaçacak yerim vardı
Ne de onları öldürecek böcek ilacım
Yanıyordu bedenim anne
Kemiriyorlardı her yanımı
Acıdan bağırıyordum hem de çok
Yine beni uyarıyorlardı
Sus, kes sesini, bağırsan da çare yok
Sonun bu işte, sus, kes sesini
Yardım eden yok, halimi anlayan yok anne
Siz arkamdan ağlıyorken
Ben daha çok acı çekiyordum
Ağlamayın bu kadar
Bana hiçbir yararı yok
Çok istiyorsanız yardım edin
Biraz dua
Bir iki kelam Kuran
İhtiyacım burada sadece budur anne
Akan gözyaşlarınız sizin olsun
Bana çaresi yok bunun
İhtiyacım burada sadece budur
Etrafıma bakıyorum da anne
Yanımdakilerin bir kısmı benim gibi acı çekiyor
Herkesin cezası ayrıymış
Herkes başka acılarla hem-hal
Kademe kademe çekiliyormuş burada acılar
Herkes günahının bedelini ödüyormuş
Bir de öteki yanıma bakıyorum anne
Güllerle donatılmış ay parçası bahçelerde yaşıyorlar
Onlar da sevaplarının karşılığını alıyorlarmış
Benim elimde ise o kadar az sevap var ki
Ne bahçeye adım atmaya yeter
Ne de bu ızdıraba bir bardak su serpmeye
Meğer ne çok günahım varmış anne
Dünyadayken bir şey olmaz bundan dediğim her şey
Burada günah olarak karşıma çıktı şimdi anne
Ölümün yaşı yokmuş
Ben bunu çok iyi anladım
Buraya gelmenin yaşı yokmuş
Daha baharda değil miydi ömrüm
Ne önemi var şimdi anne
Acıyor her yanım
Çığlıklarla yatıp çığlıklarla kalkıyorum
Sen sen ol anne
Benim düştüğüm duruma düşme
Dünyadayken vaktinin kıymetini iyi bil
Gelip geçen dünyanın güzelliğine kanma anne
Burada vaktin çok geç oluyor
Burada iş işten çoktan geçmiş oluyor
Buranın dönüşü yok
Buranın affı da yok
Burası çok sıcak
Burası acı, burası keder, burası günahların vebali
Sen sen ol anne
Buraya hazırlıklı gel
Burada insan çıplak kalıyor
Sen sen ol da
Buraya giyinip de gel!
01.01.2007
Hülya Korkut
Birden kapkaranlık oldu etraf
Neden söndüğünü anlayamadım ışıkların
Uzaktan hızla birileri yaklaştı yanıma
Öyle korkunç görünüyorlardı ki anne
Bağırmak istedim sonra da kaçmak
Beni duyamadın anne
Öyle korkunç görünüyorlardı ki
Kalbim son atışlarını yapıyordu sanki
Ben korktukça onlardan
Üstüme üstüme geldiler
Göğsüme yaptıkları basınç ciğerlerimi söküyordu anne
Ve sanki aradıklarını bulmuşlar gibi
Çekiyorlardı ruhumu kendilerine
Önce ayaklarımda hissettim ruhsuzluğu
Çok acı çekiyordum ama kimse anlamıyordu
Yavaşça bütün vücuduma işledi bu acı
Ayrılık bu kadar mı zor oluyordu anne
Ruhum bu kadar mı zor terk ediyordu vasıfsız bedenimi
Hayattan kopmak bu kadar mı zordu
Ben ruhumu teslim etmekle uğraşırken
Bedenim daha fazla direnememiş olmalı ki
Oturduğum yere yığılıverdim
Acılarım dinmiyordu bir türlü
Olanları anlayamıyordum
Bir süre acı çektim siz bilmeden
Bedenim soğuyordu sanki
Ben üşüyordum biraz
Kendime geldiğimde doktor vardı başımda
Gözlerime baktı yavaşça
Ve başınız sağolsun dedi ince bir sesle
Ne diyorsun doktor bey dedim
Ben daha ölmedim, halsiz düştüm sadece
Bakın bütün parmaklarım oynuyor
Bakın kalkabiliyorum olduğum yerden
Diyordum da beni duymuyordu anne
Sanki konuşan ben değildim
Diyordum da beni duymuyordun
Ağlayan gözlerle şaşkın şaşkın bakıyordu ağabeyim
Ben de ağlıyordum
Yine beni duymuyordu
Toparladılar beni
Önce bir sedyeye koydular
Üstüme de beyaz bir çarşaf örttüler
Ne yapıyorsunuz iyiyim ben diyordum
Umursamıyorlardı, duymuyormuş gibi
Soğuk bir odaya girdik
Arkamdan geliyordu ağabeyim
Ama elimi tutmuyordu anne
Sıra sıra dizilmiş çekmeceler vardı orda
Birini açtılar sonuna kadar
Korkuyordum anlam veremediklerimden
Korkuyordum soğuktan soğukta bırakılmaktan
Onlar beni çekmeceye yerleştiriyorlardı
Ağabeyim ağlıyordu adımı sayıklarken
Üşüyordum hem de çok
Beni üşütme ne olur anne
Beni burda bırakıp da gitme
Ben ağlıyordum bağıra çağıra
Sesimi bir tek çekmecedekiler duyuyordu
Ve bana işaret yapıyorlardı sus diye
Sus, kes sesini, burası bağırma yeri değil!
Bırakıp da giderken doktorlar beni
Vücudum katılaşmaya başladı soğuktan
Sonrası mı
Sonrasını hatırlamıyorum
Eve geldiğimde bir kalabalık karşıladı beni
Her oda insan dolu
Her göz yaşlara gebeydi
Bağırarak ağlayanlar
Ağlamaktan yorgun düşenler
En çok da seni görmek çok üzdü beni anne
Gözlerine bakıp da neden ağlıyorsun demek beni çok üzdü
Ağlamana dayanamam ben anne
Neye, kime ağlıyorsun böyle
Duymuyordun beni sanki
Hiç tepki vermiyordun bana
Beni gördüğüne sevinmemiştin üstelik
Yüzüme bile bakmıyordun
Döndüm diğerlerine
Bana biri neler oluyor anlatsın dedim
Yine duyan olmadı sanki anne
Kimse cevap vermiyordu
Üstelik herkes ağlıyordu sebepsiz yere
Birden herkes toparlanmaya başladı
Usulca hareketlenmeler
Ve teker teker evi terk etmeler
Dışarı çıktığımızda bir tabut bizi bekliyordu
Birden kendimi tabutun içinde buldum
Neden oradaydım bilmiyordum
Üstelik kapağı da açamıyordum
Çıkamıyordum oradan
Bağırıyordum orda olduğumu bilin diye
Ben buradayım çıkarın beni buradan
Yaşıyorum ben alın kara tabutu başımdan
Yoktu sanki çaresi
Ne işiten vardı beni ne de kurtaran
Kısa bir araba yolculuğundan sonra
Birkaç yakın akraba tabutu taşımaya başladı
Hala çabalıyordum
Son ana kadar da bağıracaktım
Ama elbet duyacaklardı beni
Diri diri gömmeyeceklerdi ya
Beni yere bıratılar
Tabutumu açtılar
Kefenimden olan bitene seyirciydim sanki
Ağlanacak halime gülüyor
Biraz da sitem ediyordum size
Hala ağlıyordunuz
Benim için açıldığı belli olan mezara
Usulca yerleştirildim
Toprak ıslak ve soğuktu
Neydi benim soğuktan çektiğim
Sonra bir bir çıktılar mezardan
Yalnız kalmıştım hem de çaresiz anne
Beni nasıl bu şekilde bırakırsın
Üstüme atılan her bir toprak
Hançerdi sanki sokulan yüreğime
Bir ses yükseldi Kuran okuyan
Ne de güzel okuyordu ama kimdi
Neler oluyordu dışarıda
Neden hala buradaydım
Ne cevap veren vardı ne de beni duyan anne
Yavaş yavaş eriyordum sanki
Siz toplanıp da giderken
Son kez arkana baktın
Ve sana son kez beni kurtar dedim anne
Ama sen beni yine duymadın
Meğer ben ölmüşüm çoktan anne
Anlamam geç oldu bunu
Siz beni bırakıp gittiğiniz an
Meğer ben ölmüşüm anne
İki kişi geldi yanıma
Onlar sorgu melekleriymiş
Çaresiz ve korku içinde kalmıştım
Bana birkaç soru sordular
Aslında cevaplarını çok iyi biliyordum
Dünyadayken duymuştum birilerinden
Ama bir türlü cevap veremedim anne
Bir türlü dilim dönmedi
Ben her cevap veremeyişimde
Kırbaçlar vuruldu yüzüme yüzüme
Acı çekiyordum hem de hiç çekmediğim kadar
Ne olurdu öğretseydin bunların cevabını bana anne
Ne olurdu bilseydim de çekmeseydim kırbacı kendime
Onlar sordukça ben utanıyordum
Utanmak çare olmuyordu bir de acı çekiyordum
Ben hiç bu kadar korkmadım anne
Ve hiç bu kadar çaresiz kalmadım
Kabrim daraldıkça daralıyordu
Toprak suyumu çıkarıyordu sanki
Sıkılıyordum, nefessiz kalıyordum
Ben böyle sıkıntı görmedim anne
Dünyadayken korktuğum bütün varlıklar
Şimdi bana doğru yaklaşıyordu toprak içinde
Ne kaçacak yerim vardı
Ne de onları öldürecek böcek ilacım
Yanıyordu bedenim anne
Kemiriyorlardı her yanımı
Acıdan bağırıyordum hem de çok
Yine beni uyarıyorlardı
Sus, kes sesini, bağırsan da çare yok
Sonun bu işte, sus, kes sesini
Yardım eden yok, halimi anlayan yok anne
Siz arkamdan ağlıyorken
Ben daha çok acı çekiyordum
Ağlamayın bu kadar
Bana hiçbir yararı yok
Çok istiyorsanız yardım edin
Biraz dua
Bir iki kelam Kuran
İhtiyacım burada sadece budur anne
Akan gözyaşlarınız sizin olsun
Bana çaresi yok bunun
İhtiyacım burada sadece budur
Etrafıma bakıyorum da anne
Yanımdakilerin bir kısmı benim gibi acı çekiyor
Herkesin cezası ayrıymış
Herkes başka acılarla hem-hal
Kademe kademe çekiliyormuş burada acılar
Herkes günahının bedelini ödüyormuş
Bir de öteki yanıma bakıyorum anne
Güllerle donatılmış ay parçası bahçelerde yaşıyorlar
Onlar da sevaplarının karşılığını alıyorlarmış
Benim elimde ise o kadar az sevap var ki
Ne bahçeye adım atmaya yeter
Ne de bu ızdıraba bir bardak su serpmeye
Meğer ne çok günahım varmış anne
Dünyadayken bir şey olmaz bundan dediğim her şey
Burada günah olarak karşıma çıktı şimdi anne
Ölümün yaşı yokmuş
Ben bunu çok iyi anladım
Buraya gelmenin yaşı yokmuş
Daha baharda değil miydi ömrüm
Ne önemi var şimdi anne
Acıyor her yanım
Çığlıklarla yatıp çığlıklarla kalkıyorum
Sen sen ol anne
Benim düştüğüm duruma düşme
Dünyadayken vaktinin kıymetini iyi bil
Gelip geçen dünyanın güzelliğine kanma anne
Burada vaktin çok geç oluyor
Burada iş işten çoktan geçmiş oluyor
Buranın dönüşü yok
Buranın affı da yok
Burası çok sıcak
Burası acı, burası keder, burası günahların vebali
Sen sen ol anne
Buraya hazırlıklı gel
Burada insan çıplak kalıyor
Sen sen ol da
Buraya giyinip de gel!
01.01.2007
Hülya Korkut