Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

öfke (1 Kullanıcı)

garipkalp

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2007
Mesajlar
629
Tepki puanı
1
Puanları
0
Resulullah (sav) buyurdular ki: "Kuvvetli kimse, (güreşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir."

Kaynak: Buhari


Urve İbnu Muhammed es'Sadi'nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve'yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve: "Babam, dedem Atiye (ra)'den anlatır ki, o, Resulullah (sav)'ın şöyle söylediğini nakletmiştir: "Öfke şeytandandır, şetyan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın."

Kaynak: Ebu Davud

Resulullah (sav) bize buyurmuştu ki: "Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala, geçmezse yatsın."

Kaynak: Ebu Davud


İki kişi Resulullah (sav)'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resulullah (sav): "Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinden zuhur eden öfke giderdi; Euzu billahi mineşşeytanirracim!" buyurdular.

Kaynak: Tirmiz

Bir adam: "Ey Allah'ın Resulü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Ta ki nasihatini unutmayayım" demişti. [ve birkaç kere tekrar etmişti], Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle): "Öfkelenme!" cevabını verdi.

Kaynak: Buhari, Edeb 76; Tirmizi

Sehl İbnu Mu'az İbni Enes el-Cüheni, babası (ra)'ndan naklediyor: "Resulullah (sav) buyurdular ki: "Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini tutan kimseyi, Allah Teala Hazretleri, Kıyamet günü, mahlukatın başları üstüne davet eder; ta ki, (onlardan önce) dilediği huriyi kendine seçsin."

Kaynak: Tirmizi


Uyeyne İbnu Hısn (Medine'ye) gelince, kardeşinin oğlu Hürr İbnu Kays'ın yanına indi. Hürr İbnu Kays ise Hz. Ömer'in yakınlarındandı. Onun meclisinde yaşlı veya genç bir kısım kurra ve fakihler müşavere heyeti olarak bulunurdu. Üyeyne İbnu Hısn: "Ey kardeşimin oğlu! Emirül-mü'mininin yanına girmem için izin taleb et!" dedi. O da izin istedi. Ancak yanına girince: "Yeter artık! Ey İbnu'l-Hattab sen bize bol vermediğin gibi, aramızda adaletle de hükmetmiyorsun!" dedi. Hz. Ömer (ra) pek öfkelendi. Neredeyse dövmek için üzerine yürüyecekti ki, Hürr (ra) atılıp: "Ey emrel-mü'minin, Allah Teala Hazretleri Resulüne: "Affa esas tut, masrufu emret ve cahillerden de yüz çevir." (A'raf, 199) emretmiştir. Bu adam da cahillerden biridir" dedi. Vallahi, Hürr ayeti okuyunca Hz. Ömer olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmadı. Hz. Ömer Kitabullah'ın yanında hemen durur, onu koyup geçmezdi (ra).

Kaynak: Buhari
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Sinir

Soru

insanlarla ilişkilerimde bazen çabuk doluyorum agresifleşiyorum uyumsuzluk yapıyorum bazende kibirleniyorum bazende karşı taraf agresifleşiyor anlayışşız oluyor önyargılı bakıp hırçın davranıyor genel olarak söylüyorum ne yapmalıyım anlatırmısınız hemde bunun hariçinde hz.peygamberden rivayet hadis ve örneklerle anlatırmısınız bu arada bediüzzamanın yaşadıgı olaylara anl risale de ne denir bu konuda ve bediüzzamandan vecize de olursa sevinirim sizi uğraştırıcaz ama hakkınızı helal edin

Cevabımız

Değerli Kardeşimiz;

Peygamberimiz en büyük pehlivanın öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsenin olduğunu söyler. Bizim en büyük düşmanımız ise nefsimidir.

Öfkeyi yenmek için:

1- nefsin ve şeytanın dediğini yapmamak
2- öfkelendiği zaman susmak
3- öfkelendiği zaman abdest almak
4- öfkelendiği zaman yer değiştirmek
5- dini ve imani konuları okuyarak nefsini ikna etmek
6- dua, tesbih, ibadet, namaz, oruç gibi ibadetlere dikkat edip devam etmek
7- haksız yere zarar verince zararı telafi edip özür dilemek
8- ölümü çok düşünmek
9- bize verilen güzelliklerin Allah’ın emaneti olduğunu bilerek ona göre hareket etmek


Öfke, ahlâkî eksikliklerdendir. İnsanda varolan gazab kuvvetinin ifrat derecesi olan öfke, bir âfettir. Öfke anında insan doğru düşünemez. Normal davranışlarda bulunamaz. Öfkeli olarak yapılan işler hep sonradan pişmanlık duyulan işlerdir. Bunun için "Öfke ile kalkan zararla oturur" denilmiştir.

Bir anlık öfke ile cinayet işleyenlere sık sık rastlanır. Öfke ev ve iş yerlerinde huzursuzluklara ve rahatsızlıklara sebep olur. İnsan, iradesini kullanarak öfkesini yenmeye, kendisini öfkelendirenleri bağışlamaya çalışmalıdır. Cenab-ı Hak;

"(O takva sahipleri) bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini tutanlar, insanların kusurlarını bağışlayanlardır. Allah da iyilik edenleri sever" (Âl-i İmran, 3/ 134) buyurmuştur.

Peygamberimiz'e gelerek kendisine öğüt vermesini isteyen bir adama Resulullah (s.a.s); "Öfkelenme!” demiş ve bu sözünü birkaç kere tekrarlamıştır (Riyazü's-Salihîn, I, 80).

Öfke anında Allah'a sığınmak ve öfkenin geçmesini istemek gerekir. Öfkeli birisini gören Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

"Ben bir kelime biliyorum ki, eğer şu adam o kelimeyi söylese muhakkak öfkesi geçer. O kelime: Eûzü billahi mineş-şeytânirracîm", sözüdür" (Müslim, Birr ve Sıla, 109).

Başka bir hadis-i şerifte de şöyle buyurulmuştur:

"Kuvvetli ve kahraman pehlivan, herkesi yenen kimse değildir. Kuvvetli ve kahraman pehlivan ancak öfke zamanında nefsine mâlik olan ve öfkesini yenen kimsedir" (Müslim, Birr ve Sıla, 107).

Peygamber Efendimiz bir başka hadisinde şöyle buyurmuştur:

Bir kimse öfkesinin gereğini yapmaya kadir olduğu halde öfkesini yenerse, Allah Teâlâ kıyamet gününde halkın gözü önünde onu çağırır, huriler içinden istediğini seçmekte muhayyer kılar" (Riyazü's-Salihîn, I, 80).

Kur'an-ı Kerim'de genellikle kâfirlerin müminlere karşı duydukları öfkeden bahsedilmiştir. Aksine müminler öfkelerini yenen insanlardır.

Peygamber Efendimiz, Cenab-ı Hakk'a sığınmayı öfkenin ilâcı olarak tavsiye etmiş, insanın kendi kendine telkinle ulaşacağı irade sağlamlığının onu öfkelenmekten kurtaracağına işaret etmiştir. Yine Peygamberimiz öfkeyi güç ve kuvvetin değil zayıflığın ve aczin alâmeti olarak görmüştür. Öfke nefse hâkim olamamanın işaretidir. Nefislerine hâkim olamayanların sonu ise hüsrandır. Müslüman, işlerini öfke ile değil; teennî, sabır ve yumuşaklıkla halletmelidir.

Selam ve dua ile...
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
GADAB (ÖFKE)

4281 - İbnu Mes'ud radıyallahu anh anlatıyor. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):

"Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab radıyallahu anhüm:

"Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Hayır, dedi, gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir."

Müslim, Birr 106, (2608); Ebu Davud, Edeb 3, (4779).


4282 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

"Kuvvetli kimse, (güneşte hasmını yenen) pehlivan değildir. Hakiki kuvvetli, öfkelendiği zaman nefsini yenen kimsedir."

Buhari, Edeb 76, Müslim, Birr 107, (2760); Muvatta, Hüsnü'l-Halk 12, (2, 906).



4283 - Ebu Vail radıyallahu anh anlatıyor: "Urve İbnu Muhammed es-Sa'di'nin yanına girdik. Bir zat kendisine konuştu ve Urve'yi kızdırdı. Urve kalkıp abdest aldı ve:

"Babam, dedem Atiyye radıyallahu anh'tan anlattı ki, o, Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın şöyle söylediğini nakletmiştir:

"Öfke şeytandandır, şeytan da ateşten yaratılmıştır, ateş ise su ile söndürülmektedir; öyleyse biriniz öfkelenince hemen kalkıp abdest alsın."

Ebu Davud, Edeb 4, (4784).



4284 - Ebu Zerr el-Gıfari radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bize buyurmuştu ki:

"Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun. Öfkesi geçerse ne ala geçmezse yatsın."

Ebu Davud, Edeb 4, (4782).




4285 - Hz. Mu'az İbnu Cebel radıyallahu anh anlatıyor. "İki kişi Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın huzurunda küfürleştiler. (Öyle ki) birinin yüzünde (diğerine karşı) öfkesi gözüküyordu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:

"Ben bir kelime biliyorum, eğer onu söyleyecek olsa, kendinde zuhur eden öfke giderdi: Eûzu billahi mineşşeytanirracim" buyurdular."


Tirmizi, Da'avat 53, (3448); Ebu Davud, Edebb 4, (4780).


4286 - Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor:

"Bir adam: "Ey Allah'ın Resûlü! Bana kısa bir nasihatta bulun, uzun yapma! Tâ ki nasihatini unutmayayım" demişti (ve birkaç kere tekrar etmişti). Aleyhissalatu vesselam (bir kelimeyle):

"Öfkelenme!" cevabını verdi!"

Buhari, Edeb 76; Tirmizi, Birr 73 (2021); Muvatta, Hüsnü'l-Hulk 11, (2, 906).


4287 - Sehl İbnu Mu'az İbni Enes el-Cüheni, babası radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Öfkesinin gereğini yerine getirebilecek güçte olduğu halde öfkesini tutan kimseyi, Allah Teâla Hazretleri, Kıyamet günü, mahlukatın başları üstüne davet eder; tâ ki, (onlardan önce) dilediği huriyi kendine seçsin."

Tirmizi, Birr 74, (2022); Ebu Davud, Edeb 3, (4777).



4288 - İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Uyeyne İbnu Hısn (Medine'ye) gelince, kardeşinin oğlu Hürr İbnu Kays'ın yanına indi. Hürr İbnu Kays ise Hz. Ömer'in yakınlarındandı. Onun meclisinde yaşlı veya genç bir kısım kurrâ ve fakihler müşavere heyeti olarak bulunurdu. Uyeyne İbnu Hısn:

"Ey kardeşimin oğlu! Emirü'l-mü'minin'in yanına girmem için izin taleb et!" dedi. O da izin istedi. Ancak yanına girince:

"Yeter artık! Ey İbnu'l-Hattab sen bize bol vermediğin gibi, aramızda adaletle de hükmetmiyorsun!" dedi. Hz. Ömer radıyallahu anh pek öfkelendi. Neredeyse dövmek için üzerine yürüyecekti ki, Hürr radıyallahu anh atılıp:


"Ey emire'l-mü'minin! Allah Teâla Hazretleri, Resûlüne: "Affı eses tut, ma'rufu emret ve cahillerden de yüz çevir!" (A'raf 199) emretmiştir. Bu adam da cahillerden biridir" dedi. Vallahi, Hürr ayeti okuyunca, Hz. Ömer olduğu yerde kalıp hiçbir şey yapmadı. Hz. Ömer Kitabullah'ın yanında hemen durur, onu koyup geçmezdi (radıyallahu anh)."

Buhari, İ'tisam 2, Tefsir, A'raf 5.
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
ÖFKE, AKLI ÖRTER



"Muhammed Ezherî" ki, Allah dostu bir velî.
Sohbeti, dinliyene olurdu fâideli.



Bir gün, sevdikleriyle sohbet ederken bu zât,
“Kibir”den bahsederek, şöyle etti nasîhat:



(Bilin ki, öfke gadap, "Kibir"den hâsıl olur.
Öfkelenen insanda, örtülür akıl, şuur.



İnsan kızdığı zaman, şeytân da fırsat bilip,
Gidip onun boynuna, geçirir derhâl bir ip.



İstediği tarafa sürükler o kimseyi.
Çünkü o, ayıramaz iyi kötü bir şeyi.



O, şeytânın elinde, olmuştur bir oyuncak.
İnsan, "Kızmamak" ile kurtulur bundan ancak.



"Pehlivân" denirse de, yenenlere hasmını,
Lâkin asıl pehlivân, yenendir gazabını.



Biri, Resûlullah'tan nasîhat isteyince,
(Kızma ve sinirlenme!) buyurdular hemence.



O zât, bunu Resûl'den, üç defâ etti talep.
Yine aynı cevâbı buyurdular ona hep.



“Îsâ Peygamber” dahî, havârîleri ile,
Giderken, karşılaştı yolda “Kötü biri”yle.



Resûl'e hakâretler eyledi o bî-edeb.
O ise, iyilikle cevap verdi ona hep.



Dediler: (O hakâret etti mütemâdiyen.
Siz, yumuşak cevaplar verdiniz, acep neden?)



Îsâ Nebî, o zaman buyurdu: (Ey insanlar!
Bir kapta ne var ise, dışarıya o sızar.)



Bir gün de buyurdu ki Îsâ aleyhisselâm:
(Gadap ve öfkelenmek, “Ateş”e misâldir tam.



Nasıl söndürürlerse ateşi, “Su” atarak,
Söndürün hırsınızı, siz de abdest alarak.)



Sahâbeden biri de, Allah'ın Resûlünden,
Nasîhat isteyince, buyurdu: (Kızma hemen!)



Şu "Üç haslet" var ise, bir müslümânda şâyet,
Hak teâlâ o kula, acır, eder merhamet.



Biri "Nîmete şükür", diğeri "Affetmek" tir.
Üçüncüsü, kızınca, "Öfkesini yenmek"tir.



Bir kimse kızdığında, davranırsa yumuşak,
Kalbini, "Îmân" ile doldurur cenâb-ı Hak.



Biri kızdığı zaman, gizlerse gadabını,
Allah da, gizler onun kusûr, kabâhatını.)



Bir gün “hazreti Ömer”, Resûl'ün huzûruna,
Varıp, arz eyledi ki: (Bir amel söyle bana.



Hem bana kolay olsun o ameli işlemek,
Hem de iki cihânda, fâideli olsun pek.)



Buyurdu ki: (Yâ Ömer, suçluları bağışla.
Kimsenin ayıbını, kimseye deme aslâ.



Koru müslümânların şeref, îtibârını.
Örtücü ol herkesin kusûrunu, aybını.



Eğer böyle yaparsan, kıyâmette muhakkak,
Senin kusûrunu da, affeder cenâb-ı Hak.)
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Öfke, kalpte bir kor gibidir !!


Ebu Saidel-Hudri (ra) rivayet ediyor:


Bir gün Resulullah (sas) bize ikindi namazı kıldırdı. Sonra bir hutbede bulundu. Bu hutbede, kıyamet vaktine kadar olacak her şeyi bize haber verdi.

Bunu belleyen belledi, unutan unuttu. Söyledikleri arasında şu da vardı:


“Dünya caziptir, tatlıdır. Allah sizi buraya halife olarak göndermiştir, nasıl amel edeceğinize bakmaktadır. Aman uyanık olun! Dünyanın, dünyaya bakan yüzünden kaçının. Kadın fitnesine karşı dikkatli olun. Aman uyanık olun! Kimseyi, insanlardan korkması, bildiği bir hakikati söylemekten alıkoymasın!” Ravi der ki: “

(Bunu söyleyince) Ebu Said merhum ağladı. Sonra sözlerine devam etti:

“Vallahi öyle şeyler gördük ki, korktuk. Resulullah’ın söyledikleri arasında şu da vardı:


Haberiniz olsun! Kıyamet günü, her bir vefasız için vefasızlığı nispetinde bir bayrak dikilecektir. Devlet reisinin vefasızlığından daha büyük bir vefasızlık olmayacaktır. Onun bayrağı hemen yanına dikilir.”

O günkü bellediklerimiz meyanında şu da vardı:

Haberiniz olsun! İnsanoğlu çok çeşitli tabakalar halinde yaratılmıştır:

Kimisi vardır, mü’min olarak doğar, mümin olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Kimisi vardır, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, mü’min olarak ölür. Kimisi vardır, kâfir olarak doğar, kâfir olarak yaşar, kâfir olarak ölür. Haberiniz olsun

kimisi vardır yavaş öfkelenir, (öfkesinden) çabuk döner;
kimisi vardır çabuk öfkelenir, çabuk döner; kimisi vardır, yavaş öfkelenir, yavaş döner.

İşte bunlar birbirlerini dengeler. Haberiniz olsun onlardan bir kısmı vardır; çabuk döner, çabuk kızar. Bilesiniz bunların en hayırlısı ağır öfkelenen, sonra öfkesinden çabuk dönendir; en şerlileri de çabuk öfkelenip yavaş dönendir. İnsanlardan borcunu iyi ödeyen, (başkasındaki alacağını) iyi talep eden vardır.

Kimisi de kötü öder, iyi talep eder; kimi de kötü talep eder, iyi öder, bunlar birbirlerini dengeler. Bilesiniz bir kısmı vardır kötü öder, kötü talep eder. Bilesiniz bunların en hayırlısı iyi ödeyen, iyi talep edendir;

en kötüleri de kötü ödeyen, kötü talep edendir.

Bilesiniz! Öfke ademoğlunun kalbinde bir kordur. Gözlerinin kızarmasını, avurtlarının şişmesini görmüyor musunuz! Kim, öfkelenirse, hemen otursun (öfkesi geçinceye kadar öyle kalsın).”

Ebu Said dedi ki: “Biz (bu sırada) gündüzün aydınlığı devam ediyor mu diye güneşe bakmaya başladık. Bunun üzerine Aleyhissalatü vesselam: “Haberiniz olsun! Dünyanın ömründen geçmiş kısmına nispeten geri kalan kısmı, şu gününüzden geçen kısma nazaran geri kalan kısmına nispeti gibidir.” (Tirmizi, Fiten 26)
 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Rasulullah (sas), huzurunda birbirine söven iki kisiden birinin yüzünde öfke hali belirince söyle buyurdu:

"Ben bir söz biliyorum, eger su adam bunu söylerse öfkesi gecer. Bu söz, euzü billahi mine's-seytani'r-racim: kovulmus seytandan Allah'a siginirim, cümlesidir."

Buhari, Edeb, 76 ; Ebu Davud, Edeb, 3





Ebû Hüreyre radıyAllahu anh'den rivayet edildiğine göre Peygamber sallAllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Gerçek babayiğit, güreşte rakîbini yenen değil, öfkelendiği zaman nefsine hâkim olan kimsedir. "

Buhârî, Edeb 102; Müslim, Birr 106-108






"Gazap şeytandandır. Şeytan da ateşten yaratılmıştır. Ateş, ancak su ile söndürülür. Biriniz kızdığı zaman abdest alsın."

Ebu Davud, Edeb, 3




"Biriniz öfkelendiğinde, ayakta ise otursun. Yine sakinleşmezse yanı üzere yatıversin."

Ebu Davud, Edeb, 3





"Biriniz öfkelendiğinde sussun."

İbn-i Hanbel, I, 239




"Bir hakim öfkeli iken, iki kişi arasında hüküm vermesin."

Tirmizi, Ahkam, 7

 

Hakikate sevdalı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Haz 2009
Mesajlar
60
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
55
Al-i İmran / 134. O takvâ sahipleri ki, bollukta da darlıkta da Allah için harcarlar; öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.




Araf / 154. Musa'nın öfkesi dinince levhaları aldı. Onlardaki yazıda Rablerinden korkanlar için hidayet ve rahmet (haberi) vardı.




Tevbe / 15. Ve onların (müminlerin) kalplerinden öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.




Enbiya / 87. Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: "Senden başka hiçbir ilah yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!" diye niyaz etti.







Hacc / 72. Âyetlerimiz açık açık kendilerine okunduğunda, kâfirlerin suratlarında hoşnutsuzluk sezersin. Onlar, kendilerine âyetlerimizi okuyanların neredeyse üzerlerine saldırırlar. De ki: Size bundan (bu öfke ve huzursuzluğunuzdan) daha kötüsünü bildireyim mi? Cehennem! Allah, onu kâfirlere (ceza olarak) bildirdi. O, ne kötü sondur!
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt