Din adami'nin söylemesine göre sinek "idrak" sahibi olup yiyecek/içecek kabi içine düstügünde önce günah kanadini daldirir, sevab dolu kanadini disarda birakir.
Din adami'nin insanlarimiz "din bilgisi" olarak verdigi seyler arasinda sinegin "idrak" sahibi olmasiyle ilgili olanlari vardir ki bir hayli sasirticidir. Bu bilgilere göre haserat'tan sayilan sinegin iki kanadinin birisinde "hastalik" ("günah") digerinde "sifa" ("sevap") bulunur ve sinek yiyecek/içecek kabina düstügü zaman önce zehirli kanadini daldirip sevap kanadini disarda birakir ve bunu idrak sahibi olmasindan dolayi yapar.
Gerçekten de Diyanet Isleri Baskanligi'nin yayinlarindan ögrenmekteyiz ki Muhammed, yemek kabinin içine düsen sinek konusunda aynen söyle demistir: "(Sizden birinizin içecegi ve yiyecegi) içine sinek düstügü zaman, o kisi o (nun her tarafini) batirsin, sonra çikarsin (atsin). Çünkü sinegin iki kanadinin birisinde hastalik, öbirisinde de sifa vardir" (Sahih-i..., Cilt IX. sh. 70 ve d.) 342 .
Bu hükümle ilgili olarak Diyanet'in ve "Profesör" unvanli din adamlarimizin açiklamalarindan ögrenmekteyiz ki Muhammed bu sözleri sinegin "idrak sahibi" oldugunu göz önünde tutarak söylemistir. Güya anlatmak istemistir ki sinek, önce zehirli kanadini yemegin (içecegin) içine sokup, "deva" olan kanadini geri birakir; eger kisi, sinegin disarda kalan kanadini iyice yemegin içine batiracak olursa "sifa" kanadi "hastalik" kanadini "ifna" eder ve böylece kisi hastaliktan ya da zehirlenmelerden korunmus olur.
Öyle anlasiliyor ki sinek, müslüman kisilere olan sevgisi dolayisiyle önce hasta kanadini daldirmakta, sifa kanadini disarda birakmaktadir ki kisi o kanadi batirsin da hastalanmasin diye!
Yine Diyanet'in söylemesine göre: "Zi-hayat bütün mahluklar hararetle buredet, rutubetle yubuset gibi birbirine zit olan bir çok hassasiyet arasinda (varliklarini) sürdürürler. Ve eger Tanri'nin gücü birbirine zit bu hassalari te'lif etmemis olsaydi, muhakkak ki her zi-hayatin salahi fesada ugrardi. Ve bu gün görülen mütekamil sekli vucud bulmazdi". Daha baska bir deyimle yeryüzü varliklarinin gelismesi hakkinda iyice fikir edinebilmek için sinegin bir kanadindan hastalik ve diger kanadinda sifa bulundugu gerçegini bilmek gerekir.
Öte yandan din adami'nin degerlendirmesine göre bu tür hükümleri "saçma" bulup inanmayanlar "imani zayif bilgisiz" kimselerdir. Baskanlik, Buhari sarihlerinden Hattabi'nin agziyle "Sinegin idraki mes'elesi de ilahi bir ilham olan sevk-i tabiiden ibarettir" diyerek, sinegin önce zehirli kanadini yemegin içine sokup, sifa kanadini disarda birakmasi olayina i'tiraz edenleri "inatçi cahiller" grupuna dahil etmistir 343.
Müspet ilim henüz sinegin bir kanadinda hastalik diger kanadinda sifa (deva) diye bir sey oldugunu kesfetmemis, hatta aksine tüm olarak sinegin pislik tasidigini bildirmistir ama, bizim din adamlarimiz ve Ulema'miz "Fennin bilmedigi seylerin uhrevi yollardan peygamberlere malum bulundugunu" ve bu itibarla onlarin söylediklerine inanmak, aksi taktirde 'kafir" addolunmak gerektigini ihtar ederler insanlarimiza.
Öyle anlasiliyor ki Bati dünya'sinin büyük bilginleri, bizim din adamlarimizin seriata dayali olarak ortaya vurduklari bu bilimsel verilerden habersiz kalmislar ve henüz sinegin bir kanadinda hastalik, digerinde sifa oldugunu ve su hale g"re disarda kalan kanadi batirmak suretiyle hastaliklarin önlenebilecegi gerçegini kesfedememislerdir.
Din adami'nin insanlarimiz "din bilgisi" olarak verdigi seyler arasinda sinegin "idrak" sahibi olmasiyle ilgili olanlari vardir ki bir hayli sasirticidir. Bu bilgilere göre haserat'tan sayilan sinegin iki kanadinin birisinde "hastalik" ("günah") digerinde "sifa" ("sevap") bulunur ve sinek yiyecek/içecek kabina düstügü zaman önce zehirli kanadini daldirip sevap kanadini disarda birakir ve bunu idrak sahibi olmasindan dolayi yapar.
Gerçekten de Diyanet Isleri Baskanligi'nin yayinlarindan ögrenmekteyiz ki Muhammed, yemek kabinin içine düsen sinek konusunda aynen söyle demistir: "(Sizden birinizin içecegi ve yiyecegi) içine sinek düstügü zaman, o kisi o (nun her tarafini) batirsin, sonra çikarsin (atsin). Çünkü sinegin iki kanadinin birisinde hastalik, öbirisinde de sifa vardir" (Sahih-i..., Cilt IX. sh. 70 ve d.) 342 .
Bu hükümle ilgili olarak Diyanet'in ve "Profesör" unvanli din adamlarimizin açiklamalarindan ögrenmekteyiz ki Muhammed bu sözleri sinegin "idrak sahibi" oldugunu göz önünde tutarak söylemistir. Güya anlatmak istemistir ki sinek, önce zehirli kanadini yemegin (içecegin) içine sokup, "deva" olan kanadini geri birakir; eger kisi, sinegin disarda kalan kanadini iyice yemegin içine batiracak olursa "sifa" kanadi "hastalik" kanadini "ifna" eder ve böylece kisi hastaliktan ya da zehirlenmelerden korunmus olur.
Öyle anlasiliyor ki sinek, müslüman kisilere olan sevgisi dolayisiyle önce hasta kanadini daldirmakta, sifa kanadini disarda birakmaktadir ki kisi o kanadi batirsin da hastalanmasin diye!
Yine Diyanet'in söylemesine göre: "Zi-hayat bütün mahluklar hararetle buredet, rutubetle yubuset gibi birbirine zit olan bir çok hassasiyet arasinda (varliklarini) sürdürürler. Ve eger Tanri'nin gücü birbirine zit bu hassalari te'lif etmemis olsaydi, muhakkak ki her zi-hayatin salahi fesada ugrardi. Ve bu gün görülen mütekamil sekli vucud bulmazdi". Daha baska bir deyimle yeryüzü varliklarinin gelismesi hakkinda iyice fikir edinebilmek için sinegin bir kanadindan hastalik ve diger kanadinda sifa bulundugu gerçegini bilmek gerekir.
Öte yandan din adami'nin degerlendirmesine göre bu tür hükümleri "saçma" bulup inanmayanlar "imani zayif bilgisiz" kimselerdir. Baskanlik, Buhari sarihlerinden Hattabi'nin agziyle "Sinegin idraki mes'elesi de ilahi bir ilham olan sevk-i tabiiden ibarettir" diyerek, sinegin önce zehirli kanadini yemegin içine sokup, sifa kanadini disarda birakmasi olayina i'tiraz edenleri "inatçi cahiller" grupuna dahil etmistir 343.
Müspet ilim henüz sinegin bir kanadinda hastalik diger kanadinda sifa (deva) diye bir sey oldugunu kesfetmemis, hatta aksine tüm olarak sinegin pislik tasidigini bildirmistir ama, bizim din adamlarimiz ve Ulema'miz "Fennin bilmedigi seylerin uhrevi yollardan peygamberlere malum bulundugunu" ve bu itibarla onlarin söylediklerine inanmak, aksi taktirde 'kafir" addolunmak gerektigini ihtar ederler insanlarimiza.
Öyle anlasiliyor ki Bati dünya'sinin büyük bilginleri, bizim din adamlarimizin seriata dayali olarak ortaya vurduklari bu bilimsel verilerden habersiz kalmislar ve henüz sinegin bir kanadinda hastalik, digerinde sifa oldugunu ve su hale g"re disarda kalan kanadi batirmak suretiyle hastaliklarin önlenebilecegi gerçegini kesfedememislerdir.