Ka'b (R.A)'ın şöyle dediği anlatıldı: Kıyamet günü geldiği zaman, Adem (A.S) bakar ki, Muhammed ümmetinden biri cehenneme götürülüyor.
Hemen seslenir: “Ya Muhammed!” Resulullah Efendimiz, şöyle buyurur: “Sesini duydum, ey Ebu'l-Beşer, anlat!” Şöyle anlatır: “Senin ümmetinden biri cehenneme götürülüyor.” Resulullah Efendimiz (S.A.V) hemen onun ardından gider, yetişir. Şöyle buyurur: "Ey Rabbimin melekleri, hele biraz durun." Melekler şöyle derler: "Ya Muhammed, hakkımızda gelen yüce Allah'ın şu emrini okumadın mı? "Onlar, yüce Allah'ın kendilerine verdiği emre karşı gelemezler.
Aldıkları emri yerine getirirler."
(Tahrim; 6)
bundan sonra şöyle bir ses gelir:“Muhammed'in emrini dinleyin; itaat edin.”
Resulullah Efendimiz (S.A.V) onu mizana getirir; ameli tartılır, ama kötülükleri iyiliklerinden ağır gelir. Bundan sonra, Resulullah Efendimiz (S.A.V) cebinden bir kağıt çıkarır ki, onda, o kimsenin dünyada iken Resulullah (S.A.V)'a okuduğu salavat vardır.
Resulullah Efendimiz (S.A.V) kağıt parçasını, onun iyilikleri üzerine koyar; iyilik tarafını ağırlaştırır. Bunu gören o kimse sevinir, şöyle der: “Anam babam sana feda olsun sen kimsin?" Resulullah Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur: “Ben Muhammed (S.A.V)'im.”
Hemen o kimse, Resulullah Efendimizin (S.A.V) ayağına kapanır; öper, şöyle der: “Ya Resulallah! O kağıt parçası neydi?” Resulullah Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur: “O, senin bana dünyada iken okuduğun salavat idi.
Ben, onu senin için saklamıştım.” Bunun üzerine, o kimse şöyle der: “Vay benim, Allah katında boşa giderdiğim zamanlara!” (Kenzü'l-Ahbar adlı eserden alınmıştır.)
Hemen seslenir: “Ya Muhammed!” Resulullah Efendimiz, şöyle buyurur: “Sesini duydum, ey Ebu'l-Beşer, anlat!” Şöyle anlatır: “Senin ümmetinden biri cehenneme götürülüyor.” Resulullah Efendimiz (S.A.V) hemen onun ardından gider, yetişir. Şöyle buyurur: "Ey Rabbimin melekleri, hele biraz durun." Melekler şöyle derler: "Ya Muhammed, hakkımızda gelen yüce Allah'ın şu emrini okumadın mı? "Onlar, yüce Allah'ın kendilerine verdiği emre karşı gelemezler.
Aldıkları emri yerine getirirler."
(Tahrim; 6)
bundan sonra şöyle bir ses gelir:“Muhammed'in emrini dinleyin; itaat edin.”
Resulullah Efendimiz (S.A.V) onu mizana getirir; ameli tartılır, ama kötülükleri iyiliklerinden ağır gelir. Bundan sonra, Resulullah Efendimiz (S.A.V) cebinden bir kağıt çıkarır ki, onda, o kimsenin dünyada iken Resulullah (S.A.V)'a okuduğu salavat vardır.
Resulullah Efendimiz (S.A.V) kağıt parçasını, onun iyilikleri üzerine koyar; iyilik tarafını ağırlaştırır. Bunu gören o kimse sevinir, şöyle der: “Anam babam sana feda olsun sen kimsin?" Resulullah Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur: “Ben Muhammed (S.A.V)'im.”
Hemen o kimse, Resulullah Efendimizin (S.A.V) ayağına kapanır; öper, şöyle der: “Ya Resulallah! O kağıt parçası neydi?” Resulullah Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurur: “O, senin bana dünyada iken okuduğun salavat idi.
Ben, onu senin için saklamıştım.” Bunun üzerine, o kimse şöyle der: “Vay benim, Allah katında boşa giderdiğim zamanlara!” (Kenzü'l-Ahbar adlı eserden alınmıştır.)