Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Olaylar ve imtihanlar.. (1 Kullanıcı)

huzurvemutluluk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Kas 2006
Mesajlar
23
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Web Sitesi
www.kuranmeali.org
Ne yapmanız lazım..?İhlas makamında olanları,salah makamında olanları kendinize örnek almanız lazım.Onlara dikkatle bakın.Başlarına ne gelirlerse gelsin onlar sabır içindedirler.Neden..?Çünkü hedefleri Allah'a teslim olmaktır.Allahu Teala onların başlarına bir musibet getirdiği zaman,onlar bilirler ki, Allahu Teala, Allah'a teslim olmak yolundaki bir insanı böyle bir olayla Allah cezalandırmaz.Hiçbir zaman böyle bir ceza sözkonusu değildir.Bütün musibetler, Allah'ın yolunda olanları olgunlaştırmak için, kemal derecelerine ulaştırmak için Allah'ın bir vesilesidir sadece. Öyleyse iki nevi insan var; tasavvufun dışındaki insanlar, her yaptıklarının karşılığında bu dünyada devamlı cezalandırma müessesesiyle karşı karşıyadırlar. Tasavvufun içindeki insanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen insanlar,başlarına bir musibet geldiği zaman o musibeti güleryüzle karşılarlar ve derler ki:
" Ya Rabbi sen bana ne yaparsan yap. Başakalarının cezalandırma dediği olayların hangisini bana tatbik edersen et, ben bilirim ki sen beni cezalandırmıyorsun.Sen bana sadece olgunlaşma vasıtalarından birini daha,birini daha, birini daha kullanıyorsun.Ve muradın beni kemal derecelerine ulaştırmak, insan-ı kamil yapmak.Ya Rabbim, başkalarının ne kadar üzüleceğini bildiğim bu olaylar eğer benim başıma geliyorsa, ben kesin olarak şuna inanıyorum ki, senin buradaki muradın beni huzursuz etmek değildir,bana ceza vermek değildir.Böyle olduğunu biliyorum. Sen söylüyorsun bana bunları. Öyleyse SEN bana ne yaparsan yap. Başkalarının çok fazla üzüleceği hangi olayı benim başıma getirirsen getir, ben sana teslim olmak niyetinde ve idealindeyim. Öyleyse hiçbir olayın beni cezalandırmak maksadıyla vücuda gelmediğini en iyi bana sen öğrettin. Öyleyse Yüce Rabbim, sen bana ne yaparsan yap, benden asla isyanı görmeyeceksin. Hangi standartların içinde yaşarsam yaşayayım, sana asla isyan ettiğimi görmeyeceksin. Ya Rabbi bu konuda Hz. Eyyub, biz insanlar için çok büyük bir örnek. Biz biliyoruz ki, SEN Kur'an'da yazıyorsun ki ; onun vücudunun dışında yara olmayan hiçbir uzvu kalmamıştı. Onun vücudunun içinde, yara olmayan hiçbir uzvu kalmamıştı. Ve onu çok büyük sabır sahibi yapmıştın. Kur'an'dan öğrendiğimiz en önemli nokta odur ki, Hazreti Eyyub sana hiç isyan etmedi. Ve sen ona 'ayağını yere vur , oradan çıkan suyu iç ve yıkan' dediğin ana kadar , ondan , o kadar büyük ızdıraplar çekmesine rağmen en ufak bir şikayet gelmedi -aslında büyük ızdıraplar diyoruz ama ,gene de biliyoruz, laf aramızda - onun bütün ızdıraplarını sen yok ettin. Onun o büyük tevekkülü , sana olan o büyük teslimi sıfatıyla."Şimdi insanlara bakın etrafınızdaki.En ufak bir şeyinden yılan;"ben böyle mi olacaktım, ben bunlara layık mıydım diye dövünen, herşeyden kendisine üzüntü payı çıkaran birçok insan yaşıyor dünya üzerinde.Birbiriyle kavgalı,birbirini öldürmeye meyyal, birbirine küfreden , birbirinin kuyusunu kazan,şeytanın elinde oyuncak olmuş zavallı insanlar. Ama onlar bizi lakadar etmez. Ben onlara vermiyorum bu nasihatları.Allah'ın bana öğrettiklerini ben onlara öğretmiyorum, size öğretiyorum,tasavvufun içindekilere. Öyleyse siz Allah'a teslim olacak olanlarsanız, etrafınızda vücuda gelen olayların mahiyeti ne olursa olsun öyle söyleyeceksiniz Allah'a.Yüce Rabbimize öyle söyleyeceksiniz:
" Ya Rabbi, diyeceksiniz.Biliyorum ki, sen herşeyden haberdarsın. Biliyorum ki benim bu başıma gelenleri isteseydin başıma getirmezdin. Öyleyse eğer getiriyorsan, ben biliyorum ki bunları, beni cezalandırmak için değil , beni kemal derecelerinde olgunlaştırıp, insan-ı kamil yapmak için vücuda getiriyorsun. Ben ki sana teslimim.Ne yaparsan yap Allahım. Hangi şartların içine koyarsan koy. Hiçbir zaman sana asi olduğumu görmeyeceksin.
Öyleyse herşeye hazırmısınız.Allah'ın sizin için hedef gösterdiği o güzelliklere ulaşmanız için bir takım imtihanlardan geçmeniz gerek. O imtihanlara tahammül edebilecek misiniz..?
.......
İşte Allahu Teala'nın yolunda olan insanlar.Siz de onlardan birisiniz.En ufak bir problemde sızlanıp,ben buna dayanamam, ben bunları yapamam, ben şöyle şöyle olmasını isterim dediğiniz zaman gemileri kaçırmış olursunuz.Sizi Allah'ın yolunda,sizin koruyucunuz olan Allah'ın,sizin sahibiniz olan Allah'ın size uygun gördüğü standartlarda yetişmek mecburiyetindesiniz.Yetişmek istediğiniz için buradasınız. Ve başkalarına ceza olarak verilen şeyler, size sadece sizin olgunlaşmanız için ihsan edilir.Ve bu istikamette her geçen gün bu düşünce standartlarından haraketle hedefinize varabilirsiniz.En udak bir standartta, en ufak bir problemde hemen şeytana teslim olursanız,karşınıza çıkan en ufak bir güçlükte yılıp onu yapmaktan vazgeçerseniz,zamanı bir mirasyedinin harcaması gibi harcarsanız, Allahu Tealanın yolunda onun sizi ulaştırmak istediği hedefe ulaşamazsınız.Dikkat edin, sizin ulaşmak istediğiniz hedef demiyorum.O'nun sizi ulaştırmak istediği hedef. Daima sizin ulaşmak istediğiniz hedefin daha ötesindedir.Ve, sizin ölçülerinize göre layık olmadığınız şeyleri dahi size ihsan etmek için hazırdır.Yeter ki siz ona layık olmanın gayretini yaşayın.Bir olayda mağlup olduğunuz zaman her zaman şunu söyleyebilmelisiniz."Ben Allah'ın bana verdiği bu vücutla,bu nefsle, bu ruhla, bu akılla bana verilen herşeyi kullandım ama başaramadım".
Emin misiniz kullandığınıza.Emin misiniz?Eğer eminseniz bilin ki affedildiniz.Anlıyor musunuz ne demek istediğimi. Son derece önemli şeylerden bahsediyorum size.Tasavvufun, Allah'ın sırlarını veriyorum.Önemli olan başarmak değildir. O başarı için size verilen bütün imkanları seferber edip, sonuna kadar herşeyi kullanmak, iradenizi bütünüyle bu işe sevketmek ve bir gayretin içinde ulaşmak için bütün çabanızı, bütün gücünüzü buna harcamak..Ama bunun neticesine ulaşamazsanız o zaman da;
" Ya RAbbi senin bana verdiklerin, benim takatimin ulaştığı son hadde kadar beni buraya getirdi.Ama şimdi anlıyorum ki, benim niyetimle senin nasibin aynı şeyler değilmiş.Eğer sen de benim,bana verdiğin, bana ihsan buyurduğun şeyleri sonuna kadar kullandığım kanısındaysan, senin bana ihsan ettiğin herşeyi,zaten senin olan herşeyi,senin bana emrettiğin hedefe ulaşmak için eğer harcadığıma sen de eminsen, ben bunun standartlarını yaşadığım kanısına ulaşacağım.Beni bağışlamanı dileyeceğim senden."
Bunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliyor musunuz? Başardınız demektir.Sakın bu sözlerimi kaçmak için bir vesile ittihaz etmeyin.Olayların üstesinden gelemediğiniz zaman, yapmanız lazım gelen şey Allah'a teslim olmaktır.Ve o zaman kendinizden dışarı çıkın.Tarafsız bir hakim olarak kendinize bakın.Ve şunu göreceksiniz: Size verilenleri sonuna kadar kullanmadınız. Hep nefsiniz devreye girdi.Hep şeytan size engeller koydu.Ve başarısızlığınız, eğer Allah'ın size o hedefe ulaştırmak için ihsan ettiği herşeyi kullanmanızı sağlasaydı o noktada olmayacaktınız.
Acı acı düşünüyorsunuz şimdi..
"Evet,benim elimde şu da vardı,şu da vardı,şu da vardı... şunları, şunları kullandım ama, bunları kullanamadım."
Bunu samimi olarak kendinize, size dışardan bakan bir hakim gibi itiraf ettiğiniz zaman başarı için, yeni bir başarı için hazırsınız demektir.Geçmişin başarısızlıklarından gerekli dersi alarak bilenmiş bir şekilde yeniden sahneye,arenaya çıkacaksınız.Bir gladyatör gibi savaşa hazır olacaksınız.Hayır.Başkalarıyla değil; nefsinizle.O savaşı kazanacaksınız.Ve siz Allah'tan o savaşı kazanmak için,Allah'a inanarak, size yüzdeyüz yardım edeceğine inanarak isterseniz mutlaka o hedefe ulaşırsınız.
Öyleyse diyorsunuz," orada ben mi vardım, mürşidim mi vardı, Allah mı vardı.."
Hepiniz varsınız.
Unutmayın.Bütün olayların sonucu üç ayrı cepheden bize ulaşır: Birincisi, sizin gayretiniz;ikincisi,mürşidinizin himmeti,üçücüsü;Allah'ın nusreti.Yani yardımı.İşte bu üçlü sacayak yerli yerine oturduğu an herşey en güzel standartlarda oluşmuştur.
Siz size düşen gayreti eda etmekle mükellefsiniz.Unutmayın, bu şimdi söyleyeceğimi hiç unutmayın: Eğer Allahu Teala size bir vazife verdiyse şunu bilin ki, o vazifeyi gerçekleştirebilecek olan bütün standartlar sizde vardır.O vazifeyi onun için aldınız.Eğer gerçekleştiremezseniz sakın Allah'ın üzerine yıkmayın.Siz size düşeni yapamadınız sadece.Şeytan size çelme taktı.Dışardan sizi yönetti.Allah'ın hakikatlerine sırtınızı çevirdiniz.Allah'ın güzelliklerini gören gözlerinizi kapattınız, onları görmezlikten geldiniz.Ve başkalarının söylediklerine kandınız.Ve Allah'ın dostları hakkında kötü ve yanlış şeyler düşündünüz.Eğer bunlar birer vakıaysa, başarısızlığınızı sakın ola ki başkalarına yüklemeyesiniz.Arkasında sadece siz varsınız.Sizin nefsiniz var.Ve başınıza ne geliyorsa O'ndan yüz çevirdiğiniz için başınıza gelmiştir.
Her zaman şunu bileceksiniz ki size tasavvufun içindeyseniz gerekli ikaz zamanında mutlaka yapılmıştır.Siz o ikaza değer vermediğiniz için kaybettiniz.Her emir zamanında mutlaka ama mutlaka yerine getirilmesi lazım gelen özellikler taşır.Allahu Teala Kuran'ı Kerim'de diyor ki; Allah abesle iştigal etmez.Size ne zaman hangi standartlar içinde bir emir verilmişse, o emri onun zaman standartları içinde yerine getirmek mecburiyetindesiniz. Onu o zaman standardı içinde yerine getiremezseniz, yerine getirilmediğiniz hükmüyle karşılaşırsınız.Zamanı geçtikten sonra, tren kaçtıktan sonra istasyona gelmişsiniz.Ne yazar..?
.............
İşte onlar o benim söylediğim şeyler var ya, onları, Allah'ın bana öğrettiği ve benim sizlere öğretemediğim, benim sizlere sadece söyleyebildiğim o standartlarda gerçekleştiren insanlardı onlar..Onun için siz Osmanlı değilsiniz.Henüz Osmanlı olamadınız.Söylediklerimi ait olduğu yerlere yerleştirmeniz birşey ifade etmez.Onları tatbikle mükellefsiniz.Alluhu Tealaya,insanlara sadece öğreteyim diye dua etmiyorum, onlara yaşatabileyim diye dua ediyorum.
Öğrenmeniz yetmez.Tatbik etmek mecburiyetindesiniz.Tatbik edeceksiniz.Söylediğim standartları yerli yerine oturtmaya çalışın ve tatbik etmeye çalışın.Eğer samimiyetle, size verilen imkanları belli bir konunun halli istikametinde bir araya getirirseniz, hepsini kullanırsanız mutlaka başaracaksınız. Ama görüyorsunuz ki bazen birkaç yerden , bazen sadece bir tek yerden hep patlak veriyor olaylar. Bir defa zamana karşı her seferinde yeniksiniz. Hatırlayın olayları, neler gelmişse başınıza, her seferinde zamana karşı yeniksiniz. Bu Allah'ın en kıymetli hazinesini hovardaca harcadığınızı gösterir.O'nun, Allah'ın kaybettiği zamanı yok.Ama sizin var. Zamanı boşa israf etmek sizin işiniz. Ama o hazineyi en iyi kullanmaya mecbur olan gene sizsiniz. Kendi kendinize sorun.Neden bu yolu seçtiniz..?Çünkü Allahu Teala sizin mutlu olmanızı istiyor.Ve mutlu olabileceğiniz yegane yol Allah'ın tasavvuf yolu..Yani Kur'an'ın yaşanması yolu.Yani sahabenin yaşadığı hayatı yaşamak yolu..Tasavvuf nedir.Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V.) ve sahabenin yaşadığı hayatı yaşamaya tasavvuf diyoruz.Öyleyse nedir tasavvuf.Tasavvuf, onların yaşadığı Kuran'daki islamı yaşamaktır.İşte ben size davranış biçimleri olarak Kuran'daki islamı anlatıyorum.Ne diyor Allahu Teala onlar için, "onlar size buğz ettikleri halde, sizi öldürdükleri halde , size işkence ettikleri halde siz gene de onları seversiniz.Onlara muhabbet duyarsınız."
Siz duyabilir misiniz?İnsanlar sizi öldürmek isteseler, onlara kızmamayı başarabilirmisiniz.? Sizi öldüreceklerinden emin olduğunuz, buna çalışan insanları tanıyorsanız gene de onları sevebilir misiniz? Birgün seveceksiniz..Onlara her türlü kötülük yapma imkanı elinizde.Allah'tan talep etseniz, hemen gereğini yerine getirecek.Ama yapamazsınız..O zaman yapamazsınız.Sadece seversiniz.Nefret edemezsiniz.Yapacağınız bir tek şey vardır: SEVMEK..SEVMEK..SEVMEK..İşte hepinizi
oraya ulaştırmak için, o sevmek adı verilen en üstteki en son noktaya ulaştırmak için bir gayretin içindeyiz.34 yıldan beri..Ve gayretiniz hep himmetle , hep nusretle beraber, söylediklerimi tatbik için herşeyinizi seferber ederseniz,mutlaka sizi Allah'ın hedef gösterdiği en üst noktaya çıkartacaktır.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt