Su_DaMLaSi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 3 May 2007
- Mesajlar
- 166
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
[ NuN Vakti ]
Kalemi Nun'a vuralım, koyu siyah bir gecenin ışık süzmesi gözlerine ayraç atalım. Ta ki, Nun harlanıp cezveden taşsın.
Toparlayalım taşanları vaktidir hüznün, yalnızlığın arsız yalağına sarmalanan yüreğin ıstıraba meylidir. Kaderin gergisinde kanatlanan acının, figanla isli bir duman olup dilenesidir göklerde…
Engin ve ürkek…
Sonsuz ve yılgın…
Adını koymaya, demirden sözlerin kifayetsiz kaldığı yalnızlığın ummandaki çıplak örtüsü… Kalemle dirilişteyken uykudaki gök katresinin doğumu, vaktedir.
Vakit gecedir.
Tam vaktin içindeyim.
Su yüzlü gecenin yüzüne eğiliyorum. Koyu, kopkoyu, siyah bir griftlik sıkıyor elleriyle sözlerimi, hayalimi suya yansıyan suretimden seyrediyorum. Nun seyrinde, doymalardan geçerek acıya meyleden med cezirlerimi. Karaya vurup geri çekiliyor gecelerim içim kayaya vurup, olanca hızıyla topluyor yalnızlığını dizlerine kadar büzüşüp geri çekiliyor. Gecenin en uçtaki dipsiz koyuluğuna…
Koyuluk Nun'a açılırken, sır perde perde örtünüyor aleme.
Ben geceye kilitteyim.
Geceyi NuN'a vuralım.
Üzerinden bir kaç kıyamet vakti gibi nefesler geçerken uykuların, kan çalağı bir rüzgar birikiyor ayaz yalazında sehere… Dik duruşlu zamanların, çöl iklimi kurutuyor asiliğini. Şehir en can alışlarından boğuyor içine düşeni, yüzü yüzüne değeni, gönlündeki ateşi suyla ezeni, karanlık bir tortu bırakıyor sonra vermelerin zehrine…
Ve beni bu tortular alıyor uzunca, uzunca hasret tütsülerine yazılıyorum. Yalpalanan yanlarımdan vuruyor gece, sızıyor soğuk aralığımdan, bir kaya yontucusuna benzerken ellerim, çamur kıvamında zamanlara…
Zamanlar ki … içine çekti mi, cam fanus kırılganlığında saydamlaşıyor insan belleği.. Yüreğe akan damarları tıkıyor ihanet.
Ve ihanet tutunuyor gecenin nabzına. Bölünen uykular, yaşın ziyana adanan ömür karesi… Bölünen.., günün geceye kalan ömür yedeği…
Yedeği alıp varmalı arada, yollara evhamını dizmeden ardımdan. Geç saate beklesin sözlerimi gece, dert ortağına geç vakit uğrar kırılgan yürekler. Acı iyice çöreklensin, çöreklenen bedende yaşlansın, yaşlanan yosunlaşsın ister…
İstemelere sus pus içindeyim vaktin.
Avazlarım ney üflemelerine karışarak, yaralarım siyahlaşıp katmerleşerek heves çağımın çok gerideligini bürünerek, is tortusu halinde göğe yükselmede yaşım.
Yaşımı geceye yıktım, boynuma asılı kalmadan..
İşte meşakkate düşen lâl'lerim…
Yılgın ıskataların geçirgen çoğulluğunda üstten alta, tersinden düzüne sızan hallerim.
Gecedeyim…
Bedensel varlığımın, ruh çelimsiz eksik kalan yanlarından tam olana taşmadayım.
Nun taşanı tutmalarla vurmada.
...alıntı...
Kalemi Nun'a vuralım, koyu siyah bir gecenin ışık süzmesi gözlerine ayraç atalım. Ta ki, Nun harlanıp cezveden taşsın.
Toparlayalım taşanları vaktidir hüznün, yalnızlığın arsız yalağına sarmalanan yüreğin ıstıraba meylidir. Kaderin gergisinde kanatlanan acının, figanla isli bir duman olup dilenesidir göklerde…
Engin ve ürkek…
Sonsuz ve yılgın…
Adını koymaya, demirden sözlerin kifayetsiz kaldığı yalnızlığın ummandaki çıplak örtüsü… Kalemle dirilişteyken uykudaki gök katresinin doğumu, vaktedir.
Vakit gecedir.
Tam vaktin içindeyim.
Su yüzlü gecenin yüzüne eğiliyorum. Koyu, kopkoyu, siyah bir griftlik sıkıyor elleriyle sözlerimi, hayalimi suya yansıyan suretimden seyrediyorum. Nun seyrinde, doymalardan geçerek acıya meyleden med cezirlerimi. Karaya vurup geri çekiliyor gecelerim içim kayaya vurup, olanca hızıyla topluyor yalnızlığını dizlerine kadar büzüşüp geri çekiliyor. Gecenin en uçtaki dipsiz koyuluğuna…
Koyuluk Nun'a açılırken, sır perde perde örtünüyor aleme.
Ben geceye kilitteyim.
Geceyi NuN'a vuralım.
Üzerinden bir kaç kıyamet vakti gibi nefesler geçerken uykuların, kan çalağı bir rüzgar birikiyor ayaz yalazında sehere… Dik duruşlu zamanların, çöl iklimi kurutuyor asiliğini. Şehir en can alışlarından boğuyor içine düşeni, yüzü yüzüne değeni, gönlündeki ateşi suyla ezeni, karanlık bir tortu bırakıyor sonra vermelerin zehrine…
Ve beni bu tortular alıyor uzunca, uzunca hasret tütsülerine yazılıyorum. Yalpalanan yanlarımdan vuruyor gece, sızıyor soğuk aralığımdan, bir kaya yontucusuna benzerken ellerim, çamur kıvamında zamanlara…
Zamanlar ki … içine çekti mi, cam fanus kırılganlığında saydamlaşıyor insan belleği.. Yüreğe akan damarları tıkıyor ihanet.
Ve ihanet tutunuyor gecenin nabzına. Bölünen uykular, yaşın ziyana adanan ömür karesi… Bölünen.., günün geceye kalan ömür yedeği…
Yedeği alıp varmalı arada, yollara evhamını dizmeden ardımdan. Geç saate beklesin sözlerimi gece, dert ortağına geç vakit uğrar kırılgan yürekler. Acı iyice çöreklensin, çöreklenen bedende yaşlansın, yaşlanan yosunlaşsın ister…
İstemelere sus pus içindeyim vaktin.
Avazlarım ney üflemelerine karışarak, yaralarım siyahlaşıp katmerleşerek heves çağımın çok gerideligini bürünerek, is tortusu halinde göğe yükselmede yaşım.
Yaşımı geceye yıktım, boynuma asılı kalmadan..
İşte meşakkate düşen lâl'lerim…
Yılgın ıskataların geçirgen çoğulluğunda üstten alta, tersinden düzüne sızan hallerim.
Gecedeyim…
Bedensel varlığımın, ruh çelimsiz eksik kalan yanlarından tam olana taşmadayım.
Nun taşanı tutmalarla vurmada.
...alıntı...