Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

♥*•.¸¸.♥♥Edeple Gelen Lutufla Gider♥ ♥.¸¸.•*♥ (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
♥*•.¸¸.♥♥Edeple Gelen Lutufla Gider♥ ♥.¸¸.•*♥


♥*•.¸¸.♥♥Edeple Gelen Lutufla Gider♥ ♥.¸¸.•*♥


MEVLANA.gif



070102flower2divmdblk0111ep.gif




Ey insanoğlu! ALLAH'ı sevmek, ALLAH'a gitmek istiyorsan,

maddi ve mânevi her işinde edeb ile gir, irfan ile çıkmaya çalış.

- Beni Rabbim edeblendirdi. Ve ne güzel edebledi.

- Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir.

- Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır.

- Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür.

- Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır.

- Edeblerin anası, az konuşmaktır.

- Edeb olmadıkça asalet düzelmez.

- Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır.

- Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk'a giden yolun azığıdır.

- Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır.

- Edebi terk eden, ârif değildir.

- Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar.

- Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur.

- Hakikatten maksat, ancak edebdir.

- Hakiki edeb, nefsi terketmektir.

- Ayıplarınızı edeble örtünüz.

- Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir.

- insanın ziyneti, edebin tamamıdır.

- Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir.

- Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür.

- Akıllı, edebi edebsizden öğrenir.

- ilim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu.

- şeytan ALLAH'ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur.

- Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden uzaklaştırır.

- Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur.

- imanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel; ihlâslı amel için,

farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik; sünneti tatbik etmek için de, edebi korumak lâzımdır.

- Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır.

- Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar.

- Edeb, kendisinden yükseğini çok görmemek, kendisinden aşağısını da hor görmemektir.

- üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez. Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kuran'la edeblenemez.

- Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez.

- Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.

- Edeb, Rasûlullahın sünnetine uygun hareket etmektir.

- Edebden daha üstün şeref yoktur.

- Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin, cehaletini sezdiği yerde durup, onu gidermesidir.

- ilim elde etmek isteyen, edebli olsun.

- iyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın.

- Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya başlar.

- Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile süslemektir.

- Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.

- Cennetteki makamlara, amel ve edeble ulaşılır.

- Edebin dostları: Hayâ, Samimiyet, Teslimiyet, Muhabbet, Niyet, itaat, Gayret, Sohbet ve Hizmettir

070102flower2divmdblk0111ep.gif


070102flower2divmdblk0111ep.gif



ஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐ
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
Seccaden Alnını Öpmeye Geliyor

gullerderya_fatiha17xz.jpg
Lal dudaklı bir sevgili zaman seni alnından öpüyor
Her şafak gözlerini açtığında yerde buluyorsun kendini


işte bi kez daha varsın
Bikez daha var edilmişsin işte
Elinden tutuyor zaman
Taze vir güne yolculuyor seni sevgili
Kendini unuttuğun yerde yeniden hatırlanıyorsun
Kendini unutturduğun demde yeniden insan oluyorsun
Uyanıyorsun ete kemiğe büünüyorsun
insan oluyorsun...
duafo1.png

Anlaki sen kendine ait değilsin
Bir göz kapağının ardında yitebilirdin

Gecenin koynunda sevdiklerinden kopabilirdin,
Zaman nehri ayırabilirdi,beni benden canı bedenden...
Pek zayıfsın,pek kolay inciniyorsun

Seni yaralayan ne çok şey var

Kanadı kırık kuşlar önce senin kanadını kırıyor
Düşen yapraklar önce senin yüreğine hüzün düşürüyor
Hüznün için bin bir bahane var
Uçurumlar önce seni yutuyor



Kerem seni arıyor,aslı sana özeniyor
Leyla çölde seni bekliyor,mecnun sana ağlıyor

Zaman seni senden alıyor
Sürekli uçurumlar açıyor önünde
Yangınlar sunuyor göğsüne
Dağlar dağlardan uzaklaşıyor
Kalpten kalbe çöller büyüyor
Hayır...hayır elin birşeye yetişmiyor
Parmaklarının arasında dökülüyor an
ömrün sevdalarına yetmiyor
öyle ki...
Her an ayaklarına batan cam parçası gibi kanatıyor seni
Yüreğini kanatıyor,acıtıyor

Bak vakit sabah,taze gün seni bekliyor
Ama yüklerin ağırlaşacak bil,belin bükülecek
Dünya seni çağırıyor,ömrün azalacak,zaman tenini yoklayacak,
Ruhun sıkılacak
şimdi şu halde elini eline veren,güneşi sabaha gönderen
Yağmurları alnına değdiren,sonsuz kudret sahibine
Halini arz etmeyecekmisin...
şimdi şu halde...


En ince dertlerini bilen,belli belirsiz fısıltılarını işiten
içinin ve içini bilen,sonsuz rahmet sahibinin huzuruna varıp
içini dökmeyecekmisin....

Bak seni bekliyor sevgilin...
Yangınını ona sunsan,bütün yangınlar söner
Gözlerini ona açsan,bi de onunla yansan
Alnına serinliğini dokundursan,yaralarını onunla kanatsan
Onunla ağlasan…
nilferlerbs2.jpg


Ağla,ağla ki göz yaşlarına tek kanıt olsun
Ağlaki sevdalarını onun başucuna toplayasın

Aşklarını toplasın alnında
Ağlayasın,ağla!
Ağla ki kanayan kalbinden sızılar vursun yüzüne
Ellerin sevgilinin yüzüne koşsun
Dağ dağa kavuşsun
Yüzler yüzlere baksın
Sular sularda boğulsun
Yüzün sevdiğinin yüzünde kalsın
Ağla,ağla ki zaman sana kalsın
Zaman içinde kıvrım kıvrım yol olsun sonsuzluğa uzansın
Ağla göz yaşın yüzünü yıkasın
Haydi sevgiline koş,gecenin örtüsü dağılsın
şafağın saçları dökülsün,bütün küsmeler küsüşsün
Yalnız kalsın kavga kavgaya,tutuşsun,kalbinden vurulsun
Hüzün hüzne bölünsün,azalsın sıfırlansın
Ağla ağla ki,gurbet gurbeti gurbete göndersin
Ağlaki gözünün yaşı ırmağa kavuşsun


işte sabah,zamanın nehri göğsüne sokuluyor
Anlamını sende arıyor varlık

Yüzünü yüzünün ianesinde seyrediyor
Alnına RABBiN ışıklar dokunduruyor
işte seccaden alnını öpmeye geliyor
Secdeler seni uçurumlardan uçuruyor
Sevgilinin diyarına taşıyor
Anla artık anla!
Ağla hilal dudaklı bir sevgili yolunu gözlüyor
Zaman seni sensiz kılıyor
Namaz seni sen kılıyor
Namaz insanı insan kılıyor
Namaz insanı kılıyor
Namaz insanı insan kılıyor…..


tesbihtanesi_8551.jpg



Kanadı kırık kuşlar gibisin,mecnun sana ağlıyor
Bülbül seni her gün gülden soruyor

Kanadı kırık kuşlar gibisin,mecnun sana ağlıyor
Zaman seni senden çalıyor…
Ağla yüreğinle,ve ağla göz yaşın sana ağlıyor…


Senai DEMiRCi



namaz.jpg
ஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐஐ ஐ ஐ ஐ ஐ
 

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com
*** Ve'dduha ve Bahar ***




kis.jpg


Ne haldeydi o ağaçlar! Ne kadar da gözden düşmüştü o tohumlar! Kurumuş kemik gibi dallarında ne bir umut görüyorduk çiçeklere dair ne bir işaret vardı çiçeklere dair... Karlar altında, taşlamış dal uçları, kurumuş budakları, soğumuş gövdeleri, geçen yılın baharında salkım saçak çiçeğe ve yaprağa ve meyveye durduklarına inandırmaz olmuştu gözlerimizi.. Sanki unutulmuşlardı... Sanki küsmüştü onlara, geçen bahar onları gelinler gibi baştan ayağı çiçeklerle bezeyen Yaradan... Önce yapraklarını almıştı ellerinden..
Meyvelerini kurutmuştu dal uçlarında.. Bir anda gözden düşüvermişti erik ağaçları, kiraz ağaçları.. İnciri yoksa ne diye dönüp bakayım ağacına? Elması bitmişse, ne diye hatırını sayayım dallarının? Hem sonra ne çok çiçek vardı toprağın yüzünde? Bir anda soluvermişlerdi? Sanki onlara pırıl pırıl hayat vaadeden, rengarenk güzellikler bahşeden arkasını dönüvermişti sonbaharda..

Ama şimdi..


Kemikler gibi kurumuş dal uçlarında bir şehrayin başladı. Taşlaşmış ağaç gövdelerinde bir hayat çağlayanı akmaya başladı. Küsüldüğünü sandığımız budaklardan çiçek çiçek hayatlar fışkırmaya başladı. Nazlı gelinler gibi süsleniyor kurumaya terk edildiğini sandığımız ağaçlar... Demek ki onların da bildiği, şimdi okumamızı istediği bir haber var:

"Ve'dduha ve velleyli iza seca... " /"Tanık olsun kış gecesinden bahar doğumunun çıkışı..

Tanık olsun çekirdeklerin kalın kabuklarından hayatın filizlenerek doğuşu.. Ve tanık olsun taşlaşmış gövdelerinde unutulmuşluğun karanlığının giderek derinleşmesi.. Ve tanık olsun toprak altında unutulan, ayaklar altında ezilen çekirdek ve tohumların unutulmuşluğun, gözden düşmenin dibinde yitmesi.. "

Ey taze bahar, ey dal uçlarının sıcak nefesli çiçeği, ey çamurlar içinden başını uzatan pak yüzlü papatya, ey gözlerden uzakta kaldığı sanılan kemikleşmiş ağaç, taşlaşmış dal uçu, körleşmiş budak.. Bakma unutulduğunu sananlara... Aldırma Rabbinin gözünden düştüğünü sanıp gözleri yanılanlara..



"Ma veddaeke Rabbüke vema kala.."/ "Rabbin seni ne terk etti ne de küstü."

Hele dur, bak daha neler neler olacak. Sana şimdilik verilenlerden fazlası verilecek. Elinde şimdi olanlar sonraları daha da çoğalacak. Kıştaki halinden daha güzel olacaksın. Yapraklara bürüneceksin, binbir kokuyla bezeneceksin, meyvelerle sevindirileceksin...

"Vele'l ahiretu hayrun leke mine'l ula..." /"Bundan sonrası senin için öncekinden daha hayırlı olacak.."

Ellerinde sevinçler olacak. Dal uçlarında kuşlar cıvıldayacak. Gölgene insanlar toplanacak. Büründüğün kokulardan ruhlar rayiha emecek.. Yaprakların arasına meyveler konulacak.. Şükür yumağı memnuniyetler doğuracaksın.. Yüzünün paklığında, renklerinin canlılığında nice tefekkür ve şükür çiçekleri açtıracaksın.. Sana dokunmak bir ayrıcalık olacak. Seninle olmak başlı başına bir umut olacak... Gözde olacaksın her daim. Meyvelerin el üstünde tutulacak...

"Vele sevfe yu'tike rabbüke feterda..." /"Rabbin sana bahşedecek ve sen de bundan hoşnut ve razı olacaksın.

Hatırlar mısın kış ortasındaki yetimliğini.. Gözlerden ve gönüllerden ırak halini.. Varlığnın unutulup ayaklar altında ezildiğini. Hayatın memesinden emmekten kesildiğini.. Yaprak yaprak hüzünlerle yere savrulduğunu.. Köklerinden suyun çekildiğini..



"Elem yecidke yetiman feava..."/ "O seni yetim olarak bulup sığınak olmadı mı?"

Görenler seni tanıyamazdı. Taşlaşmış gövden hiçbir şeyi vaad edemezdi. Yaprakların yoktu ki seni bir şeye benzetzelerdi. Ayaklar altında taşla karıştıralacak kadar hayat yoksunu bir şaşkındın. Ne bir biçimin vardı ne şimdiki güzelliğine daiir işaretler vardı elinde.. Şaşkındın.. Hangi şekle bürüneceğin, hangi yüzle görüneceğin bilinmezdi.. Bilinemezdi.. Nereye yöneleceğin, hangi biçime, hangi kokuya, hangi meyveye duracağın tahmin edilemezdi.. Sonsuz tereddütler içinde görünüyordun.. Yolunu bilmez gibiydin...

"Ve
vecedeke dallen feheda..." "Yine O seni yolunu kaybetmiş bulup doğru yola yönlendirmedi mi?"

Hayatın el etek çektiği bir ölü gibiydin. Renklerini yitirmiş, yüzü solmuş, canı azalmış, suları çekilmiş, itibarını kaybetmiş, gözlerden düşmüş bir hastaydın.. Humma nöbetinde gibi titreyen, yaprakçıklarını döken, beli bükülen sen değil miydin? Bir tatlı bakışı bile dilenen bir fakirdin. Ellerin boş, meyvesizdin. Yüzün sevimsiz, çiçeksizdin. Gövden soğuk, kalbini kaybetmiş gibiydin. Öylesine hasta, muhtaç ve yoksuldun ki...


"Ve vecedeke ailen fe ağna.../" "Seni muhtaç bir halde bulup, başkalarına muhtaçlıktan kurtarmadı mı?"

Hadi öyleyse, toprağın altına girmekten korkan o "yetim"lere bir teselli sun.. Hadi öyleyse, sevdiklerinin kabirden çıkarılacağna dair ümitlerini yitirmiş o "muhtaç"lara bir müjde fısılda.. "Kurumuş kemikleri kim diriltecek şimdi?" dercesine, hakikatin anneliğinden yetim düşmüşlere bir şeyler söyle.. "Ölü"den "diri" çıkaracağına söz verirken, yüzüne bakılmaz ölünün bile yüzüne bakacağını, bakılacak yüzü bile olmayan ölünün yüzüne bakıp da ebedi diri kılacağını haber veren Rabbinin yakınlığını isteyen yetim ve öksüzleri hor görme, geri çevirme, karşılıksız bırakma...
"fe emme'l yetime fela takhar..."/Asla yetimi hor görme...""fe emme'ssaile fela tenhar..." /"İsteyeni asla geri çevirme."

Seni unutuluş kışından seçip alan, çiçek çiçek anıldığın, meyvelerce beğenildiğin varlık baharına eriştiren Rabbini an.. Seni umutsuzluğun çamurundan çekip alan, güzel bakan gözlerin gözdesi eyleyen, ebedi dirilişe susamış ruhların müjdesi eyleyen Rabbini minnet borcunu hatırla.. Seni çiçekli bir hitap eyleyen, Seni kudretiyle boyayan, rahmetiyle hayatın kucağında ağırlayan Rabbinin iyiliğini anla/t da anla/t...


"Ve emma bi ni'meti Rabbike fehaddis..." /"Hiçbir zaman Rabbinin nimetini dilinden düşürme..."

Senai Demirci


bahar5.jpg
ilkbahar_cicegi.jpg
Bahar+03.JPG
 

armour

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
301
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
yapmışsın gene yapacağını:)allah razı olsun paylaşmaya devam et inşallah.
eyvallah
 

erzsalih

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2009
Mesajlar
967
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
verdigin bilgiler için teşekkür ederim
 

YaralıGönül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 May 2009
Mesajlar
1,053
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
39
üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez. Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kuran'la edeblenemez.

Allah razı olsun kardeşim
çok güzel paylaşımlarda bulunmuşsun.
selametle...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt