Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Okursanız kalbiniz sıkışacak.İsteyene çok şey anlatacak..!(Siz Hangi Kapıdasınız?) (1 Kullanıcı)

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Hayra veya Şerre/Sonsuz Zafere veya Mağlûbiyete Dair... SİZ HANGİ KAPIDASINIZ?


17 Ağustos 1999 depreminde Sakarya’da idim. 45 saniyenin unutulmaz dehşetinde neler neler yaşandı! O günlerin yığınla hâdisesinden ibretli bir sahne var ki hiç unutmuyorum. Altı katlı bir binanın en üst katında bir aile... Depremin kucağında yürekleri titreyerek uyanıyor. Henüz hiçbirine bir şey olmamış vaziyette. Ancak hepsi de başkaları gibi büyük bir panik ve dehşet içinde. Herkes bir odaya koşuşturuyor. Baba, güçbelâ daire kapısını bulup açıyor ve hemen sesleniyor:

“Hepiniz buraya! Buraya gelin, kapıyı buldum! Acele edin!”

Yanına geleni de telâşla ve hızlıca kapıdan dışarıya gönderiyor ve arkasından da tembihte bulunuyor:

“Hemen aşağıya in, doğru bina dışına!”

Gelemeyenleri çağırmaya devam ediyor:

“Çabuk olun! Çabuk olun!”

Tabiî her taraf zifirî karanlık. Göz gözü görmüyor. Bu sebeple baba, kapıdan ayrılmıyor. Seslenerek herkesin kapıyı bulmasını temin ediyor. Geleni de doğruca dışarıya.

Bu şekilde karısı, çocukları ve bütün ailesini tek tek dışarı çıkarıyor. Kendisini en sona bırakıyor. Baba yüreği. Önce onlar kurtulsun istiyor. Sonra kendisi.

Nihayet içeride hiç kimse kalmadığına emin olduktan sonra ailesine bağlı, vefakâr ve evin koruyucu direği olan merhametli baba da daire kapısından merdivenlere doğru aynı telâşla adım atıyor.

Fakat o ne? Merdivenler yok!

Deprem esnasında bütün merdivenler çökmüş!

O anda vicdanını inleten; «Eyvah! Aman Allâh’ım! Ben ne yapmışım!» feryadıyla çarpılıyor baba.

Bir ayağı boşlukta, bir ayağı eşikte, eli de kapının kulpunda öyle kalakalıyor.

Göremediği karanlıkta var zannettiği merdivenlere doğru onları kurtuluş için canhıraş bir şekilde âdeta fırlatırken meğer kendi elleriyle canlarını, ciğerpârelerini kollarından tuttuğu gibi ölüme fırlatmış! Onları garanti altına alayım derken meğer tehlikenin geri dönüşü olmayan uçurumuna itelemiş. Depremin dokunmadan âzâd ettiği o canından sevgili cancağızlarını meğer depremden daha acı veren bir dehşetli âkıbete uğratmış!

Bu kahredici gerçeğin kıskacında inleyen babanın yapacağı tek iş kalmıştı. Hıçkıra hıçkıra ağlamak. Günün ışıyan saatlerinde onu kurtarıyorlar, ancak sevinecek hâli yok. Beyni çatlamak üzere. Ölesiye perişan.

Onun ıstırabını anlatmak bu kelimelerle mümkün değil.

O zavallı belki hâlâ dövünmekte. «Böyle bir yanlışı nasıl yaptım?» deyip durmakta. Her gün emniyet içinde inip çıktığı merdivenlere kim bilir nasıl da güvenmişti! Depremin tahribatını hesap edememişti. Kapının çökmemiş olması, karanlıkta merdivenlere ne olduğunu ona düşündürmemişti. Bu hususta beş dakikalık gaflet, bilmeden kendi eliyle beş cana kıymasına sebep olmuştu.

Yapacak ne kalmıştı geriye?

Üzüntü, acı, keder.

Bir de;

Derin bir ders çıkarmak, canlı bir ibret almak...

Hâdiseyi basîretle okursak, anlayacağımız ve kavrayacağımız çok yönleri var.

Zira;

Aynı fâcianın daha doğrusu fâciaların mânevî boyutunu ciğerpârelerimizin eğitiminde her gün kaç defa yaşıyoruz!

Siz de sorun:

Hiçbir kötü niyeti olmayan, aksine kendi selâmetini en sona bırakan fedakâr babanın yaptığı davranış körlüğü, acaba çocuklarımızın yetişmelerinde az mı mevcut?

Acaba;

Önünde durulan kapının açıldığı karanlıklar içinde çökük merdivenleri göremeyip de milletin geleceği olan nesli, o pırıl pırıl evlâtları; ya boş heveslerin, ya kör açıların, ya yanlış telâkkîlerin ya da şu âhirzamanın göçüklerine/boşluklarına/uçurumlarına onlar kurtulsun diye atan anneler, babalar, sorumlular, nasıl bir gaflet içinde?

Aslında yaşanan o acı hâdisede işin sırrı, ölüme açılan fakat karanlık ile bunu örten kapıda/kapılarda. Üzerinde durulan eşikte. O eşikte ve kapıda nasıl durulduğunda.

Çünkü;

Adamcağız bütün telâşına rağmen kapıya ve onun ilerisinde ne olduğuna, durumun nezaketi dolayısıyla birazcık dikkat etseydi, o fâciaya kendi eliyle sebebiyet vermezdi. Kâh depremin yol açtığı dehşet paniği, kâh merdivenlerin daha önce sağlam oluşu, kâh şu veya bu sebeplerle tehlikeye açılan kapı, kurtuluşa açılan kanat gibi gelmişti ona. Depremin değiştirdiği şartları hesap edemedi. Kapının giriş ve çıkışında neler yaşayabileceğini düşünemedi. Fakat düşünmeliydi.

Düşünmelisiniz:

Nasıl bir kapıdasınız?

Çünkü insan, ömür boyu bin bir kapıdan geçip gitmekte. Her kapı bir yere açılmakta. Eşikten ileri adım atmadan önce düşünmelisiniz:

Hangi kapıdasınız?


Dikkatli bakın:

Kapı var; yaldızlı, süslü-püslü, kocaman, fakat cehenneme açılıyor. Kapı var; bazen cazibeli bazen cazibesiz, ama cennete açılıyor.

Eşikten adım atınca bir kapı Rahmân’a çıkmakta, bir kapı şeytâna çıkmakta.

Kapılar var gerçeğe ait. Kapılar var yalana ait.

Bir kapı göklere, bir kapı yerin dibine doğru...

Nefsin kapısı farklı, kalbin kapısı farklı...

Bir yanda cami kapısı, bir yanda pavyon kapısı dolu bu dünyada.

Bir kapı hayvanlık ahırına, bir kapı insanlık mutfağına...

Kimi ölüm kapısı, kimi hayat kapısı...

Şifa, ekmek ve kazanç kapısı da var; zehir, belâ ve iflâs kapısı da.

Gayretin kapısı ayrı, tembelliğin kapısı ayrı...

Bir kapı büyük sanat ve saltanatın kapısı, bir kapı da cüce sanat ve sahteciliğin kapısı...

Bir yanda yanlışların, yabancıların, yabanîliğin yok eden kapısı, bir yanda öz benliğin, öz sanatın, öz kültürün kapısı.

Bir yanda cehaletin kapısı, bir yanda ilmin ve kütüphanenin kapısı...

Bir yanda mağlûbiyetin bir yanda zaferin kapısı...

Bir yanda Nemrutların, Firavunların, Ebû Cehillerin geçip gittiği ve battığı kapılar, bir yanda da İbrahimlerin, Musaların, Ahmedlerin şeref saçtığı kapısı.

Bir yanda sefihlerin ve sefillerin kapıları, bir yanda Yûnusların, Mevlânâların, Hüdâyîlerin, Fatihlerin ve Alparslanların kapıları.

Her kapının yapısı ve özellikleri birbirinden tamamen farklı. Her kapıda motifler, işlemeler, açılımlar, gidişler, hevesler, duruşlar, adımlar, davranışlar, yapılanlar ve elde edilenler apayrı, muhtelif.

Yûnusların kapısı gönüllere; Hüdâyîlerin kapısı yüce saltanata; Fatihlerin kapısı feth-i mübinlere; Alparslanların kapısı baştanbaşa koca bir Anadolu’ya çıkmakta. Çünkü onların kapılarında îman var, irfan var, hidayet var, hakîkat var, hedef var, gaye var, gerçek bir aşk var, sefer var, zafer var. Bunlar var olduğu içindir ki onların kapıları daima büyük fetihlere açılmış, her türlü rezil istîlâlara karşı da kapalı durmuş ve geçilememiştir. Bunun en bariz delili de Çanakkale ve İstiklâl harpleridir. Hiç şüphesiz o muharebelerin gazileri ve şühedâsı yukarıdaki hususiyetlere ilâveten bir de şu şuurda idi:

Hem vatan gitti mi, yoktur size bir başka vatan;
Çünkü mîrasyedi sâil kovulur her kapıdan!

(M. Âkif)

Şimdi kendinize tekrar sorun:

Hangi kapıdasınız?


Herkes bir kapıda. Kimi dünya kapısında, kimi ukbâ kapısında. Kimi IMF kapısında, kimi ÖSS kapısında. Kimi petrol kapısında, kimi su kapısında. Kimi bir lokmanın kapısında, kimi hazinelerin kapısında.

Siz hangi kapıdasınız?

Nefret mi, muhabbet mi? Öfke mi, af mı?

Hangi kapıdasınız?

Teneke mi, mücevher mi? Karanlık mı, nur mu? Hayat mı, ölüm mü? Saadet mi, felâket mi? İyilik mi, kötülük mü?

Hangi kapıdasınız?

Âfet mi rahmet mi? Şair ne güzel söylemiş:

Bir anlık emanetle ne türlü övünelim;
Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim!... (NFK)

Rahmet kapısı da edepten geçer. Hazret-i Mevlânâ bu bahiste mânidar konuşur:

“O dilenci suratlı görmemişlerin hırsı yüzünden, kendilerine o ilâhî rahmet kapısı kapandı.

Gamdan, kederden, sıkıntıdan başına ne gelirse bunlar, korkusuzluktan, edepsizlikten ve küstahlıktan gelir.

Dost yolunda edepsiz, korkusuz olan kişi, başkalarının da yolunu vurmuş olur. Böyle kişi mert değil nâmerttir.

Edepten dolayı bu gökler, nûra gark olmuştur. Melekler de edeplerinden ötürü temiz ve masum olmuşlardır.”

Hangi kapıdasınız?

Şer mi hayır mı? Düz mü bayır mı? Çöl mü gül mü?

Hangi kapıdasınız?

İzzet mi, zillet mi? Nankörlük mü şükür mü? Eşeklik mi hizmet mi? Cimrilik mi cömertlik mi?

Hangi kapıdasınız?

İlim mi film mi? İrfan mı cüzdan mı? Zulüm mü adalet mi? Esaret mi hürriyet mi?

Hangi kapıdasınız?

Bu suali fazla sorduğumu düşünmeyin.

Çünkü her şey bir kapı... Ya bir başlangıcın ya da bir neticenin kapısı...

Meselâ;

İçinde bulunduğumuz üç aylar. Her bir günü birer rahmet kapısı. Tevbe ve istiğfarların daha makbul olduğu lütuf kapısı. Kandil kandil göklere çıkışın kapısı. Sanki her gece regaib, her gece mîrac, her gece kadir vasfında kapılarla dolu. Faziletler medeniyetine açılan kapılarla müzeyyen. Cennete açılan kapılarla muttasıf.

Bu kapılardan adım atabilsek ne mutlu!

Gönül dergâhının kapısını tıklatıyorsak ne mutlu! Mâneviyat sultanlarının eşiğinde Yûnus Emreler misali; «Bizim Yûnus» dedirtebiliyorsak ne mutlu!

Rahmân’ın kapısında kul isek ne mutlu! Kur’ân’ın kapısında itaat ehli isek ne mutlu! Hazret-i Peygamber’in mübarek Ravza’sının eşiğinde yüz sürenlerden ve o ulu dergâhtan içeri kabul edilenlerden isek ne mutlu!

Ama;

Hüsrana çıkan kapılarda duruyorsak ne yazık! Şeytan ve nefse mağlûp eden kapılarda isek ne yazık!

Kendinize tekrar sormalısınız:

Hangi kapıdasınız?

Kapılar çok. Hangisi doğru? Bunu tespit etmek pek zor değil aslında. Çünkü bütün kapıların tamamını iki grupta toplamak mümkün.

Biri müspet/olumlu, biri menfî/olumsuz.

Her şeyde/yolda/inançta/fikirde/meselede sadece bu iki kapı var:

Doğru ve yanlış. Îman ve küfür. Cennet ve cehennem.

Hangi kapıdasınız?


Her kapı, bazen nereye çıktığını gizlese de gerçekte dikkat edildiğinde bütün özelliğini sergilemektedir. Tabiî ki görebilenlere. Hazret-i Mevlânâ’nın dediği gibi:

“Gerçekten de çok can yakan, çok korkutan, ısırıcı olan ölüme açılan yüz pencere, yüz kapı var. Her birisi açılırken gıcır gıcır gıcırdamaktadır. Fakat mal-mülk peşinde koşan, dünya hırsına düşen kişinin kulağı, hırsı yüzünden, ölüm kapılarının o acı gıcırtılarını duymamaktadır.”

Hırs ki, yedi başlı ejderha olan cehennemin yemidir. Cehennem de insanın kendi nefsidir. Bu dünyada nefis cehennemine düşenler, öbür dünyada azap cehennemine yuvarlanırlar. Bunun için yine Hazret-i Mevlânâ şöyle der:

“Yedi başlı ejderha cehennemdir; senin hırsın yemdir! Yedi başlı ejderha gibi olan cehennem de seni insanlık yolundan alıkoyan bir tuzaktır!”

Cehennemin yedi kapısına işaret eden yedi başlı ejderhadan maksat insanın nefsindeki şu yedi kapıdır:

1. Gurur kapısı 2. Hırs kapısı 3. Şehvet kapısı 4. Haset kapısı 5. Hasislik kapısı 6. Hiddet kapısı 7. Şöhret kapısı. Bazılarına göre nefret kapısı.

Cehenneme götüren bu yedi kapıdan kaçmayan, bu yedi kapıyı sıkıca bağlayıp kilitlemeyen kimse kurtuluşa eremez. İnsanlık hüviyetine kavuşamaz. Gerçekte insanı dünyada da âhirette de ateşlere atan belâ, o azap cehenneminin yedi kapısı olan bu yedi kötü huydan/yedi felâket kapısından başkası değildir.

Buna mukabil cennetin girişi de gönüldeki şu sekiz kapıya bağlıdır:

1. Îman ve irfan kapısı 2. Tevazu kapısı 3. Azim ve gayret kapısı 4. Nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye kapısı 5. Diğergâmlık/hizmet kapısı 6. Cömertlik kapısı 7. Af ve sekînet kapısı 8. Hiçlik kapısı.

Kendinize tekrar sormalısınız:

Hangi kapıdasınız?
….


Ancak her açılan kapıya da «küt» diye atılmamalı. Çünkü selâmete çıkış sanılan bir kapı, şiddetli bir deprem neticesinde kurtuluş merdivenlerini göçürmüş, artık felâkete ve fâciaya açılan bir kapı hâline gelmiş olabilir. Nitekim toplumumuzda yaşanmış ve hâlâ yaşanmakta olan kültür depreminde, ahlâk depreminde, inanç depreminde, söz ve öz depreminde, kimlik ve şuur depreminde, aşk ve dâvâ depreminde ve hattâ eğitim depreminde yıkılan merdivenlerin haddi-hesabı yok!

Bu sebeple kapılar kapısını bulabilmek bugün büyük mesele.

Tabiî ki o kapılar kapısından geçmek de îman işi, maharet işi, gayret işi, aşk işi. Zira Necip Fazıl’ın dediği gibi:

Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.

İçeride bir has oda, yeri samur döşeli;
Bu odadan; «Gelsin!» diye çağrılmadan geçilmez.

Eti zehir, yağı zehir, balı zehir dünyada,
Bütün fâni lezzetlere darılmadan geçilmez.

Varlık niçin, yokluk nasıl, yaşamak ne, topyekûn?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.

Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.

Ne okudun, ne öğrendin, ne bildinse berhavâ;
Yer çökmeden, gök iki şak yarılmadan geçilmez.

Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’nda şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!

Velhâsıl bütün mesele son kapıda gülebilmek. Yine Necip Fazıl’ın ifadesiyle:

Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse;
Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse!


Yazar :M. Ali EŞMELİ
 

ferahhfeza

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
10,922
Tepki puanı
8
Puanları
0
Yaş
47
Web Sitesi
ferahhfeza.blogcu.com
selamun aleykum kardeşim .. hangi kapıdayız/yım..

bir birine zıt kapıların önünde mekik dokuyup duruyoruz..bu nefs ve şeytan bizle oldugu müttedçe bu böyle yani son nefese kadar.. kimse iddea edemezki ben şer kapılarının önüne hiç gelmedim ugramadım..şer kapılarının önünde fazla durmadan hayır kapılarına koşmakta fayda var....koşmalı_ ki en büyük af kapısı yüzümüze çarpılmasın..

rabbim cümlemize hayır kapıları açsın.. YolumuZU dogruluktan ayırmasın inşaALLAH..

yazar örneklemeyle konuyu ne güzel anlatmış... emeginize saglık..kardeşim
rabbim razı olsun
selam ve dua ile
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam kardeşim amin.inşaALLAH haklısın mevlam bizi niyetimizde halis eylesin hayır kapıları önünde dolanlardan etsin.Bu kapılara yapışan ve oturup kalkanlardan eylesin.

Konuyu üşenmeden sıkılmadan okuduğunuz içinmevlam razı olsun t.ederim.Baş tarafı konunun bizim yaşadıklarımıza benziyor gölcük depremi 1999 ama mevlam bize şuurlanmamız için bir fırsat verdi şükürler olsun.

selam ve yürekten samimi dualarımla kardeşim selametle kalınız.

selamun aleykum kardeşim .. hangi kapıdayız/yım..

bir birine zıt kapıların önünde mekik dokuyup duruyoruz..bu nefs ve şeytan bizle oldugu müttedçe bu böyle yani son nefese kadar.. kimse iddea edemezki ben şer kapılarının önüne hiç gelmedim ugramadım..şer kapılarının önünde fazla durmadan hayır kapılarına koşmakta fayda var....koşmalı_ ki en büyük af kapısı yüzümüze çarpılmasın..

rabbim cümlemize hayır kapıları açsın.. YolumuZU dogruluktan ayırmasın inşaALLAH..

yazar örneklemeyle konuyu ne güzel anlatmış... emeginize saglık..kardeşim
rabbim razı olsun
selam ve dua ile
 

Loress

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Eyl 2008
Mesajlar
8
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Kendinize tekrar sormalısınız:

Hangi kapıdasınız?

BaşLıktada beLirtiLdiği gibi anLayana çok şey anLatacak bir yazı.
İnşaLLah yaptığımız ameLLerLe bizi kandırmaya çalışan nefsimizi yenerizde, nefsimizin 7 kapısını kapatır, gönLümüzdeki 8 cennet kapısını açanLardan oLuruz . . .

Çok güzeL bir yazıydı payLaştığın için Allah razı oLsun . . .
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
sizdende amin.inşaALLAH.okuduğunuz için t.ederim.selametle kalınız.hayırlı ve bereketli sahurlar,sabahlar ramazanlar olsun.

BaşLıktada beLirtiLdiği gibi anLayana çok şey anLatacak bir yazı.
İnşaLLah yaptığımız ameLLerLe bizi kandırmaya çalışan nefsimizi yenerizde, nefsimizin 7 kapısını kapatır, gönLümüzdeki 8 cennet kapısını açanLardan oLuruz . . .

Çok güzeL bir yazıydı payLaştığın için Allah razı oLsun . . .
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Hayra veya Şerre/Sonsuz Zafere veya Mağlûbiyete Dair...

SİZ HANGİ KAPIDASINIZ?
 

YEGAN

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
78
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
öncelikle bu paylaşım için cok teşekürler allah bin kere razı olsun inşaallah
okurken kendimizin hangi kapıları açıp hangi kapıları hışımla çarpıp cıktımızı yada hangi kapıda kalıp cıkamadımızı ölmeden önce hangi kapıdan uğurlanıp hangi cennet cehnnem kapısını açıcamızı hatırlattı ve düşündürdü..rabbim ŞEYTANIN AÇTIĞI KAPILARDAN UZAK EYLESİN herbirimizi...dua ve selametle allaha emanet kalın düşünmemize vesile oldunuz için tekrar teşekürler...
Gerçekten de çok can yakan, çok korkutan, ısırıcı olan ölüme açılan yüz pencere, yüz kapı var. Her birisi açılırken gıcır gıcır gıcırdamaktadır. Fakat mal-mülk peşinde koşan, dünya hırsına düşen kişinin kulağı, hırsı yüzünden, ölüm kapılarının o acı gıcırtılarını duymamaktadır.”
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
ALLAH celle celalühu razı olsun çok güzel ve mesaj veren bir açıklama ile konuya katkı sağlamışsınız.T.ederiz.selam ve yürekten samimi dualarımla selametle kalınız. Amin inşaALLAH.

öncelikle bu paylaşım için cok teşekürler allah bin kere razı olsun inşaallah
okurken kendimizin hangi kapıları açıp hangi kapıları hışımla çarpıp cıktımızı yada hangi kapıda kalıp cıkamadımızı ölmeden önce hangi kapıdan uğurlanıp hangi cennet cehnnem kapısını açıcamızı hatırlattı ve düşündürdü..rabbim ŞEYTANIN AÇTIĞI KAPILARDAN UZAK EYLESİN herbirimizi...dua ve selametle allaha emanet kalın düşünmemize vesile oldunuz için tekrar teşekürler...
Gerçekten de çok can yakan, çok korkutan, ısırıcı olan ölüme açılan yüz pencere, yüz kapı var. Her birisi açılırken gıcır gıcır gıcırdamaktadır. Fakat mal-mülk peşinde koşan, dünya hırsına düşen kişinin kulağı, hırsı yüzünden, ölüm kapılarının o acı gıcırtılarını duymamaktadır.”
 

berat05

Yönetici
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
7,767
Tepki puanı
1,044
Puanları
163
Yaş
49
Konum
Gönlün olduğu yerde
İçinde bulunduğumuz üç aylar. Her bir günü birer rahmet kapısı. Tevbe ve istiğfarların daha makbul olduğu lütuf kapısı. Kandil kandil göklere çıkışın kapısı. Sanki her gece regaib, her gece mîrac, her gece kadir vasfında kapılarla dolu. Faziletler medeniyetine açılan kapılarla müzeyyen. Cennete açılan kapılarla muttasıf.

Bu kapılardan adım atabilsek ne mutlu!

bizler nefsin ve şeytanın girmediği,helali olan-edep-ilim-irfan dolu,ALLAH'a c.c. ihlasla -ibadetle geçirilmiş - Hz.Muhammed(s.a.v.) sünnetleriyle bitirilmiş bir ömrün KAPISINDAN geçeriz inşALLAH
 

cerennurum

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2007
Mesajlar
1,298
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
1. Îman ve irfan kapısı 2. Tevazu kapısı 3. Azim ve gayret kapısı 4. Nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye kapısı 5. Diğergâmlık/hizmet kapısı 6. Cömertlik kapısı 7. Af ve sekînet kapısı 8. Hiçlik kapısı.

allah razı olsun gerçekten çok anlamlı ve çok faydalı bir paylaşım olmuş hayırlı sabahlar
 

dinci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 Ara 2006
Mesajlar
2,686
Tepki puanı
1
Puanları
0
Bir anlık emanetle ne türlü övünelim;Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim!... (NFK)
selamün aleyküm kaan kardeşim ya bizler bizler hangi kapıdayız ya gençlerimiz kardeş onlar hangi kapıdalar ne yapıyoruz nereye gidiyoruz kardeşim emeyine sağlık nekadar güzel anlatmışsın RABBİM CC razı olsun inşallah MUHAMMED MUSTAFA SAV ümmeti olarak RAHMANIN kapısındayız bunu diliyorum selametle kal
 

Guo1903

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Haz 2008
Mesajlar
2,657
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Geçitlerin, kilitlerin yalnız O’nda şifresi;
İşte, işte o eteğe sarılmadan geçilmez!


Önümüzde kapı bol ama Rabbim doğru kapılardan ayırmasın. En sonunda da doğru kapıları göstersin ve bizlerde o kapılardan girelim inşallah..

Allah razı olsun kardeşim paylaşımın için..
 

GEVHER

Yönetici
Katılım
9 Eyl 2008
Mesajlar
3,971
Tepki puanı
2,518
Puanları
163
Çok güzel bir yazıyı bizlerle paylaşmışsınız, Allah razı olsun .

hayat çeldiricilerle dolu , bizleri nihai amacımızdan saptırmak isteyen .. mutlaka en güzeli hep Hayır kapılarından geçmek ama ben şer kapılarından da geçtim, belki de defalarca..Rabbime şükürler olsun ki hep doğru yolu bulmamı , yaptığım hatayı farkederek kendisine af dilemek için sığınmamı ve aynı hataları tekrarlamamamı sağladı ..

''MÜSLÜMAN AYNI YILAN DELİĞİNDEN İKİ DEFA SOKULMAZ''

Rabbim bizleri , hem kendimiz hem de etrafımızdaki insanların dünya ve ahiret hayatlarını aydınlatmamız için hep HAYIR kapılarından geçirsin.
Rabbim ,bizleri geri dönüşü mümkün olmayan hatalardan , günahlardan, şer kapılarından korusun ..
Amin.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
Selam ve yürekten samimi dualarımla selametle kalınız değerli ablamız.

İçinde bulunduğumuz üç aylar. Her bir günü birer rahmet kapısı. Tevbe ve istiğfarların daha makbul olduğu lütuf kapısı. Kandil kandil göklere çıkışın kapısı. Sanki her gece regaib, her gece mîrac, her gece kadir vasfında kapılarla dolu. Faziletler medeniyetine açılan kapılarla müzeyyen. Cennete açılan kapılarla muttasıf.


Bu kapılardan adım atabilsek ne mutlu!

bizler nefsin ve şeytanın girmediği,helali olan-edep-ilim-irfan dolu,ALLAH'a c.c. ihlasla -ibadetle geçirilmiş - Hz.Muhammed(s.a.v.) sünnetleriyle bitirilmiş bir ömrün KAPISINDAN geçeriz inşALLAH
 

CANAN25

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Kas 2007
Mesajlar
294
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
57
Gerçekten çok güzel bir yazıydı.İnşallah son kapı refah kapısında durur içeri tebessümle elimiz dolu gireriz
 

kezzy

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2008
Mesajlar
58
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
42
Herseyin oldugu gibi ölümünde bir bahanesi vardir
Allah o olmayan merdiyenleri göstermedi, bakmayida aklina bile getirmedi
Allah CC. bizlere Cennete acilan kapilar önünde durmayi nasib etsin
Allah bizleri kendine layik kullar olmayi nasib etsin

Selam ve dua ile
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
sizden de sayın kardeşim selametle kalınız.

1. Îman ve irfan kapısı 2. Tevazu kapısı 3. Azim ve gayret kapısı 4. Nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye kapısı 5. Diğergâmlık/hizmet kapısı 6. Cömertlik kapısı 7. Af ve sekînet kapısı 8. Hiçlik kapısı.

allah razı olsun gerçekten çok anlamlı ve çok faydalı bir paylaşım olmuş hayırlı sabahlar
 

Nur_u Secde

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Eki 2007
Mesajlar
5,266
Tepki puanı
3,644
Puanları
163
Yaş
47
Cehennemin yedi kapısına işaret eden yedi başlı ejderhadan maksat insanın nefsindeki şu yedi kapıdır:

1. Gurur kapısı 2. Hırs kapısı 3. Şehvet kapısı 4. Haset kapısı 5. Hasislik kapısı 6. Hiddet kapısı 7. Şöhret kapısı. Bazılarına göre nefret kapısı.



evet biz acaba hangi kapıdayız?yüreğine sağlık.okuyupta anlamış gibi yapanlardan değil anlayıp dikkat edenlerden,uygulayanlardan oluruz inşallah.

Allah razı olsun kardeşim.selam ve dua ile kalın.
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
aleykümselam değerli ablamız.amin inşaALLAH selametle kalınız.

Bir anlık emanetle ne türlü övünelim;Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim!... (NFK)
selamün aleyküm kaan kardeşim ya bizler bizler hangi kapıdayız ya gençlerimiz kardeş onlar hangi kapıdalar ne yapıyoruz nereye gidiyoruz kardeşim emeyine sağlık nekadar güzel anlatmışsın RABBİM CC razı olsun inşallah MUHAMMED MUSTAFA SAV ümmeti olarak RAHMANIN kapısındayız bunu diliyorum selametle kal
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt