Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Öfkeyi HİLM ile Eritmek (1 Kullanıcı)

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
" Böyle mi olmalıdır tepkiler?
Hilm sahibi olmak zor mu kuluyken el-Halîm'in?
Yumuşacık akınca sular hoş değil mi? Sel sularıyla hangi bağ bahçe beslenebilmiş ki?
İçinde karşısındakine söyleyecek sözlerini biriktirmiş patlamaya hazır bir bomba olmak ve öylece dolaşmak akıl kârımı?



NİCE AĞLAMAKLARIMI BİLİRİM BEN; incitici sözlerden sonra...
Karşıdakinin hassas yüreğinin incineceği düşünülmeden söylenen, yazılan, çizilen, saldırı hükmündeki sözlere ağlarım.
Çünkü yüreğim emanettir bana Yaradan'dan.
İncitenin yüreği de öyle.



Bilmezler mi ki, kendisini sevsinler diye yarattığı yüreklerin hırpalanması Rabbimin hoşuna gitmez!


Bilmezler mi ki, o kalpler aynalardan dolu bir saray.
Lüzumlu mu orada çirkin bir görüntünün hâsıl olması?
Hiç gerekir mi kristallerden ince ince işlenmiş çiçeklerin kırılması?


İşte öfke adlı zaaf tüm bunları unutturur da insana, zihnindeki kelimeleri acıya bular.
İncitici hale getirir ve fırlatır bir ok gibi karşısındakine...


Oysa böyle mi olmalıdır tepkiler?
Hilm sahibi olmak zor mu kuluyken el-Halîm'in?
Yumuşacık akınca sular hoş değil mi?
Sel sularıyla hangi bağ bahçe beslenebilmiş ki?


İçinde karşısındakine söyleyecek sözlerini biriktirmiş,
patlamaya hazır bir bomba olmak ve öylece dolaşmak akıl kârı mı?



Ve en olmadık yerde patlamak...


"Kalp aynalarla dolu bir saray" demiştim.
Erzurumlu İbrahim Hakkı merhumun dilince:


"Dil beyt-i Huda'dır, ânı pak eyle sivâdan
Kasrına nüzul eyler o sultan gecelerde..."


İşte, Sultan kasrına nüzul eylediğinde, kendini görmeli aynalarda;
öfke ile incitilenlerin buruk görüntülerini değil...

Burukluk yerleşir kalplere, ve epeyce orada kalır.
Düşüncesi bile üzer, incitir insanı.
Aynalara yansır bu inciniş.


Tüm bunları düşünemeden dilinin verdiği harabiyete dur demeyen insan, farkında mıdır sözleri nereye gider?
Farkında mıdır, o sözler nereleri deler de ne izler bırakır?


Öfkeyi hilm'de eritmek ne güzel...
Karşıdakinin kalbinde çiçekler açtırmak, hoş olmayan görüntüleri bir çırpıda değiştirmek ne güzel...
Hem o zaman Sultanın nüzulüne hazır hale gelir kalp.
Arınır kötülüklerden, kötü emellerden.
İşte hilmin en büyük semeresi: kalbi temizlemesi...


Öfke gelip kapıya dayandığında, bunları ve dahasını düşünmeli inceden inceye.


En iyisi, gülümsemeli ve geçmeli öteye.


Geçmeli el-Halîm'in safına...


alıntı
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Öfkeyi Yenmenin Yolları

1. Öfkesine hakim olmak, yumuşaklık göstermek, verilen sıkıntılara göğüs germek hakkındaki, sözleri ve elde edilecek sevabı düşünmektir. Bu bakımdan öfkeyi yutmaktan elde edilen sevaba karşı isteği olan kendisini intikam almaktan meneder ve dolayısıyla kabaran öfkesini söndürür.

2. Nefsini Allahü tealanın azabıyla korkutmaktır. Şöyle ki: “Allah’ın bana karşı olan kuvvet ve kudreti benim bu insana karşı olan kuvvet ve gücümden daha büyüktür. Eğer ben bu insana öfkemin icabını tatbik edersem, Allahü teâlânın da kıyamet günü affedilmeye en muhtaç olduğum bir anda, öfkesini benim hakkımda tatbik etmeyeceğinden emin değilim” demelidir.

3. Nefsine, düşmanlık ve intikamın alma hırsı ile öfkelendiği zaman kendisinin ne kadar kötü hale düşeceğini hatırlatmalıdır. Şöyle ki, öfke anında başkasının yüzünü hatırlamak ve kendi öfkesinin çirkinliğini düşünmek ve öfke sahibinin saldırgan bir köpeğe ve adi bir yırtıcı hayvana benzerliğini düşünmek; halîm, sakin, öfkeyi terk eden bir kimsenin de peygamberlere, velî kullara, âlimler ve hükemâya benzediğini düşünmektir. Bunları düşündükten sonra nefsini serbest bırakmalıdır. İsterse nefis kendisini köpeklere, yırtıcı hayvanlara ve insanların düşüklerine benzetsin, isterse âlimler ve peygamberlere benzetsin. Eğer zerre kadar aklı varsa, nefsi bunlara uymanın sevgisine meyleder.

4. Öfkesinin Allah’ın isteğine göre cereyan eden bir şeye şaşıp, karşı çıktığını bilmelidir. Canab-ı Hakkın takdirine rıza göstermediğini anlamalıdır. Evet, bu şey kendi isteğine göre cereyan etmediğinden dolayı öfkelenir! Halbuki bu, ‘Benim isteğim Allah’ın isteğinden daha evlâdır’ manasına gelir ki, bir kul için bu büyük bir suçtur, isyandır. Peygamber aleyhisselam, Hazreti Âişe validemize “Yumuşak davran! Sertlikten ve çirkin şeyden sakın! Yumuşaklık insanı süsler. Çirkinliği giderir” buyurdu.


Hikmetler
Mehmet Oruç
 

_YUSUF_

Yönetici
Katılım
26 Haz 2008
Mesajlar
4,070
Tepki puanı
1,043
Puanları
113
Yaş
43
Allah'u teala razı olsun
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Bir mü’min kendisi için bağırırsa, bu, öfkedir, şeytanidir. Bir mü’min, Allah için yüksek sesle konuşursa, bağırırsa, buna gayret denir, bu rahmanidir.

Nefsin karıştığı şey çok tehlikelidir. Şeytan, insanın imanını en kolay olarak, öfkelendiği zaman bozar.

Cenab-ı Peygamber “aleyhisselatü vesselam” buyuruyorlar ki,

La tagdab, la tagdab, la tagdab.

Öfkelenme, öfkelenme, öfkelenme.


Öfke hem aklı giderir, hem de imanı giderir.

Cenab-ı Peygamber “aleyhisselatü vesselam” buyuruyor ki;

Haklı olduğu zaman münakaşa etmeyen, başkasını kırmayana Cennette köşk verilecek, eğer şaka dahi olsa yalan söylemezse, Cennetin ortasında ona köşk verilecek, ben kefilim buyuruyor.

İçinizde en pehlivan öfkelenmeyen, öfkesini yenendir buyurmuştur. Bir kimse kalp kırdığı zaman, Kabeyi yetmiş defa yıkmış gibi günaha girer, kul hakkına girer.
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Öfke ateşten bir parça!

Öfkesine hakim olamayan birisi üç ayrı kâğıda üç şey yazarak bunları üç adamına verdi.


Birinci sayfayı verdiği kişiye dedi ki: ‘Ben öfkelendiğim zaman bana bu sayfayı ver!’

İkincisine ‘Öfkem biraz dindiği zaman bana bu sayfayı göster!’ dedi.

Üçüncüsüne de ‘Öfkem tamamen geçtikten sonra bu sayfayı elime ver’ dedi.


Bir müddet sonra öfkesi alabildiğine kabardı. Kendisine birinci sayfa verildi. Sayfayı açınca sayfada şöyle yazılı olduğunu gördü: ‘Sen nerede bu öfke nerede! Sen ilah değilsin, beşersin!’.

Bu yazıları okuduktan sonra öfkesinin bir kısmı dindi. Bunun üzerine kendisine ikinci sayfa verildi. Baktı ki ikinci sayfada şunlar yazılıdır: ‘Yeryüzünde olanlara şefkatli ve merhametli ol ki ALLAH da sana merhamet etsin!’

Bunun akabinde kendisine üçüncü sayfa verildi. Baktı ki üçüncü sayfada şunlar yazılıdır: ‘İnsanları ancak ALLAHın hakkını zayi ettiğinden dolayı muâheze et. Çünkü onları ancak bu ıslah eder.’


Mehdî bin Muhammed, bir kişiye kızdı ve ondan intikam almak istedi. Hazreti Şebih ona dedi ki: “ALLAHü teâlâ için ALLAHü teâlâdan daha fazla kızma!’


Resulullah efendimiz, zevcesi Hazreti Âişe validemiz öfkelendiği zaman ağzını eliyle kapatır ve şöyle derdi: “Ya Aişe! De ki: ‘Ey ALLAHım! Ey Muhammed’in Rabbi! Benim günahımı affet! Kalbimin öfkesini gider. Fitnelerin saptırmasından beni koru!’


Ebu Hüreyre hazretleri der ki: ‘Hazreti Peygamber öfkelendiği zaman, ayakta ise otururdu. Oturduğu halde öfkelendiği zaman uzanırdı ve öfkesi geçerdi’.


Ebu Said el-Hudrî, Resulullahın şöyle dediğini rivayet eder: “İyi bilin ki öfke, Âdemoğlu’nun kalbinde bir parça ateştir. Siz onun gözlerinin kızardığına, boyun damarlarının gerildiğine bakmaz mısınız? Bu bakımdan kim böyle bir şey hissederse, yanağını yere yapıştırsın.” Hazreti Peygamber ‘Yanağını yere yapıştırsın’ sözü ile secdeye işaret etmiştir. Bu, azaların en azizini, yerlerin en zelili olan toprağa değdirmeye işarettir. Böylece nefsi zilletini hissetmiş olsun, nefsin gururu ve öfkenin sebebi olan bencilliği ortadan kalksın.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt