Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

NİZAMÜLMÜLK Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli öğretilmesini sağladı (1 Kullanıcı)

kasırga54

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
8 Ağu 2008
Mesajlar
3
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Nizamülmülk

Nizamülmülk, tam adı Ebu Ali el-Hasan et-Tusi Nizamülmülk.

Nizamülmülk, 1018 yılında İran ın Horasan şehrinde doğmuştur. Memleketin nizamlarının kurucusu anlamında olan Nizamülmülk ismi Abbasi halifesi Kâim bi Emrillah tarafından verildi.
Devlet hizmetindeki hayâtı, babası ile berâber Gazne Devletinin Horasan vâlisi Ebü’l-Fâzıl Es-Suri’nin hizmetinde bulunmakla başladı. 1040 yılındaki Dandanakan Savaşından bir süre sonra Alp Arslan’ın Belh vâlisi Ali bin Şadan’ın maiyetine girerek, vilâyet işlerinin yürütülmesiyle vazifelendirildi. Selçuklu Sultanı Tuğrul Beyin vefatı ile Alp Arslan ve kardeşi Süleyman Bey arasındaki taht mücâdelesi sırasında yerinde görüş ve tedbirleriyle dikkatleri çekti ve 1063 yılında Alp Arslan’ın yanında hizmete başladı. Alp Arslan Sultan olunca 1064 yılında Selçuklu Devletine vezir tâyin edildi. Zamânın halîfesi Kâim bi emrillah tarafından Nizâmülmülk ünvânı ile taltif edildi. Bu ünvânıyla tanındı.

Nizâmülmülk, vezir olduğu 1064’ten, şehit edildiği 1092 senesine kadar aralıksız yirmi dokuz sene Büyük Selçuklu Devletine, tam bir dirâyet ve adâletle hizmet etti. Vazifeli olduğu için katılamadığı Malazgirt Meydan Muhârebesi hâriç, bütün Selçuklu fütûhatında bulundu. Sultan Alp Arslan’ın vefâtıyla veliaht Melikşah’ın tahta geçmesini sağlayıp, nizam ve âsâyişin korunmasında muvaffak oldu. SultanMelikşah’a muhâlefet eden veya başkaldıran Selçuklu prenslerinin itâat altına alınmasında büyük hizmeti geçti. Sultan Melikşah, devletin idâresinde ona çok büyük ve geniş yetkiler verdi. Nizâmülmülk’ün akıllı, tedbirli ve adâletli idâresi sâyesinde de, Melikşâh’ın saltanatı, aynı zamanda Büyük Selçuklu Devletinin de en parlak ve en şanlı devri olmuştur.

Nizâmülmülk, âlim, edip ve kadirşinâs bir zât olduğu için meclisi; ilim ve sanat adamlarının toplandığı bir yer hâline gelirdi. Abbâsi halîfesi de kendisine pekçok hürmet eder, meclisinde bulunurdu. Âlimlere, şâirlere, sanatkârlara karşı çok ikrâm, ihsan ve iltifât ederdi. Birçok câmi, mescit, vakıf eserleri yaptırdı.

Büyük Selçuklu Devletine; idârî, adlî, askerî, mâlî, sosyal ve kültürel sâhada pekçok yenilikler ve değişiklikler getirdi. Sarayı, merkezî hükümet teşkilâtını, İslâm esaslarına dayalı mahkemeleri, toprak sistemini sağlam esaslar üzerine yeniden düzenledi. Gerçekleştirdiği yeni sistemler bâzı değişikliklerle berâber bütün Türk-İslâm devletlerince devam ettirildi.

Nizâmülmülk, zamânında yayılmaya ve kuvvetlenmeye çalışan bozuk fırkalara karşı, Ehl-i sünnet bilgilerinin sistemli bir şekilde öğretilmesi sağlandı. Bunun için Bağdat, Belh, Nişabur, Herat, İsfehan, Basra ve Musul gibi çeşitli şehirlerde, kendi ünvanı ile anılan Nizâmiye Medreselerini kurdurdu. Onuncu yüzyılda Ehl-i sünnete muhâlif cereyanların giderek yaygınlaşması sebebiyle İslâm dünyâsında ortaya çıkan karışıklıkların giderilmesinde Nizâmiye Medreselerinin çok büyük hizmeti geçti. Bu medreselerin en meşhurlarından birisi de, Bağdat’taki Nizâmiye Medresesi olup, asrın büyük âlimlerinden birisi olan Ebû İshak-ı Şîrâzî burada ders vermekle vazîfeli idi.

Nizâmülmülk’ün Selçuklu Devletindeki bütün düzenleme ve değişiklikleri ciddî bir şekilde tetkik eden, devlet idâresinde kendi görüşlerini, icrâatını ve bunların gerekçelerini gelecek nesillere intikal ettirmek maksadıyla Fârisi olarak yazdığı Siyâsetnâme isimli eseri, bugün siyâset ilmiyle uğraşanların el kitapları arasında sayılmaktadır. Siyâsetnâme’de Türk-İslâm devletlerinin idârî, mâlî, siyâsî, askerî, sosyal ve kültürel yönlerini incelemektedir. Tam doğru metin ve ilâvesiz nüshası, İstanbul’da Süleymâniye Kütüphânesi,Molla Çelebi kısmında 114 numarada mevcuttur. Siyâsetnâme, birçok dillere tercüme edilerek, yayınlanmıştır.

Çok önemli bir bilgin olan Nizamülmülk, 1092 yılında Nizari (haşhaşiler) tarafından öldürülmüştür.
 

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com
UNUTULAN ZAFER! ANADOLU’NUN TAPUSU OLAN “MİRYAKEFALON”



Yazımızın başlığı yadırganıp, “Mühim bir zafer nasıl unutulur?” denilmesin!.. Evet, Anadolu’yu Müslüman-Türk’e vatan kılan kat’î büyük zafer bugün maalesef unutulmuştur!
Unutulan bu zafer, Sultan Alparslan’ın 26 Ağustos 1071 Cuma günkü muhteşem Malazgirt Zaferinden tam 105 yıl sonra Sultan 2. Kılıç Arslan’ın Anadolu’nun ortasında Bizans’a karşı kazandığı Miryakefalon Zaferi’dir!

Bugün maalesef gününü dahi bilmediğimiz bu mühim zafer, 1176 yılının Eylül ayında, Eğridir Gölü’nün kuzeyinde bulunan ve o devirde Myrikephalon/Miryakefalon denilen dar, dar olduğu kadar da sarp geçitte kazanılmış ve Miryakefalon zaferiyle Anadolu Müslüman-Türk’e vatan olmuştur!..

Miryakefalon Savaşı’nın muzaffer başkumandanı Sultan 2. Kılıç Arslan, tam adı ile İzzeddin Ebu’l-Feth Kılıç Arslan; Anadolu topraklarını Haçlı ordusunun beşyüzbinine mezar yapan 1. Kılıç Arslan’ın torunu ve Sultan Mes’ud’un büyük oğludur. Babasının 1155′te bizzat taht’a oturttuğu 2.Kılıç Arslan’ın siyasî ve askerî dehâsıyla çeşitli meziyetleri mevzusunda yerli-yabancı bütün kaynaklar ittifak etmişlerdir. Sultan 2. Kılıç Arslan işte bu, yabancıların dahi itiraftan kendilerini alamadıkları kıymetli şahsiyetiyle Haçlı seferlerinden doğan Anadolu’daki buhrana son verip taht’a çıkışının yirmibirinci yılında Miryakefalon Zaferi’yle Bizans’a Malazgirt’ten sonra ikinci büyük darbeyi vurmuş ve Malazgirt’le başlayan Anadolu fütühatı Miryakefalon’la kât’i zafere ulaşmıştır. Bu bakımdan Miryakefalon savaşı bizim olduğu kadar Bizans tarihinde de bir dönüm noktasıdır!..

Hıristiyan âlemi, Malazgirt Zaferimizden beri peşinden koştuğu Müslüman-Türk’ü Anadolu’dan çıkarmak ümidini Miryakefalon’la yitirip kendini müdafaa yollarını ararken ecdadımız, birbirini kovalayan daha nice zaferlerle Anadolu’ya yerleşip, bu topraklara Müslüman-Türk’ün mührünü basmış, daha sonraki devirlerde ise Bizans, üçüncü büyük darbeyi Fâtih Sultan Mehmed Hân’dan yiyerek tarihin sinesine gömülüp kaybolmuştur!..

Malazgirt’te başlayan Anadolu fütuhatını tamamlayan, fakat bugün maalesef unutulmuş olan Miryakefalon Savaşı; Anadolu’da Müslüman-Türk birliğinin kurulup, akıncılarımızın Ege Sahillerine kadar uzandığı ve Sultan 2.Kılıç Arslan’ın “Sultanu’l Muazzam/En Büyük İmparator ” ünvanıyla anılmaya başladığı 1176 yılında, Bizans İmparatoru Manuel Komnenos’un, içinde Fransız, İtalyan, Macar, Sırp ve hâtta henüz İslâm dairesi içine girmemiş olan Peçeneklerin bulunduğu büyük bir orduyu peşine takıp Müslüman-Türk fütuhatına kat’î bir darbe vurmak hayaliyle o yılın Eylül ayında hâkimiyetimiz altındaki topraklara tecavüz etmesi üzerine başlamış ve Bizans İmparatoru, emrindeki büyük orduya güvenerek öylesine kendinden geçmiştir ki, güya kazanacağı muhteşem zafer(!) neş’esiyle, Sultan 2.Kılıç Arslan’ın eski bir an’aneye uyarak yaptığı Sulh teklifini reddetmiştir!..

Fütuhat yıllarımızdaki faaliyetleriyle tarihimizde mühim bir mevki kazanan Türk Akıncıları, sulh teklifinin Manuel tarafından reddedilmesi üzerine hemen ileri hatlara geçerek, meskûn mahalleri tahrip ile yolları bozup, ani baskınlarla düşmanı yıpratmak vazifesini yerine getirmişlerdir.

Akıncılarımız bu faaliyet içerisinde iken, Sultan 2. Kılıç Arslan altmışbin civarındaki ordusuyla Eğridir gölü kuzeyindeki dar ve sarp Miryakefalon mevkiini tutmuş ve bu geçide giren büyük Bizans ordusu, gününü bilemediğimiz, Eylül ayında burada tamamen kılıçtan geçirilmiştir!..

Müslüman-Türk’ün Malazgirt’le başlayan Anadolu fütuhatını güya durdurmak gayesiyle yola çıkan ve bu hayal ile kendinden geçip sulh teklifimizi reddeden Bizans İmparatoru, güvendiği ordusunun cesetleriyle Miryakefalon geçidinin dolduğunu, beşbin küsur araba içindeki mühimmatın elimize geçtiğini gördüğünde pek ağır tazminatla bu kere sulhe kendisi tâlip olup hayatını zor kurtarmış, türlü hakaretlerle Bizans’a döndükten sonra da, ölümüne dek huzur ve sükûna kavuşamamıştır!

Sultan 2.Kılıç Arslan, Miryakefalon’da kazandığı zaferi başta halîfe olmak üzere, her tarafa gönderdiği fetihnâmelerle müjdelerken, Bağdat’ta halîfenin emriyle muhteşem şenlikler yapılmış ve İslâm aleminin bu mühim zaferi böylesine neş’e ile kutlandığı günlerde, Avrupa mateme bürünüp, Müslüman-Türk’ün Anadolu’yu vatan edişini hayret ve dehşetle kabule mecbur olmuştur!..

Malazgirt’le Anadolu’yu Türk fütuhatına açan ve Miryakefalon Zaferi’yle bu toprakları Müslüman-Türk’e vatan kılanlara bugün bu vesileyle şükran, minnet ve rahmet..
Nur içinde yatsınlar…

BALAKGAZİ LİSESİ
NOT: Miryakefalon Zaferi, 17 Eylül günü kutlanmaktadır.



 

islamcı_1

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2009
Mesajlar
53
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Masallah allah razı ol bütün alimlerimizden inşallah...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt