Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Nurlu Sohbetlerin Feyz Ve Bereketi (1 Kullanıcı)

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0



Hakk Celle ve Alâ Hazretleri din olarak İslâm’ı seçip beğenmiş; sırat-ı müstakim olan yolunu bildirmiş, bu yolu ayırmış ve seçmiştir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in izi üzerine olan yol yoldur. Yani yol Allah ve Resul’ünün yoludur. Diğerleri hepsi bâtıldır.
Nur onun yolundadır, feyz onun yolundadır, hayır onun yolundadır, bereket onun yolundadır. Çünkü âlemlerin Rabb’inden Cebrâil Aleyhisselâm vasıtasıyla biricik Habib’ine gelen nur-i ilâhi’ler, Resulullah Aleyhisselâm vasıtasıyla da Ashâb-ı kiram’ına, ashâbtan tabiine, tabiinden de tebe-i tabiine nurlu silsile vasıtasıyla günümüze kadar gelmiştir.
Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz Mescid-i nebevi’nin arka sol köşesindeki hurma dalları ile örtülü bir gölgelikte ashâbını nurlu sohbetleriyle yetiştirdi. “Suffe” adı verilen bu yerde yatıp nurlu sohbetleriyle yetişenlere de “Ashâb-ı Suffe” adı verilmiştir.
Ashâb-ı suffe’nin çoğu fakir kimselerdi. Fakat fakir ve muhtaç olmalarına rağmen hiç dilenmezlerdi. Karınları çoğu zaman aç amma gönülleri toktu. Resulullah Aleyhisselâm onların ihtiyaçlarını herkesin ihtiyacından önce düşünür, tâlim ve terbiyeleriyle yakından ilgilenirdi.
Ashâb-ı suffe dâima mescidde bulunurlar, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in huzur-u saâdetlerinden ayrılmazlar, dinin bütün inceliklerini öğrenmeye çalışırlar, gecelerini ibadetle, Kur’an-ı kerim okumakla geçirirlerdi. Çoğu zamanda oruçlu bulunurlardı. Resulullah Aleyhisselâm tayin ettiği muallimlerle de Ashâb-ı suffe’ye Kur’an-ı kerim öğretir dini bilgiler verirlerdi.
Bir çok Hadis-i şerif’ler onların sayesinde günümüze ulaşmıştır. En çok Hadis-i şerif rivayet eden Ebu Hureyre -radiyallahu anh- bunlardandı. Resulullah Aleyhisselâm’dan hiç ayrılmaz, söylediklerini can kulağıyla dinler ve bellerdi. Hele Resulullah Aleyhisselâm’ın duâsına nâil olduktan sonra her işittiğini taşa yazar gibi beller olmuştu.
Ashâb-ı kiram vasıtasıyla alınan nûr-i ilâhi’nin feyizli nur kaynağı Pirân-ı izam Efendilerimizden nurlu silsile yoluyla bugüne kadar süre gelmiştir. Bu nurlu sohbetlerin hayır, bereket ve feyzi nur menbâından gelir. O nurlu sohbetler o nurun sünnet-i seniyesidir. Onun bize nurlu mirasıdır. Çünkü o nur ashâbını güzide nurlu sohbetleriyle yetiştirdi. Sohbetlerindeki feyzin kaynağı odur. Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in sohbetleri esnasından meydana gelen şu olay nurlu sohbetlerin feyz ve bereketi ile yüz çevirenlerin durumunu bize çok güzel anlatıyor.
Ebu Vakıd Leysi -radiyallahu anh- diyor ki:
“Hazret-i Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz bir gün sahabilerle birlikte sohbet ederken üç kişi içeri girdi.
Birincisi sohbet halkasında boş bir yer görerek oraya oturdu.
İkincisi sohbet halkasının arkasında oturdu.
Üçüncüsü de geri dönüp dışarı çıktı.
Peygamberimiz sohbetini bitirince sözü bu konuya getirerek şöyle buyurdu:
“Dikkat edin şimdi size az önce içeri giren şu üç kişinin durumu hakkında bilgi vereyim:
Birincisi: Allah’a sığındı ve Allah da onu himayesi altına aldı.
İkincisi: Cemaati rahatsız ederim diye Allah’dan utandığı için halkanın arkasında oturdu. Allah da onu hâyâ sahibi kullarına vereceği mükâfatla mükâfatlandırdı.
Üçüncüsü ise Allah’dan yüz çevirdiği için Allah da ondan yüz çevirdi.”
Lokman Aleyhisselâm oğluna verdiği öğütlerin bir yerinde şöyle diyor:
“Yavrum! Allah’ı zikreden bir cemaat görünce, onların arasına otur. Çünkü böyle yapınca, eğer âlimsen ilminin faydasını görürsün, eğer cahilsen onlardan bilmediklerini öğrenirsin. Olabilir ki Allah onlara rahmetini indirir de onların üzerine inen rahmetten sen de pay alırsın.
Buna karşılık Allah’ı zikretmeyen bir grup görünce onların arasına oturma. Yoksa, eğer âlimsen ilminin faydasını göremezsin. Eğer cahil isen daha da sapıtırsın. Ayrıca olabilir ki, onlara Allah’ın musibeti iner de sen de onlarla birlikte helâk olursun. Bu musibete sen de ortak olursun.”
Bazı arkadaş zehir gibidir. Bazı arkadaş ilaç gibidir. Bazı arkadaş ekmek gibidir. Zehir gibi olan yakaladığı an arkadışını küfür sebebiyle zehirler. Çünkü o küfürdedir. İlaç gibi olan ise nasıl hasta olan insanın belli bir dozda doktorun belirlediği ölçüde ilaç alması lâzım geliyorsa, gereğinden fazla ünsiyet etmemek lâzım gelir. Nasıl dozundan fazla alınan ilaç fayda yerine zarar verirse bu gibilerle fazla oturup kalkmak zararlı olabilir. Yanlarında hak söz çıktığı müddetçe oturmak lâzım, dünyalık bahsetmeye başladığı zaman hemen ayrılmak lâzım. Çünkü daha fazlası fazla alınan ilaç gibi zarar verir. Çünkü hak söz bitti, halk sözüne geçti. Bir de ekmek gibi olanlar vardır ki onları Hazret-i Allah tohumun toprağa ekilip de başaklar verdiği gibi ekmiş ve bereketlendirmiş, onları sapla samanın ve başağın birbirinden ayrıldığı gibi ayırmış, çeşitli ibtilâlarla daneleri ayırmış ve onları ezerek un haline getirdiği gibi toz haline getirmiş, gün gelince su ile unun hamur olduğu gibi çeşitli tecelliyatlar ile yoğurmuş ve kızgın bir fırında ibtilâ güneşi ile pişirmiştir. Artık yenmeye hazır güzel bir ekmek haline gelmiştir. Onunla ünsiyet eden nasibi kadar nasibini alır, gıdalanır, onların feyz ve bereketiyle doyar. Onlar insanları hak sohbetleriyle nurlu sohbetleriyle nurlu yola, hak yoluna, ebedî saâdete çağırırlar, mânen insanları doyururlar.
Abdullah bin Mes’ud -radiyallahu anh- diyor ki:
“İyi arkadaş yanında misk bulunan kimseye benzer. Bu kimse eğer sana misk ikram etmese bile güzel kokusundan istifade edersin.
Buna karşılık kötü arkadaş da tıpkı körükçü gibidir. Elbiselerinin bir yerini yakmasa bile dumanından rahatsız olursun. (yani isi, pası üzerine siner.)”
“Âlimlerle düşüp kalkmak kişinin dini için merhem, bedeni için şereftir. Buna karşılık günahkârlarla düşüp kalkmak kişinin dini için yara ve bedeni için azaptır.”
Allah dostu bir âlimin yanına varıp nurlu sohbetlerine katılan kimse söylenenleri aklında tutmasa bile şu mazhariyete erer:
“İlmi öğrenenlerin elde edeceği fazileti kazanır.
Âlimin yanında oturduğu sürece günahlardan uzak durur.
Evinden çıktığı andan itibaren, üzerine rahmet iner.
Âlimin yanında kaldığı sürece onun üzerine inecek rahmetten kendisine de pay düşer.
Âlimin anlattıklarını dinledikçe amel defterine sevap yazılır.
Diğer arkadaşları ile birlikte melekler kendilerini hoşnutlukla kanatları altına alır.
Attığı her adım günahlarına kefaret, derecesinin yükselme ve sevaplarının artma sebebi olur.”
Hazret-i Ömer -radiyallahu anh-Efendimiz şöyle buyuruyor:
“İlmî bir sohbete katılmak üzere evinden çıkan ve Tihame sıradağları gibi günahları olan bir adam, katıldığı sohbeti idare eden âlimin sözlerini dinleyince kalbinde korku duyar da işlediği günahlardan dolayı pişman olursa, evine günahsız olarak döner.
İlmi sohbetlerden ayrılmayınız, çünkü ulu Allah yeryüzünde âlimlerin meclisleri kadar kendi katında değerli başka hiçbir yer yaratmış değildir.”
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-bir gün çarşıya girerek esnafa:
“Siz buradasınız, oysa Mescid-i nebevi’de Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-in mirası bölüşülüyor.” diye seslendi. Bunun üzerine esnaf dükkanlarını bırakarak mescide koştu. Bir süre sonra geri döndüklerinde:
“Yâ Ebu Hüreyre, biz mescidde bölüştürülen bir miras görmedik.” derler.
Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-onlara:
“Peki orada ne gördünüz?” diyor sorar.
Esnaf da:
“Allah’ı zikreden ve Kur’an okuyan bazı kimseler gördük.” dediler.
Bunun üzerine onlara:
“İşte Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-in bıraktığı miras onlardır.” diye cevap verir.
 

seherce

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
76
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
evt cok begendim yüreginize saglik ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN
 

EBRARNISA

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Ağu 2007
Mesajlar
528
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Selamün Aleyküm Allah Razi Olsun çok Güzel Ve çok Bilgilendirici Bir Yaziydi.
Peygamber Efendemiz (s.a.v) Buyuruyorlarya
<<< Kişi Arkadaşinin Dini üzeredir>>>
Bunulduğumuz Ortamlardan Isteyerek Yada Istemeyerek Bişeyler Kapariz Biz Farkinda Olmasakta...rabbim Bizleri Doğrudan Ve Doğrulardan Ayirmasin
Dua Ile Yaradan'a Emanet Olun.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Ve aleyna aleyküm Selam ve Rahmetullahi ve Berekatuhu..Amin Ecmain.Dualarınıza bereket.Rabb'im C.C. bizi Dinini en iyi şekilde idrak edebilenlerden eylesin inşaAllah.Duayla kalınız.
 

hafize

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Tem 2006
Mesajlar
14,020
Tepki puanı
23
Puanları
36
Yaş
69
Konum
BURSA
Üçüncüsü ise Allah’dan yüz çevirdiği için Allah da ondan yüz çevirdi.”
ALLAH BÜ ÜÇÜNCÜDEN BİZLERİ KORUSUN

Zikir Meclislerinin Fazileti
Hadîsler
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

Allah´ı zikretmek için bir mecliste oturanları, melekler, halka çevirerek kuşatırlar. Allah´ın rahmeti kendilerini kapsar ve Allah Teâlâ, onları nezdinde bulunan kimselerin yanında anar.12

Sadece Allah rızası için bir araya gelip O´nu zikredenlere göklerden şöyle seslenilir: ´Bağışlanmış olarak kalkınız! Ben sizin seyyie (kötülük)lerinizi hasenelere (sevaplara) tebdil eyledim´.13

Bir araya gelip de Allah´ı zikretmeden ve Rasûlü´ne salavât-ı şerîfe getirmeden dağılan bir kavmin bu toplantıları kıyâmet gününde kendilerine üzüntü ve hasret vesilesi olur.14

Hz. Dâvud şöyle buyurmuştur: İlâhî! Benim seni zikredenlerin meclislerinden geçerek gaflete dalanların meclislerine doğru gittiğimi gördüğün zaman, daha o meclise varmadan önce ayağımı kır. Zira ayağımın bu şekilde kırılması benim için senden gelen bir nimet olur´.

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur.:
Mü´min kulun salih bir meclisi, iki milyon kötü meclisinin keffâret! olur.15

Ebu Hüreyre şöyle buyurmuştur: ´Gök ehli, içerisinde Allah´ın zikredildiği evleri tıpkı bir yıldız gibi görür´.

Süfyan b. Uyeyne de şöyle buyurmuştur: "Bir kavim Allah´ı anmak üzere bir araya geldiği zaman şeytan ve dünya onlardan uzaklaşır. Şeytan, dünyaya ´Sen bunların ne yaptıklarını görmez misin?´ der. Dünya da şeytana şu karşılığı verir: ´Sen onlara bakma! Dağıldıkları zaman ben onları teker teker boyunlarından tutup sana getiririm!´

Ebu Hüreyre birgün pazar yerine giderek orada bulunanlara şu şekilde haykırır: ´Siz niçin buradasınız. Oysa mescidde Allah Rasûlü´nün mirası dağıtılmaktadır´. Bunun üzerine halk, pazarı terkedip mescide gider ve orada birşey göremeyince de geri dönerek Ebu Hüreyre´ye ´Mescidde miras falan görmedik?´ derler. Ebu Hüreyre de ´Peki ne gördünüz?´ diye sorar. Pazarcıların ´Orada Allah´ı zikreden ve Kur´an okuyan kimseler gördük hepsi o kadar.,.´ demeleri üzerine de ´İşte o Allah´ın Rasûlü Hz. Muhammed´in mirasıdır!´ der.

A´meş´in, Ebu Sâlih´ten, onun da Ebu Hüreyre ve Ebu Said el-Hudrî´den rivayet ettiklerine göre Hz. Peygamber şöyle bu-yurmuştur:

Allah Teâlâ´nın bir grup meleği vardır. Bunlar insanların yaptıklarını yazıp kaydeden meleklerden başka bir grup olup yeryüzünde gezerler. Bir araya gelip Allah´ı zikreden bir cemaat gördüklerinde birbirlerini şöyle çağırırlar:
- Aradığınıza geliniz!
Bu davet üzerine meleklerin hepsi oraya toplanır ve sonra da zikredenleri çepeçevre kuşatarak halkalarını tâ göğe varıncaya kadar genişletip yükseltirler. Bunun üzerine Allah Teâlâ onlara şöyle der:
- Kendilerini bıraktığınızda kullarım ne yapıyordu?
- Sana hamd ü senâ ediyorlardı.
- Acaba o kullarım beni görmüşler midir ki, bana bu şekilde hamdetmektedirler?
- Hayır!
- Peki beni görmüş olsalardı ne yaparlardı?
- Daha fazla tesbihte ve hamd ü senâda bulunurlardı.
- O kullarım hangi şeyden bana sığınıyorlar?
- Ateşten.
- Acaba onlar ateşi görmüşler midir ki,ondan bana
sığnıyorlar?
- Hayır!
- Peki onlar ateşi görmüş olsalardı ne yaparlardı?
- Ondan daha fazla kaçar ve ürkerlerdi.
- Onlar ne istiyorlar?
- Cenneti.
- Acaba onlar cenneti görmüşler midir ki onu istiyorlar?
- Hayır!
- Peki bir de görmüş olsalardı nasıl olurdu?
- Onu daha da fazla isterlerdi.
- Ey meleklerim! Sizi şâhid kılıyorum ki,ben o kullarımı affettim.
- (Ya Rabb!) Onların içinde filân adam vardır ki bu meclise
seni zikretmek veya onlarla beraber olmak için değil onların
herhangi birisinden ihtiyacını istemek için katılmıştır. (Onu
da mı affettin?)
- Onlar öyle bir kavimdir ki, kendileriyle beraber oturan bir kimse asla kötü olmaz.16

12) İmam Ahmed, Ebu Ya´lâ ve Taberânî, (Enes´ten zayıf bir senedle)
13) Müslim, (Ebu Hüreyre´den)
14) Tirmizî, (Ebu Hüreyre´den hasen bir senedle)
15) Deylemî, (İbn Vedea´dan mürsel olarak)
16) Tirmizî; ayrıca Buhârî ve Müslim, (Ebu Hüreyre´den). Bkz.
 

nakşibendi

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Mar 2006
Mesajlar
1,946
Tepki puanı
0
Puanları
0
Üçüncüsü ise Allah’dan yüz çevirdiği için Allah da ondan yüz çevirdi.”
ALLAH BÜ ÜÇÜNCÜDEN BİZLERİ KORUSUN


Allah C.C. katkılarınızdan dolayı siz salih kulundan razı olsun inşaAllah.Duayla kalınız.Es-SElamun Aleyküm.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt